Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

Cinsiyetçilik

Katılım
28 Ocak 2020
Mesajlar
95
Tepkime puanı
251
Yaş
23
Şehir
İstanbul
"Bir fikri kabul etmeden değerlendirebilmek, eğitimli bir zihnin işaretidir."
Aristo


Cinsiyetçilik, kadın – erkek düşmanlığından ayırılması gereken şeydir.

Ben, kadın-homoseksüel-yabancı vs. düşmanı olarak kendimi görmesem de cinsiyetçi olduğumu itiraf etmem lazım.

Bu da kadın erkek ilişkilerini anlamaya çalışırken harcadığım enerji-mesai ve adına (daha iyi bir tanımlayıcı kelime bulamadığımdan) “araştırma” diyeceğim şey neticesinde geldiğim nokta.

Peki kadın düşmanı olmadan bir erkek nasıl cinsiyetçi olur?

Örnekle açıklayayım.

Köpeğimi deli gibi seviyorum.

Peki köpeğime sıcak ve sulu bifteğimi emanet eder miyim? Tabağa koyup yanına bırakıp 20 dakika yan yana bırakır mıyım?

Hadi bıraktım ve köpek bifteği yedi.

Köpeğime köpek gibi davrandığı, doğasına uygun olduğu için kızabilir miyim?

Kızamam.

Köpeğime biftek emanet etmemek beni köpek düşmanı mı yapar?

Yapmaz.

Kadınlar da böyle benim için. Hatta kadınların erkeklerden temelde farklı olduklarını, farklı evrimsel mekanizmalarla hayatta kaldıklarını ve hayatlarını bu şekilde optimum (mümkün olabilecek en iyi şekilde) yaşamaya çalıştıklarını, erkeklerin de ayni şeyi yaptığını ama şartları ve yöntemlerinin farklı olduğunu anladığımdan beri – diğer bir deyişle cinsiyetçi, kadın ve erkeğin farklı olduğunu kabul ettiğimden beri kadınları daha iyi anlıyor ve daha çok sevebiliyorum.

Beni daha önce kızdıran, üzen ve sinirlendiren şeylerin birçoğunun doğamızda (kadın ve erkeklerin) olduğunu, bunları kızılacak sinirlenilecek şeyler değil, anlayıp adapte olmamız gereken şeyler olduğunu anlamak, çocukluğumuzdan beri yanlış aktarılan “kadın erkek eşittir” fikrini kenara koyarak gerçeklere tekrar bakmaktan geçiyor.

Kadın ve erkeklerin farklı olduğunu, bazı konularda birbirine genellikle üstün olduğunu kabul etmemek, kadınlara erkek, erkeklere kadın rolleri-sorumlulukları yükleyerek bunlarla değerini ölçmek feminizmin kadınlara verdiği en büyük zarar olsa gerek.

Birçok kadının mutsuzluğunun altında doğasına aslında uygun olmayan ve erkeklere göre adapte edilmiş rollerin kriterlerine göre ölçülmesi ve değerlendirilmesi var.

Birçok erkeğin özellikle kadınlarla ilişkilerindeki mutsuzluğunun altında da kendisine öğretilen şekilde davranmasına rağmen kadınlardan olumlu tepki alamaması yatıyor.

Kadınların istediği söylenen her şeyi yapmasına rağmen hala istediği türdeki ilişkiyi elde edemeyen erkekler aslında kendi doğalarına uygun olmayan rolleri ve sorumlulukları yüklendiklerinin, balık oltasıyla kuş avına çıkmaya çalıştıklarının farkında değil.

Özetle, cinsiyetçilik otomatikman düşmanlık demek değil bana göre.

Biyolojik ve psikolojik adaptasyonların kadın ve erkekleri temelde farklı olarak şekillendirmiş olduğu gerçeğinin tabu olmaktan çıkarılması aslında iki cinsin birbirini daha iyi anlamasına ve düşmanlığın azalmasına olanak tanıyacak diye düşünüyorum.
 
"Bir fikri kabul etmeden değerlendirebilmek, eğitimli bir zihnin işaretidir."
Aristo


Cinsiyetçilik, kadın – erkek düşmanlığından ayırılması gereken şeydir.

Ben, kadın-homoseksüel-yabancı vs. düşmanı olarak kendimi görmesem de cinsiyetçi olduğumu itiraf etmem lazım.

Bu da kadın erkek ilişkilerini anlamaya çalışırken harcadığım enerji-mesai ve adına (daha iyi bir tanımlayıcı kelime bulamadığımdan) “araştırma” diyeceğim şey neticesinde geldiğim nokta.

Peki kadın düşmanı olmadan bir erkek nasıl cinsiyetçi olur?

Örnekle açıklayayım.

Köpeğimi deli gibi seviyorum.

Peki köpeğime sıcak ve sulu bifteğimi emanet eder miyim? Tabağa koyup yanına bırakıp 20 dakika yan yana bırakır mıyım?

Hadi bıraktım ve köpek bifteği yedi.

Köpeğime köpek gibi davrandığı, doğasına uygun olduğu için kızabilir miyim?

Kızamam.

Köpeğime biftek emanet etmemek beni köpek düşmanı mı yapar?

Yapmaz.

Kadınlar da böyle benim için. Hatta kadınların erkeklerden temelde farklı olduklarını, farklı evrimsel mekanizmalarla hayatta kaldıklarını ve hayatlarını bu şekilde optimum (mümkün olabilecek en iyi şekilde) yaşamaya çalıştıklarını, erkeklerin de ayni şeyi yaptığını ama şartları ve yöntemlerinin farklı olduğunu anladığımdan beri – diğer bir deyişle cinsiyetçi, kadın ve erkeğin farklı olduğunu kabul ettiğimden beri kadınları daha iyi anlıyor ve daha çok sevebiliyorum.

Beni daha önce kızdıran, üzen ve sinirlendiren şeylerin birçoğunun doğamızda (kadın ve erkeklerin) olduğunu, bunları kızılacak sinirlenilecek şeyler değil, anlayıp adapte olmamız gereken şeyler olduğunu anlamak, çocukluğumuzdan beri yanlış aktarılan “kadın erkek eşittir” fikrini kenara koyarak gerçeklere tekrar bakmaktan geçiyor.

Kadın ve erkeklerin farklı olduğunu, bazı konularda birbirine genellikle üstün olduğunu kabul etmemek, kadınlara erkek, erkeklere kadın rolleri-sorumlulukları yükleyerek bunlarla değerini ölçmek feminizmin kadınlara verdiği en büyük zarar olsa gerek.

Birçok kadının mutsuzluğunun altında doğasına aslında uygun olmayan ve erkeklere göre adapte edilmiş rollerin kriterlerine göre ölçülmesi ve değerlendirilmesi var.

Birçok erkeğin özellikle kadınlarla ilişkilerindeki mutsuzluğunun altında da kendisine öğretilen şekilde davranmasına rağmen kadınlardan olumlu tepki alamaması yatıyor.

Kadınların istediği söylenen her şeyi yapmasına rağmen hala istediği türdeki ilişkiyi elde edemeyen erkekler aslında kendi doğalarına uygun olmayan rolleri ve sorumlulukları yüklendiklerinin, balık oltasıyla kuş avına çıkmaya çalıştıklarının farkında değil.

Özetle, cinsiyetçilik otomatikman düşmanlık demek değil bana göre.

Biyolojik ve psikolojik adaptasyonların kadın ve erkekleri temelde farklı olarak şekillendirmiş olduğu gerçeğinin tabu olmaktan çıkarılması aslında iki cinsin birbirini daha iyi anlamasına ve düşmanlığın azalmasına olanak tanıyacak diye düşünüyorum.
Erkek kadından üstündür
Bunu Dünya Sıralamasına baksaz bile görürsünüz.
Fakat bunu Biz sizden üstünüz ewq diye değerlendirmemek gerekir
 
Bu aslında Jung ile başlayan bir toplumu cinsiyetsizleştirme politikası. Herkes "eşit" olsun istiyorlar, kız erkeğe, erkek kıza benzesin istiyorlar. Aradaki ayrım yok olsun istiyorlar. Fakat, kızın erkeğe çekici gelmesini sağlayan şey ondan farklı olmasıdır. Aynı şekilde erkeğin kıza çekici gelmesini sağlayan da aradaki farktır. Erkek, maskülen bir kıza çekim hissetmez; keza kız da feminen bir erkeğe.

Sokağa çıktığımda gördüğüm tek şeyse feminen "erkekler" ve maskülenleşmeye çabalayan "kızlar". Çoğu erkek kaslı bir vücuda sahip değil, saçları uzun, vücudu yağlı, pısırık, risk almaktan korkuyor, kızın sahip tüm özellikleri elde etmeye çalışırmış gibi. Kızlar da aksine risk almaya çalışan, baskın olup sözünü geçirmeyi deneyen, eski Amerikan filmlerindeki erkek suçlular gibi dövmeler yaptırıp farklı deliklerine metaller taktırdıkları bir dönemde. İki cinsiyet giderek birbirine yaklaştırılmaya çalışılıyor. Sokakta rastgele birilerine yürürken erkek çıkmasından şüphe eder oldum artık, bir kere geldi başıma.

Bunun sebebiyse feminen olanın kolay kontrol edilebilir olması. Erkekler ne kadar kadınlaştırılırsa toplumu istediği gibi yönlendirmeleri o kadar kolay olur. Bir kız ne kadar maskülen taklidi yapsa da, erkeğin damarlarında kızdan 17 kat daha fazla testosteron akar. Yani ilaç almadan bir kızın gerçekten maskülen olması imkansızdır. Tüm o dışarıda gördüğünüz, erkekleri ezen, dedik yaptıran, birilerini yönetmeye çalışan kızlar, gerçek bir erkekle karşılaştığında içgüdüsel olarak itaat etmeye başlar. Bunların hepsi, taşaklı olanlarla olmayanları ayırmak için bir test, bir de güç sarhoşluğu yaşıyorlar, egolarını tatmin ediyorlar. Çünkü yüzyıllar boyunca ezilerek sikildiler.

Yanlış anlaşılma olmasın, kızları hepinizden daha çok seviyorum, onlar olmasaydı dünya çekilmez olurdu. Fakat burada tüm saflığıyla gerçeklerden bahsediyorum.

Kızın erkekle eşit olmasını beklemek aptalca bir hayaldir. Çünkü bir erkek bile bir diğeriyle eşit değildir. Herkesin potansiyeli ve yetenekleri birbirinden İNANILMAZ FARKLIDIR. Kimse birbirine eşit değildir, hiçbir zaman olmadı ve asla da olmayacak. Fakat bu kötü bir şey değil. Bu iki insanın birbirine çekim duyabilmesinin sırrı. Hak olarak baktığımızdaysa kızlar, erkeklerden çok daha ayrıcalıklı haklara sahip zaten. Burada da feminizmin ikiyüzlülüğünü görüyoruz. İstedikleri tek şey eşitlik adı altında ayrıcalıklar elde etmek. Halihazırda da devir kızlara eskisinden çok daha fazla hak tanıyor. Bu yüzden aptal olmayın, büyük tabloyu görün. Bu mecrada çok fazla bu tip insan var, sözüm genele. Ayrıca köpek-biftek örneğini yıllar önce incide görmüştüm, düşünme tarzın mantıklı, sanırım geçmişte okuduğumuz benzer şeyler var.
 
Son düzenleme:
Bu aslında Jung ile başlayan bir toplumu cinsiyetsizleştirme politikası. Herkes "eşit" olsun istiyorlar, kız erkeğe, erkek kıza benzesin istiyorlar. Aradaki ayrım yok olsun istiyorlar. Fakat, kızın erkeğe çekici gelmesini sağlayan şey ondan farklı olmasıdır. Aynı şekilde erkeğin kıza çekici gelmesini sağlayan da aradaki farktır. Erkek, maskülen bir kıza çekim hissetmez; keza kız da feminen bir erkeğe.

Sokağa çıktığımda gördüğüm tek şeyse feminen "erkekler" ve maskülenleşmeye çabalayan "kızlar". Çoğu erkek kaslı bir vücuda sahip değil, saçları uzun, vücudu yağlı, pısırık, risk almaktan korkuyor, kıza sahip tüm özellikleri elde etmeye çalışırmış gibi. Kızlar da aksine risk almaya çalışan, baskın olup sözünü geçirmeyi deneyen, eski Amerikan filmlerindeki erkek suçlular gibi dövmeler yaptırıp farklı deliklerine metaller taktırdıkları bir dönemde. İki cinsiyet giderek birbirine yaklaştırılmaya çalışılıyor. Sokakta rastgele birilerine yürürken erkek çıkmasından şüphe eder oldum artık, bir kere geldi başıma.

Bunun sebebiyse feminen olanın kolay kontrol edilebilir olması. Erkekler ne kadar kadınlaştırılırsa toplumu istediği gibi yönlendirmeleri o kadar kolay olur. Bir kız ne kadar maskülen taklidi yapsa da, erkeğin damarlarında kızdan 17 kat daha fazla testosteron akar. Yani ilaç almadan bir kızın gerçekten maskülen olması imkansızdır. Tüm o dışarıda gördüğünüz, erkekleri ezen, dedik yaptıran, birilerini yönetmeye çalışan kızlar, gerçek bir erkekle karşılaştığında içgüdüsel olarak itaat etmeye başlar. Bunların hepsi, taşaklı olanlarla olmayanları ayırmak için bir test, bir de güç sarhoşluğu yaşıyorlar, egolarını tatmin ediyorlar. Çünkü yüzyıllar boyunca ezilerek sikildiler.

Yanlış anlaşılma olmasın, kızları hepinizden daha çok seviyorum, onlar olmasaydı dünya çekilmez olurdu. Fakat burada tüm saflığıyla gerçeklerden bahsediyorum.

Kızın erkekle eşit olmasını beklemek aptalca bir hayaldir. Çünkü bir erkek bile bir diğeriyle eşit değildir. Herkesin potansiyeli ve yetenekleri birbirinden İNANILMAZ FARKLIDIR. Kimse birbirine eşit değildir, hiçbir zaman olmadı ve asla da olmayacak. Fakat bu kötü bir şey değil. Bu iki insanın birbirine çekim duyabilmesinin sırrı. Hak olarak baktığımızdaysa kızlar, erkeklerden çok daha ayrıcalıklı haklara sahip zaten. Burada da feminizmin ikiyüzlülüğünü görüyoruz. İstedikleri tek şey eşitlik adı altında ayrıcalıklar elde etmek. Halihazırda da devir kızlara eskisinden çok daha fazla hak tanıyor. Bu yüzden aptal olmayın, büyük tabloyu görün. Bu mecrada çok fazla bu tip insan var, sözüm genele. Ayrıca köpek-biftek örneğini yıllar önce incide görmüştüm, düşünme tarzın mantıklı, sanırım geçmişte okuduğumuz benzer şeyler var.
Kral çok iyi anlatmışsın be
 
Bu aslında Jung ile başlayan bir toplumu cinsiyetsizleştirme politikası. Herkes "eşit" olsun istiyorlar, kız erkeğe, erkek kıza benzesin istiyorlar. Aradaki ayrım yok olsun istiyorlar. Fakat, kızın erkeğe çekici gelmesini sağlayan şey ondan farklı olmasıdır. Aynı şekilde erkeğin kıza çekici gelmesini sağlayan da aradaki farktır. Erkek, maskülen bir kıza çekim hissetmez; keza kız da feminen bir erkeğe.

Sokağa çıktığımda gördüğüm tek şeyse feminen "erkekler" ve maskülenleşmeye çabalayan "kızlar". Çoğu erkek kaslı bir vücuda sahip değil, saçları uzun, vücudu yağlı, pısırık, risk almaktan korkuyor, kızın sahip tüm özellikleri elde etmeye çalışırmış gibi. Kızlar da aksine risk almaya çalışan, baskın olup sözünü geçirmeyi deneyen, eski Amerikan filmlerindeki erkek suçlular gibi dövmeler yaptırıp farklı deliklerine metaller taktırdıkları bir dönemde. İki cinsiyet giderek birbirine yaklaştırılmaya çalışılıyor. Sokakta rastgele birilerine yürürken erkek çıkmasından şüphe eder oldum artık, bir kere geldi başıma.

Bunun sebebiyse feminen olanın kolay kontrol edilebilir olması. Erkekler ne kadar kadınlaştırılırsa toplumu istediği gibi yönlendirmeleri o kadar kolay olur. Bir kız ne kadar maskülen taklidi yapsa da, erkeğin damarlarında kızdan 17 kat daha fazla testosteron akar. Yani ilaç almadan bir kızın gerçekten maskülen olması imkansızdır. Tüm o dışarıda gördüğünüz, erkekleri ezen, dedik yaptıran, birilerini yönetmeye çalışan kızlar, gerçek bir erkekle karşılaştığında içgüdüsel olarak itaat etmeye başlar. Bunların hepsi, taşaklı olanlarla olmayanları ayırmak için bir test, bir de güç sarhoşluğu yaşıyorlar, egolarını tatmin ediyorlar. Çünkü yüzyıllar boyunca ezilerek sikildiler.

Yanlış anlaşılma olmasın, kızları hepinizden daha çok seviyorum, onlar olmasaydı dünya çekilmez olurdu. Fakat burada tüm saflığıyla gerçeklerden bahsediyorum.

Kızın erkekle eşit olmasını beklemek aptalca bir hayaldir. Çünkü bir erkek bile bir diğeriyle eşit değildir. Herkesin potansiyeli ve yetenekleri birbirinden İNANILMAZ FARKLIDIR. Kimse birbirine eşit değildir, hiçbir zaman olmadı ve asla da olmayacak. Fakat bu kötü bir şey değil. Bu iki insanın birbirine çekim duyabilmesinin sırrı. Hak olarak baktığımızdaysa kızlar, erkeklerden çok daha ayrıcalıklı haklara sahip zaten. Burada da feminizmin ikiyüzlülüğünü görüyoruz. İstedikleri tek şey eşitlik adı altında ayrıcalıklar elde etmek. Halihazırda da devir kızlara eskisinden çok daha fazla hak tanıyor. Bu yüzden aptal olmayın, büyük tabloyu görün. Bu mecrada çok fazla bu tip insan var, sözüm genele. Ayrıca köpek-biftek örneğini yıllar önce incide görmüştüm, düşünme tarzın mantıklı, sanırım geçmişte okuduğumuz benzer şeyler var.
Çok güzel anlatmışsın, çok güzel açıklamışsın. Evet dediğin gibi ortak okuduğumuz makaleler var. Örneği, kırmızı hapı yeni öğrenmeye başladığım zamanlar da ekşi de okumuştum bilmem kaç yıl geçmiştir fakat örnek hala zihnimin bir köşesinde duruyor beni çok etkilemişti. Bu örneği bu konuya benzemesinden dolayı eklemek istedim.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst