- Katılım
- 9 Nisan 2018
- Mesajlar
- 361
- Tepkime puanı
- 3,201
- Şehir
- Antalya
İnsan ilginç bir canlıdır. Her ne kadar "acı çekmeyi sevmiyorum" dese de aslında içten içe acıya doğru kendi iradesi eşliğinde koşar.
Binyıllar boyunca dünyanın her bir yanına inşa edilmiş olan medeniyetlerin mimarları olan bizler aslında o kadar çok şey deneyimledik, o kadar çok şey öğrendik ki...
21.yüzyılın ilk çeyreğinde artık yılların birikimi olan ve adına "tecrübe" denilen şeye ulaşım hiç olmadığı kadar kolay hale geldi. Fakat tecrübeye ulaşımın kolaylaşması ile birlikte tecrübenin değerinin de bir o kadar azalmış olduğunu görüyoruz. Elbette bunda "tecrübelerimi anlatıyorum" sloganı altında kendisini veya ürünlerini pazarlamaya çalışan şarlatanların da etkisi göz ardı edilmemeli. Hayattan zerre anlam çıkarmamış insanlar bir guru misali bizlere nutuklar çekebiliyorlar ve tabi ki dünya toplumunun %90'ının gizli ve kronik bir aptallık içinde olduğunu da hatırlarsak aslında bu çakma guruların neden seslerini bu kadar çok çıkarabildiklerini, takipçi toplayabildiklerini ve gerçek anlamda tecrübe ve deneyime sahip olanların seslerini bastırabildiklerini de anlamış oluruz.
Bilgi kirliliğinin hat safhada olduğu günümüz şartlarında gerçek tecrübeyi bulmak ve bu tecrübeden faydalanabilmek ise ancak zeki insanların bir ayrıcalığıdır.
Eğer sen Amerika'yı keşfettiysen, bunu benim yeniden yapmama gerek yok. Senin takip ettiğin yolu takip ederek Amerika'ya ulaşmam benim için yeterlidir.
Bu açıdan, tecrübe acısız bilgidir. İlk keşifler, ilk "evreka" anları, ilk kavrayışlar çoğunlukla zorlu süreçlerin birer eseri olurlar. Eğer bu vakte kadar hiç düşünülmemiş, hiç keşfedilmemiş bir şey bulduysanız siz bir dahisiniz. Eğer bu vakte kadar çoktan düşünülmüş, çoktan keşfedilmiş bir şeyi bu şeyi düşünenler ve keşfedenlere sormadan kendi başınıza yeniden düşünmeye ve keşfetmeye çalışıyorsanız o halde siz bir aptalsınız. Çünkü tecrübeden faydalanmak yerine hayatın tokadını tıpkı o tecrübeyi ilk edinmiş olanlar gibi yemek istiyorsunuz.
Oysa ki tecrübe size çok daha farklı bir kapı aralar. Size gitmeniz gereken yolu gösterir. Bu yolu gidip gitmemek tamamen sizin kendi kararınızdır. Dilerseniz binyıllar boyunca insanların deneyerek öğrendikleri şeyleri siz yine bizzat kendiniz deneyebilirsiniz. Ya da tüm bu süreci es geçerek tecrübenin yolunu takip eder ve acı süreçleri es geçerek varmaya niyetlendiğiniz noktaya ulaşırsınız. Tecrübenin size gösterdiği son noktaya ulaştıktan sonra da artık "keşif" süreci dediğimiz süreç başlar ve bu sefer de siz yeni düşüncelere, yeni yerlere yelken açarak tecrübe elde edersiniz. Sizin bu tecrübelerinizi kullanarak da arkanızdan gelenler ilerlemeye devam ederler.
Gelişim dediğimiz olay bu şekilde gerçekleşir.
O halde hayatı gözlemleyin, varmak istediğiniz noktayı düşünün ve o noktaya nasıl varacağınız hakkında bir stratejiye sahip olun. İyi bir stratejinin en önemli noktası ise sahip olduğunuz şartlarda en uygun aksiyonları almayı başarmış insanları dinlemektir.
"Ama benim durumum kimsenin durumuna benzemiyor" demeyin. Buna ufacık çocuklar bile güler. Siz özel falan değilsiniz, Tanrı tarafından yollanmış bir Mehdi de değilsiniz. Siz de tıpkı şu an yaşayan milyarlarca insan ve önceden yaşayıp da ölmüş milyarlarca insanın içerisindeki bir insansınız. Sizin yaşadığınız durumları, sizin yaşadığınız şartları ve zorlukları birebir olarak yaşayan emin olun ki binlerce ve hatta milyonlarca insan oldu.
Mesela bir X PROBLEMİ yaşadınız diyelim. Bu X PROBLEMİ'ni sizin gibi yaşamış olan milyonlarca insan vardır. Milyonlarca insan içerisinde bir Allah'ın kulu da "bu durumda şunu yaparsanız iyi olur" diyerek tecrübesini paylaşmamış mıdır ? Bu imkansıza yakın zira insanoğlu konuşmayı ve tecrübelerini anlatmayı seven bir canlıdır.
Tabi ki, her önüne gelenin dediklerine inanmak yerine alanında otoriter olan ve kendisini yaşantısı ile kanıtlamış olan insanların tecrübeleri öncelikli ve değerlidir daima. Ama bu demek değildir ki aile büyüklerinizden biriyle, mesela dedenizle, otururken size vereceği bir tavsiye hayatınızı değiştirmesin. Artık burada tecrübeyi kimden alacağınız tamamen size kalmış bir karar. Buna kimse sizin adınıza karışamaz. Gidip en vasat adamdan da tavsiye alabilirsiniz veyahut yılların deneyimini biriktirmiş olan insanlardan da tecrübe edinebilirsiniz.
Mesela ben gençliğinde birçok başarıya imza atmış olan yaşlı insanlarla konuşmayı çok severim. Çünkü insan ölümün yaklaştığını hissettikçe hem yaşantısına hem de tüm yaşama daha objektif bir şekilde yaklaşır, artık saklayacak bir şeylerin olmadığını düşünür. Örneğin Warren Buffet bu konuda tecrübe olarak görebileceğimiz başlıca kaynaklardan birisidir. Dünyanın en zengin birkaç insanı arasında yer alan Buffet artık zamanının çoğunu belli başlı platformlarda gençlerle buluşarak onlara hayat tecrübesini anlatmakla geçiriyor ve verdiği bazı tavsiyeler gerçekten de altın değerinde.
Üstelik tecrübeyi illa ki dışarıdan toplamak zorunda da değilsiniz. Eğer aynaya bakarsanız aslında en büyük tecrübe kaynaklarından birinin bizzat kendiniz olduğunu fark etmeniz işten bile olmayacaktır.
Mesela, son beş senenizi nasıl yaşadınız ? Neler yaptınız ? Neleri başardınız ? Peki bu süreçteki hatalarınız nelerdi ? Eğer şu anki aklınızla o zamanlara gitseydiniz neyi daha farklı yapardınız ?
Tıpkı Sokrates'in fikir doğurtma yönteminde olduğu gibi bu sorularla da siz içinizdeki halihazırda birikmiş olan tecrübeleri ortaya çıkarabilir ve bu tecrübelerden ders alarak yolunuza devam edebilirsiniz.
Bu yolda tek başınasınız. Kimse sizin adınıza sizin yolunuzu yürümeyecek. Bu konuda Tanrı dahi size bir ikramda bulunmayacak. Belki bazı zamanlar şanslı olabilirsiniz fakat unutmayın ki bu şans sizin emrinize amade değildir ve istediği zaman çekip gidebilir.
Fakat bu yolu önceden yürüyenlerden yol boyunca karşınıza nelerin çıkacağını, nelere dikkat etmeniz gerektiğini, nerelerde ne gibi fırsatlar ve tehlikeler olduğunu öğrenebilirsiniz.
Fakat biliyorum ki bunu çok az kişi yapacak. Tıpkı Warren Buffet'a "nasıl sizin gibi başarılı olabiliriz ?" sorusunu sorduklarında "benim başarımın sırrı her gün en az 500 sayfa okuma yapmamdadır. Çünkü bilgi bileşik faiz gibidir. Biliyorum ki bunu herkes yapabilir fakat yine biliyorum ki çoğu kişi bunu yapmayacak" cevabını vermesinde olduğu gibi.
İnsan ne garip canlı değil mi ? Evden çıkıp markete giderken bile telefonundaki lokasyondan yolu takip eder ama konu hayat yoluna gelince "ben Amerika'yı yeniden keşfedeceğim" diyecek kadar ahmak olur bazen.
İYİ FORUMLAR!
Binyıllar boyunca dünyanın her bir yanına inşa edilmiş olan medeniyetlerin mimarları olan bizler aslında o kadar çok şey deneyimledik, o kadar çok şey öğrendik ki...
21.yüzyılın ilk çeyreğinde artık yılların birikimi olan ve adına "tecrübe" denilen şeye ulaşım hiç olmadığı kadar kolay hale geldi. Fakat tecrübeye ulaşımın kolaylaşması ile birlikte tecrübenin değerinin de bir o kadar azalmış olduğunu görüyoruz. Elbette bunda "tecrübelerimi anlatıyorum" sloganı altında kendisini veya ürünlerini pazarlamaya çalışan şarlatanların da etkisi göz ardı edilmemeli. Hayattan zerre anlam çıkarmamış insanlar bir guru misali bizlere nutuklar çekebiliyorlar ve tabi ki dünya toplumunun %90'ının gizli ve kronik bir aptallık içinde olduğunu da hatırlarsak aslında bu çakma guruların neden seslerini bu kadar çok çıkarabildiklerini, takipçi toplayabildiklerini ve gerçek anlamda tecrübe ve deneyime sahip olanların seslerini bastırabildiklerini de anlamış oluruz.
Bilgi kirliliğinin hat safhada olduğu günümüz şartlarında gerçek tecrübeyi bulmak ve bu tecrübeden faydalanabilmek ise ancak zeki insanların bir ayrıcalığıdır.
Eğer sen Amerika'yı keşfettiysen, bunu benim yeniden yapmama gerek yok. Senin takip ettiğin yolu takip ederek Amerika'ya ulaşmam benim için yeterlidir.
Bu açıdan, tecrübe acısız bilgidir. İlk keşifler, ilk "evreka" anları, ilk kavrayışlar çoğunlukla zorlu süreçlerin birer eseri olurlar. Eğer bu vakte kadar hiç düşünülmemiş, hiç keşfedilmemiş bir şey bulduysanız siz bir dahisiniz. Eğer bu vakte kadar çoktan düşünülmüş, çoktan keşfedilmiş bir şeyi bu şeyi düşünenler ve keşfedenlere sormadan kendi başınıza yeniden düşünmeye ve keşfetmeye çalışıyorsanız o halde siz bir aptalsınız. Çünkü tecrübeden faydalanmak yerine hayatın tokadını tıpkı o tecrübeyi ilk edinmiş olanlar gibi yemek istiyorsunuz.
Oysa ki tecrübe size çok daha farklı bir kapı aralar. Size gitmeniz gereken yolu gösterir. Bu yolu gidip gitmemek tamamen sizin kendi kararınızdır. Dilerseniz binyıllar boyunca insanların deneyerek öğrendikleri şeyleri siz yine bizzat kendiniz deneyebilirsiniz. Ya da tüm bu süreci es geçerek tecrübenin yolunu takip eder ve acı süreçleri es geçerek varmaya niyetlendiğiniz noktaya ulaşırsınız. Tecrübenin size gösterdiği son noktaya ulaştıktan sonra da artık "keşif" süreci dediğimiz süreç başlar ve bu sefer de siz yeni düşüncelere, yeni yerlere yelken açarak tecrübe elde edersiniz. Sizin bu tecrübelerinizi kullanarak da arkanızdan gelenler ilerlemeye devam ederler.
Gelişim dediğimiz olay bu şekilde gerçekleşir.
O halde hayatı gözlemleyin, varmak istediğiniz noktayı düşünün ve o noktaya nasıl varacağınız hakkında bir stratejiye sahip olun. İyi bir stratejinin en önemli noktası ise sahip olduğunuz şartlarda en uygun aksiyonları almayı başarmış insanları dinlemektir.
"Ama benim durumum kimsenin durumuna benzemiyor" demeyin. Buna ufacık çocuklar bile güler. Siz özel falan değilsiniz, Tanrı tarafından yollanmış bir Mehdi de değilsiniz. Siz de tıpkı şu an yaşayan milyarlarca insan ve önceden yaşayıp da ölmüş milyarlarca insanın içerisindeki bir insansınız. Sizin yaşadığınız durumları, sizin yaşadığınız şartları ve zorlukları birebir olarak yaşayan emin olun ki binlerce ve hatta milyonlarca insan oldu.
Mesela bir X PROBLEMİ yaşadınız diyelim. Bu X PROBLEMİ'ni sizin gibi yaşamış olan milyonlarca insan vardır. Milyonlarca insan içerisinde bir Allah'ın kulu da "bu durumda şunu yaparsanız iyi olur" diyerek tecrübesini paylaşmamış mıdır ? Bu imkansıza yakın zira insanoğlu konuşmayı ve tecrübelerini anlatmayı seven bir canlıdır.
Tabi ki, her önüne gelenin dediklerine inanmak yerine alanında otoriter olan ve kendisini yaşantısı ile kanıtlamış olan insanların tecrübeleri öncelikli ve değerlidir daima. Ama bu demek değildir ki aile büyüklerinizden biriyle, mesela dedenizle, otururken size vereceği bir tavsiye hayatınızı değiştirmesin. Artık burada tecrübeyi kimden alacağınız tamamen size kalmış bir karar. Buna kimse sizin adınıza karışamaz. Gidip en vasat adamdan da tavsiye alabilirsiniz veyahut yılların deneyimini biriktirmiş olan insanlardan da tecrübe edinebilirsiniz.
Mesela ben gençliğinde birçok başarıya imza atmış olan yaşlı insanlarla konuşmayı çok severim. Çünkü insan ölümün yaklaştığını hissettikçe hem yaşantısına hem de tüm yaşama daha objektif bir şekilde yaklaşır, artık saklayacak bir şeylerin olmadığını düşünür. Örneğin Warren Buffet bu konuda tecrübe olarak görebileceğimiz başlıca kaynaklardan birisidir. Dünyanın en zengin birkaç insanı arasında yer alan Buffet artık zamanının çoğunu belli başlı platformlarda gençlerle buluşarak onlara hayat tecrübesini anlatmakla geçiriyor ve verdiği bazı tavsiyeler gerçekten de altın değerinde.
Üstelik tecrübeyi illa ki dışarıdan toplamak zorunda da değilsiniz. Eğer aynaya bakarsanız aslında en büyük tecrübe kaynaklarından birinin bizzat kendiniz olduğunu fark etmeniz işten bile olmayacaktır.
Mesela, son beş senenizi nasıl yaşadınız ? Neler yaptınız ? Neleri başardınız ? Peki bu süreçteki hatalarınız nelerdi ? Eğer şu anki aklınızla o zamanlara gitseydiniz neyi daha farklı yapardınız ?
Tıpkı Sokrates'in fikir doğurtma yönteminde olduğu gibi bu sorularla da siz içinizdeki halihazırda birikmiş olan tecrübeleri ortaya çıkarabilir ve bu tecrübelerden ders alarak yolunuza devam edebilirsiniz.
Bu yolda tek başınasınız. Kimse sizin adınıza sizin yolunuzu yürümeyecek. Bu konuda Tanrı dahi size bir ikramda bulunmayacak. Belki bazı zamanlar şanslı olabilirsiniz fakat unutmayın ki bu şans sizin emrinize amade değildir ve istediği zaman çekip gidebilir.
Fakat bu yolu önceden yürüyenlerden yol boyunca karşınıza nelerin çıkacağını, nelere dikkat etmeniz gerektiğini, nerelerde ne gibi fırsatlar ve tehlikeler olduğunu öğrenebilirsiniz.
Fakat biliyorum ki bunu çok az kişi yapacak. Tıpkı Warren Buffet'a "nasıl sizin gibi başarılı olabiliriz ?" sorusunu sorduklarında "benim başarımın sırrı her gün en az 500 sayfa okuma yapmamdadır. Çünkü bilgi bileşik faiz gibidir. Biliyorum ki bunu herkes yapabilir fakat yine biliyorum ki çoğu kişi bunu yapmayacak" cevabını vermesinde olduğu gibi.
İnsan ne garip canlı değil mi ? Evden çıkıp markete giderken bile telefonundaki lokasyondan yolu takip eder ama konu hayat yoluna gelince "ben Amerika'yı yeniden keşfedeceğim" diyecek kadar ahmak olur bazen.
İYİ FORUMLAR!
Son düzenleme: