Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

Gelişimin Anahtarı

Kuşçubaşı

Blog Yazarı
Yönetici
Süper Moderatör
Katılım
9 Nisan 2018
Mesajlar
361
Tepkime puanı
3,201
Şehir
Antalya
Buna sizler ve forumdaki paylaşımlarınız da dahil olmak üzere uzun zamandır çevremdekileri gözlemliyorum. Herkes neredeyse minimum bir tane olmak üzere herhangi bir konudan şikayetçi. Bulunduğu konumu sevmiyor, yaşadığı hayattan memnun değil, hayatının her alanında daha iyiye gitmek istiyor...

Eğer şu çekim yasası saçmalığına inananlardan değilseniz o halde siz de benim gibi bu yukarıda saydığım taleplerin eyleme geçilmediği taktirde hiçbir işe yaramayacaklarını bilip bu serzenişlerde bulunanlara gülüyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, gelişimin tek anahtarı seçtiğiniz konuda sürekli ve sürekli daha iyiye gitmektir.

Bakın bu yukarıda yazdığım cümleyi tekrar okuyun. Bir konuda kendinizi geliştirmek istiyorsanız bu konuda kendinizi asla bir durak noktası olmaksızın daha iyiye ve daha mükemmele doğru götürmek zorundasınız.

Son yapılan araştırmaların da gösterdiği üzere mental yani bilişsel problemlerin başlıca kaynağı olarak "konfor ihtiyacı" görülüyor. Yani, siz içine saplandığınız bu konfor bataklığından kendinizi kurtarmak için harekete geçmezseniz beyniniz de günden güne geriliyor ve bunun sonucunu başta zihinsel sağlık problemleri olmak üzere koca bir mutsuzluk olarak alıyorsunuz. İşin ilginç yanı beynimizin kendisini gerileten bu konfora aşık olmasıdır. Tıpkı bir Stockholm sendromu gibi. Beyinlerimiz konfor alanında bulunmayı seviyor ama bu konfor kendisini günden güne eriyip bitiriyor.

Eğer daha iyiye gitmek, daha iyi bir zihne sahip olmak, daha iyi bir hayat kalitesine ulaşmak istiyorsanız beyninizi zorlamak zorundasınız.

Gelişim anahtarı bundan başkası değildir. Son dönemlerde "stresi yok edin" ya da "stres kötüdür" gibi laflar daha da yayılmaya başladığı ortalığa. Dikkat ederseniz bu lafları ortalığa yayan kaynakların çoğunluğu genelde size kitaplarını ya da şu hiçbir işe yaramayan meditasyon, yoga seanslarını falan satmaya çalışan umut tüccarlarıdır. Size stresi kötü bir şey olarak gösterip stresten kurtulmanız için size kendi ürünlerini teklif ederler.

Ahmakları kandırmak için ne harika bir yöntem ama!

Evet şu vakte kadar duyduklarınızdan farklı bir cümle olacak ve hoşunuza gitmeyecek belki ama yine de söylemek zorundayım; Stres sizi ileri götürür.

Düşünün, bir insan neden stres altında olur ? Çünkü konfor alanının dışına çıkmıştır. Hiç tanımadığınız bir ortama girer ve stres yaparsınız, zor bir görev üstlenir ve stres yaparsınız, karar vermeniz gereken bir konu vardır ve stres yaparsınız...

Stres ancak siz kendi konfor alanınızdan çıktığınızda var olacaktır. Beyniniz size "hey dostum, bak evet bu benim gelişmem için harika bir fırsat ama yine de lütfen konfor alanına geri dön" demektedir. Yani, siz konfor alanınızın dışına çıkmadığınız müddetçe stres de var olmayacaktır. Bazı insanlar kendilerini stresli durumlar altına sokmanın gelişimleri için oldukça önemli olduğunu bilirler. Tarihteki başarılı insanlara bakarsanız hepsinde bu ortak gerçeği göreceksinizdir.

Başarılı insanlar öyle sıradan insanların ilgi duydukları basit konularla uğraşmazlar. Kendilerine zorlu görevler verir ve bu görevleri yerine getirirler. Bu görevlerin sorumluluğunu üstlendikleri zaman zorlanacaklarını da bilirler ama gelişimleri için bunun elzem olduğunun da farkında olurlar. Yani, stresi bir düşman haline değil tam tersine en yakın dostu haline getirirler.

Mesela, yeni insanlarla tanışmaktan korkuyorsunuz birçoğunuz. Buradaki tüm yazıları okuyorsunuz ama tek bir açılış bile yapamayanlarınız var aranızda. Yapanlarınız bile bu konuda sürekli pratik yapmaktan ve kendini daha iyi ve daha mükemmel hale getirmekten çekiniyor. Bulunduğunuz noktada sayıklayıp durduktan sonra da gönüllü emekliliğe ayrılıyorsunuz.

Unutmayın, beyniniz zorlandıkça gelişen bir organdır. Tabi ki bundan kastım limitinizi aşan şeylere öyle bir anda girmeniz demek değildir fakat kendi sınırınızı bilip bu sınırı en üst düzeyine kadar kullanabilmektir. Zaten, emin olun, bir zaman sonra bu sınırın da yukarısına çıkmaya başlayacaksınız çünkü siz kendinizi zorladıkça beyniniz de kendini geliştirmeye başlayacak ve şu an başladığınız sınırlarınız ile bir zaman sonraki sınırlarınız bir olmayacak.

Ben gelişimin anahtarını sadece bunda görüyorum. Beyninizi zorladığınız ve asla bir "son nokta"sı olmayan bir gelişim içinde bulunduğunuz taktirde istediğiniz hayat şartlarını elde etmeye başlayabilirsiniz. Hedefiniz daima yapabileceğinizin bir tık daha zoru olsun ve bunu başardıktan sonra da yine kapasitenizin biraz daha yukarısında bir zorluk ile devam edin. Bunu yaparsanız eminim ki gelişimin ne olduğunu bu sefer tam olarak anlayacaksınız.


NOT: Stresin zihnin gelişimi üzerine faydaları ve stresin aslında hiç de düşündüğümüz gibi olumsuz bir durum olmadığını bilimsel çalışmalar eşliğinde anlatan Kelly McGonigal'ın 'Sahip Olduğunuz Stresi Doğru Kullanmak' adlı eserini hepinize öneriyorum.
 
Buna sizler ve forumdaki paylaşımlarınız da dahil olmak üzere uzun zamandır çevremdekileri gözlemliyorum. Herkes neredeyse minimum bir tane olmak üzere herhangi bir konudan şikayetçi. Bulunduğu konumu sevmiyor, yaşadığı hayattan memnun değil, hayatının her alanında daha iyiye gitmek istiyor...

Eğer şu çekim yasası saçmalığına inananlardan değilseniz o halde siz de benim gibi bu yukarıda saydığım taleplerin eyleme geçilmediği taktirde hiçbir işe yaramayacaklarını bilip bu serzenişlerde bulunanlara gülüyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, gelişimin tek anahtarı seçtiğiniz konuda sürekli ve sürekli daha iyiye gitmektir.

Bakın bu yukarıda yazdığım cümleyi tekrar okuyun. Bir konuda kendinizi geliştirmek istiyorsanız bu konuda kendinizi asla bir durak noktası olmaksızın daha iyiye ve daha mükemmele doğru götürmek zorundasınız.

Son yapılan araştırmaların da gösterdiği üzere mental yani bilişsel problemlerin başlıca kaynağı olarak "konfor ihtiyacı" görülüyor. Yani, siz içine saplandığınız bu konfor bataklığından kendinizi kurtarmak için harekete geçmezseniz beyniniz de günden güne geriliyor ve bunun sonucunu başta zihinsel sağlık problemleri olmak üzere koca bir mutsuzluk olarak alıyorsunuz. İşin ilginç yanı beynimizin kendisini gerileten bu konfora aşık olmasıdır. Tıpkı bir Stockholm sendromu gibi. Beyinlerimiz konfor alanında bulunmayı seviyor ama bu konfor kendisini günden güne eriyip bitiriyor.

Eğer daha iyiye gitmek, daha iyi bir zihne sahip olmak, daha iyi bir hayat kalitesine ulaşmak istiyorsanız beyninizi zorlamak zorundasınız.

Gelişim anahtarı bundan başkası değildir. Son dönemlerde "stresi yok edin" ya da "stres kötüdür" gibi laflar daha da yayılmaya başladığı ortalığa. Dikkat ederseniz bu lafları ortalığa yayan kaynakların çoğunluğu genelde size kitaplarını ya da şu hiçbir işe yaramayan meditasyon, yoga seanslarını falan satmaya çalışan umut tüccarlarıdır. Size stresi kötü bir şey olarak gösterip stresten kurtulmanız için size kendi ürünlerini teklif ederler.

Ahmakları kandırmak için ne harika bir yöntem ama!

Evet şu vakte kadar duyduklarınızdan farklı bir cümle olacak ve hoşunuza gitmeyecek belki ama yine de söylemek zorundayım; Stres sizi ileri götürür.

Düşünün, bir insan neden stres altında olur ? Çünkü konfor alanının dışına çıkmıştır. Hiç tanımadığınız bir ortama girer ve stres yaparsınız, zor bir görev üstlenir ve stres yaparsınız, karar vermeniz gereken bir konu vardır ve stres yaparsınız...

Stres ancak siz kendi konfor alanınızdan çıktığınızda var olacaktır. Beyniniz size "hey dostum, bak evet bu benim gelişmem için harika bir fırsat ama yine de lütfen konfor alanına geri dön" demektedir. Yani, siz konfor alanınızın dışına çıkmadığınız müddetçe stres de var olmayacaktır. Bazı insanlar kendilerini stresli durumlar altına sokmanın gelişimleri için oldukça önemli olduğunu bilirler. Tarihteki başarılı insanlara bakarsanız hepsinde bu ortak gerçeği göreceksinizdir.

Başarılı insanlar öyle sıradan insanların ilgi duydukları basit konularla uğraşmazlar. Kendilerine zorlu görevler verir ve bu görevleri yerine getirirler. Bu görevlerin sorumluluğunu üstlendikleri zaman zorlanacaklarını da bilirler ama gelişimleri için bunun elzem olduğunun da farkında olurlar. Yani, stresi bir düşman haline değil tam tersine en yakın dostu haline getirirler.

Mesela, yeni insanlarla tanışmaktan korkuyorsunuz birçoğunuz. Buradaki tüm yazıları okuyorsunuz ama tek bir açılış bile yapamayanlarınız var aranızda. Yapanlarınız bile bu konuda sürekli pratik yapmaktan ve kendini daha iyi ve daha mükemmel hale getirmekten çekiniyor. Bulunduğunuz noktada sayıklayıp durduktan sonra da gönüllü emekliliğe ayrılıyorsunuz.

Unutmayın, beyniniz zorlandıkça gelişen bir organdır. Tabi ki bundan kastım limitinizi aşan şeylere öyle bir anda girmeniz demek değildir fakat kendi sınırınızı bilip bu sınırı en üst düzeyine kadar kullanabilmektir. Zaten, emin olun, bir zaman sonra bu sınırın da yukarısına çıkmaya başlayacaksınız çünkü siz kendinizi zorladıkça beyniniz de kendini geliştirmeye başlayacak ve şu an başladığınız sınırlarınız ile bir zaman sonraki sınırlarınız bir olmayacak.

Ben gelişimin anahtarını sadece bunda görüyorum. Beyninizi zorladığınız ve asla bir "son nokta"sı olmayan bir gelişim içinde bulunduğunuz taktirde istediğiniz hayat şartlarını elde etmeye başlayabilirsiniz. Hedefiniz daima yapabileceğinizin bir tık daha zoru olsun ve bunu başardıktan sonra da yine kapasitenizin biraz daha yukarısında bir zorluk ile devam edin. Bunu yaparsanız eminim ki gelişimin ne olduğunu bu sefer tam olarak anlayacaksınız.


NOT: Stresin zihnin gelişimi üzerine faydaları ve stresin aslında hiç de düşündüğümüz gibi olumsuz bir durum olmadığını bilimsel çalışmalar eşliğinde anlatan Kelly McGonigal'ın 'Sahip Olduğunuz Stresi Doğru Kullanmak' adlı eserini hepinize öneriyorum.
Her yazısını kaydettiğim adam. Bilmiyorum ama senin yazılarını okurken bilge bir dedeyi dinler gibi bakıyorum.
 
Buna sizler ve forumdaki paylaşımlarınız da dahil olmak üzere uzun zamandır çevremdekileri gözlemliyorum. Herkes neredeyse minimum bir tane olmak üzere herhangi bir konudan şikayetçi. Bulunduğu konumu sevmiyor, yaşadığı hayattan memnun değil, hayatının her alanında daha iyiye gitmek istiyor...

Eğer şu çekim yasası saçmalığına inananlardan değilseniz o halde siz de benim gibi bu yukarıda saydığım taleplerin eyleme geçilmediği taktirde hiçbir işe yaramayacaklarını bilip bu serzenişlerde bulunanlara gülüyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, gelişimin tek anahtarı seçtiğiniz konuda sürekli ve sürekli daha iyiye gitmektir.

Bakın bu yukarıda yazdığım cümleyi tekrar okuyun. Bir konuda kendinizi geliştirmek istiyorsanız bu konuda kendinizi asla bir durak noktası olmaksızın daha iyiye ve daha mükemmele doğru götürmek zorundasınız.

Son yapılan araştırmaların da gösterdiği üzere mental yani bilişsel problemlerin başlıca kaynağı olarak "konfor ihtiyacı" görülüyor. Yani, siz içine saplandığınız bu konfor bataklığından kendinizi kurtarmak için harekete geçmezseniz beyniniz de günden güne geriliyor ve bunun sonucunu başta zihinsel sağlık problemleri olmak üzere koca bir mutsuzluk olarak alıyorsunuz. İşin ilginç yanı beynimizin kendisini gerileten bu konfora aşık olmasıdır. Tıpkı bir Stockholm sendromu gibi. Beyinlerimiz konfor alanında bulunmayı seviyor ama bu konfor kendisini günden güne eriyip bitiriyor.

Eğer daha iyiye gitmek, daha iyi bir zihne sahip olmak, daha iyi bir hayat kalitesine ulaşmak istiyorsanız beyninizi zorlamak zorundasınız.

Gelişim anahtarı bundan başkası değildir. Son dönemlerde "stresi yok edin" ya da "stres kötüdür" gibi laflar daha da yayılmaya başladığı ortalığa. Dikkat ederseniz bu lafları ortalığa yayan kaynakların çoğunluğu genelde size kitaplarını ya da şu hiçbir işe yaramayan meditasyon, yoga seanslarını falan satmaya çalışan umut tüccarlarıdır. Size stresi kötü bir şey olarak gösterip stresten kurtulmanız için size kendi ürünlerini teklif ederler.

Ahmakları kandırmak için ne harika bir yöntem ama!

Evet şu vakte kadar duyduklarınızdan farklı bir cümle olacak ve hoşunuza gitmeyecek belki ama yine de söylemek zorundayım; Stres sizi ileri götürür.

Düşünün, bir insan neden stres altında olur ? Çünkü konfor alanının dışına çıkmıştır. Hiç tanımadığınız bir ortama girer ve stres yaparsınız, zor bir görev üstlenir ve stres yaparsınız, karar vermeniz gereken bir konu vardır ve stres yaparsınız...

Stres ancak siz kendi konfor alanınızdan çıktığınızda var olacaktır. Beyniniz size "hey dostum, bak evet bu benim gelişmem için harika bir fırsat ama yine de lütfen konfor alanına geri dön" demektedir. Yani, siz konfor alanınızın dışına çıkmadığınız müddetçe stres de var olmayacaktır. Bazı insanlar kendilerini stresli durumlar altına sokmanın gelişimleri için oldukça önemli olduğunu bilirler. Tarihteki başarılı insanlara bakarsanız hepsinde bu ortak gerçeği göreceksinizdir.

Başarılı insanlar öyle sıradan insanların ilgi duydukları basit konularla uğraşmazlar. Kendilerine zorlu görevler verir ve bu görevleri yerine getirirler. Bu görevlerin sorumluluğunu üstlendikleri zaman zorlanacaklarını da bilirler ama gelişimleri için bunun elzem olduğunun da farkında olurlar. Yani, stresi bir düşman haline değil tam tersine en yakın dostu haline getirirler.

Mesela, yeni insanlarla tanışmaktan korkuyorsunuz birçoğunuz. Buradaki tüm yazıları okuyorsunuz ama tek bir açılış bile yapamayanlarınız var aranızda. Yapanlarınız bile bu konuda sürekli pratik yapmaktan ve kendini daha iyi ve daha mükemmel hale getirmekten çekiniyor. Bulunduğunuz noktada sayıklayıp durduktan sonra da gönüllü emekliliğe ayrılıyorsunuz.

Unutmayın, beyniniz zorlandıkça gelişen bir organdır. Tabi ki bundan kastım limitinizi aşan şeylere öyle bir anda girmeniz demek değildir fakat kendi sınırınızı bilip bu sınırı en üst düzeyine kadar kullanabilmektir. Zaten, emin olun, bir zaman sonra bu sınırın da yukarısına çıkmaya başlayacaksınız çünkü siz kendinizi zorladıkça beyniniz de kendini geliştirmeye başlayacak ve şu an başladığınız sınırlarınız ile bir zaman sonraki sınırlarınız bir olmayacak.

Ben gelişimin anahtarını sadece bunda görüyorum. Beyninizi zorladığınız ve asla bir "son nokta"sı olmayan bir gelişim içinde bulunduğunuz taktirde istediğiniz hayat şartlarını elde etmeye başlayabilirsiniz. Hedefiniz daima yapabileceğinizin bir tık daha zoru olsun ve bunu başardıktan sonra da yine kapasitenizin biraz daha yukarısında bir zorluk ile devam edin. Bunu yaparsanız eminim ki gelişimin ne olduğunu bu sefer tam olarak anlayacaksınız.


NOT: Stresin zihnin gelişimi üzerine faydaları ve stresin aslında hiç de düşündüğümüz gibi olumsuz bir durum olmadığını bilimsel çalışmalar eşliğinde anlatan Kelly McGonigal'ın 'Sahip Olduğunuz Stresi Doğru Kullanmak' adlı eserini hepinize öneriyorum.
Üstat senin Konu açtığını görünce çok mutlu oluyorum Rica etsem en az 1 haftadan 1 makale yazarmisin ?
 
Bu tıpkı vücut geliştirmeye benziyor. Düşük ve alıştığın kilolarla (konfor alanı) çalışırsan gelişemezsin. Fakat antrenmandaki stresi ağır kilolarla artırarak (konfor alanından çıkarak) gelişirsin, gibi.
 
Hocam kronik stresin telomerleri kısalttığı ve yaşlanmayı hızlandırdığı da biliniyor. Fazla stres de iyi değil yani
 
Buna sizler ve forumdaki paylaşımlarınız da dahil olmak üzere uzun zamandır çevremdekileri gözlemliyorum. Herkes neredeyse minimum bir tane olmak üzere herhangi bir konudan şikayetçi. Bulunduğu konumu sevmiyor, yaşadığı hayattan memnun değil, hayatının her alanında daha iyiye gitmek istiyor...

Eğer şu çekim yasası saçmalığına inananlardan değilseniz o halde siz de benim gibi bu yukarıda saydığım taleplerin eyleme geçilmediği taktirde hiçbir işe yaramayacaklarını bilip bu serzenişlerde bulunanlara gülüyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, gelişimin tek anahtarı seçtiğiniz konuda sürekli ve sürekli daha iyiye gitmektir.

Bakın bu yukarıda yazdığım cümleyi tekrar okuyun. Bir konuda kendinizi geliştirmek istiyorsanız bu konuda kendinizi asla bir durak noktası olmaksızın daha iyiye ve daha mükemmele doğru götürmek zorundasınız.

Son yapılan araştırmaların da gösterdiği üzere mental yani bilişsel problemlerin başlıca kaynağı olarak "konfor ihtiyacı" görülüyor. Yani, siz içine saplandığınız bu konfor bataklığından kendinizi kurtarmak için harekete geçmezseniz beyniniz de günden güne geriliyor ve bunun sonucunu başta zihinsel sağlık problemleri olmak üzere koca bir mutsuzluk olarak alıyorsunuz. İşin ilginç yanı beynimizin kendisini gerileten bu konfora aşık olmasıdır. Tıpkı bir Stockholm sendromu gibi. Beyinlerimiz konfor alanında bulunmayı seviyor ama bu konfor kendisini günden güne eriyip bitiriyor.

Eğer daha iyiye gitmek, daha iyi bir zihne sahip olmak, daha iyi bir hayat kalitesine ulaşmak istiyorsanız beyninizi zorlamak zorundasınız.

Gelişim anahtarı bundan başkası değildir. Son dönemlerde "stresi yok edin" ya da "stres kötüdür" gibi laflar daha da yayılmaya başladığı ortalığa. Dikkat ederseniz bu lafları ortalığa yayan kaynakların çoğunluğu genelde size kitaplarını ya da şu hiçbir işe yaramayan meditasyon, yoga seanslarını falan satmaya çalışan umut tüccarlarıdır. Size stresi kötü bir şey olarak gösterip stresten kurtulmanız için size kendi ürünlerini teklif ederler.

Ahmakları kandırmak için ne harika bir yöntem ama!

Evet şu vakte kadar duyduklarınızdan farklı bir cümle olacak ve hoşunuza gitmeyecek belki ama yine de söylemek zorundayım; Stres sizi ileri götürür.

Düşünün, bir insan neden stres altında olur ? Çünkü konfor alanının dışına çıkmıştır. Hiç tanımadığınız bir ortama girer ve stres yaparsınız, zor bir görev üstlenir ve stres yaparsınız, karar vermeniz gereken bir konu vardır ve stres yaparsınız...

Stres ancak siz kendi konfor alanınızdan çıktığınızda var olacaktır. Beyniniz size "hey dostum, bak evet bu benim gelişmem için harika bir fırsat ama yine de lütfen konfor alanına geri dön" demektedir. Yani, siz konfor alanınızın dışına çıkmadığınız müddetçe stres de var olmayacaktır. Bazı insanlar kendilerini stresli durumlar altına sokmanın gelişimleri için oldukça önemli olduğunu bilirler. Tarihteki başarılı insanlara bakarsanız hepsinde bu ortak gerçeği göreceksinizdir.

Başarılı insanlar öyle sıradan insanların ilgi duydukları basit konularla uğraşmazlar. Kendilerine zorlu görevler verir ve bu görevleri yerine getirirler. Bu görevlerin sorumluluğunu üstlendikleri zaman zorlanacaklarını da bilirler ama gelişimleri için bunun elzem olduğunun da farkında olurlar. Yani, stresi bir düşman haline değil tam tersine en yakın dostu haline getirirler.

Mesela, yeni insanlarla tanışmaktan korkuyorsunuz birçoğunuz. Buradaki tüm yazıları okuyorsunuz ama tek bir açılış bile yapamayanlarınız var aranızda. Yapanlarınız bile bu konuda sürekli pratik yapmaktan ve kendini daha iyi ve daha mükemmel hale getirmekten çekiniyor. Bulunduğunuz noktada sayıklayıp durduktan sonra da gönüllü emekliliğe ayrılıyorsunuz.

Unutmayın, beyniniz zorlandıkça gelişen bir organdır. Tabi ki bundan kastım limitinizi aşan şeylere öyle bir anda girmeniz demek değildir fakat kendi sınırınızı bilip bu sınırı en üst düzeyine kadar kullanabilmektir. Zaten, emin olun, bir zaman sonra bu sınırın da yukarısına çıkmaya başlayacaksınız çünkü siz kendinizi zorladıkça beyniniz de kendini geliştirmeye başlayacak ve şu an başladığınız sınırlarınız ile bir zaman sonraki sınırlarınız bir olmayacak.

Ben gelişimin anahtarını sadece bunda görüyorum. Beyninizi zorladığınız ve asla bir "son nokta"sı olmayan bir gelişim içinde bulunduğunuz taktirde istediğiniz hayat şartlarını elde etmeye başlayabilirsiniz. Hedefiniz daima yapabileceğinizin bir tık daha zoru olsun ve bunu başardıktan sonra da yine kapasitenizin biraz daha yukarısında bir zorluk ile devam edin. Bunu yaparsanız eminim ki gelişimin ne olduğunu bu sefer tam olarak anlayacaksınız.


NOT: Stresin zihnin gelişimi üzerine faydaları ve stresin aslında hiç de düşündüğümüz gibi olumsuz bir durum olmadığını bilimsel çalışmalar eşliğinde anlatan Kelly McGonigal'ın 'Sahip Olduğunuz Stresi Doğru Kullanmak' adlı eserini hepinize öneriyorum.
Ya kral öldün sandım nerelerdesin nolur daha çok aktif ol forum kitlesini sevmiyosan blog da yazabilirsin aktif ol yeter
 
Kick boksa ilk başladığımda çok yeniydim ve antrenman çok zor gözüküyordu.5-10 Yıllık tecrübeli abiler gözümde bir tanrıydı resmen.Hiç bir antrenmanı kaçırmadım ve baktım ki vucüdum bu duruma alıştı.Olduğum yerde sayıyordum.Daha sonra ringe çıkmaya başladım.Aşırı stresliydim çünkü her yanlışım kafama bir yumruk olarak patlıyordu.Başka seçeneğim yoktu ya konfor alanıma dönüp sporu bırakacaktım ya da reflekslerimi geliştirip o yumruklarımı yemiyecektim.Artık ring odaklı çalışmaya başladım hatalarımı düzelttim ve teknik ağırlıklı çalıştım hep.Bu sefer ringe çıktığımda eskisinden çok daha iyiydim.O gözümde büyüttüğüm adamları sıkı çalışmam sayesinde hayal bile edemiyeceğim bir şekilde indiriyordum.İnsanın çalışırsa her şeyi başarabileceğini anladım.Artık ringte yapılan sparring'de zorlamayınca daha fazlasını istedim.Artık tek idman yerine 2 idman yapmaya başladım.Tabiki zaman geçtikçe bu durumada alıştım.Sonra müsabakaya çıkacaksın dediler.Hayatımda bu kadar stres yaşadığımı hatırlamıyorum.Belkide 10 yıllık türkiye şampiyonu ile aynı ringe çıkacaktım.Ringte dayak yeme ihtimalim,rezil olma ihtimalim çok fazlaydı.Aradaki farkı kapatmalıydım.Yaşadığım stres sayesinde artık boş durduğum her saat vicdan azabı çekiyordum.Sabahın 6'sında kalkıp koşulara gitmeye başladım,akşamında ise çift antrenman.Evet ilk maçımda puanla yenildim ama olduğum noktadan o kadar ileri gitmiştim ve gelişmiştim ki kendimi tanıyamaz hale geldim.(gerçekten de kurada türkiye şampiyonu birisi çıktı karşıma)

Kısaca kuşçubaşının da dediği gibi beni bu noktaya getiren stresim,korkularım oldu.Ve her dibe vurmamın yaşattığı yoğun duygular sayesinde daha da güçlü ayağa kalktım.Mükemmel bir yazı daha fazlasını bekliyoruz kuşçubaşı.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst