Selam dostlar, bugün bir kardeşimiz gitar ile ilgili bilgiler paylaşmış ben de ondan ilham alarak böyle bir şey yazmaya karar verdim.
Evet kardeşlerim, başlıktan da anlaşılabileceği gibi bugünkü konumuz ''Dövüş Sporları''. Size öncelikle büyük bir yanlış anlaşılmadan bahsedeceğim. Bugün toplumumuzda ''Boks,MMA,Kickboks..'' gibi sporları ağzımıza alınca insanların aklına gelen ilk şey: ''Ağzın burnun kırılması,durduk yere enayi gibi dayak yemek'' gibi şeyler oluyor. Bazı doktorların da bu görüşü desteklemesi büyük bir yanılgıya sebep oluyor.
İlk zamanlar ben de böyle düşünüyordum açıkçası,hatta dedim: ''Allah'ın enayileri, boş boş dayak yiyip geliyorlar,onun yerine fitness yap daha iyi. Bakın mesela Muhammed Ali neden öldü zannediyorsunuz?'' Sonra araya yaz tatili girince yazılmaya karar verdim. İlk gittiğimde o kadar çok korkmuştum ki sanki her an ölümle kucaklaşıyordum. Antrenman sonunda eğitmen beni dövüşe çıkardı ve karşıma tecrübeli birini verdi. Aslında ben o tecrübeli kardeşimizin benim ağzımı burnumu dağıtmasını bekliyordum fakat hocamız uyarıverdi:''Oğlum,yavaş yap,karşındaki daha yeni.'' Az da olsa içim rahatlamıştı ama hala içimde bir ''ölüm hissi'' vardı. Başladık dövüşe. Bir de ne göreyim? Tecrübeli kardeşimiz, vururken o kadar hafif vuruyordu ki az da olsa rahatlamıştım. Aynı zamanda beni kendisine saldırmasına teşvik ediyordu,karşılık vermeyip beni cesaretlendirmeye çalışıyordu.
Antrenmanlara düzenli olarak gittim. Bir de bakmışım ki kendimi hiç beklemediğim bir seviyede buldum. Artık yumruklara karşı dayanıklı olmaya başladım. O darbelerden korkamaz hale geldim. Önceden yumruk yiyeceğim diye elim ayağım birbirine girerken artık gönül rahatlığı ile rakibin gözlerinin içine bakıp yumruklardan kaçmayı,savunmayı öğrenmiştim. Hatta salonda ön plana çıkan kişilerden biri olmayı başarmıştım.
Sadece bu kadar mı? Elbette hayır. Önceden sadece 2 dakika koşsam çöle maruz kalmış Rus'a dönüşürken artık gönül rahatlığı ile koşuya,çeşitli egzersizlere,futbola dayanabiliyorum. Önceden biri laf etse ciddiye alıp moralim bozulurdu,çıldırırdım,eve varınca ''Keşke ben de küfür etseydim.'' pişmanlıklarıyla savaşırdım. Ama bu dövüş sporu beni o kadar rahatlattı ki karşıma kim çıkarsa çıksın biri laf etse ''He, aynen kardeşim.'' deyip ciddiye almıyorum ya da şahısla alay edip mosmor edebiliyorum. Önceden bunu yapamazdım,bunu yapacak cesaretim yoktu. Ama dövüş sporu bana bunu kazandırdı.
Oradayken öyle bir stres atıyorum ki sanki hamamdan çıkmışa dönüyorum. O derece rahat,pamuk gibi bir hal alıyorum. O günün stresi,olumsuz olayları tamamen çöpe giriyor salondan sonra. Belki alkol alıp zonk olsam bu kadar rahatlamazdım. Öyle de rahatlatıcı bir etkisi vardır sağolsun
Bir de şöyle bir özellik kazandım. Önceden olumsuz bir olay karşısında elim ayağım birbirine girerdi,beyin ''error'' verip sap gibi kalırdım ortada. Daha da batırırdım işleri. Ama bu spora başladıktan sonra zamanla soğukkanlılığımı korumaya başladım. Stres anında hızlı ve doğru kararlar verebilme konusunda kendimi bir üst katmanda buldum. Çünkü buna mecburdum. Malum dövüş esnasında rakibe: ''Kardeşim, bir saniye. Dur bir yaa, nerene vuracağımı düşünüyorum şuan. Bekle biraz.'' deme şansım yoktu, hızlı davranıp doğru kararlar verebilmeliydim. Bundan yola çıkarak bu özelliği kazandım hayatıma.
Bir zaman sonra kavganın ne kadar aptalca olduğunu öğrendim arkadaşlar. Şimdi ne kadar anlatsam boş, bizzat gidip kendiniz bu sporun tadına baktığınızda hak vereceksiniz.
Özgüven konusuna girmeyelim zaten. Kendime güvenim o kadar çok arttı ki önceden ''yapamam,edemem,utanırım'' dediğim şeyleri gözüm kapalı yapar oldum. İnsanların ne dediğini tınlamaz,kendi bildiğimi okur hale geldim. Kendimi savunmayı öğrendim. Biri herhangi bir saldırıya çıkışsa nasıl karşılık vereceğimi,nasıl indireceğimi öğrendim. İnsanlarla tanışmaktan o kadar çok acizdim ki bu salonda sosyalliğim bir anda üst seviyeye çıkıverdi. Artık tanışmak benim için ''su içmek'' kadar sıradan bir şeydi. Bu benim hayatımı tamamen etkiledi. Kendi başıma yapamadığım,korktuğum şeyleri bile tek başıma yapabilmeye başlamıştım. Cesaretim,zaten aldı başını gidiyor. Allah ne verdiyse
Ve orada pes etmemeyi de öğrendim. Yıkılmanın bana göre olmadığını fark edip artık ayakta durabilmeye başladım hayata karşı. Sımsıkı sarılıyordum yaşama. Eskisi gibi öyle en ufak olayda ağlayıp zırlamaz oldum. Olaylara pozitif yönden bakabilmeyi öğrenip,işin üstesinden gelebilmeyi,çözüm üretebilmeyi öğrendim. Bu hayatta hiçbir şeyin kendiliğinden olmayacağını,ancak benim müdahalemle,emeğimle olacağını fark ettim.
Vücudum sıkılaştı,acıya karşı dayanıklılığım şiddetli bir şekilde arttı ve acıdan artık korkmamaya başladım. Eğlenceli olduğu için hayatıma renk kattı. Boş boş telefon başında İnstagram'da dolanmak yerine artık ciddi manada bir şeylerle uğraşıyordum. Haa ama bakın şimdiden söyleyeyim böyle sporlarda ''Thor'' kası falan beklemeyin. Elbette,bacaklarınız gelişir,bilekleriniz gelişir ama öyle vücut geliştirmedeki gibi kavun kadar göğsünüz, elektrik direği kadar omzunuz olmasını beklemeyin. Bunun için vücut geliştirmeyle ekstradan uğraşmanız gerekir.
Gel gelelim insanların düşüncesi olan ''Dayak'' yemeye. Şimdi şöyle söyleyeyim arkadaşlar. Çok fazla hoca ilk 3-4 hatta 5 ay sizi dövüşe çıkarmaz. İlk önce bol bol antrenman yaparsınız,teknik çalışırsınız,ısınırsınız... Ondan sonra çıkarmaya başlar ki onda da siz zaten bomba gibi olmaya başlarsınız zaten. Bazı hocalar ise daha ilk antrenmandan dövüşe çıkarır fakat onda da karşınıza ''Tecrübeli'' birini verir ki size hayvan gibi saldırmasın. Tam aksine daha yumuşak saldırır ve hatta genelde içlerine kapanıp size saldırma fırsatı verir. İşte tam da orada siz yumruk atmanın ne kadar kolay olduğunu,aslında burada korkulacak bir şey olmadığını fark edersiniz. Yani öyle salonda bayılma,ölme,sakat kalma ihtimaliniz ''futbol''dan çok çok çok daha azdır. Emin olun. Hatta dövüş esnasında korumalıklar bile verir hocalar.
Son olarak adını tarihe altın harflerle yazdırmış, gelmiş geçmiş en iyi boksör olarak anılan ''Muhammed Ali''ye. Bakın arkadaşlar, bir kere Muhammed Ali'nin hastalığı ile antrenmanları kıyaslamak kadar aptalca bir şey olamaz. Bu adam, yıllarca gerçek maçlara,dünya şampiyonluk müsabakalarına çıktı. Yediği yumruk sayısının ve şiddetinin haddi hesabı yok. Eyvallah buraya kadar sıkıntı yok da. Be güzel kardeşim, sen salonda gerçek dövüşüp ağız burun kırmayacaksın ki, dövüşlerde birbirinize teknik uygulayacaksınız sadece. Birisi acımasızca vurmaya kalksa arkadan hoca bağırır zaten: ''Oğluuum,yavaş vursanaaa.'' diye. Yani anında müdahale eder. Sen şimdi gelip de ömrünü dünya şampiyonluklarına,şiddetli yumruklara,darbelere adamış bir insanın hastalığını, sıradan bir salonun sıradan antrenmanıyla kıyaslarsan bu da senin aptallığın olur açıkçası. Farkı anlayın.
Sizin de okuduğunuz gibi kendimi sadece ''Savunma'' açısından değil birçok konuda, gerek fiziksel gerek ruhsal kendimi geliştirebilme fırsatı buldum.
Benden bu kadar dostlar, sağlıcakla kalın
Evet kardeşlerim, başlıktan da anlaşılabileceği gibi bugünkü konumuz ''Dövüş Sporları''. Size öncelikle büyük bir yanlış anlaşılmadan bahsedeceğim. Bugün toplumumuzda ''Boks,MMA,Kickboks..'' gibi sporları ağzımıza alınca insanların aklına gelen ilk şey: ''Ağzın burnun kırılması,durduk yere enayi gibi dayak yemek'' gibi şeyler oluyor. Bazı doktorların da bu görüşü desteklemesi büyük bir yanılgıya sebep oluyor.
İlk zamanlar ben de böyle düşünüyordum açıkçası,hatta dedim: ''Allah'ın enayileri, boş boş dayak yiyip geliyorlar,onun yerine fitness yap daha iyi. Bakın mesela Muhammed Ali neden öldü zannediyorsunuz?'' Sonra araya yaz tatili girince yazılmaya karar verdim. İlk gittiğimde o kadar çok korkmuştum ki sanki her an ölümle kucaklaşıyordum. Antrenman sonunda eğitmen beni dövüşe çıkardı ve karşıma tecrübeli birini verdi. Aslında ben o tecrübeli kardeşimizin benim ağzımı burnumu dağıtmasını bekliyordum fakat hocamız uyarıverdi:''Oğlum,yavaş yap,karşındaki daha yeni.'' Az da olsa içim rahatlamıştı ama hala içimde bir ''ölüm hissi'' vardı. Başladık dövüşe. Bir de ne göreyim? Tecrübeli kardeşimiz, vururken o kadar hafif vuruyordu ki az da olsa rahatlamıştım. Aynı zamanda beni kendisine saldırmasına teşvik ediyordu,karşılık vermeyip beni cesaretlendirmeye çalışıyordu.
Antrenmanlara düzenli olarak gittim. Bir de bakmışım ki kendimi hiç beklemediğim bir seviyede buldum. Artık yumruklara karşı dayanıklı olmaya başladım. O darbelerden korkamaz hale geldim. Önceden yumruk yiyeceğim diye elim ayağım birbirine girerken artık gönül rahatlığı ile rakibin gözlerinin içine bakıp yumruklardan kaçmayı,savunmayı öğrenmiştim. Hatta salonda ön plana çıkan kişilerden biri olmayı başarmıştım.
Sadece bu kadar mı? Elbette hayır. Önceden sadece 2 dakika koşsam çöle maruz kalmış Rus'a dönüşürken artık gönül rahatlığı ile koşuya,çeşitli egzersizlere,futbola dayanabiliyorum. Önceden biri laf etse ciddiye alıp moralim bozulurdu,çıldırırdım,eve varınca ''Keşke ben de küfür etseydim.'' pişmanlıklarıyla savaşırdım. Ama bu dövüş sporu beni o kadar rahatlattı ki karşıma kim çıkarsa çıksın biri laf etse ''He, aynen kardeşim.'' deyip ciddiye almıyorum ya da şahısla alay edip mosmor edebiliyorum. Önceden bunu yapamazdım,bunu yapacak cesaretim yoktu. Ama dövüş sporu bana bunu kazandırdı.
Oradayken öyle bir stres atıyorum ki sanki hamamdan çıkmışa dönüyorum. O derece rahat,pamuk gibi bir hal alıyorum. O günün stresi,olumsuz olayları tamamen çöpe giriyor salondan sonra. Belki alkol alıp zonk olsam bu kadar rahatlamazdım. Öyle de rahatlatıcı bir etkisi vardır sağolsun
Bir de şöyle bir özellik kazandım. Önceden olumsuz bir olay karşısında elim ayağım birbirine girerdi,beyin ''error'' verip sap gibi kalırdım ortada. Daha da batırırdım işleri. Ama bu spora başladıktan sonra zamanla soğukkanlılığımı korumaya başladım. Stres anında hızlı ve doğru kararlar verebilme konusunda kendimi bir üst katmanda buldum. Çünkü buna mecburdum. Malum dövüş esnasında rakibe: ''Kardeşim, bir saniye. Dur bir yaa, nerene vuracağımı düşünüyorum şuan. Bekle biraz.'' deme şansım yoktu, hızlı davranıp doğru kararlar verebilmeliydim. Bundan yola çıkarak bu özelliği kazandım hayatıma.
Bir zaman sonra kavganın ne kadar aptalca olduğunu öğrendim arkadaşlar. Şimdi ne kadar anlatsam boş, bizzat gidip kendiniz bu sporun tadına baktığınızda hak vereceksiniz.
Özgüven konusuna girmeyelim zaten. Kendime güvenim o kadar çok arttı ki önceden ''yapamam,edemem,utanırım'' dediğim şeyleri gözüm kapalı yapar oldum. İnsanların ne dediğini tınlamaz,kendi bildiğimi okur hale geldim. Kendimi savunmayı öğrendim. Biri herhangi bir saldırıya çıkışsa nasıl karşılık vereceğimi,nasıl indireceğimi öğrendim. İnsanlarla tanışmaktan o kadar çok acizdim ki bu salonda sosyalliğim bir anda üst seviyeye çıkıverdi. Artık tanışmak benim için ''su içmek'' kadar sıradan bir şeydi. Bu benim hayatımı tamamen etkiledi. Kendi başıma yapamadığım,korktuğum şeyleri bile tek başıma yapabilmeye başlamıştım. Cesaretim,zaten aldı başını gidiyor. Allah ne verdiyse
Ve orada pes etmemeyi de öğrendim. Yıkılmanın bana göre olmadığını fark edip artık ayakta durabilmeye başladım hayata karşı. Sımsıkı sarılıyordum yaşama. Eskisi gibi öyle en ufak olayda ağlayıp zırlamaz oldum. Olaylara pozitif yönden bakabilmeyi öğrenip,işin üstesinden gelebilmeyi,çözüm üretebilmeyi öğrendim. Bu hayatta hiçbir şeyin kendiliğinden olmayacağını,ancak benim müdahalemle,emeğimle olacağını fark ettim.
Vücudum sıkılaştı,acıya karşı dayanıklılığım şiddetli bir şekilde arttı ve acıdan artık korkmamaya başladım. Eğlenceli olduğu için hayatıma renk kattı. Boş boş telefon başında İnstagram'da dolanmak yerine artık ciddi manada bir şeylerle uğraşıyordum. Haa ama bakın şimdiden söyleyeyim böyle sporlarda ''Thor'' kası falan beklemeyin. Elbette,bacaklarınız gelişir,bilekleriniz gelişir ama öyle vücut geliştirmedeki gibi kavun kadar göğsünüz, elektrik direği kadar omzunuz olmasını beklemeyin. Bunun için vücut geliştirmeyle ekstradan uğraşmanız gerekir.
Gel gelelim insanların düşüncesi olan ''Dayak'' yemeye. Şimdi şöyle söyleyeyim arkadaşlar. Çok fazla hoca ilk 3-4 hatta 5 ay sizi dövüşe çıkarmaz. İlk önce bol bol antrenman yaparsınız,teknik çalışırsınız,ısınırsınız... Ondan sonra çıkarmaya başlar ki onda da siz zaten bomba gibi olmaya başlarsınız zaten. Bazı hocalar ise daha ilk antrenmandan dövüşe çıkarır fakat onda da karşınıza ''Tecrübeli'' birini verir ki size hayvan gibi saldırmasın. Tam aksine daha yumuşak saldırır ve hatta genelde içlerine kapanıp size saldırma fırsatı verir. İşte tam da orada siz yumruk atmanın ne kadar kolay olduğunu,aslında burada korkulacak bir şey olmadığını fark edersiniz. Yani öyle salonda bayılma,ölme,sakat kalma ihtimaliniz ''futbol''dan çok çok çok daha azdır. Emin olun. Hatta dövüş esnasında korumalıklar bile verir hocalar.
Son olarak adını tarihe altın harflerle yazdırmış, gelmiş geçmiş en iyi boksör olarak anılan ''Muhammed Ali''ye. Bakın arkadaşlar, bir kere Muhammed Ali'nin hastalığı ile antrenmanları kıyaslamak kadar aptalca bir şey olamaz. Bu adam, yıllarca gerçek maçlara,dünya şampiyonluk müsabakalarına çıktı. Yediği yumruk sayısının ve şiddetinin haddi hesabı yok. Eyvallah buraya kadar sıkıntı yok da. Be güzel kardeşim, sen salonda gerçek dövüşüp ağız burun kırmayacaksın ki, dövüşlerde birbirinize teknik uygulayacaksınız sadece. Birisi acımasızca vurmaya kalksa arkadan hoca bağırır zaten: ''Oğluuum,yavaş vursanaaa.'' diye. Yani anında müdahale eder. Sen şimdi gelip de ömrünü dünya şampiyonluklarına,şiddetli yumruklara,darbelere adamış bir insanın hastalığını, sıradan bir salonun sıradan antrenmanıyla kıyaslarsan bu da senin aptallığın olur açıkçası. Farkı anlayın.
Sizin de okuduğunuz gibi kendimi sadece ''Savunma'' açısından değil birçok konuda, gerek fiziksel gerek ruhsal kendimi geliştirebilme fırsatı buldum.
Benden bu kadar dostlar, sağlıcakla kalın
Son düzenleme: