Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

Bu Konu Hayatınızı Değiştirecek!

High status beden dili ve ses tonunu uzun süredir biliyorum ve neredeyse alfa karakterini içselleştirmiş biriyim Alfa erkek; kodumu oturtan ağzına geleni söyleyen ve gecenin 3’ünde şahinle drift atan bıçkın mahalle delikanlısıdır diye bir tanım yok aklımda bana göre alfa olmak için sadece maksimum seviyede özgüven gerekli ondan sonra ister insanlara liderlik ederim ister insanları gram siklemem
Alfa ve beta hareketlere verilen sıfattır kısaca alfa veya beta erkek deriz kimse doğuştan alfa olamaz dark traidsen orası başka dark traid olmak için de çeşitli travmalar yaşaman gerekir

Evvelâ, insan doğuştan da baskın karakterli olabilir. Nitekim, yenidoğanların davranışları incelendiği zaman bazı yenidoğanların davranış olarak diğer yenidoğanların davranışlarını yönlendirdiği ve baskın karakterde oldukları gözlenmiştir. Yani kişi doğuştan eğer bu genleri aktif haldeyse söz konusu davranışları göstermeye başlayacak ve ilerleyen zamanlarda eğer çevre bu genleri olumsuz yönde etkilerse bu genler deaktive olurlar. Bunun tam tersi de geçerlidir. Bunları bilmek için elbette belli bir biyoloji birikimin olmalı.

Bunun haricinde, Alfa olmak için "maksimum özgüven olmalı" tanımlaman da tartışmaya açık Euronymous. Zira sosyal bir grup içinde en çok özgüvene sahip olmasına rağmen Alfa olmayan örnekler vardır. Yani özgüven başlı başına bir kıstas değildir. Bilhassa korteksin gelişkin olduğu sapiens familyasında bilişsel zekânın önemi fazladır ve bilişsel becerilerini kullanabilen bireylerin grup lideri olma olasılığı daha yüksektir.

Nihayetinde, bir kurt sürüsünde liderliğe oynayan iki kurt özgüvenle kavgaya tutuşur ve güçlü olan grup lideri olur. Bizde ise güçlü olan, kası olan, özgüveni tavan yapmış olanlar değil; aklını kullananlar başa geçerler. Nitekim bugün siyasette çok iyi konumda olan bunun gibi çok örnek vardır. Bunlara toplumumuzda "kurt siyasetçi" de denir. Abdullah Gül bunlara güzel bir örnektir. Yani, şahsi kanaatim, bazı tanımlamalarını gözden geçirmen gerektiği.
 
Evvelâ, insan doğuştan da baskın karakterli olabilir. Nitekim, yenidoğanların davranışları incelendiği zaman bazı yenidoğanların davranış olarak diğer yenidoğanların davranışlarını yönlendirdiği ve baskın karakterde oldukları gözlenmiştir. Yani kişi doğuştan eğer bu genleri aktif haldeyse söz konusu davranışları göstermeye başlayacak ve ilerleyen zamanlarda eğer çevre bu genleri olumsuz yönde etkilerse bu genler deaktive olurlar. Bunun tam tersi de geçerlidir. Bunları bilmek için elbette belli bir biyoloji birikimin olmalı.

Bunun haricinde, Alfa olmak için "maksimum özgüven olmalı" tanımlaman da tartışmaya açık Euronymous. Zira sosyal bir grup içinde en çok özgüvene sahip olmasına rağmen Alfa olmayan örnekler vardır. Yani özgüven başlı başına bir kıstas değildir. Bilhassa korteksin gelişkin olduğu sapiens familyasında bilişsel zekânın önemi fazladır ve bilişsel becerilerini kullanabilen bireylerin grup lideri olma olasılığı daha yüksektir.

Nihayetinde, bir kurt sürüsünde liderliğe oynayan iki kurt özgüvenle kavgaya tutuşur ve güçlü olan grup lideri olur. Bizde ise güçlü olan, kası olan, özgüveni tavan yapmış olanlar değil; aklını kullananlar başa geçerler. Nitekim bugün siyasette çok iyi konumda olan bunun gibi çok örnek vardır. Bunlara toplumumuzda "kurt siyasetçi" de denir. Abdullah Gül bunlara güzel bir örnektir. Yani, şahsi kanaatim, bazı tanımlamalarını gözden geçirmen gerektiği.
Bir bakayım diye google a kurt siyasetçi yazdım kürt siyasetçiler çıktı kahkaha attım amk aslında o kadar komik değildi
 
Hiçbir alfa erkeğin alfa erkek olmak isteyen bu beta erkekler gibi “alfa şöyle davranır alfa bu durumda şunu der alfa öyle yapmaz böyle yapar” gibi düşündüklerini sanmıyorum hatta alfa erkekler nelerin alfa görünüp nelerin alfa görünmeyeceğiyle ilgilenmezler bile demem o ki nasıl alfa olabiliriz
 
Bir bakayım diye google a kurt siyasetçi yazdım kürt siyasetçiler çıktı kahkaha attım amk aslında o kadar komik değildi

Google'ın "Bunu mu Demek İstediniz ?" butonuna basmaktan vazgeçip doğru bir şekilde Googellamak konusunda öğrenmen gereken daha çoook şey var :)

Misal;

kurt siyasetçi

 
Google'ın "Bunu mu Demek İstediniz ?" butonuna basmaktan vazgeçip doğru bir şekilde Googellamak konusunda öğrenmen gereken daha çoook şey var :)

Misal;

kurt siyasetçi

Belki bir yazında bahsedersin
 
Hiçbir alfa erkeğin alfa erkek olmak isteyen bu beta erkekler gibi “alfa şöyle davranır alfa bu durumda şunu der alfa öyle yapmaz böyle yapar” gibi düşündüklerini sanmıyorum hatta alfa erkekler nelerin alfa görünüp nelerin alfa görünmeyeceğiyle ilgilenmezler bile demem o ki nasıl alfa olabiliriz


NLP'de "Modelleme" dediğimiz bir yöntem vardır. Bu yöntem, modellemek istediğimiz kişinin halihazırda motor tepki hâline getirdiği davranışları tekrar ederek bu kişiyle aynı sonuçları almak üzere oluşturulmuş bir yöntemdir. Elbette ki Alfa erkeğin karakterine sahip olan bir erkek bunları bilinçli olarak yapmıyor olabilir. Ne olmuş yani ? Şahsen ben de araç sürerken ne zaman debriyaja, ne zaman frene, ne zaman gaza basacağımı uzun uzadıya düşünmüyorum. Ha tabi ilk sürmeye başladığım zamanlar acemiydim fakat diğer sürücülerin sürdükleri şekilde, yani onları modelleyerek ve bu modelleri bolca tekrar ederek bunu kendimde bir motor refleks hâline getirdim ve artık araç sürerken bunu hiç düşünmeden yapıyorum.

Neden mi ? Çünkü beynimiz yeni bir şeyi öğrenirken enerji harcar ve bu enerjinin sürekli harcanmasını engellemek için "alışkanlık" adını verdiğimiz süreci başlatır ve böylece o konu üzerine artık hiç enerji harcamayana ya da harcanan enerjiyi minimum seviyeye getirene kadar motor refleks oluşturur. Böylece kilometrelerce geldiğin yolda yeni başlayan acemilerin binbir uğraşla yaptığı hareketleri hiç farkında bile olmadan yapar hâle gelirsin.

Senin bahsettigin durum da tam olarak bu oluyor. Bazıları araba sürme konusunda daha istekli ve başarılı olabilir, ama bu senin hiç araba süremeyeceğin anlamına gelmiyor. Onlar sadece senden biraz daha iyiler, o kadar. Alfa karakteri sergileyen erkekler de bu davranışlarının farkında olmayabilirler, ama bunun farkında olmamaları onların bunu tanrı vergisi bir yetenek olarak aldıkları anlamına gelmiyor. Meselâ, olaya Freudyen yaklaşırsak, bir çocuğun ilk çağlarında eğer otoriter ve Alfa karakterli bir modeli olursa, ki bu genelde babadır, o zaman çocuğun da bu kişiyi sürekli taklit ederek ileride bu davranışların aynısını gösterme olasılığı oldukça yüksektir. Yani, senin sanki tanrıdan armağan edilmiş gibi gördüğün kişiler bunu bir vakitler modellediler. Genler ise bu süreci sadece hızlandırırlar.

Yani Euronymous, diyeceğim o ki; kimse anasının karnından ralli yarışçısı çıkmıyor.
 
Herkese selâmlar, keyifler nasıl ey forum ahalisi ?

Bundan bir sene kadar önce forumda herkesin yararına olduğuna inandığım bir konu açmıştım: Taklit Ediyorum, O Halde Öyleyim!

Konu açıldıktan itibaren makalede bahsetmiş olduğum yöntemi birçok kişi denedi ve olumlu geribildirimde bulundu.

Bu durum da beni bu konuyu bir adım daha öteye taşımaya itti. Şöyle ki; bunu bir deney hâline getireceğiz.

Hayatınızda en çok neyin olmasını istiyorsunuz kişisel olarak ? Özgüven mi ? Alfa erkek olmak mı ? Zeki olmak mı ? Kadınlarla aranızın iyi olması mı ?

O hâlde, bu istedikleriniz çoktan gerçekleşmiş gibi düşünecek ve davranacaksınız. Zaten özgüvenlisiniz, zaten Alfasınız, zaten zekisiniz, zaten kadınlarla aranız iyi...


Olay bu kadar basit.

Fakat, basit olduğu kadar da bilimsel bir temele dayanıyor: HEBBİAN PRENSİBİ

Nedir Hebbian Prensibi ? Meşhur nörolog doktor Donald Hebb beyinde tetiklenen tek bir nöronun bile çevresindeki tüm diğer nöronları ateşlediği ve bu ateşlenen nöronların da çevrelerindeki diğer nöronları ateşlediğini keşfetmiştir.

Yani, tek bir düşünce, tek bir davranış bile beyindeki bir nöron grubunu ateşler ve bu ateşlenen nöronlar da etraflarındaki diğer nöronları ateşler.

Yani Mahatma Gandhi boşuna dememiştir;

Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür… Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür… Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür… Davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür… Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür… Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür… Karakterinize dikkat edin; kaderinize dönüşür.”

Gandhi'nin de bir doktor olduğunu hatırlatırım.

Bu sözün ardında çok temel bir bilim yatıyor zira.

Bu yüzden, hayatınızda hangi alanda gelişmek istiyorsanız bunun zaten gerçekleşmiş olduğunu düşünün ve buna göre davranın.

Evet, beyniniz başlarda "hadi lan ordan seni lanet palavracı" gibi tepkiler verecektir. Bu gayet doğaldır. Fakat siz buna devam ettikçe tıpkı sürekli kullanılan bir yol gibi sağlamlaşacak ve beyninizdeki nöronların ateşlenme hızı da her geçen gün daha da artacaktır. Böylece inandığınız, zaten öyle olduğunu bildiğiniz şey gerçekliğiniz hâline gelecektir ve bu da sizi hiç şaşırtmayacaktır;

Çünkü siz bunun böyle olduğunu zaten biliyordunuz. Şaşılacak bir durum yok.

Bu yüzden, forumda en az 30 günlük bir deney başlatıyorum ve buna katılmanızı can-ı gönülden diliyorum.

Meselâ, kadınlarla arası iyi olan bir erkek olmak istiyorsunuz diyelim. O halde kadınlarla arası iyi olan bir erkekmiş gibi davranmaya başlayın ve beyninizin nöroplastisite özelliğini kullanarak benliğinizi değiştirmeye başlayın.

Sonuçları kısa sürede alacaksınız ve bu durum sizi hiç de şaşırtmayacaktır. Çünkü beyninizin bilimsel bir gerçekliğini kullanıyorsunuz.

Kadınlarla aranız iyi olsa nasıl davranırdınız ? Kendinizde nelere dikkat ederdiniz ? Nasıl konuşurdunuz ?

Bunları düşünün ve imajine edin.

Özellikle, psikolojide "Bilinçaltının 30 Dakikası" adını vermiş olduğumuz bir durum vardır. Şöyle ki; beynimiz uyumadan önceki son 30 dakikada gün boyunca yaşamış olduğu tüm durumları kontrol eder ve bunları uyku aşamasında düzenleyerek bilinçaltına kaydeder. Bu düzenlemeyi ise bize rüya olarak yansıtır.

Biz de beynimizin bu özelliğini kullanarak uyumadan önceki son 30 dakikayı verimli bir şekilde değerlendireceğiz.

Peki ne yapacağız ? Uykuya dalarken, kendi olmak istediğiniz benliği, kişiliği hayal, imajine edeceksiniz, zaten bunu yaparken de uykuya dalacaksınız muhtemelen, ve yine bu sayede beyniniz bu imajinasyonları kaydedecek ve bilinçaltını bu yönde programlayacaktır.

İşte olay bu kadar basittir.

Hiç de zor görünmüyor, değil mi ?


Aynen öyle. Beyniniz sizi bu süreçte sekteye uğratmaya da çalışacaktır, bunu baştan diyeyim. Nasıl mı ? Meselâ, öz güvenli bir şekilde davranıyorsunuz, beyniniz size "öyle değilsin" diyecektir.

Böyle yapacaktır çünkü bu vakte kadar kendinizi hep öz güvensiz olduğunuza inandırdınız ve buna dair beyninizde oldukça güçlü bir nöron ağı oluşurdunuz. Hâliyle de beyniniz öz güvenle ilgili bir konu olduğunda hemen bu nöronları devreye sokacaktır. Siz ise yeni inancınızda direttikçe bu konuya dair yeni nöron ağları oluşturmuş olacak ve eski inançlarınıza dair ağı körelteceksiniz.

Peki, aklınıza "e bunun olumlamadan farkı ne Kuşçubaşı ?" sorusunun geldiğini hissedebiliyorum. Şöyle ki; olumlamalar yalnızca sözde kaldıkları için sizin köklü inançlarınızı değiştiremiyorlar.

En büyük sıkıntı da bu zaten; insanlar olumlamaları sihirli sözcükler sanıyorlar. Bunları söylediklerinde hayatlarının istedikleri yönde değişeceğini düşünüyorlar; ne büyük bir yanılgı!

Oysa, buna inanmıyorlar bilinçaltlarında. Çünkü beyler, tüm olay inançta biter!

Meselâ internete açın bakın, tüm dinler kendi mucizelerine inanırlar. Meselâ bir budist der ki "Budha bana geldi ve beni aydınlattı", bir müslüman der ki; "Hazreti Muhammed bana geldi ve hastalığımı iyileştirdi", bir Hristiyan der ki; "İsa geldi ve beni kurtardı."

Aslında hepsi haklı ve hepsi doğruyu söylüyor, çünkü buna inanıyorlar!

İnandıkları için beyinleri onlara bunu net ve tartışılmaz bir gerçekmiş gibi sunuyor ve siz ne derseniz deyin hiçbirinin bu konudaki görüşleri değişmeyecektir çünkü onlar bu durumu bizzat deneyimlediler, hayatlarındaki bir gerçeklik hâline geldi bu.

Meselâ şizofrenlere bakın, bizim hiç göremediğimiz, hiç hissedemediğimiz şeyleri görür, duyar ve hissederler. Ve onlar buna can-ı gönülden inanırlar çünkü tüm olay beyinde bitiyor. Eğer beyin bir şeye inanırsa o şey kişinin gerçekliği hâline gelir.

Olumlamalarda ise bu inanç eksiktir
ve bu yüzden işe yaramazlar. Papağan gibi tekrar eder durursunuz.

Konuyu anladığınızı ddüşünüyor ve bu bahsettiklerimi en az 30 gün boyunca uygulamanızı ve en önemlisi de sonuçlarını buraya yazmanızı istiyorum sizlerden.

Çünkü siz sonuçları buraya yazdıkça bu deneye katılmak isteyen diğer insanların da buna olan inançları pekişmiş olacak ve bu yönde hepimizden hızlı yol katedeceklerdir.

Deneyin, denerseniz hiçbir şey kaybetmeyeceksiniz, ama bir şeyler kazanacaksınız, çok iyi şeyler!

Yorumlarınızı bekliyorum.

HERKESE İYİ FORUMLAR!

Ekli dosyayı görüntüle 550
Joshep Murphy nın Bilinç Altının Gücü kitabını okuyabilirsiniz. Bu konudan bahsetmektedir
 
“Asıl mucize kendine inanmaktır; sonrası hep olağan şeyler.” Goethe
“İsteklerinizi gerçekleştirmek istiyorsanız, bu istekleri gerçekleştirebilecek insan olmalısınız.” Goethe
“Olduğun şeyi, yaptığın şeyde göstereceksin.” Thomas Edison
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst