Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

Denemeler

Ghostlykisses

Forumdan Uzaklaştırıldı
Katılım
3 Haziran 2020
Mesajlar
431
Tepkime puanı
471
Şehir
İstanbul
Yastığa başını koyduktan sonra gözlerini sımsıkı kapatmış, sanki bütün enerjisini göz kaslarına harcamış gibiydi, uyumak istediğini zannetti. İnsanlardan kaçmış kendine sığınmıştı, güvende olmayı umuyordu ama benliğini kemiren bir şey vardı bir düşünce tutuldu aklına, bu düşünce ki aldı başını gitti o düşünceden bu düşünceye, insanlardan arınmışken kendi içine çekilip kendini yalnız, güvende, yalanlardan, acılardan arınmış hissedebilecekken düşünceler doldurup durdu aklında, düşüncelerinden kaçacak sığınacak bir yerler aradı. Zaten en güvenilir yere kaçmamış mıydı? kendi benliğinde bile gidecek bir yeri yoktu, belki de hayattaki en ağır yükle mahkum edilmişti, kendi içinde bile sığınacak bir yeri olmamasıydı en ağır yükü.
Dostlarım yazı dilim bu bir roman yazmaya giriştim şu an denemeler aşamasına girdim yorumlarınızı bekliyorum yukardaki paragrafı 10 dk içinde yazdım denemelere geçtim yorumlarınızı en idealist ve realist olarak bekliyorum :)

Sözler değil. Eylem!
Cesare Pavese
 
Son düzenleme:
Dostum hiçbir roman kitabı okumadım ama bu yazıyı kitabın girişinde görseydim devamını karmaşık duygularla okumaya devam ederdim.
 
Yaratıcı bir hobiyle uğraşman, yazı denemeleri yapman takdir edilesi. Yazı dilinle alakalı yorum istiyorsun sanırım. Yazı dilin gelişmeye açık ve akıcı ancak edebi anlamda olgunlaşmadığını gösterircesine kafa karıştırıcı, dağınık, belirsiz ve gereksiz süslenmiş gibi. Fazla, aşırı süslü (aforizmalı) ve gereksiz kelimeler; okur olarak beni acayip yordu. Cümleler arasında ciddi kopukluklar var. Bu bir roman denemesi paragrafı için sorun değil ama bu kopukluk romanın geneline yayılırsa okur ortalarına bile gelemez. Cümleler arasındaki bağlantı sağlam olmadığı için karakterin o anki ruh hali de bize geçmiyor. Sürekli süslü, aforizmalı kelimelerle karakterin ruh halini anlatmaya çalışmışsın. Bu bizim edebiyatta olan bir şey ve ben hiç sevmem. Seveni de vardır ama ben genel olarak tanrısal bakış açısından hoşlanmıyorum. Neyse; söylediklerimi örnekle gösterebilmek için senin metnini altyapı olarak kullanarak yeni bir metin yazdım. Benzer ifadeler, sadece ufak tefek düzenlemeler var. Aradaki farkları karşılaştırman için. Benim söylediklerim yüzde yüz doğrudur demiyorum yalnız. Roman yazmaya da pek meraklı değilimdir, sıkar beni.


"Fındık kabuğunu doldurmaya bile yetmeyecek son enerjisini de göz kasları için tüketmişti. Uyumak istiyordu; bedeni yorucu günün keşmekeşinde harap olmuş haldeydi. Ancak bir türlü uyumayı başaramamıştı. Vücudunun iliklerine kadar uyumak istediğini, sessizliğe ve karanlığa dalmak istediğini hissediyordu. Ama olmuyordu işte, olmuyordu. Acaba başının altındaki kaya kadar sert yastık yüzünden olabilir miydi, bilmiyordu. En azından insanlardan kaçmayı başarıp kendine sığınmayı başarmıştı. Güvende hissediyordu ama benliğini kemiren bir düşünce, keskin bir kılıç gibi, saplandı aklına. O düşüncenin verdiği hissi tarif edemiyor ama ürktüğünü, yalnız ve umutsuz bir sonsuzluğa hapsolduğunu hissediyordu. Bu öyle lanetli bir düşünceydi ki başka düşüncelerin kapısını aralamıştı. Göz kasları için yitirdiği enerjisine asıl şimdi ihtiyacı vardı. Düşünceler, çocuklar gibi zihninde koşturup duruyordu. Onları yakalayacak gücü yoktu. En iyisi onlardan kaçmaktı, arkasına bile bakmadan kaçmak. Yalanların ve acıların olmadığı, sığınabileceği bir yer gerekiyordu ona. Benliğine bir yolculuk yaptı, o yeri aradı. Ancak başka bir şeyin farkına vararak hayal kırıklığına uğradı. Hayattaki en ağır yükle cezalandırılmıştı: kendi içinde bile sığınabileceği bir yeri yoktu."
Dostum beni gölgede bırakmışsın iyi yazmışsın önerlerini alıcam ben daha çok psikolojik roman yazmak istiyorum öyle romanı tasvirlerle boğmak istemiyorum yoksa savaş ve barışdaki gibi başarım tasviri sayfaları doldurmak daha da kolay olur ben bunu sevmem bence tarzımız bir değil ve haklısın ki kalimeler arası kopukluk ve bağlantı çok zayıf bunun farkına vardım kelimeleri ve olayı düzgün bir şekilde bağlantılı olarak anlatmak yazmak gerekir bu paragrafı da 10 dk yazmıştım öyle bir düşünce esti direk döktüm kağıda sağol gerçekçi olduğun için :)
 
Yaratıcı bir hobiyle uğraşman, yazı denemeleri yapman takdir edilesi. Yazı dilinle alakalı yorum istiyorsun sanırım. Yazı dilin gelişmeye açık ve akıcı ancak edebi anlamda olgunlaşmadığını gösterircesine kafa karıştırıcı, dağınık, belirsiz ve gereksiz süslenmiş gibi. Fazla, aşırı süslü (aforizmalı) ve gereksiz kelimeler; okur olarak beni acayip yordu. Cümleler arasında ciddi kopukluklar var. Bu bir roman denemesi paragrafı için sorun değil ama bu kopukluk romanın geneline yayılırsa okur ortalarına bile gelemez. Cümleler arasındaki bağlantı sağlam olmadığı için karakterin o anki ruh hali de bize geçmiyor. Sürekli süslü, aforizmalı kelimelerle karakterin ruh halini anlatmaya çalışmışsın. Bu bizim edebiyatta olan bir şey ve ben hiç sevmem. Seveni de vardır ama ben genel olarak tanrısal bakış açısından hoşlanmıyorum. Neyse; söylediklerimi örnekle gösterebilmek için senin metnini altyapı olarak kullanarak yeni bir metin yazdım. Benzer ifadeler, sadece ufak tefek düzenlemeler var. Aradaki farkları karşılaştırman için. Benim söylediklerim yüzde yüz doğrudur demiyorum yalnız. Roman yazmaya da pek meraklı değilimdir, sıkar beni.


"Fındık kabuğunu doldurmaya bile yetmeyecek son enerjisini de göz kasları için tüketmişti. Uyumak istiyordu; bedeni yorucu günün keşmekeşinde harap olmuş haldeydi. Ancak bir türlü uyumayı başaramamıştı. Vücudunun iliklerine kadar uyumak istediğini, sessizliğe ve karanlığa dalmak istediğini hissediyordu. Ama olmuyordu işte, olmuyordu. Acaba başının altındaki kaya kadar sert yastık yüzünden olabilir miydi, bilmiyordu. En azından insanlardan kaçmayı başarıp kendine sığınmayı başarmıştı. Güvende hissediyordu ama benliğini kemiren bir düşünce, keskin bir kılıç gibi, saplandı aklına. O düşüncenin verdiği hissi tarif edemiyor ama ürktüğünü, yalnız ve umutsuz bir sonsuzluğa hapsolduğunu hissediyordu. Bu öyle lanetli bir düşünceydi ki başka düşüncelerin kapısını aralamıştı. Göz kasları için yitirdiği enerjisine asıl şimdi ihtiyacı vardı. Düşünceler, çocuklar gibi zihninde koşturup duruyordu. Onları yakalayacak gücü yoktu. En iyisi onlardan kaçmaktı, arkasına bile bakmadan kaçmak. Yalanların ve acıların olmadığı, sığınabileceği bir yer gerekiyordu ona. Benliğine bir yolculuk yaptı, o yeri aradı. Ancak başka bir şeyin farkına vararak hayal kırıklığına uğradı. Hayattaki en ağır yükle cezalandırılmıştı: kendi içinde bile sığınabileceği bir yeri yoktu."
Her şeyden Bilgisi Olan Üstat 😂
 
Yastığa başını koyduktan sonra gözlerini sımsıkı kapatmış, sanki bütün enerjisini göz kaslarına harcamış gibiydi, uyumak istediğini zannetti. İnsanlardan kaçmış kendine sığınmıştı, güvende olmayı umuyordu ama benliğini kemiren bir şey vardı bir düşünce tutuldu aklına, bu düşünce ki aldı başını gitti o düşünceden bu düşünceye, insanlardan arınmışken kendi içine çekilip kendini yalnız, güvende, yalanlardan, acılardan arınmış hissedebilecekken düşünceler doldurup durdu aklında, düşüncelerinden kaçacak sığınacak bir yerler aradı. Zaten en güvenilir yere kaçmamış mıydı? kendi benliğinde bile gidecek bir yeri yoktu, belki de hayattaki en ağır yükle mahkum edilmişti, kendi içinde bile sığınacak bir yeri olmamasıydı en ağır yükü.
Dostlarım yazı dilim bu bir roman yazmaya giriştim şu an denemeler aşamasına girdim yorumlarınızı bekliyorum yukardaki paragrafı 10 dk içinde yazdım denemelere geçtim yorumlarınızı en idealist ve realist olarak bekliyorum :)

Sözler değil. Eylem!
Cesare Pavese
Üstat Yorum Yapmak Bana Düşmez ama
Gözünü vücudunu fln tasvir etmelisin
Üstat yılmadan Devam
İnşAllah güzel bir yazar olduğunda Bak bir zamanlar ben bu yazarla konuştum demek isterim 😂😂
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst