Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

Alfaloji'nin Hayat Değiştiren Projesine Hoş Geldiniz!

Üslup,noktalama,yazım hatası varsa affola.
Karşıt argümanlarımı sunayim bende o zaman;

1-)"İşte burada atladığın devasa bir nokta var ki o da; içsel motivasyon temelli ödül-ceza sistemini devreye sokmak.
Verdiğin örnekleri şöyle bir incelediğim zaman fark ediyorum ki argümanlarının kaynağı olan bu örnekler kişilere dışsal unsurlar tarafından onların talepleri dışında dikte edilmiş şeylerden ibaretler."

Karşıt argüman 1;
Hayır,benim uyguladığım cezalar içimden kendi isteğimle gelmişti yani hepsi de içsel motivasyon temelli ödül ceza sitemiydi, kimse bana; "bunu bunu yapmazsan sana şunu yaparız" diye bir şey söylemedi.O yüzden içsel kaynaklı ceza sistemi hipotezini geçiyorum.

Aslinda elimi yakmak işin basit kısmıydı,
ondan önceleri her bozduğumda kendimi dövüyor,başka birisini kendimi tokatlatıyordum ama yine nafile.(utanç verici ve el yakmaktan daha az acı verici olduğu için yazmadım.)

Özetle kendime uyguladığım cezalar;
-El yakmak
-Kendimi dövmek
-Kendimi başkasına dövdürmek

Ve bunların hepsini kendim belirledim dışarıdan kimse bana söylemedi.

Deney aşamasında çöktü ve işe yaramaz olduğunu,nadiren yarasa da dayanılmayacak ve verimsiz bir sistem olduğunu kendime kanıtladım.

"Teorinin ne kadar güzel olduğunun yada senin ne kadar zeki olduğunun önemi yoktur,
Deneyde başarısız olursa yanlıştır."

-Richard Feynman

Ve sen bana hiç görmediğim internet insanlarına para verirsem mucizevi bir şekilde kurtulacağımı söylüyorsun öyle mi?

Buraya istersen 1000 tane makale dök deneyde işe yaramaz oldu hipotezimi değiştirdim deney başarılı sonuç verdi benim için doğru budur.

Yeni hipotezin ne diyecek olursanız aşağıda adım adım açıklayıp yazı sonunda 8 strateji vereceğim.

Gelelim makale konusuna;

İçsel ödül ceza sistemi sürdürülebilir olmadığı 2+2 gibi göz önünde eğer hesaplayamıyorsaniz da deneyimlerinize ve zamanın kutsallığına bırakın kendinizi.

MAKALE 1: CEZA İŞE YARAMAZ,

Yazar; Michael Karson Ph.D., J.D.


"Punishment doesn’t change the tendency to engage in the punished behavior."

Çeviri;

Ceza, cezalandırılan davranışa girme eğilimini değiştirmez.
---
"Perhaps the most enlightening psychology experiment ever done, establishing what amounts to one of the few laws of nature in psychology, involved the punishment of lab rats. You set up a conditioning routine where you get a rat very interested in pressing a lever (by reinforcing it intermittently). After establishing the routine, you simply unhook the lever from all consequences that might interest the rat, and the rat presses the lever 100 times (a lot at first and a little as time goes on) before giving up and losing all interest in the lever. You know now how to create an interest in lever-pushing that is quantifiable: 100 presses to extinction."

Çeviri;

"Belki de şimdiye kadar yapılmış en aydınlatıcı psikoloji deneyi, psikolojideki birkaç doğa kanunundan birinin ne anlama geldiğini belirleyen laboratuvar farelerinin cezalandırılmasını içeriyordu. Bir kola basmakla çok ilgilenen bir fare aldığınız bir koşullandırma rutini kurarsınız (aralıklı olarak güçlendirerek). Rutini kurduktan sonra, fareyi ilgilendirebilecek tüm sonuçlardan kolu çıkarırsınız ve fare, pes etmeden ve kola olan tüm ilgisini kaybetmeden önce kola 100 kez (başlangıçta çok fazla ve zaman geçtikçe biraz) basar. . Artık, kaldıraçlı itme ile ölçülebilir bir ilginin nasıl yaratılacağını biliyorsunuz: Yok olmaya yüz tutmuş 100 baskı."
---
"The reliability of this phenomenon demonstrates that punishment does not change the tendency to engage in the behavior that was punished. Instead, it makes the person or the rat want to avoid the source of punishment. "

Çeviri;

Bu olgunun güvenilirliği, cezanın, cezalandırılan davranışa girme eğilimini değiştirmediğini göstermektedir. Bunun yerine, kişinin veya farenin ceza kaynağından kaçınmak istemesini sağlar.
---
"As soon as the child thinks it’s not being watched (as soon as the situation seems different in some way), the tendency to engage in the behavior will reassert itself. Punished children do what was punished behind their parents’ backs, or as soon as they get to college. Sure, I suppose you could arrange for a totalitarian state to ensure that the person is always feeling watched and thereby inhibit the behavior permanently under an umbrella of anxiety, numbness, and hate (the emotions that punishment produces). But even then, the tendency (or desire) to engage in the punished behavior will not change."

Çeviri;

Çocuk izlenmediğini düşündüğü anda (durum bir şekilde farklı göründüğü anda), davranışa girme eğilimi yeniden ortaya çıkacaktır. Cezalandırılan çocuklar, ebeveynlerinin arkasından ya da üniversiteye girer girmez cezalandırılanları yaparlar. Elbette, kişinin her zaman izlendiğini hissetmesini sağlamak için totaliter bir devlet düzenleyebilir ve böylece kaygı, uyuşukluk ve nefret (cezanın ürettiği duygular) şemsiyesi altında davranışı kalıcı olarak engelleyebilirsiniz. Ancak o zaman bile, cezalandırılan davranışa girme eğilimi (veya arzusu) değişmeyecektir.
---
"Sometimes, of course, punishment is necessary, like when you stop a child from running into a busy street. But if you want it to stick, you have to reinforce a behavior that competes with running into the street (like stopping and waiting for the light). You cannot count on punishment alone, or your kids will run into the street when you are not with them."

Çeviri;

Bazen, elbette, bir çocuğun yoğun bir caddeye girmesini engellediğinizde olduğu gibi ceza gereklidir. Ancak, bunun yapışmasını istiyorsanız, (Alışkanlık haline) sokağa koşmakla rekabet eden bir davranışı pekiştirmelisiniz (durup ışığı beklemek gibi). Tek başına cezaya güvenemezsiniz, yoksa çocuklarınız yanlarında değilken sokağa koşar.

"Kuşçubaşı yanlarında değilken sigaraya/alkole/pornoya koşar."
---
"Why, then, do we punish children? We do so for two main reasons. The first is that punishment looks like it works even though it doesn’t. Because the child is inhibited in your presence, it’s easy to think they would be inhibited in your absence. Punishment produces politeness, not morality. Thus, the inhibited, obedient child inadvertently reinforces the parent’s punitive behavior by acting obedient (for the sorts of parents who find obedient children reinforcing)."

Çeviri;

O halde çocukları neden cezalandırıyoruz? Bunu iki ana nedenden dolayı yapıyoruz. Birincisi, cezanın İŞE YARAMADIĞI HALDE İŞE YARIYORMUŞ GİBİ GÖRÜNMESİDİR. Çocuk sizin varlığınızda engellendiği için, yokluğunuzda engelleneceğini düşünmek kolaydır. Ceza ahlak değil, nezaket üretir. Bu nedenle, ketlenmiş, itaatkar çocuk, itaatkar davranarak ebeveynin cezalandırıcı davranışını istemeden pekiştirir (itaatkâr çocukları pekiştirici bulan ebeveynler için).

//////////////////////
MAKALE 2: CEZA NEDEN İŞE YARAMAZ VE NE İŞE YARAR


//////////////////////
Bu arada kendi yaşadığım örneklerden vereceğim deneyimler tıpkı senin ilk entrynde yazdigin sobaya değince elini çeken çocuğun başka çocuklara anlatması olarak düşün.

Yok,"ben ilgilenmiyorum,pas" diyorsanız sobanın yerini biliyorsunuz.

Acı cekmenizi izlemeye gelirdim ama kötü alışkanlığım yok ve istediğim alışkanlığı altta bahsettigim yöntemlerle ediniyorum o yüzden mutlu cezalar.

2-)"Bundan dolayı da oldukça yaratıcı bir çözüme başvurdu; tüm giysilerini arkadaşlarına verdi ve yazmayı planladığı kitabını bitirene kadar arkadaşlarının giysilerini kendisine vermemeleri gerektiğini öğütledi. Yani, kendisini baskıladı ve bir ceza sistemine tabii tuttu."

Karşıt argüman 2;
Ben buraya baktığımda herhangi bir ceza göremiyorum fakat iki şey görüyorum;

1-Deadline stratejisi

2-Yukarıdaki entrymde bahsettiğim çevre değiştirme stratejisi

1-)Deadline (ölüm tarlası stratejisi)

Ölüm tarlası ceza değildir,gemileri yakıp denizi arkaya almaktır.

(Hernàn Cortés'in Meksika'da yaptığı gibi)

Adam burada elbiselerini başka birisine vererek dışarı cikmasini engellemiş oluyor aslında ortada bir ceza yok aklındaki diğer çıkış yollarını kapatarak işe tam olarak odaklanmasını sağlıyor. Burada da yanıldın.

Bundan iki bin yıl önce Çinli strateji uzmanı Sun-tzu ne denli canlandırıcı olsa da söylevleri dinlemenin kalıcı bir etki yaratmak için çok fazla pasif bir deneyim olarak kaldığına inanmıştı.

Sun-tzu ölüm tarlasından yani; ordunun kaçış yolu olmayan bir dağ, bir nehir yada bir orman gibi coğrafi bir unsura kadar gerilemesinden bahsediyordu.

Şeytan gibi dövüşmelerini sağlamak için bilinçli olarak askerlerin bir ölüm tarlasına yerleştirilmek gerektiğini savunuyordu.

Burada gerçekleşen olay bu,yani senin sandığın gibi bir ceza yok.

2-)Çevre değiştirme stratejisi

Ölüme, kan akmasına ,ateşler içinde yanmanıza ,hayır kurumuna para aktarmanıza gerek kalmayan çok daha kolay ve benim en sevdiğim stratejidir.

Kısaca açıklamak gerekirse;

Kendinizi,istediğiniz davranışların doğal olarak yapıldığı,istenmeyen davranışların ise uygulamanın zor olduğu (ceza değil) ortamlara sokmaktır Anne Thorndike'ın deneyi de tam olarak bunu kanıtlar nitelikte;

"ANNE THORNDIKE, A primary care physician at Massachusetts General Hospital in Boston, had a crazy idea. She believed she could improve the eating habits of thousands of hospital staff and visitors without changing their willpower or motivation in the slightest way. In fact, she didn’t plan on talking to them at all.

Thorndike and her colleagues designed a six-month study to alter the “choice architecture” of the hospital cafeteria. They started by changing how drinks were arranged in the room. Originally, the refrigerators located next to the cash registers in the cafeteria were filled with only soda. The researchers added water as an option to each one. Additionally, they placed baskets of bottled water next to the food stations throughout the room. Soda was still in the primary refrigerators, but water was now available at all drink locations.
Over the next three months, the number of soda sales at the hospital dropped by 11.4 percent. Meanwhile, sales of bottled water increased by 25.8 percent. They made similar adjustments—and saw similar results— with the food in the cafeteria. Nobody had said a word to anyone eating there.

People often choose products not because of what they are, but because
of where they are. If I walk into the kitchen and see a plate of cookies on the counter, I’ll pick up half a dozen and start eating, even if I hadn’t been thinking about them beforehand and didn’t necessarily feel hungry. If the communal table at the office is always filled with doughnuts and bagels, it’s going to be hard not to grab one every now and then. Your habits change depending on the room you are in and the cues in front of you. Environment is the invisible hand that shapes human behavior. Despite our unique personalities, certain behaviors tend to arise again and again under certain environmental conditions. In church, people tend to talk in whispers. On a dark street, people act wary and guarded. In this way, the most common form of change is not internal, but external: we are changed by the world around us. Every habit is context dependent."

Kaynak: James Clear (Motivation is overrated ,environment matters more)

Eğer daha fazla kitap okumak istiyorsanız;
-Haftalık toplanıp müzakere edebileceğiniz bir kitap kulübü oluşturun (yada katılın)
-Kütuphaneye daha sık gidin.
-Kitaplığınızı en sık bulunduğunuz odaya taşıyın.

Burada ayrıca eklemem gerek hayatı boyunca eline kitap almamış adama bir günde "50 SAYFA OKU YOKSA PARA VER" tarzında emir vermek spor salonuna yeni kaydolmuş adama sakat olacağı antrenman vermekle yada yeni meditasyona başlayan adama 1 saatle başlatmak gibidir.

Küçük başlayıp istikrarlı devam etmek daha etkilidir uzun vâdede.
(10 sayfa kitap okuyarak başlamak
2 dk meditasyon yaparak başlamak...)

Ceza yöntemi: 50 SAYFA OKUMAZSAN 10₺ VER!

Eğer daha fazla set açmak istiyorsanız;
-Kendinizi set açmada ustalaşmış arkadaşlar edinin ve onlarla daha fazla takılın.

Ceza yöntemi: 3 SET AÇMAZSAN 50₺ VER!

Eğer daha fazla meyve tüketmek istiyorsanız;
-En çok bulunduğunuz odaya görünen bir yere meyve sepeti koyun.
-Meyve tüketmenin faydalarıyla ilgili makale okuyun.

Ceza yöntemi: EGER MEYVE YEMEZSEN 5₺ VER!

Eğer daha fazla gitar çalmak istiyorsanız;
-Gitar tutacağı alın ve gitarla birlikte gozunuzun önüne koyun.

Ceza yöntemi: EGER 3 GÜN GITAR CALMAZSAN 10₺ VER!

Eğer her sabah koşuya çıkmak istiyorsanız;
-Akşamdan eşofmanlarınızı giyip spor ayakkabilarinizi yatağınızın yanına koyun.

Yok işten gelince koşmak istiyorum diyorsanız
-Kapidan girince direk görebileceğiniz bir yere eşofman ve spor ayakkabılarınızı yerleştirin.

Ceza yöntemi: EĞER KOŞMAZSAN 20₺ PARA VER!

Sorarım size ey alfaloji ahalisi hangisi pratikte daha işe yarar,sürdürülebilir,verimli gözüküyor?

Daha fazla sağlıklı içecek tüketmek istiyorsanız;
-Dolabı kefir ve maden suları gibi içeceklerle doldurun düşünmeden otomatik bir şekilde tukettiginizi farkedeceksiniz belli bir süre sonra.(Alışkanlığın rayına oturduğunun göstergesi.)

Eğer her gün satranç oynamak istiyorsanız;
Telefonunuza uygulamasını indirin,
Sosyal medya ve diğer oyunları kaldırın
Böylece eğlenebileceğiniz tek şey satranç olacak.

Burada olay; işi normal yapılması gereken(nefes almak,su içmek kadar normal) bir hale getirmektir bu da çevre ve kültür değişikliği ile mümkün hale geliyor.

Ben, ek olarak yaptığım davranışların kaydını tutuyorum, bu da benim üzerimde sanki bir oyundaymışım da faydalı aktivite yaptıkça seviyem artıyormuşçasina bir içsel haz veriyor.

Yukarıda yazdığım aliskanliklari yıl sonuna kadar yapsanız bile büyük değişim elde edersiniz.

KÖTÜ ALIŞKANLIKLARDAN KURTULMAK İÇİN NE YAPACAĞIZ?;

Eğer televizyon izlemek istemiyorsan,çevreni değiştir;

Televizyonunu sat.
Televizyonun olmadığı ortamlarda daha çok takil.

Eğer oyun oynamak istemiyorsan,çevreni değiştir;

Konsolunu sat o parayla kendine yatırım yap.
Yada alternatif olarak satranç,sudoku gibi yararlı oyunlara merak sal.

Eğer sigara içmek istemiyorsan,çevreni değiştir;

Rehabilitasyon gruplarına katıl.
Eski arkadaş grubundan kurtul.
Sigara almamak için bütün paranı ebeveynlerine ver.(Deadline stratejisi , ceza degil)

Alkol,ot vs için aynı şekilde.

p*rno izlemek istemiyorsan,çevreni değiştir;

İnternet bağlantını kökten kes.
Dışarıda daha fazla vakit geçir.

Mastürbasyon yapmak istemiyorsan,çevreni değiştir;

Kız arkadaş edin,
Gününün çoğunu konfor alanının dışında geçir,
İşe gir vb.

///

Tabii ki bir şeyin pozitif yönünde ilerlemesi mümkünse negatif yönünde ilerlemesi de pekala mümkündür;

Eğer sigara bağımlısı olmak istiyorsanız;

-Sigara içen adamlarla takılın.
(Çocukların sigaraya başlamasının en büyük sebebi)

-Cebinizden sigara paketi eksik etmeyin.

Eğer alkol bağımlısı olmak istiyorsanız;

-Barlara sık sık gidin,
-Alkolik bir ev arkadaşı edinin.
-Dolabı alkollerle doldurun.

Bu anlattığım yöntemin tek başına;
İrade gücü (çoğu insanın dayanak noktası)
Ödül-ceza
Motivasyon

Ve diğer yöntemlerden daha etkili olduğunu şiddetle savunuyorum ve deneyimliyorum.

Bu arada ceza yöntemi sürdürülebilir değil Kuşçubaşı,
İnsanları sürekli denetleyemezsin,senin de yürütmen gereken bir evliliğin ve hayatın var.

Ayrıca insan;
Yalan söyler,
Kandırır,
Aldatır,
Güven olmaz insana...

Herkes kendisinin Big Brother' ı olmalı ama yukarıda savunduğum " çevre değiştirme stratejisi" yada " ideal alt kültürler oluşturmak " çok daha mantıklı geliyor bana,

Alfaloji böyle bir hizmet sunarsa çok daha güzel olur.

Enstrüman alt külturleri
Kitap okuma alt kültürleri
Dövüş sanatı alt kültürleri
Şiir okuma alt kültürleri
Vs

Forumda şu anda sadece set açmak için birileriyle buluşabiliyoruz benim gibi zamanını kadınlarla harcamak istemeyen ve insanlığa bir şeyler katmak için çabalayan insanlar için alt kanallar açılmalı.

Forum,yalnızca pua forumu olmamalı.

Forum şu anda ölü bir vaziyette yada en azından eskisi kadar canlı değil diyeyim.

Hayır hesanat işlerimizle değil ama oluşturduğumuz üst insanlarla ve ustalarla.
Rönesans benzeri bir etki oluşturabiliriz.

Senin de böyle bir hedef yatıyor aklında sanırım.

3-)Küçük başlamak,adım adım arttırmak

Eğer spor salonuna yazılsaydınız ve adam size başlar başlamaz ağır bir program verseydi muhtemelen deli olduğunu düşünüp oradan ayrılırdınız.

Peki neden kendi kendimize aynı şeyi yapıyoruz?

Daha önce düzenli okumamış insanlara 50 sayfa ile baslatiyoruz,

İngilizce bilmeyen adama temel kurmadan gramer öğretiyor,50 kelime ezberletiyoruz,

Disiplin oluşturmamış hayatında kızlarla konuşmamış adamı sete atıyoruz,

Küçük başlayın, bir eylemin kolaylığı ne kadar artarsa tüketmesi gereken enerji ve efor az olacağı için tamamlanması çok daha kolay olacaktır.(Beynin maksimum verim ilkesi)

Neden insanlar oyunlara ve sosyal medyalara bu kadar bağımlı sanıyorsunuz?
Çünkü kolay,efor gerektirmiyor ve zor bir işten elde edilecek zevki size anında yada birkaç dakika içinde sunuyor.
Sosyal medya newsfeed'inde aşağı doğru kaydırırken yarım saniyelik dopamin vuruşları elde edersiniz.

Küçük başlamak bu yüzden önemlidir;
Alışkanlığın momentumu için.

///

Baba baskısı iyi midir cidden?

---
Salzburg başpiskoposuyla yaptığı titiz bir pazarlığın ardından Leopold sonunda oğluna saray müzisyeni ve bestecisi olarak oldukça kazançlı bir iş buldu.
Ne var ki Wolfgang daha ilk başında kendini rahatsız ve huzursuz hissetti.Gençliginin neredeyse yarısını Avrupa'yı dolaşıp müziğin en önde gelen insanlarıyla tanışmakla,en unlu orkestralar dinlemekle geçirmişti ve şimdi tiyatro ve opera geleneği olmayan, Avrupa'nın müzik merkezlerinden uzakta bir taşra kendi olan Salzburg'da yaşamaya zorlanmıştı.

Başpiskopos adeta uşaklarından biriymiş gibu ona emirler yağdırıyordu.Wolfgang'ın yedi yıldır içinde kaynayan kırgınlık yüzeye çıktı.
(Wolfgang gibi hayatı kisa olan biri için 7 yıl çok önemli bir kayıptır.)
Yirmi beş yaşındaydı ve çok değerli zamanını yitiriyordu.

Babası ile başpiskopos ona engel oluyorlardı.

Salzburg'a dönme zamanı gelince hiç akla gelmeyen bir davranışla kentten ayrılmayı reddetti.Gorevinden azledilmesini istedi.
Başpiskoposun tarafını tutan babası oğluna geri dönmesini emredip yaptıklarının bağışlanacağını söyledi.Ama Wolfgang kararını vermişti : Yaşamının geri kalanını Viyana'da geçirecekti.

Babasıyla arasındaki sürtüşme kalıcı ve son derece acı vericiydi ama zamanının azaldığını ve ifade etmesi gerekenlerin çokluğunu hissederek,çocukluğunda sergilediğinden daha büyük bir yoğunlukla kendini müziğe adadı.Adeta tüm fikirleri çok uzun süredir bekliyormuş gibi müzik tarihinde eşi gorulmemis bir yaratıcılık patlaması yaşadı.

Kaynak; Mastery-Robert Greene
---
Eğer Charles Darwin babasının baskılarına ve sözlerine boyun eğseydi üniversitedeki profesörünün teklif ettiği araştırma gemisi Beagle'la asla yolculuğa çikmayacak ve babasının ona bulduğu iş olan kilise papazlığını yapıp, önemsiz biri olarak ölecekti ve türlerin kökeni adlı çalışma hiç ortaya çıkmayacaktı.

Bunun yerine Darwin geleneklere göre asilik ve serserilik yapıp gemiyle gitti,geri döndüğündeyse bizim tanıdığımız Darwin ortaya çıkmıştı.
---
1718 yılında Josiah Franklin,oğlu Benjamin'i Boston'da ailesinin bol kazanç getiren mum üretimi işine çırak olarak almaya karar verdi.
Yedi yıl çalışınca Benjamin'i işin başına geçirmeyi planlıyordu.
Fakat Benjamin eğer ona seçme hakkı vermezse kaçıp denizde çalışmakla babasını tehdit etti babası önceden bir oğlunu denizde kaybettiği için bu karara boyun eğdi ve Benjamin Franklin matbaada işe başladı.
---
Yani neymiş;

Babalar her zaman faydalı değildir,asilik(başka bir deyişle serserilik) her zaman kötü değildir.
---
ÖZET

Size 8 adet etkili stratejiyi madde halinde sunuyorum;

Faydalı olduğunu düsündüklerim/DENEYimlediklerim;

●Çevre değişikliği
●Kültür/Grup değişikliği
●Alternatif aliskanlik belirlemek(negatif olanlar için)
●Ölüm tarlası stratejisi
●Her insanda var olan gelişme ve öğrenme arzusunu tetiklemek
●Küçük başlayıp adım adım arttırmak
●Negatif aliskanliklar takip sistemi
●Pozitif aliskanliklar takip sistemi

Faydasız oldugunu düşündüklerim/DENEYimlediklerim;

- Motivasyon (Hepimiz insanız,kötü günlerimiz olacak ve o kötü günlerde motivasyonunuz yetmedigi için bozacaksınız alışkanlık süreçlerini)

- İrade (Bu konuda araştırma yapanlar iradenin kas gücüne benzediği tespitinde bulunmuştur.Bu kas öyle bir an gelecek ki sizi taşıyamayacak,buna yaslanamazsınız.)

- Ödül ceza sistemleri (Motivasyon 2.0)

Bu arada entrylerimi hakaret yada ego saldırısı olarak alırsanız amacından sapmış olur.
Burada bilgi edinmeye çalışıp birbirimizin deneyimlerinden faydalanıyoruz.

Saygılar.

Şimdi, argümanlarını teker teker ele almaya başlıyorum değerli aksanalemlere.

Ceza sistemi konusundaki hatalı tanımını düzeltmekle başlayalım işe. Ceza sistemi sana göre muhtemeldir ki soyut olarak üretilmiş bir sistemdir. Yani, tıpkı bir bina gibi mimarisi düşünülmüş bir sistem. Fakat benim burada bahsini etmiş olduğum ceza sistemi soyut düşünme ile üretilmiş bir sistem değil, aksine evrimsel psikolojinin temellerini zaten binyıllar boyunca atmış olduğu bir sistemdir.

Yani, ceza sistemindeki esas temel nokta istenmeyen yahut zarar vereceği düşünülen davranış biçiminden kaçınmaktır. Yani, ceza sistemi dediğimiz şey kaçınma davranışının dayanağını oluşturur.

Şimdi bu konudaki açıklamaları inceleyelim. Tabi ki de ilk bakmamız gereken nokta kaçınma eyleminin ve akabinde kaçınma eylemine sebep olan ceza sisteminin tanımlarını öğrenelim.


Britannica sözlüğünün ilgili makalesinden bir alıntı:

"Whatever its physiological basis, punishment can induce in an animal both the inhibition of the response that produced the punishment and the avoidance of the location at which it occurred. "

Çevirisi: Fizyolojik temeli ne olursa olsun, ceza bir hayvanda hem cezayı üreten tepkinin engellenmesini hem de meydana geldiği yerden kaçınmasını sağlayabilir. "

İlgili makalenin yazarı Richard J. Andrew'un davranış bilimleri üzerine Sussex Üniversitesi'nde profesör olduğunu da hatırlatmadan geçmeyelim.

Yani, burada senin düşündüğün yahut iddia ettiğin üzere ceza sistemi senin inşa ettiğin bir sistem değildir zira ceza sistemi en basit terliksi canlıdan zeki maymun olan bizlere kadar aksetmiş bir güdüdür. Bundan dolayı, öncelikle yapmış olduğun bu tanım hatanı düzeltmeliyiz. Ceza sisteminden bahsederken Profesör Richard J.Andrew'un da makalesinde detaylıca belirttiği üzere kaçınma davranışını tetikleyen ve zaten halihazırda beyinde kendine ait nörokimyasal devrelere sahip olan ceza sistemini incelemekteyiz.

Peki senin anladığın cezalandırma sisteminin aksine bizim burada bahsini ettiğimiz ceza sistemi nedir ?

Şu makaleyi inceleyelim:


Burada da gördüğümüz üzere ceza sisteminin temelinin edimsel koşullanma olarak incelendiği de ortadadır.

Yukarıda ceza-ödül sistemini içerisinde barındıran edimsel koşullanmayı anlatan makaleden bir bölüm:

"We can all think of examples of how our own behavior has been affected by reinforcers and punishers. As a child you probably tried out a number of behaviors and learned from their consequences.
For example, if when you were younger you tried smoking at school, and the chief consequence was that you got in with the crowd you always wanted to hang out with, you would have been positively reinforced (i.e., rewarded) and would be likely to repeat the behavior.
If, however, the main consequence was that you were caught, caned, suspended from school and your parents became involved you would most certainly have been punished, and you would consequently be much less likely to smoke now."

İlgili bölümün çevirisi:

"Hepimiz kendi davranışlarımızın pekiştireçler ve cezalandırıcılardan nasıl etkilendiğine dair örnekler düşünebiliriz. Çocukken muhtemelen birkaç davranış denediniz ve sonuçlarından öğrendiniz.
Örneğin, daha gençken okulda sigara içmeyi deneseydiniz ve bunun başlıca sonucu, her zaman birlikte olmak istediğiniz kalabalığa katılsaydınız, olumlu bir şekilde pekiştirilirdiniz (yani ödüllendirilirdiniz) ve muhtemelen davranışı tekrarlayın.
Bununla birlikte, asıl sonuç yakalanmanız, sopayla vurulmanız, okuldan uzaklaştırılmanız ve ebeveynleriniz olaya karışmanız olsaydı, kesinlikle cezalandırılırdınız ve sonuç olarak şimdi sigara içme olasılığınız çok daha düşük olurdu."

Yani, göreceğin üzere burada bahsini ettiğimiz şey edimsel koşullanma süreci ile davranışta değişikliğe sebep olmaktır.

Şimdi ise Richard Feynman'ın sözü ile ortaya sunduğun deneycilik yaklaşımını inceleyelim.

Richard Feynman'ın ilgili sözünü paylaşarak aslında kendini haklı çıkarmaya çalışmışsın lakin Feynman'ın şu meşhur sözünü ya unutmuşsun ya da burada bizlerle paylaşmak istememişsin;

“Deneysel gözlem sürecinin geçmişteki aşamalarında veya herhangi bir şeyin bilimsel açıdan gözleminde,olaylara makul bir açıklama getiren şey sezgi olmuştur. Sezgi ise günlük şeylerle ilgili basit deneyimlerimizden kaynaklanır. Gördüklerimizi daha kapsamlı ve tutarlı bir şekilde açıklamaya çalıştıkça,alan genişlemeyip çok daha çeşitli olgularla karşılaştıkça,açıklamalar da basit açıklamalar yerine yasa dediğimiz şeylere dönüşür. Yasaların tuhaf bir özelliği vardır;sağduyudan ve sezgisel olarak apaçık olandan uzaklaşıyor gibi görünüyor. Buna bir örnek olarak görelilik kuramını ele alalım. önerilen şudur: iki şeyin aynı anda olduğunu düşünüyorsanız,bu sizin kanınızdır;başka birisi olaylardan birinin diğerinden önce olduğu sonucunu çıkarabilir; bu nedenle de “aynı anda olma” durumu, yalnızca subjektif(öznel) bir izlenimdir.”

Yani, Feynman'ın da belirttiği üzere senin kendince yapmış olduğun deney Feyman'a göre "geçmişteki" bir tarza aittir, sezgiseldir ve günlük basit deneyimlerdir. Daha kapsamlı ve tutarlı bir açıklamaya ihtiyaç duyulduğunda ise senin deneyinin subjektif olduğu da göz önüne alınırsa hiçbir kıymet-i harbiyesi olmayacaktır doğru bir tanımlamada bulunabilmek için.

Özetle, destek için sözünü alıntıladığın Feynman bizzat neden senin düşünce yapının yanlış olduğunu belirtiyor.

Şimdi de bu sezgisel, subjektif ve basit deneyimlerin temellendirdiği deneycilik anlayışına karşı ben de bir akıl yürütme ile karşı çıkayım;

1) Aksanalemlere subjektif deneylerin geçerli olduklarını iddia ediyor.

2) Bu iddiayı doğru kabul edelim.

(Ara Ön-Kabul: Subjektif olanlar doğrudur)

3) Cin, peri ve benzeri mistik varlıkları gördüğünü iddia eden bir X kişisi var.

4) X kişisinin bu deneyimleri subjektiftir.

4) Aksanalemlere için bu X kişisinin söyledikleri doğru olmak zorunda.

5) Cinler, periler ve benzeri mistik varlıklar vardır.

SONUÇ: Aksanalemlerenin çıkarımı sonucu subjektifliğin doğru kabul edilmesi hatası meydana gelir ve bu yüzden de bilimsel deney yollarını takip etmeye gerek duymaksızın her insan kendi çıkarımlarını somut gerçeklik olarak kabul edilebilir.

Yani, burada devasa bir mantık hatasının var olduğunu görüyoruz kolayca.

Eğer ki subjektifliğin genel-geçer bir deney değeri görmeyeceğini mantıki açıdan fark ettiysek ve bu konuda bizzat senin paylaşmış olduğun Richard Feynman'ın da görüşleri ile iddialarımızı doğruladıysak o halde şimdi bu konuyla ilgili bir noktayı daha inceleyebiliriz.

Kendince yapmış olduğun deneyin doğruluğu ancak senin kendi bakış açından öteye geçemez. Bir deney sürecinin "çakmağı yaktım elim yandı" gibisinden basit bir aşamadan ibaret olması kabul edilemez. Buna de neye göre karar veriyoruz ? Elbette ki bilim ve felsefe dünyası tarafından onaylanmış olan bilimsel yöntemin aşamaları sayesinde karar verebiliyoruz.

Peki nedir bu yöntemin aşamaları ? Aslında birçok aşamadan ve bu aşamaların birçok detaylandırılmasından bahsetmemiz mümkündür fakat ben burada en önemli gördüğüm ve senin de hataya düştüğün noktayı anlatmak istiyorum.

KONTROLLÜ DENEY AŞAMASI

Kontrollü deney aşaması bilimsel yöntemin hipotez aşamasından bir önceki aşamayı teşkil eder yani ortaya konulan deneyin tekrar ve tekrar sonucu birden farklı deney ortamında ve farklı kişilerce denenip aynı sonuca ulaştırılabilmesi gerekir. Peki, senin kendince yapmış olduğun deneyde bunu görebiliyor muyuz ? Elbette ki hayır. Bu deneyin tek tanığı, tek bağlamı sen olduğun için senin bu deney sonucunda ulaştığın subjektif bulgular yalnızca seni ilgilendirecektir.

Bundan dolayı kendince yapmış olduğun bu deneylerden elde ettiğin birtakım subjektif bulguların üzerine burada pek de bir konuşma gereği olduğunu düşünmüyorum çünkü bunlar gerek Feynman'ın da dediği gibi sezgisel, basit ve özneldirler ve gerekse de bilimse yöntemin kontrollü deney aşamasına tabii olmadığı için de bilimsellik açısından gereksizdir.

Şimdi gelelim Ölüm Tarlası Stratejisine. Aslında "ölüm tarlası" ismi Sun Tzu'nun Savaş Sanatı adlı eserinden yola çıkarak Robert Greene'nin ortaya atmış olduğu bir isimdir fakat bu konuyla ilgili daha detaylı araştırma yapmak için startejinin literatürdeki ismi olan "Ümitsiz Arazi Stratejisi" ismini kullanmak daha doğru olacaktır.

Sana göre Ümitsiz Arazi Stratejisi ceza ile alakalı değil ve ayrı bir yöntem. Peki senin bu iddian doğru mu ? İddianın doğru olup olmadığını incelemeden önce ilgili stratejiye örnek olarak Sun Tzu'yu gösterdiğin için Sun Tzu'nun Savaş Sanatı adlı kitabında bu stratejiyi incelediği bölümü okuyalım evvela:

"Otorite: Çok hızlı savaşınca sağ kalacağınız, aksi takdirde öleceğiniz durumlara ölüm tarlası denir … Onları gidecekleri bir yer olmayan bir noktaya koyarsanız, kaçmadan önce öleceklerdir. Eğer orada öleceklerse başka ne yapmazlar? Savaşçılar tüm güçlerini ortaya koyar. Savaşçılar büyük tehlike altında olunca, korkularından uzaklaşırlar. Gidecekleri bir yer olmayınca, sağlamlaşırlar, işe tümüyle kendilerini verince vazgeçmezler. Eğer başka seçenekleri yoksa, savaşacaklardır. –Savaş Sanatı, Sun-tzu, MÖ iV. YY.

Şimdi, burada görüyoruz ki savaşçcılar yenilgi durumundan kaçınmak istiyorlar çünkü yenilgi durumunda sonucu onlar için ölüm olacaktır. Cezanın Britannica sözlüğündeki tanımını ve Operant Conditioning durumunu da hatrımıza getirdiğimiz taktirde buradaki stratejinin cezadan kaçınmanın bir türü olduğunu kolaylıkla fark edebiliyoruz.

Nasıl mı ?

Ortada bir savaş durumu var. Bu savaş durumunda askerlerin gerçekleştirmesi gereken bir davranış var. Bu davranışı gerçekleştirmezlerse ceza olarak ölümle ve yenilgiyle yüzleşecekler.

Ee aksanalemlere ? Bu strtatejinin cezadan kaçınmadan neden farksız olduğunu düşünüyorsun çok merak ettim açıkçası. Ceza tanımı gereği kişinin kaçındığı ve karşılaşmaktan haz elde etmediği bir durumdur. Burada da Sun Tzu'nun da belirttiği üzere askerler ölmemek için yani ölüm cezasından kaçınmak için ellerinden geleni yapıyorlar.

Aynı şek Goethe için de geçerlidir. Kıyafetlerini arkadaşlarına vererek kendini dışarı çıkmaktan mahrum ediyor ve biliyor ki yazmaya devam etmediği ve kitabını bitirmediği taktirde dışarı çıkamayacak. Dışarı çıkamama sorunuyla yüzleşmemek için de masa başına oturup yazmaya başlıyor.

Bir diğer örneğimiz ise 711 yılında 7.000 kişilik ordusuyla İspanya'ya çıkan meşhur Berberi komutan Tarık Bin Ziyad'a aittir. Tarık Bin Ziyad ordularıyla İspanya'ya ayak basar basmaz Mağrib'den İspanya'ya geçerken kullandıkları tüm gemilerin yakılması emrini verir. Bu noktadan sonra boğazı yüzerek geri geçemeyeceklerini anlayan İslam ordusuna tarihe geçmiş şu meşhur sözleri sarfeder,

"Arkanızda düşman gibi deniz, önünüzde deniz gibi düşman. Nereye kaçacaksınız? Vallahi sizin için ancak sadakat ve sabır kalmıştır. Düşmanın silahı, teçhizatı ve erzakı boldur. Sizin silah olarak ancak kılıçlarınız, erzak olarak da düşmanın elinden sahip olabileceğiniz vardır.”

Gördüğün üzere Tarık bin Ziyad burada tam da benim bahsettiğim "Havuç mu sopa mı ?" yöntemini uygulamış ve bildiğimiz kadarıyla da havucu tercih eden askerler İspanya'yı fethederek orada dünya tarihine edebiyat, bilim ve felsefe alanlarında devasa bir miras bırakacak olan Endülüs'ün kurulmasını sağlamışlar. Ödül de gayet büyük, ceza da gayet büyük. Ödül orada büyük bir ganimet elde etmek, ceza ise ölüm ve yenilgi.

Yani, gördüğün üzere ödül ve ceza sistemi senin sandığının aksine dünyayı değiştirebilecek bir güce sahip. Zaten en baştan beri de hep böyle olmuştur.

Bu noktadan sonra ise çok da cevap verecek bir nokta bulamadım zira kendince işe yararlılığını onayladığın birtakım yöntemlerden bahsetmişsin ki ben başta çevre değiştirme yöntemi olmak üzere ilgili yöntemlerden forumda birden fazla kere konu açmış ve bahsetmiştim. Elbette ki bu yöntemleri ceza yönteminin karşısına koymak ve sanki bunlar varsa ceza yöntemi yoktur ya da bunlar yoksa ceza yöntemi vardır gibi bir mantık yürütme yaparak da hata yapmışsın.

Buna da biz felsefe Texas Sharpshootter Fallacy adını veriyoruz.

Texas Sharpshooter Yanılgısı, sonuçların bağlam dışında analiz edilmesidir ve sonuçları şansa bağlamak yerine nedensellik yanılsaması verir. Texas Sharpshooter Yanılgısı, neden ve sonucu belirlerken rastgeleliği hesaba katmaz, bunun yerine sonuçların nasıl farklı olduklarından ziyade nasıl benzer olduğunu vurgular.


Yani, anlayacağın, bir şeyi alakası olmamasına rağmen başka bir şeye sebep olarak bağlamak ya da bir şeyin sonucunu başka ve alaksız bir şeyi sebep haline getirerek açıklamaya çalışmak bir mantık hatasıdır ve maalesef buna sen de dahil olmak üzere birçok insan bu meşhur mantık hatasını birçok kez yapar.

Çevre Değiştirme Yönteminin işe yarar olması ceza ve kaçınma davranışına bir zıtlık teşkil etmez. Kişi hem çevre değiştirebilirken hem de aynı zamanda cezadan kaçınmaya yönelik yöntemleri uygulayabilir. Birini diğerine zıt olarak göstermek ise mantık hatası meydana getirir.

Nerede söylenmişti hatırlamıyorum ama izlediğim bir filmde başrol "Ben hem çikolatalı kek hem de frambuazlı kek seviyorum. Birini seviyorum diye neden ötekinden vazgeçeyim ki ?"demişt,

Gayet mantıklı. Ama sana göre, anladığım kadarıyla, birini tercih etmek ötekinden vazgeçmeyi de beraberinde getiriyor. Oysa ki böyle bir şey söz konusu değildir ve arada herhangi bir bağlamın bulunmamasına rağmen böyle bir iddiada bulunmaya devam edersen bu koşullarda ciddi bir Texas Sharpshootter Fallacy gerçekleştirdiğini kolaylıkla söyleyebilirim.

Bunu da açıklığa kavuşturduysak o halde bundan sonraki yazdıkların için diyeceklerim yoktur zira bundan sonrakiler tamamen senin kendi kişisel önerilerindir. Dileyen uygular dileyen uygulamaz. Kişiye bağlıdır. Ondan mütevellit ilerleyen bölümlerde tartışmak için bir sebep yok.

İyi günler diliyorum herkese.
 
Son düzenleme:
Nerede söylenmişti hatırlamıyorum ama izlediğim bir filmde başrol "Ben hem çikolatalı kek hem de frambuazlı kek seviyorum. Birini seviyorum diye neden ötekinden vazgeçeyim ki ?"demişt,

Genius dizisinde Albert Einstein'ın, ona karısını neden aldattığını soran birisine verdiği cevap 😄
 
Üslup,noktalama,yazım hatası varsa affola.
Karşıt argümanlarımı sunayim bende o zaman;

1-)"İşte burada atladığın devasa bir nokta var ki o da; içsel motivasyon temelli ödül-ceza sistemini devreye sokmak.
Verdiğin örnekleri şöyle bir incelediğim zaman fark ediyorum ki argümanlarının kaynağı olan bu örnekler kişilere dışsal unsurlar tarafından onların talepleri dışında dikte edilmiş şeylerden ibaretler."

Karşıt argüman 1;
Hayır,benim uyguladığım cezalar içimden kendi isteğimle gelmişti yani hepsi de içsel motivasyon temelli ödül ceza sitemiydi, kimse bana; "bunu bunu yapmazsan sana şunu yaparız" diye bir şey söylemedi.O yüzden içsel kaynaklı ceza sistemi hipotezini geçiyorum.

Aslinda elimi yakmak işin basit kısmıydı,
ondan önceleri her bozduğumda kendimi dövüyor,başka birisini kendimi tokatlatıyordum ama yine nafile.(utanç verici ve el yakmaktan daha az acı verici olduğu için yazmadım.)

Özetle kendime uyguladığım cezalar;
-El yakmak
-Kendimi dövmek
-Kendimi başkasına dövdürmek

Ve bunların hepsini kendim belirledim dışarıdan kimse bana söylemedi.

Deney aşamasında çöktü ve işe yaramaz olduğunu,nadiren yarasa da dayanılmayacak ve verimsiz bir sistem olduğunu kendime kanıtladım.

"Teorinin ne kadar güzel olduğunun yada senin ne kadar zeki olduğunun önemi yoktur,
Deneyde başarısız olursa yanlıştır."

-Richard Feynman

Ve sen bana hiç görmediğim internet insanlarına para verirsem mucizevi bir şekilde kurtulacağımı söylüyorsun öyle mi?

Buraya istersen 1000 tane makale dök deneyde işe yaramaz oldu hipotezimi değiştirdim deney başarılı sonuç verdi benim için doğru budur.

Yeni hipotezin ne diyecek olursanız aşağıda adım adım açıklayıp yazı sonunda 8 strateji vereceğim.

Gelelim makale konusuna;

İçsel ödül ceza sistemi sürdürülebilir olmadığı 2+2 gibi göz önünde eğer hesaplayamıyorsaniz da deneyimlerinize ve zamanın kutsallığına bırakın kendinizi.

MAKALE 1: CEZA İŞE YARAMAZ,

Yazar; Michael Karson Ph.D., J.D.


"Punishment doesn’t change the tendency to engage in the punished behavior."

Çeviri;

Ceza, cezalandırılan davranışa girme eğilimini değiştirmez.
---
"Perhaps the most enlightening psychology experiment ever done, establishing what amounts to one of the few laws of nature in psychology, involved the punishment of lab rats. You set up a conditioning routine where you get a rat very interested in pressing a lever (by reinforcing it intermittently). After establishing the routine, you simply unhook the lever from all consequences that might interest the rat, and the rat presses the lever 100 times (a lot at first and a little as time goes on) before giving up and losing all interest in the lever. You know now how to create an interest in lever-pushing that is quantifiable: 100 presses to extinction."

Çeviri;

"Belki de şimdiye kadar yapılmış en aydınlatıcı psikoloji deneyi, psikolojideki birkaç doğa kanunundan birinin ne anlama geldiğini belirleyen laboratuvar farelerinin cezalandırılmasını içeriyordu. Bir kola basmakla çok ilgilenen bir fare aldığınız bir koşullandırma rutini kurarsınız (aralıklı olarak güçlendirerek). Rutini kurduktan sonra, fareyi ilgilendirebilecek tüm sonuçlardan kolu çıkarırsınız ve fare, pes etmeden ve kola olan tüm ilgisini kaybetmeden önce kola 100 kez (başlangıçta çok fazla ve zaman geçtikçe biraz) basar. . Artık, kaldıraçlı itme ile ölçülebilir bir ilginin nasıl yaratılacağını biliyorsunuz: Yok olmaya yüz tutmuş 100 baskı."
---
"The reliability of this phenomenon demonstrates that punishment does not change the tendency to engage in the behavior that was punished. Instead, it makes the person or the rat want to avoid the source of punishment. "

Çeviri;

Bu olgunun güvenilirliği, cezanın, cezalandırılan davranışa girme eğilimini değiştirmediğini göstermektedir. Bunun yerine, kişinin veya farenin ceza kaynağından kaçınmak istemesini sağlar.
---
"As soon as the child thinks it’s not being watched (as soon as the situation seems different in some way), the tendency to engage in the behavior will reassert itself. Punished children do what was punished behind their parents’ backs, or as soon as they get to college. Sure, I suppose you could arrange for a totalitarian state to ensure that the person is always feeling watched and thereby inhibit the behavior permanently under an umbrella of anxiety, numbness, and hate (the emotions that punishment produces). But even then, the tendency (or desire) to engage in the punished behavior will not change."

Çeviri;

Çocuk izlenmediğini düşündüğü anda (durum bir şekilde farklı göründüğü anda), davranışa girme eğilimi yeniden ortaya çıkacaktır. Cezalandırılan çocuklar, ebeveynlerinin arkasından ya da üniversiteye girer girmez cezalandırılanları yaparlar. Elbette, kişinin her zaman izlendiğini hissetmesini sağlamak için totaliter bir devlet düzenleyebilir ve böylece kaygı, uyuşukluk ve nefret (cezanın ürettiği duygular) şemsiyesi altında davranışı kalıcı olarak engelleyebilirsiniz. Ancak o zaman bile, cezalandırılan davranışa girme eğilimi (veya arzusu) değişmeyecektir.
---
"Sometimes, of course, punishment is necessary, like when you stop a child from running into a busy street. But if you want it to stick, you have to reinforce a behavior that competes with running into the street (like stopping and waiting for the light). You cannot count on punishment alone, or your kids will run into the street when you are not with them."

Çeviri;

Bazen, elbette, bir çocuğun yoğun bir caddeye girmesini engellediğinizde olduğu gibi ceza gereklidir. Ancak, bunun yapışmasını istiyorsanız, (Alışkanlık haline) sokağa koşmakla rekabet eden bir davranışı pekiştirmelisiniz (durup ışığı beklemek gibi). Tek başına cezaya güvenemezsiniz, yoksa çocuklarınız yanlarında değilken sokağa koşar.

"Kuşçubaşı yanlarında değilken sigaraya/alkole/pornoya koşar."
---
"Why, then, do we punish children? We do so for two main reasons. The first is that punishment looks like it works even though it doesn’t. Because the child is inhibited in your presence, it’s easy to think they would be inhibited in your absence. Punishment produces politeness, not morality. Thus, the inhibited, obedient child inadvertently reinforces the parent’s punitive behavior by acting obedient (for the sorts of parents who find obedient children reinforcing)."

Çeviri;

O halde çocukları neden cezalandırıyoruz? Bunu iki ana nedenden dolayı yapıyoruz. Birincisi, cezanın İŞE YARAMADIĞI HALDE İŞE YARIYORMUŞ GİBİ GÖRÜNMESİDİR. Çocuk sizin varlığınızda engellendiği için, yokluğunuzda engelleneceğini düşünmek kolaydır. Ceza ahlak değil, nezaket üretir. Bu nedenle, ketlenmiş, itaatkar çocuk, itaatkar davranarak ebeveynin cezalandırıcı davranışını istemeden pekiştirir (itaatkâr çocukları pekiştirici bulan ebeveynler için).

//////////////////////
MAKALE 2: CEZA NEDEN İŞE YARAMAZ VE NE İŞE YARAR


//////////////////////
Bu arada kendi yaşadığım örneklerden vereceğim deneyimler tıpkı senin ilk entrynde yazdigin sobaya değince elini çeken çocuğun başka çocuklara anlatması olarak düşün.

Yok,"ben ilgilenmiyorum,pas" diyorsanız sobanın yerini biliyorsunuz.

Acı cekmenizi izlemeye gelirdim ama kötü alışkanlığım yok ve istediğim alışkanlığı altta bahsettigim yöntemlerle ediniyorum o yüzden mutlu cezalar.

2-)"Bundan dolayı da oldukça yaratıcı bir çözüme başvurdu; tüm giysilerini arkadaşlarına verdi ve yazmayı planladığı kitabını bitirene kadar arkadaşlarının giysilerini kendisine vermemeleri gerektiğini öğütledi. Yani, kendisini baskıladı ve bir ceza sistemine tabii tuttu."

Karşıt argüman 2;
Ben buraya baktığımda herhangi bir ceza göremiyorum fakat iki şey görüyorum;

1-Deadline stratejisi

2-Yukarıdaki entrymde bahsettiğim çevre değiştirme stratejisi

1-)Deadline (ölüm tarlası stratejisi)

Ölüm tarlası ceza değildir,gemileri yakıp denizi arkaya almaktır.

(Hernàn Cortés'in Meksika'da yaptığı gibi)

Adam burada elbiselerini başka birisine vererek dışarı cikmasini engellemiş oluyor aslında ortada bir ceza yok aklındaki diğer çıkış yollarını kapatarak işe tam olarak odaklanmasını sağlıyor. Burada da yanıldın.

Bundan iki bin yıl önce Çinli strateji uzmanı Sun-tzu ne denli canlandırıcı olsa da söylevleri dinlemenin kalıcı bir etki yaratmak için çok fazla pasif bir deneyim olarak kaldığına inanmıştı.

Sun-tzu ölüm tarlasından yani; ordunun kaçış yolu olmayan bir dağ, bir nehir yada bir orman gibi coğrafi bir unsura kadar gerilemesinden bahsediyordu.

Şeytan gibi dövüşmelerini sağlamak için bilinçli olarak askerlerin bir ölüm tarlasına yerleştirilmek gerektiğini savunuyordu.

Burada gerçekleşen olay bu,yani senin sandığın gibi bir ceza yok.

2-)Çevre değiştirme stratejisi

Ölüme, kan akmasına ,ateşler içinde yanmanıza ,hayır kurumuna para aktarmanıza gerek kalmayan çok daha kolay ve benim en sevdiğim stratejidir.

Kısaca açıklamak gerekirse;

Kendinizi,istediğiniz davranışların doğal olarak yapıldığı,istenmeyen davranışların ise uygulamanın zor olduğu (ceza değil) ortamlara sokmaktır Anne Thorndike'ın deneyi de tam olarak bunu kanıtlar nitelikte;

"ANNE THORNDIKE, A primary care physician at Massachusetts General Hospital in Boston, had a crazy idea. She believed she could improve the eating habits of thousands of hospital staff and visitors without changing their willpower or motivation in the slightest way. In fact, she didn’t plan on talking to them at all.

Thorndike and her colleagues designed a six-month study to alter the “choice architecture” of the hospital cafeteria. They started by changing how drinks were arranged in the room. Originally, the refrigerators located next to the cash registers in the cafeteria were filled with only soda. The researchers added water as an option to each one. Additionally, they placed baskets of bottled water next to the food stations throughout the room. Soda was still in the primary refrigerators, but water was now available at all drink locations.
Over the next three months, the number of soda sales at the hospital dropped by 11.4 percent. Meanwhile, sales of bottled water increased by 25.8 percent. They made similar adjustments—and saw similar results— with the food in the cafeteria. Nobody had said a word to anyone eating there.

People often choose products not because of what they are, but because
of where they are. If I walk into the kitchen and see a plate of cookies on the counter, I’ll pick up half a dozen and start eating, even if I hadn’t been thinking about them beforehand and didn’t necessarily feel hungry. If the communal table at the office is always filled with doughnuts and bagels, it’s going to be hard not to grab one every now and then. Your habits change depending on the room you are in and the cues in front of you. Environment is the invisible hand that shapes human behavior. Despite our unique personalities, certain behaviors tend to arise again and again under certain environmental conditions. In church, people tend to talk in whispers. On a dark street, people act wary and guarded. In this way, the most common form of change is not internal, but external: we are changed by the world around us. Every habit is context dependent."

Kaynak: James Clear (Motivation is overrated ,environment matters more)

Eğer daha fazla kitap okumak istiyorsanız;
-Haftalık toplanıp müzakere edebileceğiniz bir kitap kulübü oluşturun (yada katılın)
-Kütuphaneye daha sık gidin.
-Kitaplığınızı en sık bulunduğunuz odaya taşıyın.

Burada ayrıca eklemem gerek hayatı boyunca eline kitap almamış adama bir günde "50 SAYFA OKU YOKSA PARA VER" tarzında emir vermek spor salonuna yeni kaydolmuş adama sakat olacağı antrenman vermekle yada yeni meditasyona başlayan adama 1 saatle başlatmak gibidir.

Küçük başlayıp istikrarlı devam etmek daha etkilidir uzun vâdede.
(10 sayfa kitap okuyarak başlamak
2 dk meditasyon yaparak başlamak...)

Ceza yöntemi: 50 SAYFA OKUMAZSAN 10₺ VER!

Eğer daha fazla set açmak istiyorsanız;
-Kendinizi set açmada ustalaşmış arkadaşlar edinin ve onlarla daha fazla takılın.

Ceza yöntemi: 3 SET AÇMAZSAN 50₺ VER!

Eğer daha fazla meyve tüketmek istiyorsanız;
-En çok bulunduğunuz odaya görünen bir yere meyve sepeti koyun.
-Meyve tüketmenin faydalarıyla ilgili makale okuyun.

Ceza yöntemi: EGER MEYVE YEMEZSEN 5₺ VER!

Eğer daha fazla gitar çalmak istiyorsanız;
-Gitar tutacağı alın ve gitarla birlikte gozunuzun önüne koyun.

Ceza yöntemi: EGER 3 GÜN GITAR CALMAZSAN 10₺ VER!

Eğer her sabah koşuya çıkmak istiyorsanız;
-Akşamdan eşofmanlarınızı giyip spor ayakkabilarinizi yatağınızın yanına koyun.

Yok işten gelince koşmak istiyorum diyorsanız
-Kapidan girince direk görebileceğiniz bir yere eşofman ve spor ayakkabılarınızı yerleştirin.

Ceza yöntemi: EĞER KOŞMAZSAN 20₺ PARA VER!

Sorarım size ey alfaloji ahalisi hangisi pratikte daha işe yarar,sürdürülebilir,verimli gözüküyor?

Daha fazla sağlıklı içecek tüketmek istiyorsanız;
-Dolabı kefir ve maden suları gibi içeceklerle doldurun düşünmeden otomatik bir şekilde tukettiginizi farkedeceksiniz belli bir süre sonra.(Alışkanlığın rayına oturduğunun göstergesi.)

Eğer her gün satranç oynamak istiyorsanız;
Telefonunuza uygulamasını indirin,
Sosyal medya ve diğer oyunları kaldırın
Böylece eğlenebileceğiniz tek şey satranç olacak.

Burada olay; işi normal yapılması gereken(nefes almak,su içmek kadar normal) bir hale getirmektir bu da çevre ve kültür değişikliği ile mümkün hale geliyor.

Ben, ek olarak yaptığım davranışların kaydını tutuyorum, bu da benim üzerimde sanki bir oyundaymışım da faydalı aktivite yaptıkça seviyem artıyormuşçasina bir içsel haz veriyor.

Yukarıda yazdığım aliskanliklari yıl sonuna kadar yapsanız bile büyük değişim elde edersiniz.

KÖTÜ ALIŞKANLIKLARDAN KURTULMAK İÇİN NE YAPACAĞIZ?;

Eğer televizyon izlemek istemiyorsan,çevreni değiştir;

Televizyonunu sat.
Televizyonun olmadığı ortamlarda daha çok takil.

Eğer oyun oynamak istemiyorsan,çevreni değiştir;

Konsolunu sat o parayla kendine yatırım yap.
Yada alternatif olarak satranç,sudoku gibi yararlı oyunlara merak sal.

Eğer sigara içmek istemiyorsan,çevreni değiştir;

Rehabilitasyon gruplarına katıl.
Eski arkadaş grubundan kurtul.
Sigara almamak için bütün paranı ebeveynlerine ver.(Deadline stratejisi , ceza degil)

Alkol,ot vs için aynı şekilde.

p*rno izlemek istemiyorsan,çevreni değiştir;

İnternet bağlantını kökten kes.
Dışarıda daha fazla vakit geçir.

Mastürbasyon yapmak istemiyorsan,çevreni değiştir;

Kız arkadaş edin,
Gününün çoğunu konfor alanının dışında geçir,
İşe gir vb.

///

Tabii ki bir şeyin pozitif yönünde ilerlemesi mümkünse negatif yönünde ilerlemesi de pekala mümkündür;

Eğer sigara bağımlısı olmak istiyorsanız;

-Sigara içen adamlarla takılın.
(Çocukların sigaraya başlamasının en büyük sebebi)

-Cebinizden sigara paketi eksik etmeyin.

Eğer alkol bağımlısı olmak istiyorsanız;

-Barlara sık sık gidin,
-Alkolik bir ev arkadaşı edinin.
-Dolabı alkollerle doldurun.

Bu anlattığım yöntemin tek başına;
İrade gücü (çoğu insanın dayanak noktası)
Ödül-ceza
Motivasyon

Ve diğer yöntemlerden daha etkili olduğunu şiddetle savunuyorum ve deneyimliyorum.

Bu arada ceza yöntemi sürdürülebilir değil Kuşçubaşı,
İnsanları sürekli denetleyemezsin,senin de yürütmen gereken bir evliliğin ve hayatın var.

Ayrıca insan;
Yalan söyler,
Kandırır,
Aldatır,
Güven olmaz insana...

Herkes kendisinin Big Brother' ı olmalı ama yukarıda savunduğum " çevre değiştirme stratejisi" yada " ideal alt kültürler oluşturmak " çok daha mantıklı geliyor bana,

Alfaloji böyle bir hizmet sunarsa çok daha güzel olur.

Enstrüman alt külturleri
Kitap okuma alt kültürleri
Dövüş sanatı alt kültürleri
Şiir okuma alt kültürleri
Vs

Forumda şu anda sadece set açmak için birileriyle buluşabiliyoruz benim gibi zamanını kadınlarla harcamak istemeyen ve insanlığa bir şeyler katmak için çabalayan insanlar için alt kanallar açılmalı.

Forum,yalnızca pua forumu olmamalı.

Forum şu anda ölü bir vaziyette yada en azından eskisi kadar canlı değil diyeyim.

Hayır hesanat işlerimizle değil ama oluşturduğumuz üst insanlarla ve ustalarla.
Rönesans benzeri bir etki oluşturabiliriz.

Senin de böyle bir hedef yatıyor aklında sanırım.

3-)Küçük başlamak,adım adım arttırmak

Eğer spor salonuna yazılsaydınız ve adam size başlar başlamaz ağır bir program verseydi muhtemelen deli olduğunu düşünüp oradan ayrılırdınız.

Peki neden kendi kendimize aynı şeyi yapıyoruz?

Daha önce düzenli okumamış insanlara 50 sayfa ile baslatiyoruz,

İngilizce bilmeyen adama temel kurmadan gramer öğretiyor,50 kelime ezberletiyoruz,

Disiplin oluşturmamış hayatında kızlarla konuşmamış adamı sete atıyoruz,

Küçük başlayın, bir eylemin kolaylığı ne kadar artarsa tüketmesi gereken enerji ve efor az olacağı için tamamlanması çok daha kolay olacaktır.(Beynin maksimum verim ilkesi)

Neden insanlar oyunlara ve sosyal medyalara bu kadar bağımlı sanıyorsunuz?
Çünkü kolay,efor gerektirmiyor ve zor bir işten elde edilecek zevki size anında yada birkaç dakika içinde sunuyor.
Sosyal medya newsfeed'inde aşağı doğru kaydırırken yarım saniyelik dopamin vuruşları elde edersiniz.

Küçük başlamak bu yüzden önemlidir;
Alışkanlığın momentumu için.

///

Baba baskısı iyi midir cidden?

---
Salzburg başpiskoposuyla yaptığı titiz bir pazarlığın ardından Leopold sonunda oğluna saray müzisyeni ve bestecisi olarak oldukça kazançlı bir iş buldu.
Ne var ki Wolfgang daha ilk başında kendini rahatsız ve huzursuz hissetti.Gençliginin neredeyse yarısını Avrupa'yı dolaşıp müziğin en önde gelen insanlarıyla tanışmakla,en unlu orkestralar dinlemekle geçirmişti ve şimdi tiyatro ve opera geleneği olmayan, Avrupa'nın müzik merkezlerinden uzakta bir taşra kendi olan Salzburg'da yaşamaya zorlanmıştı.

Başpiskopos adeta uşaklarından biriymiş gibu ona emirler yağdırıyordu.Wolfgang'ın yedi yıldır içinde kaynayan kırgınlık yüzeye çıktı.
(Wolfgang gibi hayatı kisa olan biri için 7 yıl çok önemli bir kayıptır.)
Yirmi beş yaşındaydı ve çok değerli zamanını yitiriyordu.

Babası ile başpiskopos ona engel oluyorlardı.

Salzburg'a dönme zamanı gelince hiç akla gelmeyen bir davranışla kentten ayrılmayı reddetti.Gorevinden azledilmesini istedi.
Başpiskoposun tarafını tutan babası oğluna geri dönmesini emredip yaptıklarının bağışlanacağını söyledi.Ama Wolfgang kararını vermişti : Yaşamının geri kalanını Viyana'da geçirecekti.

Babasıyla arasındaki sürtüşme kalıcı ve son derece acı vericiydi ama zamanının azaldığını ve ifade etmesi gerekenlerin çokluğunu hissederek,çocukluğunda sergilediğinden daha büyük bir yoğunlukla kendini müziğe adadı.Adeta tüm fikirleri çok uzun süredir bekliyormuş gibi müzik tarihinde eşi gorulmemis bir yaratıcılık patlaması yaşadı.

Kaynak; Mastery-Robert Greene
---
Eğer Charles Darwin babasının baskılarına ve sözlerine boyun eğseydi üniversitedeki profesörünün teklif ettiği araştırma gemisi Beagle'la asla yolculuğa çikmayacak ve babasının ona bulduğu iş olan kilise papazlığını yapıp, önemsiz biri olarak ölecekti ve türlerin kökeni adlı çalışma hiç ortaya çıkmayacaktı.

Bunun yerine Darwin geleneklere göre asilik ve serserilik yapıp gemiyle gitti,geri döndüğündeyse bizim tanıdığımız Darwin ortaya çıkmıştı.
---
1718 yılında Josiah Franklin,oğlu Benjamin'i Boston'da ailesinin bol kazanç getiren mum üretimi işine çırak olarak almaya karar verdi.
Yedi yıl çalışınca Benjamin'i işin başına geçirmeyi planlıyordu.
Fakat Benjamin eğer ona seçme hakkı vermezse kaçıp denizde çalışmakla babasını tehdit etti babası önceden bir oğlunu denizde kaybettiği için bu karara boyun eğdi ve Benjamin Franklin matbaada işe başladı.
---
Yani neymiş;

Babalar her zaman faydalı değildir,asilik(başka bir deyişle serserilik) her zaman kötü değildir.
---
ÖZET

Size 8 adet etkili stratejiyi madde halinde sunuyorum;

Faydalı olduğunu düsündüklerim/DENEYimlediklerim;

●Çevre değişikliği
●Kültür/Grup değişikliği
●Alternatif aliskanlik belirlemek(negatif olanlar için)
●Ölüm tarlası stratejisi
●Her insanda var olan gelişme ve öğrenme arzusunu tetiklemek
●Küçük başlayıp adım adım arttırmak
●Negatif aliskanliklar takip sistemi
●Pozitif aliskanliklar takip sistemi

Faydasız oldugunu düşündüklerim/DENEYimlediklerim;

- Motivasyon (Hepimiz insanız,kötü günlerimiz olacak ve o kötü günlerde motivasyonunuz yetmedigi için bozacaksınız alışkanlık süreçlerini)

- İrade (Bu konuda araştırma yapanlar iradenin kas gücüne benzediği tespitinde bulunmuştur.Bu kas öyle bir an gelecek ki sizi taşıyamayacak,buna yaslanamazsınız.)

- Ödül ceza sistemleri (Motivasyon 2.0)

Bu arada entrylerimi hakaret yada ego saldırısı olarak alırsanız amacından sapmış olur.
Burada bilgi edinmeye çalışıp birbirimizin deneyimlerinden faydalanıyoruz.

Saygılar.
Hakaret kullanmadan, kaynak göstererek tartışmalara hasret kalmışım. Elinize sağlık
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst