Oynamaktan çok, eğlencede illa bir tane olan alkollü masa ve o masada oturup şen şakrak ve dolu dolu sohbet etmek cezbeder beni. Oynayanları izlemekten keyif alırım, içkimi yudumlar sohbete bırakırım kendimi. Ha bir kırmızı çizgim var, o da halay. Halay zamanı geldiğinde masadan kalkmış halay çekerken bulurum kendimi. Gördüğün üzere keyif alacağım şeyi yani oturup izlemeyi seviyorum bu beni özgüvenli mi yoksa kasıntı mı yapıyor bilmiyorum sadece keyif aldığım şeyi yapıyorum.
Oynamak karşıya özgüvenli izlenimini veriyor mu diye sorman bile kendini başkalarına kanıtlama isteği. Kendini kanıtlama ve özgüven tamamen ters şeyler. Hayatta sadece sen ve istediğin şeyler olmalı başkalarıyla ilgili her şeyi sil kafandan. Köşede oturmayı seviyorsan köşede otur, oynamak istiyorsan git oyna. Şimdi soruyorum elini kolunu bağlayıp kös kös kazık gibi kasılıp oturan adam ile rahat pozisyonda oturan, başkalarının gözünde ne olarak gözükeceğini düşünmeden elindeki içkiyi yudumlarken etrafı kendinden emin bakışlarla izleyen adam arasında ne fark var ?
Mesele hiçbir zaman eylem olmadı aslında, asıl önemli olan eylemi nasıl yaptığındı. Çünkü bu nasıl kısmı, karakterinden ve kendine güveninden parçalar saçıyor etrafındakilere.