Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

Bu yazıdan sonra DEĞİŞEBİLİRSİNİZ!!!

Katılım
11 Şubat 2020
Mesajlar
14
Tepkime puanı
37
Yaş
23
Şehir
Manisa
Çok kısa bir özet yapıp, daha sonra anlatmak istediğim asıl meseleye geçeceğim. Lütfen küçümsemeyin. Basite indirgemeyin. Büyük bir hakikat burada yatıyor. Burada yazdıklarım biraz beyin yakabilir ya da anlamakta zorluk yaşayabilirsiniz. Ama kendinizi bu hakikate tam olarak vermeniz gerekiyor. Hayatınızı değiştirme noktasında çok büyük bir adım atacağınızın garantisini verebilirim. Ben 1 senedir dönüp durduğum bir bataklıktan çıktığımı tam olarak hissetmeye başladım. Zihnimi kurban ettiğim düşüncelerden, kendimi tıktığım duvarlar ardındaki mahzenden arındığımı hissediyorum. Bundan faydalanmanızı istiyorum. Umarım okuyan herkes kendine göre bir şey çıkarabilir.

KONU: Düşüncelerin Meydana getirdiği bunalım, Erteleme hastalığı, Uzun süren düşüncelerin sevk ettiği depresyon, Kendini yeniden bulmak üzerine

GİRİŞ:
Aklımıza gelen düşüncelerin bizde bıraktığı birtakım izler var. Aslında düşüncenin kendisi bize aitmiş gibi geliyor. Ancak medyayla, toplumla, çevreyle, geçmişimizle, izlediklerimiz ve duyduklarımızla inanılmaz bir şekilde, bize ait olmayan bir şuuraltına zaman içerisinde sahip oluyoruz. Bir sabah uyandığınızda tüm saçlarınızın gittiğini görseydiniz, hemen eyleme geçer bir şeyler yapardınız. Ancak yıllar içinde adım adım döküldüğünde ve bir gün kel olduğunuzda artık o durumu kabullenirsiniz. İçinde olduğumuz durum tam olarak buna benziyor. Düşünce yapımızın geldiği nokta sonucunda kendimizi bu hayata mahkum hissediyoruz. Bir türlü eyleme geçemiyoruz. Erteleme derdine düşmek bir yana dursun, düşünüp de yapamamanın yarattığı o korkunç bunalım hepimizi gencecik yaşımızda depresyona, anksiyeteye, gelecek kaygılarına, stres bozukluğuna sevk ediyor.


GELİŞME: Bir konu hakkında ne kadar çok okur, ne kadar çok düşünürseniz asla o konuda eyleme geçemezsiniz. Bir karar verdiğimizde, bir konu hakkında birtakım düşüncelere sahip olduğumuzda, misal olarak diyet yapmak ya da mastürbasyonu bırakmak örnek verilebilir, bu konuda başarısız olmamızın birçok sebebi olsa da en önemli meselelerden birisi, çok fazla üzerine düşünmek oluyor. Bunun yanında karar aşaması da çok önemli. Karar mı verdiniz, seçim mi yaptınız? Eğer yaptığınız şey bir seçimse, seçmediğiniz öteki seçenekler zihninizin arkaplanında kalır. Eğer bugün hamburger yemek yerine, haşlanmış tavuk ve yağsız pirinci tercih etmişsen ve zihnin hamburger yemek yerine bunu tercih ettiğinin farkındaysa, kendine korkunç bir acı çektirdiğinin farkında değilsin demektir. Zira bir noktadan sonra o vazgeçişlerin hepsi birikecek, zihnini bir yük odasına dönüştürüp, gündelik hayatından dahi tat alamayacak duruma geleceksin. Ve nihai neticede kendini zorlayarak sürdürdüğün diyet, en son noktada başarısızlığının ispatına dönüşecek. Çevrendeki herkese, "bakın yaptım ama olmadı!" durumunu ispatlamaya başlayacaksın. Çünkü seçeneklere maruz kalmak zıtlık yaratır ve bu zihnimizi yorar. Neticede tüm vazgeçişlerimize dönerek, asıl yolumuzdan vazgeçeriz.

SONUÇ: Peki mevzu ne? Mevzu, bir konuya kendimizi %100 kararlılıkla adamamız. Burası çok ince bir noktayı barındırıyor. Eğer mastürbasyonu bırakmaya %100 kararlıysan ya da diyet yapmak senin için %100'lük bir karar seviyesindeyse, artık bu noktada seçim/tercih söz konusu değildir. O kararlılık hayatını ona göre şekillendirir. Yani haşlanmış tavuk ve pilav senin seçimin değil, kararının bir sonucudur. Hamburger yemediğinde bir seçeneği reddediyor değilsindir, kararın doğrultusunda hayatını sürdürüyor olduğun anlamına gelir bu. Eğer kendini bir konuya %100 adamazsan, yapacağın diğer tüm şeyler neticede kendi başarısızlığını kendine kanıtlama girişimi olmaktan öteye gitmez.


DİPNOT VE EK: Bu noktada düşüncenin yaşattığı korku ve bunalımı ele almak çok önemli olacak. Ayrıca yazmak gerekirse, düşünceler oluştuğunda bulunduğunuz noktayla olmak istediğiniz kişi arasındaki farkı görürsünüz. Kurduğunuz hayaller de buna dahildir. Hayalinizdeki siz eğer hayatı tamamen verimli geçirmeye çalışan, her sabah 5'te uyanan, 8 saat ders çalışan, haftada 4 kez antrenmana giden, finansal özgürlüğüne sahip biriyse ve şu andaki siz henüz bunlardan birini dahi yapmıyor ya da sahip değilseniz, o aradaki uçurum başta göze çarpar. (Enerji bölünür. Şu andaki sen ve gelecekteki sen olarak %50 oranında enerjiyi bölersiniz. O anda bu enerji seviyesiyle hiçbir şey yapmanız mümkün değildir. Yaptığınız takdirde, yukarıda belirttiğim gibi başarısızlığınızı kanıtlamaktan öteye geçmez.) Ve geçmesi gereken zaman, harcanacak enerji akla geldiğinde bir yetersizlik duygusu oluşur. Zihin yetersizlik içerisindeyken, korku ve endişeye sahiptir. Zira onlara sahip olamama korkusu ve elindekilerini kaybetme korkusu olarak da değerlendirilebilir bu. Tam olarak bu noktada hayallerin neden hayal, düşüncelerin neden düşünce ve döngünün neden aşılamaz bir lanet olduğunu anladığınızı umuyorum...

Çok kısa bu paragrafa eklemeyi uygun bulduğum bir şey daha var. Düşüncelerin neticesinde hazırladığımız plan ve programlar da bizi hataya sürüklüyor. Zira hayat değişkendir ve sürekli akış içindedir. 1 haftalık programa 3 gün zor uyarsınız. Programlara bağlı kalmayın. Plan program yapmayın. Sadece ne yapacağınızı bilin. Hatta düzgün bir ifadeyle ne yapmanız gerektiğini bilin. Bu ancak %100'lük bir kararla olabilecek bir şeydir.

Derin nefes aldığınızda düşünceleri tek tek düşürmeye başladığınız an, orada bir boşluk oluşturursunuz. O boşluk enerjinin en yüksek noktalarından biridir. Yüksek enerji, zihni yeterlilik seviyesine ulaştırır. Bu durumda zihniniz korkudan tamamen arınmış hale gelir. Arınan zihin, onu mu yapsam, buna mı başlasam, bunu mu etsem, diye düşünmez. KARARLI, NET VE YETERLİ hale gelir. Yeterli zihin dışarıdaki eylemleri sevgi ve sorumluluk olarak algılamaya başlar. Bu noktada korkudan bağımsızdır, endişe taşımaz, yapması gerekeni yapar.

YAPILMASI GEREKEN TEK ŞEY: Tam olarak şu anda, bu yazıyı okuduktan sonra, derin bir nefes alıp, sadece boşluğa odaklanarak, o düşünceleri boşa çıkarmalısınız. Yetersizlik duygusuna kapılmamak için, düşünceleri terk etmek gerekiyor. Bu noktada kim olmak istiyorsunuz? O ideal benliğinizi geleceğe, başka bir zamana bırakmayın. Şu anda, tam olarak şimdi o benliğiniz için yaşamaya başlayın.

Umarım herkese faydası dokunur. Ben bu hakikatle ilk karşılaştığım gece birkaç gün önceydi. Ve gece vakti (sabaha karşı 04:00 civarı) hayatımda ilk kez o saatte duşa girdim. Normalde kafamda sabaha bırakmıştım. Ama bunu yapmadım. Hatta girmek üzereyken zihnim sürekli gece gece uğraşılmaz, aman uyku vakti geldi, şu bu diye direttikçe diretti. Tüm düşüncelerin farkındaydım. Hiçbirini önemsemeden, direkt yapmam gerekeni yaptım. Olmak istediğiniz kişi her kimse, o olun. Ertelemeyin, bekletmeyin.
 
Eline zihnine sağlık dostum sadece çok güzel bir yazı yazdığını söylemek için foruma üye girişi yaptım son kısım özellikle kendimde farkettiğim bir soruna çözüm niteliğinde bir yazıydı.
 
Faydam dokunduysa ne güzel.
 
Son düzenleme:
Fevkalade bir yazı! Teşekkürler!
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst