Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

Günümüz Erkekleri : Koca Duygusal Bebekler

Evet arkadaşlar erkekler olarak en büyük problemlerimizden bir tanesi .Sürekli ağlama modundayız anasını satayım.Karşılaştığımız ilk sorunda koşa koşa uzaklaşıyoruz o problemden.Genç kesimin artık tüm hayat amacı ''doğru kişiyi'' bulmak ve ömrünün sonuna kadar mutlu yaşamak olmuş.Bir hayal buhranın da yaşıyoruz.Ortada ki vizyonsuzluktan bahsetmiyorum bile.Genlerimiz de mücadele, mantık, risk almak var iken, risk almaktan korkan ,duygusal davranan, ve sorumluluk almaktan aciz insanlara dönüştük.24 saat instagram'da diğerlerinin mükemmel hayatına bakarken iç geçirip depresyona giren mi dersin, yoksa twitter'da ilgi almak isteyen bir kızın 170 boyu olan erkek değildir tweetine takılıp bunu kompleks haline getiren elemanlar mı.İliklerimize kadar tembelleştik.En derinlerimizde hep olumsuz şeylere inandık ve gerçekliğimiz haline geldi.En önemlisi hiç bir şeyin sorumluluğunu alamayacak kadar da korkak insanlara dönüştük.

Neden bir kadına bağlanıyoruz , aşık oluyoruz ? neden karşı taraf kısa bir sürede unuturken biz yıllarca saplantı haline getiriyoruz ve onlar kendisini pekte takmayan insanların peşinde koşuyor bunu hiç düşündün mü ? Çünkü rollerimizi değiştirmişiz.Çünkü sen kocaman duygusal bir bebek haline gelmişsin ve kız bu durumdan iğreniyor.Kızın yapması gereken şeyleri erkek tarafı yapıyor.Yani kızın sırtına da erkeğin alması gereken sorumlulukları yüklüyorsun.Haliyle arada cinsel çekim falan kalmıyor.Üzgünüm ama elinde kalan tek şey arkadaş etiketi ve bunu sonuna kadar hak ediyorsun.

Tek hayat amacı kadınlar olan, her gün onu hayal edip 1 kelimesinde saatlerce mana arayan ,görüldü attığı zaman çılgına dönen adamları görüyorum. Red yediği zaman ise karşı tarafı suçlayıp kadın düşmanı olma eğilimine giriyorlar.Ulan o kadını gözünde büyüten , bilinçaltının en derinlerine yerleştirip tanrıçaya dönüştüren kimdi ? Evet öz eleştiri yapmaktan da aciz bir hale gelmişiz.Eşşek gibi aynı hataları yapıp ders falan çıkarmıyoruz.Birde bunu ''ben o kıza 8 yılımı verdim'' gibi ahmaklığını övünerek anlatan insanlar var orası ayrı konu.

Ülkemizdeki kızların, elinde binlerce erkek alternatifi varken, gerçek erkeğe aç durumdalar.Bunun örneğini ülkemizde sabıkalı erkeklere duyulan ilgiden anlayabilirsiniz.Hayır, onu ilgi çekici kılan şişlediği adamlar değil .Gerektiğinde kıza siktiri çekmekten korkmamaları , gereksiz özgüvenleri ve cüretkar olmaları.İşte böyle erkekleri ,günümüzde ki erkekler gibi duygusal bir bebeğe çevirmek istiyor kadınlar.Bunu başaramadıkça da daha çok bağlanıyor.İstedikleri gereksiz iltifatlar veya efendilik değil.Kadınlar kovalamak , sevilmek, ilişkiyi çekip çevirmek, bunun uğruna mücadele etmek, en önemlisi karşısında gerçek bir erkek istiyor.Zaten hiç bir erkeksi özelliği olmayan biri için neden çaba sarf edecekler ki ?İşte bu noktada efendi çocuk , p*ç çocuk tartışması ortaya çıkıyor.Ama olayın iyi veya kötü çocuk olmakla bir alakası yok.

Bir amacımız yok.Ne Eski çağlarda ki gibi ne avcılıkla uğraşıyoruz , ne de 2.dünya savaşında bir askeriz.Önümüz de milyonlarca kariyer seçenekleri, her hafta yeni çıkan bir meslek var.Elimizin altında da dünya kadar bilgi var.Lakin teknoloji bizi o kadar kör etmiş ve tembelleştirmiş ki sadece kaçınılmaz sonu erteliyoruz.Her gün sahte beğenilerle kendimizi tatmin edip zamanımızı öldürüyoruz.Sevdiğin işi yap diyor herkes.Sorun şu ki sevdiğimiz bir iş yok.Her türlü hazı ,tatmini zaten teknoloji sayesinde sağlıyoruz.Uzuvlarımız o kadar kör halde ki hayattan zevk almak çok zor geliyor.Sanki ayaklarımıza tuğla bağlanıp denize atılmış gibiyiz , sorun şu ki tuğladan kurtulmadan kıyıya yüzmeye çalışıyoruz.Bizi zehirleyen şeyler yaşam tarzımız haline gelmiş.


Sürekli bildiğimiz şeyleri anlatan 3-5 tane mankafanın videolarından medet umuyoruz.Sabah 5'te kalk , 10 Litre su iç ,yazılım öğren, aç karna 31 çek ve milyonersin.Sürekli birileri yapmamız gereken şeyleri söylüyor.Cidden neden başka birinin çok çalış, asla pes etme o işi başarırsın demesine ihtiyaç duyuyoruz ki ? Çünkü sonuç odaklıyız ve bize hayal satılmasını seviyoruz.Bunun yerine irademizi terbiye etmeye odaklansak, devamlılığı nasıl sağlayacağımızı öğrenmeye çalışsak ve bunları tecrübe etsek çok daha fazla yol katetmezmiyiz ? Çoğu öğrenci sınav haftasından bir kaç gün önce deli gibi sınava çalışır ve bir şekilde geçer.1-2 haftaya kalmadan o bilgiler uçar gider tabi kafadan.Çünkü o derslere ,makinanın parçlarına,veya fizik formüllerine istemediğimiz bir zorunluluk gibi bakarız.İşin içine duygu girmez ve gittikçe soğuruz.Oysaki öğrenme isteği olan biri için en zor ders bile ilgi çekici gelir.Çünkü yeni bir şeyler öğreniyordur, keşfediyordur.Demek istediğim şey sorun algımız da olabilir mi ? Ders çalış , spor yap , para kazan.Bunları beyinde bir zorunluluk haline getirip kendimize işkence çektirmek yerine , yeni bir şeyler öğrenme hevesiyle başlasak ,sürekli üstüne koyarak ilerlesek ve yaptığımız işi eğlenceli bir hale getirsek zaten bu motivasyon zırvalıklarına ihtiyacımız kalmayacak.

Hiç bir zaman gökten bir melek inip hayatımızı değiştirmeyecek veya hayatla olan savaşımız sona ermeyecek.Bir gün arayıp bulacağın ''doğru kişi'' zırvalığı kendinin en iyi haline gelmedikten sonra hayal olup uçacak.Ve her olaya duygusal bakıp ,sürekli suçu başkalarına attığımız sürece asla kendimizin en iyi haline gelemeyeceğiz.Bu dünya zevkler ve acılarla dolu.Hala hayatta olduğunu unutma.Bir ömür ağlayarak geçmez.Hayatınızı en güzel şekilde yaşamanız dileğiyle...
güzel yazı güzel konu. hayatını robot işleviyle yaşayan mallara kapak bize ilham olsun bunlar.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst