Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

Düşün ya da, harekete geç !

Katılım
11 Ağustos 2018
Mesajlar
1,115
Tepkime puanı
1,678
Şehir
İstanbul
Selam millet, uzun zamandır kendi başıma takılıyordum. Yeri geldi aşırı depresift oldum. Yeri geldi çok mutlu oldum ve o dopamin birden sönüverdi. Kimi zaman ise; cidden huzurdan nirvanaya çıkacak gibi oldum.
Her zaman farklı ruh halleriyle yarışıyorum. Ergenliğin verdiği hormonal tepkimeler ile kendimi kontrol altına almaya çalışıyorum, kimi zaman da bunun bir hata olduğunu düşünüp her şeyden bir öğreti ummayı düşünüyorum ve serbest bırakıyorum.
'' Büyük ihtimal konu, düzensiz ve atlamalı olacak. Yine de okuyanlara teşekkürler. ''
Çoğu insan bilir ki ergenlik ne büyük bir illettir. Ahh bitmez bir çile, bitmez bir dert gibidir.
Fakat bir yandan da bakınca, ergenlik en çok ruhsal ve fiziksel gelişim gördüğümüz yerdir. '' En çokta akıl olarak ''
Tabi bu anlama gelmiyor ki, herkes ergenlikte kendine bir şeyler katıyor. Maalesef insanlar ergenliğini depresyon ve dertler ile geçirmekle müzdarip.
Bu yüzden yaşıtlarıma gerçekten acıyorum.
Kendime hep diyordum, ulan *************, senin %10'un olmayan bir sığır bile kız ile rahat sevgili durumuna geçiyor fakat sen , ıııhıh tık yok !
Böyle düşünceler de depresift moda insanı hiç istemese de çekiyor.
Fakat; insanın en büyük motivasyon kaynağı, kendine yedire bildiği doğrulardır. Gerçek bu ki insanlar hep başkalarından tavsiye, moral, öneri almakla yükümlü hisseder olmuş kendini.
Okullar da bile rehber öğretmenlerinden ders programı istiyorlar tyt hazırlık için falan. İnsanlar iyice tembelleşti, insanla iyice uyuşuklaştı !
Ne kadar söz işitseler de, bilirsiniz ki insanın egosu, kibri inanılmaz derece de artmış durum da bu yüzyılda. O kibri, o egoyu kırmak, atomu parçalamaktan zor.
Bu yüzden artık insanlara tavsiye vermekte veya doğruyu göstermeyi artık bıraktım.
'' Dediğim gibi her şey'den, her şeye atlayacağım büyük ihtimal ''
Velhasıl kelam ! Biz bir işe koyulurken düşünmekte uzun bir süreç yaşarız.
En basit örneği;
Sahaya çıkınca bir kızın yanında ne konuşacağımızı bin bir türlü düşünüp, tartarız. Halbuki bilinci ve egoyu az da olsa görmezden gelip, direk işimize koyulsak büyük bir zorlukla baş etmiş oluruz.
Kaptan Jack Sparrow der ki;
-Bir şeyin doğru veya yanlış olduğunu düşünmekle zaman harcama. Veya önünde ki engelleri hiç düşünme. Sadece harekete geç ve yoluna koyul. Eğer ki karşına bir engel çıkarsa onu o zaman düşünürsün.

İşi başarmanın %90'ı başlamaktadır. İşe başladıktan sonra düşünmek ise şansını arttırır.
Hani dedim ya ilk başlarda; kimi zaman çok depresift takıldım, kimi zaman çok mutlu, kimi zaman huzurlu. Ben bu duyguların hepsini yaşadım. Her birini, her saniye.
Farkındalık için meditasyonun amına koydum. Nirvanaya ulaştı karanlıkta ki renkler. Artık imajinasyon o kadar gelişmişti ki meditasyon sırasında transa geçip anlık astral yapıyordum istemeden. Çeşit farklı nesneler görüyordum. Artık şu an o hatalarıma ve akışına bırakmaya borçluyum şu halimi.
Depresift olduğum anın 20 dk sonrası, depresiftliğimden haber kalmıyor. Çünkü artık o motivasyonu kendimde buluyorum.
Artık çok mutlu olmak yerine mutlu oluyorum fakat bu anlık dopamin etkisiyle olmuyor. Sadece kendimle oluyor. Kendimle barışıklığımla !
Eskiden burnum ile aram mı kötüydü.
Aynanın karşısına geçip; ne yapalım be dostum, seninle ben birim. Şu an ikimiz böyle takılacağız fakat ilerisi için işler değişebilir haberin olsun.
Kabullendim artık bu durumu ve kendimle barışık duruyorum.
Geçen aylarda sağlık sorunu yaşadım. Göz enfeksiyon, derin soğuk algınlığı gibi. Bayağı kötüydüm.
İnsanın mutluluğunun sebebi, ne bir kadın, ne bir s*x, ne bir paradır.
İnsan sağlığından dolayı mutlu olmalıdır. Fakat insanların farkındalık seviyesi 0 'ın altlarında olduğundan dolayı kendi varlıklarından bile haberdar değiller.
O gözümün geçmesi için 1.5 hafta bekledim acılar için de ve artık mutluluğumu sağlığıma borçluyum.
Hani derler ya; insana ne kitap öğretir, ne de bir söz ! İnsana, bilgiyi veren hayattır.
Hayatı yaşayamayan insan ne kadar okusa sadece okuduğuyla kalır. Ne kadar izlese sadece izlediğiyle kalır.
Bir insanın kanser hayatını izlemek ile o hayatı yaşamak hiç bir olur mu?
Hiç bu bencil insan o empatiye sahip olabilir mi izlerken, okurken ? Siksen olamaz !
İnsan izlediği p*rno ile 31 çekerken bile aynı empatiyi kuramazken... Anladınız siz ! ( Burada o büyük haz ile bile bunu yapamazken, o filmde nasıl yapsın diyorum )
Size demek istediğim o ki;
-Okuyun, farkında olarak okuyun.
-İzleyin, farkında olarak izleyin. Sadece zevk almak için değil de, empatik bir şekil de izleyin. Hazzı da arttırır, tecrübeyi de.
'' Yaşayın fakat sadece yaşamayın. Hissedin ! Ben o gözün ağrısını gerçekten hissetmesem, sağlığım yerine geldikten sonra o göz ile nasıl tekrardan empati kurardım ? ''
Kendiniz ile konuşun, o burnunuzun kendiniz ile bir parça olduğunu bilin. İnsanların o burnunuz ile dalga geçtiğinin fakat nezaket gereği içlerine gömdüklerini de bilin. Bu size umursamazlık katar. Bu umursamazlık size öz güven katar. Yani bunun bilincin de olduğunuz da, yapmak istediğiniz her şeyi yaparsınız. Çünkü insanlar kibar olarak yetiştirildi, sizin yapacağınız en büyük hata da bile alçak gönüllü davranmaya eğilimliler. Tabi Türkiye şartların da ne kadar az olsa da bu, yaşadığınız yere göre değişebilir.:D

Sizlere düşünmeyin, harekete geçin diyorum jack sparrow misali. Kavgaya girip, dayak yiyeceğinizi veya acı çekiceğinizi düşünmeyin. Şartlara göre hareket edin, korkaklık etmeyin ! Karşısı fazla mı, ya kaçın, ya da zekanız ile alt edin. O acıyı düşünmek size boyun eğdirir, sizin öz güveninizi düşürür ve anlık adrenalin baskısı ile yönlendirir. Fakat sakin kalıp düşünmeden(acıyı diyorum, yoksa düşünmeden asla cevap vermeyin) hareket ederseniz, bundan müzdarip taraf karşısı olur.

Hep düşünmeyin, düşünmeyin, düşünmeyin diye tutturdum durdum. Biraz da düşünelim, düşünmenin meyvelerinden faydalanalım.
Hz. Muhammed (sav.)
Bugünlerde aklınız karışık değilse, iyi düşünmüyorsunuz demektir. İle söze başlamak istiyorum.
Düşünmek insanın aklında binlerce çeşit duygu ve tat durumu yaşatacağı için insanın aklının karışması muhtemeldir.
Düşünmeyen akıl ise, boş bir kabak gibidir. İçini açtığında ne rengini, ne varlığını görebilirsin. Fakat o aklı karıştırıp baksan, kafanda ki renkten ve zevkten bir somut görsel yaratırsın ve boşluğu doldurursun.
Düşünmek her durum için idealdir.
Bir insan ile sohbet ederken, o sohbette sırf egonu tatmin etmek için hızlı cevap vereceksin'dir bilinçsiz bir düşünürsen.
Fakat bilinçli bir düşünür, o sohbette egosunu kısar ve düşünerek hak cevabı verir. Asla kendi düşünceni hak görme, objektif bak her düşünceye. Egonu böyle bir nebze kısa bilirsin.
İnsanlar eleştirmek için hızlı cevap verenin değil de, etkileyici cevap verenin ağzına bakarlar.
Bu yüzden düşünmek için vakit ayırmak iyidir sohbette. İnsanların sizin ağzınızın içine bakmasını sağlarsınız böylelikle.
Bana kalırsa konuşmak için konuşmak boş bir vakit harcamaktır. Ben okul da asla bu aktiviteyi uygulamazdım son senem de. Bu sebeple de insanlar derste veya başka bir sohbette benim el kaldırmam ile ağzıma bakmaları bir oluyordu. Fakat çoğunluğu ya düşüncemi saçma bulur, çünkü ezber bir düşünce değil. Ya da garip bulurlar ve saçmaladığımı düşünürlerdi. Fakat yine de ağzımın içine bakarlardı ne diyecek diye. Bunu hangi parmak kaldırana yaparlar ?
Neyse siz, siz olun sakin kalın, farkında ve bilinçli bir düşünür olun. Ya da hiç düşünmeden harekete geçin ;)


'' Bu yazım, kimisi boş bir ibaretten ibaret, kimisi yoğun anlam içeren bir makale niteliği taşıyacaktır. Sonuçta çoğumuz aynı yazıları okuyoruz ve düşüncelerimiz buna göre şekilleniyor. Ben sadece tecrübelerimi ve kafamdakileri dersiz ve topsuz olarak doğal bir şekilde yaşattım klavyem ile. Buna bir karşılıklı sohbet niyetiyle bakın ve her söylediğimin doğruluğunu asla size söylemedim. Benim de binlerce yanlışım ve doğrum var. Hiçbir kul hatasız değildir.
 
Gereksiz şeyleri,korkularımı,utandığım şeyleri bu tarz önemsiz şeyleri düşünmeyi bıraktığımdan beri özgüvenim çok arttı.Çok güzel bir yazı olmuş ellerine sağlık
 
Bir de olmazsa olmazlarınızı, tabuları, beyninizdeki bazı tanımları gözden geçirin. Anlamları değişince yeniden doğmuş gibi oluyor insan.
 
Bir de olmazsa olmazlarınızı, tabuları, beyninizdeki bazı tanımları gözden geçirin. Anlamları değişince yeniden doğmuş gibi oluyor insan.
Kesinlikle doğru. İnsanlar dinine körü körüne bağlanıyor. İnsanlar denilenlere hiç sorgulamadan inanıyor. Aklıma hep saçma bir şey geldiğin de ve o saçmalığı çözdüğüm de başka bir saçma düşünceye kapı açıyor ve onu da çüzüyorum. Bu kısır döngü olarak sürüyor. Hiç bitmiyor ! Büyüklerimizin bize dayattıkları yalanlar, ekmeğe basma nimettir, hz.isa gökten inecek, nazar boncuğu klasiği, cin deme 3 harfli de vs.. Gerçekten bin bir türlü örnek verilebilir fakat aklına gelmiyor insanın.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst