Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

Asla Kendin Olamayacaksın

Katılım
21 Kasım 2018
Mesajlar
329
Tepkime puanı
476
Şehir
Tokat
Şu an çalışma odamda, bilgisayarın başında, evde herkes uyurken ve dışarıdan sadece sarhoşların dineldiği eski bir melankolik şarkı sesi gelirken birden gecenin bana neler hissettirdiğini düşünmeye başladım ve düşünür düşünmez belki birisi bu yazıyı tekrar tekrar okur, belki de benim yerime kendisini koyabilir diye buraya yazmak istedim.

Bir saat önce, günlüğümden rastgele sayfalar açtım, o an ilk aşık olduğum güne gittim, günlüğe gece vakti yazmışım; başka bir sayfa açınca ilk sarhoşluk anımı buldum, günlüğe gece vakti yazmışım; bir başka sayfada ilk aşk acımı buldum, gece vakti yazmışım; sonra yine rastgele açtığım bir sayfada ise kendimi sorguladığım anları gördüm, onu da gece yazmışım. Şu anda kanımda dolaşan kafein ve Ritalin'in etkisiyle tadını çıkarmakta olduğum gecede, günlüğümdeki sayfaları tekrar tekrar okurken korkunç bir gerçekle karşılaştım: Hiçbir zaman olmak istediğim kişi olmayı başaramamışım

Şöyle bir ay öncesine kadar, bir sonbahar akşamı hüzünlü sokaklarda dolaşırken, aradığı şeyin ne olduğu unutan ve amaçsızca etrafta dolaşan bir kedi gördüm. Sarı rengindeki gövdesini okşadım. Kediyi orada bıraktıktan sonra, bir mağazanın camekanından yansıyan yüzümün zaman içerisinde ne kadar değiştiğini gördüm. Sonra, sigaramı yakarken şehrin eskiden turuncu renginde olan turuncu ışıklarına bakarken, eski bir sevgiliyi gördüm. O an, kaybetmekte olduğum hafızamın derinliklerinde bir dizi anı tekrar tekrar canlandı ve beni hemen eve gidip günlüğümü ve hatıra defterimi karıştırmaya sevk etti.

Bir saat önce olduğu gibi, o an da günlüğümden rastgele sayfalar karıştırırken yine zaman içinde ne kadar az değiştiğimi, asla olmak istediğim kişi olamadığımı acıyla fark etmiştim. Peki, neydi bunun sebebi?

Bunu şimdi gecenin bu sessizliğinde (muhabbet kuşumun karı gibi ciyaklamasını saymazsak) daha net anlayabiliyorum. Üşengeçliğim, sadece benim değil, bütün milletin korkaklığı, kendi kendimi hapsettiğim zevklerim ve kendim olmalıyım takıntısı idi bunun sebebi. Bunu değiştirmeye, bunun üstesinden gelmeye çalışacağıma kendime söz veriyorum bir kez daha ve umarım birkaç sene sonra yine bir hazan gecesi günlüğümü karıştırdığımda, bunu başardığımı görürüm.

Şimdi son satırımı yazarken, birazdan birkaç dakika sonra bu gönderiyi paylaşacağım ve oturma odasına geçip koltuğuma uzanıp en sevdiğim romanın en sevdiğim kısmını bir kez daha okuyacağım. Sonra, kapalı olan televizyonun ekranında yansıyan yüzüme bakarken, bir melek canlanacak gözümün önünde ve diyecek ki: "Asla kendin olamayacaksın"
 
Şu an çalışma odamda, bilgisayarın başında, evde herkes uyurken ve dışarıdan sadece sarhoşların dineldiği eski bir melankolik şarkı sesi gelirken birden gecenin bana neler hissettirdiğini düşünmeye başladım ve düşünür düşünmez belki birisi bu yazıyı tekrar tekrar okur, belki de benim yerime kendisini koyabilir diye buraya yazmak istedim.

Bir saat önce, günlüğümden rastgele sayfalar açtım, o an ilk aşık olduğum güne gittim, günlüğe gece vakti yazmışım; başka bir sayfa açınca ilk sarhoşluk anımı buldum, günlüğe gece vakti yazmışım; bir başka sayfada ilk aşk acımı buldum, gece vakti yazmışım; sonra yine rastgele açtığım bir sayfada ise kendimi sorguladığım anları gördüm, onu da gece yazmışım. Şu anda kanımda dolaşan kafein ve Ritalin'in etkisiyle tadını çıkarmakta olduğum gecede, günlüğümdeki sayfaları tekrar tekrar okurken korkunç bir gerçekle karşılaştım: Hiçbir zaman olmak istediğim kişi olmayı başaramamışım

Şöyle bir ay öncesine kadar, bir sonbahar akşamı hüzünlü sokaklarda dolaşırken, aradığı şeyin ne olduğu unutan ve amaçsızca etrafta dolaşan bir kedi gördüm. Sarı rengindeki gövdesini okşadım. Kediyi orada bıraktıktan sonra, bir mağazanın camekanından yansıyan yüzümün zaman içerisinde ne kadar değiştiğini gördüm. Sonra, sigaramı yakarken şehrin eskiden turuncu renginde olan turuncu ışıklarına bakarken, eski bir sevgiliyi gördüm. O an, kaybetmekte olduğum hafızamın derinliklerinde bir dizi anı tekrar tekrar canlandı ve beni hemen eve gidip günlüğümü ve hatıra defterimi karıştırmaya sevk etti.

Bir saat önce olduğu gibi, o an da günlüğümden rastgele sayfalar karıştırırken yine zaman içinde ne kadar az değiştiğimi, asla olmak istediğim kişi olamadığımı acıyla fark etmiştim. Peki, neydi bunun sebebi?

Bunu şimdi gecenin bu sessizliğinde (muhabbet kuşumun karı gibi ciyaklamasını saymazsak) daha net anlayabiliyorum. Üşengeçliğim, sadece benim değil, bütün milletin korkaklığı, kendi kendimi hapsettiğim zevklerim ve kendim olmalıyım takıntısı idi bunun sebebi. Bunu değiştirmeye, bunun üstesinden gelmeye çalışacağıma kendime söz veriyorum bir kez daha ve umarım birkaç sene sonra yine bir hazan gecesi günlüğümü karıştırdığımda, bunu başardığımı görürüm.

Şimdi son satırımı yazarken, birazdan birkaç dakika sonra bu gönderiyi paylaşacağım ve oturma odasına geçip koltuğuma uzanıp en sevdiğim romanın en sevdiğim kısmını bir kez daha okuyacağım. Sonra, kapalı olan televizyonun ekranında yansıyan yüzüme bakarken, bir melek canlanacak gözümün önünde ve diyecek ki: "Asla kendin olamayacaksın"
Güzel Yazıydı
Umarım Başarırsın. Rus Gacıyı Partiye getirme sözün var unutma 😉
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst