Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

Baştan Çıkarma Süreci Part2

Katılım
4 Ağustos 2019
Mesajlar
21
Tepkime puanı
99
Şehir
Bursa
Önceki yazı: Part1

Kuşku İçinde Bırakmak - Bundan Sonra Ne Olacak ? İnsanlar sizden neler bekleyeceklerini tahmin ettikleri anda, yaptığınız büyü bozulur. Sizin ne yapacağınızı merak etmelerini sağlayacak biçimde davranın. Baştan çıkarma sürecinde, sürekli bir gerginlik ve kuşku yaratarak, tahminlerin ötesinde bir insan olduğunuz duygusunu göstermelisiniz.

Hedef hatuna hiç beklenmedik bir mesaj göndermek, bir anda ortaya çıkmak, daha önce hiç görmedikleri bir yere götürmek gibi çeşitli önceden hesaplanmış sürprizler vardır. Bu sürprizlerin en iyileri ise karakteriniz hakkında yeni noktaları açıklayanlarıdır.

Çocuklar genelde inatçı, söylediklerimizin tam tersini bilinçli olarak yaparlar. Ama çocuklara bir sürpriz vaat ederseniz, inatçılıklarından vazgeçeceklerdir. Belki gizli bir hediye, sonu tahmin edilmeyecek bir oyun, bilmediği bir yere yapılacak yolculuk. Bu çocukluk anlayışı benliğimizin derinliklerine gömülmüştür ve bizlere zevk veren unsur olarak kalmıştır. Bir film izlerken ya da kitap okurken, yazarın bizi dolambaçlı yollardan alıp götürdüğü için aynı heyecana kapılırız.

Ani davranışlar aynı zamanda manipülasyonları da gizler. Birdenbire aklınıza gelmiş gibi onları yeni bir yere götürün ya da bazı sırlarınızı açıklayın. Birdenbire olan şeyler doğal gibi gözükür.

Akıl Karışıklığı Yaratmak İçin Sözcüklerin Gücünü Kullanın Kendinizi insanlara dinletmek oldukça zordur; herkes kendi düşüncelerine ve isteklerine dalmış olduğundan size ayıracak zamanı pek yoktur. Dinlemelerini sağlamanın yolu, duymak istediklerini söylemektir. Sözlerinizi belirsiz tutarak, istedikleri biçimde yorumlamalarına izin verin.

Sözlerinizi, insanları duygulandıran ve akıl karıştıran bir ilaç gibi düşünün. Söyledikleriniz belirsiz olunca, aradaki boşlukları dinleyenler kendi hayalleri ve fantezileriyle dolduracaklardır. Asla tartışmayın, asla kendinizi savunmayın. Duyular ve duygular üzerine yoğunlaşın. İpuçları vererek fikirler yerleştirin.

"Demek istediğim şu ki... ne demek istediğimi bilmiyorum; çünkü sözcükleri öyle çeviriyorsun ki, haklı gibi görünüyorsun ama aslında haklı değilsin."

Genellikle konuşmadan önce pek düşünmeyiz. Aklına geleni söylemek insan oğlunun doğasında vardır. Aklınıza ilk geleni söylemekten kendimizi alıkoymayı öğrenmeli, fikirlerinizi açıklamaktan, gevezelik etmekten vazgeçmelisin.

Sıradan konuşmak ile baştan çıkarıcı konuşmak arasındaki fark, gürültü ile müzik arasındaki farka benzer. Gürültü çağdaş yaşamın bir parçasıdır, insanı sinirlendirir ve eğer becerebilirsek duymazlıktan gelmeyi yeğleriz. Sıradan konuşmalarımız gürültü gibidir. İnsanlar bizi yarım kulakla dinlerler. Buna karşı müzik baştan çıkarıcıdır. Zevk vermek için yaratılmıştır. Bir melodi ,bir ritim duygularımızı değiştirir, rahatlatır ya da heyecanlandırır.

İltifat önemli bir silahtır. Doğru kullanıldığı sürece. Örneğin bir kadın başarılı bir aktörse, profesyonel yetenekleri konusunda kendine güveniyorsa, bu yöndeki iltifatların bir etkisi olmayacaktır. Çünkü her zaman duyduğu şeylerdir. Bu aktör aynı zamanda müzikle ilgilendiğini amatör olarak yaptığını varsayalım. Başaklarının daha önce fark etmediği bir noktaya iltifat etmek, güzel bir sürpriz yaratır.


Tartışmaktan kaçının. Örneğin biri size suçlama veya iftira atıyorsa yanıt vermemek büyük bir hata olur. Sessizlik suçlayanı haklı gösterir. Ne varki öfkeli bir yanıt vermek, tartışmaya girmek savunmacı gibi görünür. İngiliz politikacı Benjamin Disraeli başka bir taktik kullanırdı. Sükunetini koruyarak ve yavaş hareket ederek bir an duraksar ve neşeli ya da alaycı bir tavırla karşılık verirdi. Dinleyenlerin dikkatini üzerine çekerek karşındaki rakibin sözlerini çürüterek aynı zamanda araya eğlence katarak ortamı domine ederdi. Hafif dokundurmalar, biraz ironi size onları ikna etme, kendi tarafınıza çekme olanağı tanır.

Sözcüklerin doğru kullanımının ne derece güçlü olduğunun kanıtı olarak şu hikayeyi gösterebiliriz:

Julius Caesar'ın öldürülmesinden kısa bir süre sonra, onu öldüren komplocuların başı olan Brutus, öfkeli bir kalabalığa hitap etmek zorunda kaldı. Dinleyenleri mantıklı düşünmeye davet etmek, Roma'yı diktatörlükten kurtarmaya çalıştığını açıklamak istiyordu. İnsanlar bir an için ikna oldular, evet Brutus iyi bir adama benziyordu. Ardından Marcus Antonius sahneye çıktı. Kendisinin Caesar' a olan sevgisinden, Caesar'ın Roma halkına olan sevgisinden bahsetti. Caesar'ın vasiyetnamesine değinince, halk duymak için sabırsızlandı ama Antonius hayır dedi, eğer okursa Caesar'ın kendilerini ne kadar sevdiğini herkes anlayacak ve bu cinayetin ne kadar alçakca olduğunu görecekti. Halk okuması için tekrar ısrar edince, Antonius, Caesar'ın kan lekeli pelerinini havaya kaldırıp yırtıklarını gösterdi. İşte burdan Brutus büyük generali bıçaklamıştı; Cassius ise şurdan bıçaklamıştı. Sonunda vasiyetnameyi okuyup Caesar'ın Roma halkına bıraktığı serveti açıkladı. Bu öldürücü son darbe oldu. Halk komploculara sırtını çevirdi ve linç etmeye gitti.

Antonius halkı ayaklandırmak için çeşitli araçlar kullandı: sesindeki titreyiş, dalgın ve ardından öfkeli ses tonu. Ayrıca vasiyetnameyi en sona bırakarak halka heyecan ve merak duygusunu aşılamış oldu. Pelerini göstermesi ise yarattığı imgelerin güçlenmesini sağladı.

Belki bir kalabalığı çıldırtmak değil yalnızca insanları kendi tarafınıza çekmek istiyorsunuz. Belki fikirlerinizi açıklamanın, insanları mantıklı düşünmeye yönlendirmenin daha iyi olduğuna inanabilirsiniz. Ama insanların beyinleri yerine yüreklerine hitap etmek daha ikna edicidir.

Son olarak güçlü duyguları uyandırmaya çalışın; dostluktan, fikir ayrılığından değil, sevgiden ve nefretten söz edin. Bu benim ne işime yarar ki deme. Okuduklarını özümse ve kendi hayatına adapte et. Elbet bir artısı dokunacaktır hayatına. Tüm mesele kız tavlamak değildir. Gerek arkadaşların, gerekse ailen karşısında etkili iletişim becerilerine sahip olman gereklidir.

Part3 de görüşmek üzere...
 
Önceki yazıyı bulamadım, link paylaşabilir misin?
 
Önceki yazıyı bulamadım, link paylaşabilir misin?

 
Kardeşim çok güzel ve açıklayıcı yazmışsın. Ayrıca bu seride biraz robert greene havası seziyorum, yazarın kitabını da dip kaynak olarak paylasmanı tavsiyeme ederim. Hap gibi anlatım sevenler için birebir bir seri olacağını düşünüyorum . Serinin devamını merakla bekliyorum.
 
Kardeşim çok güzel ve açıklayıcı yazmışsın. Ayrıca bu seride biraz robert greene havası seziyorum, yazarın kitabını da dip kaynak olarak paylasmanı tavsiyeme ederim. Hap gibi anlatım sevenler için birebir bir seri olacağını düşünüyorum . Serinin devamını merakla bekliyorum.
:)
 
Son düzenleme:
Gayet güzel bir yazı olmuş.

Bende sosyal anksiyete ve ürkeklik olduğu için son zamanlarda kendime "bir süreliğine konuştuğum kişilere haklarında ne düşünüyorsam olduğu gibi söyleyeceğim" demiştim, bu ürkekliği yenmek için; ama bu yazıyı okuyunca anladım ki bu pek de doğru bir yaklaşım değilmiş. Onun yerine belki de sadece gerektiği zamanlarda etkili konuşmayı hedeflemem lazım.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst