Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

Hayatın gerçekleri P12

Çökerken de yalnız başınızasınızdır. Ayağa kalkarken de yalnız başınasınızdır. Bu hayatta her şeyi yalnız başınıza keşfedecek ve deneyimleyeceksiniz. Bu satırlar da size ne kadar rehberlik edecek olsam da benim diyeceklerim bitince yine yalnız başınıza kalacaksınız. Ben or*spu cocuklarının yaşadığı dünyada sizi dimdik kalmanız için hazırlayacağım. Daha sonrası sizin ne kadar dik durabileceğinize ve ne kadar güçlü olduğunuza bağlı olarak rotanızı kendiniz çizeceksiniz. Hepimiz ana omurga olarak aynı doğrultuda olsakta herkes farklı caddelere girecek, Sonra o caddeler farklı sokaklara götürecek. Kim bilir? Belki bir yerde sokaklarımız kesişir ama siz farklı yoldan gideceksiniz biz farklı yoldan. Ne siz benim gittiğim yoldaki engelleri yaşayacaksınız ne de ben sizin gittiğiniz yollardaki engelleri göreceğim. Çukura girsekte yardım eli uzatan olmasa bile çıkmasını bileceğiz. Yalnızca kendimize güveneceğiz bu hayatta. Herkesin her şeyin gelip geçici olduğunu bileceğiz. Yalnızca kendimize yaptığımız yatırımın kalıcı olduğunu bileceğiz. Başka insanları hayat amacımız haline getirmeyeceğiz. Bu kadar fasıl yeter devam edelim.

Her şey ağır gelmişti bana beyler... 17 yaşındaki bir insanın kaldıramayacağı kadar ağırdı. Ama insanı öldürmeyen şey yine de güçlendiriyordu. Kaç kere intihar etmeyi düşündüm. Ama yapamadım. Bir şey bana hayatta engel olmuştu. İçimde intikam duygusu kabarıyordu. Ben daha güçlenecektim. Daha sağlam kalkacaktım ayağa. Bir or*spu için hayatımı tüketmeyecektim. Daha yaşayacağım çok şey vardı. Bu düşünceden vazgeçip duygusuz moda girdim. Artık yüzüm binde bir gülüyordu. Neredeyse her an poker face' idim. Ne bir mimik vardı yüzümde ne bir üzüntü. Sadece düz bir surat görüyordunuz. Evet evet o bendim işte. O sıralarda mahallede bir tekel dükkanı vardı. Ayhan piçiyle eskiden giderdik. Yoldan geçerken dükkanın sahibi nesimi çağırdı beni. Hayrola dalgınsın canını sıkan bir şey mi oldu dedi? Anlattım bende her şeyi. Nesimi de üzüldü ama sinirlendi. Ver kızın numarasını aynısını ona yaşatayım dedi. Yok siktir et dedim. Yine de o benim özelimdi bir zamanlar. Ne kadar kızsam da yapamadım. Kıyamıyordum. Kalbim öylesine iyiydi ama karşılığı böyle almıyordum...

Nesimi de uyuşturucu bağımlısı biriydi. Tekin değildi. Hırsızlık, Uyuşturucu ve kavga dövüş her bok vardı hayatında. Ailesi de aşırı boktan bir aileydi. O gün tekel de otururken dur ben senin kafanı yerine getiriyim dedi. 70'lik votka şisesi açtı benim için. Benden dedi. Dükkanda otururken bir yandan müşteriler geliyordu. Bir yandan içiyorduk. Hayatımda biradan başka bir şey içmemiş ben ilk defa votka içiyordum. Tadı acı değildi ama içinizden akarken nefes borunuzu yakıyordu. Her yakışında hilali düşündüm. Ayhanı düşündüm. Nesimiye ayhandan söz etmedim. Onun olayını anlatmadım. Sonuçta o tanıştırmıştı. Diyemezdim. O bir sır olarak kaldı. Daha sonraki aylarda ayhanla bir şekilde barıştık. Çünkü aşırı saftım. O gün 70'lik şişeyi devirdik. Dışarıda lapa lapa kar yağıyordu. Gittim karın üstüne uzandım. Hiç bir şey üşütmüyor aksine içim yanıyordu. Üstümden montuda çıkardım. İnce bir penye ile dolaştım sokaklarda. İçim yanıyordu içim. Mübalağa olarak değil gerçekten yanıyordu. Vokta içimi yakıyordu. İlk defa içmiştim. Fena çarpmıştı. Ama yaşattığı kafa hoşuma gitti. İlk defa eğleniyor gibiydim. O an nasıl olduysa hilal aklımdan çıkmıştı. Sadece yürüdüm. Siz diyin 5-10 KM ben diyeyim 15-20 KM kadar yürüdüm. Nereye gittiğimi bile bilmiyordum. Yol nereye götürürse oraya gidiyordum. Yanımda geçenler bu deli üşümüyor mu diye hayretler içerisinde bakıyordu. Annemler arıyordu. Arkadaşımda kalacağımı söyleyip telefonu kapattım. Sadece yürüdüm. Gece yarısı olduğunda ben hala yürüyordum. Gittikçe alkolün etkisi geçmeye başladı. Birden üşüme hissi geldi. Montum yanımdaydı giydim üstüme. Resmen titriyordum. Meğer içim yanarken dışım üşüyormuş. O an fark edememiştim. Bir tane yol üstünde çorbacı gördüm. Cebimde 20 TL vardı hepsini verdim. Adam bana çorba yaptı içtim. İçim ısınmıştı tekrar ve yüzüme kan geldiğini hissetmiştim. Resmen kanım donmuştu. Çorbayı içince açıldığını kanın dolaştığını hissettim. Tüm paramı çorbacıya verip evin yolunu tuttum. Sabah saat 6.40 civarıydı. İçim üşüyor. Gözlerimin altı torba torba olmuştu. Başım ağrıyordu. Alkol ağır gelmişti bünyeme. Eve gittim akşam 18:00 civarlarına kadar uyudum. Annem alkol içtiğimi anlamış gibiydi. İçtin mi sen dedi. Yok falan dedim ama bir türlü ikna olmamıştı. Gel ağzımı kokla istersen dedim. Kokladı. Artık etkisi geçtiğinden kokmuyordu.

Diğer gün yine nesiminin yanına gittim. Hoşuma gitmişti. Gerçeklikten uzaklaşmak. Yeniden hayattan keyif alabilmek. Kendimi kandırabilmek. Bu sefer 70.lik viski açtı. Bak bu da benden ama bundan sonrasında para alırım demişti. Tamam dedim. Ama o beleş verdiği şeylerin bile acısını çıkartacağını benden bilmiyordum. 70'lik Jack Daniels açtık. Koyduk bardaklara sek şekilde içiyorum ben. Nesimi ise meyve suyu karıştırıyordu. Gel sana da karıştırıyım dese de ben istemiyordum. İçim yanıyordu ağzım yansa ne olacaktı? Viskinin tadı acıydı ve iğrenç midenizi bulandırırdı. Alkol oranı %70'den fazla olduğundan hemen kafa yapıyordu. İçtikten 5-10 dakika kafasının geldiğini hissediyordum. ilk defa uzun zamandır mutlu olmuştum. Hilalden ayrılalı 1 ay olmuştu ama acısı hala taze sıpsıcacık içimdeydi. Ne yaptıysam unutamıyordum. Viski şişesinin dibine kadar yarısını ben içtim yarısını nesimi içti. Ağır gelmişti. Böyle alkol oranı fazla bir içki bana aşırı ağır gelmişti. Götü başı dağıtmıştık. Her boka gülüyordum. Yoldan geçen adamlarla kavga çıkarıyordum. Ne bakıyonla ya..rram diyordum. Sanki içimdeki canavar ortaya çıkmış gibiydi. Ama aşırı mutluydum. Nesimiyle dükkandan çıkıp oyun havası bile oynadık. Ama gerçekten keyif alıyordum. Gerçekten kendimi kandırmadan zıplayıp hopluyordum. İçim mutlulukla dolmuştu. Bir anlığına mutlu olabilmiştim. Sonra eve gidince bir dünya da kusmuştum. O içki benim gibi toleranssız birine aşırı ağır gelmişti. Alkol her kötülüğün anasıdır diye sonuçta boşuna dememişlerdi. Ben akıllanmıyor. Para da bulamıyordum. Staj parasından aldığım paraları içkilere yatırıyordum. Ailem sorduğunda ise okuldan istediler diyordum. Artık staj parası yetmemeye başlamıştı. Sigarama ve alkolüme hiç bir para yetmiyordu. Bende çaktırmadan evdeki eşyaları bir bir satmaya başladım. Bizimkiler sorduğunda artık kullanmıyorum işime yaramıyor diye geçiştiriyordum. Bilgisayarımı, Telefonumu, Aklınıza gelen her şeyi satıyordum. Yatağımı bile sattım. Koltuğun üstünde uyuyordum. O derece çökmüştüm. Bizimkiler sorduğunda orada rahat uyuyamıyordum zaten diyordum. Ama artık alkol eskisi gibi mutlu etmiyor. Aksine daha da üzüyordu. Sanırım ilklere mahsusmuş. İçtikçe hilal aklıma daha da saplanıyordu. Unutmam gerektiğinin farkındaydım ama unutamıyordum. Kimse de bana yardım eli uzatmıyordu. Dersler ve okul umrumda değildi. Devamsızlık 30 günü geçmişti. Tüm derslerim 50 puan altına düşmüştü. Ama bu durum zerre umurumda değildi. Beni seven bir kişi gitmişti. Sikerlerdi dersi. Beni kabul eden hilal gitmişti. Hayat amacım yapmıştım onu. Evlenecektik biz. Hayallerimiz vardı...

Daha beter bir alışkanlığa başladım. Kimyasallara... Nesimi artık alkol seni etkilemiyor. Gel sana bir kimyasal vereyim de kafan yerine gelsin diyordu. İçeçeğimiz maddenin adı BONZAİ idi. Hayda... Hayatım iyice boka batıyordu. Çareyi alkolde ve maddelerde bulmaya başlamıştım. İçtikçe aklıma hilal gelip onu arıyordum ama hiç birini açmıyor bana küfürler ediyor bir daha aramamı söylüyordu. Yapamıyordum her içtiğimde tekrar arıyordum. Onun fino köpeği gibi olmuştum. Onsuz yapamıyordum. Bonzai bong şeklinde içiliyormuş. Bir pet şişenin içine su doldurup kapağını kimyasal otu koyup pet şişenin içindeki dumanı içine çekilerek içiliyordu. Sonumuz hayırlısı diyordum bir yandan.. Bir yandan korkuyordum. İlk defa böyle bir şey deneyecektim. Nesimi korkma olum bir şey olmaz diyordu. Bir cesaret içime çektim. 8 saniye sonra dünyam döndü. Her şey yavaşlamıştı. Elim kolum, Çevredeki yaşayan her şey. Nesiminin sesi bir garipleşmişti. Bana bakıp gülüyordu. Tipi bana aşırı komik gelmişti. Bende dakikalarca ona bakıp kahkaha attım. Sonra ayağa kalktım. Sarhoş gibi denge problemi yaşıyordum. Attığım adımlar bir sağa bir sola gidiyordu. Sonra halüsinasyonlar görmeye başladım. Dışarıya çıkıp koltuğun üstüne oturdum. Karşıdaki binalar firavun başı olup beni izliyorlardı. Yanımdan bir çiftin elinde büyükçe bir köpek vardı. Köpek bendeki farklılığı hissetmiş olmalı ki gözlerime baktı. Bende o kafayla köpekle konuştum bildiğiniz dertleştim. Köpek önüme gelip oturdu. Nesimiye sorduğumda gerçekten köpek geldi mi dedim? Evet dedi. Köpeğin sahibi adam ve eşi çekmeye çalışsa da köpek önümde mıhlanmış gibiydi. Hareket etmiyor. Gözlerimin içine bakıyordu. Hala düşündükçe o köpeği acaba o hale nasıl getirdim derim. Aynı dalga boyuna mı girmiştik. İletişim mi kurmuştuk bilmiyorum. Sonra nesimiye ben gidiyorum dedim. Çıktım oradan eve gidiyorum. Yolda gelen taksinin farına dikkat ettim. Saniyenin 10/1 i yavaşlıkta farın tüm merceklerine kadar görüyordum. Havada yaydığı yuvarlağımsı ışık hüzmelerini en ince detayına kadar görüyordum. Daha önce hızla akan her şeyi hiç bu dikkatle izlememiştim. Çok hoşuma gitmişti. Hayatı yavaştan ama keyifli bir şekilde yaşıyordum. Bedenim pamuk gibiydi. Beynim aşırı rahatlamıştı. Eve gidip odama gittim hızlıca. Bizimkiler yatıyordu. Ama kafanın etkisi hala devam ediyordu. Bende benimkini açıp hilali siktiğimi düşünüp sıvazlamaya başladım. Aynı gerçek gibi hissediyordum. Beynim ilk defa böyle gerçekçi hayaller kuruyordu. Sanki o an gerçekten sevişiyorduk. Odada top patlasa kendime gelip ne oluyor lan demezdim. Öyle fokus olmuştum ki kendi düşüncelerime. Normal bir kimyasalın altında olmayan bir beyin bunu başaramayacağının farkındayım. Kimyasal bu açıdan farklı bir kapı açıyordu. Farklı bir gerçekliğe uzanıyordum. Sonra birden kafanın etkisi düşüşe geçti. Sanki her şey bitiyormuş hissi. Birden midem bulanmaya başladı. Gittim lavaboya 10 dakika falan kustum. Bizimkiler duymasın diye sessizce kusuyordum. içimdeki her şeyi boşaltmıştım. Zaten zayıftım iyice zayıflıyor, Halden enerjiden düşüyordum.

Nesimi artık benim para bulamayacağımı biliyordu. Bundan sonra benim yardımcım olursun sende dedi. Olur dedim. Nesiminin ayakçısı olmuştum. Bir lira bile vermez sadece ot içerdik. Bir gün cigara ( Esrar) Bir gün BONZAİ Bir gün nijer, Bir gün adını sanını bilmediğim otları. İyice bağımlı olmuştum. Birisi buna dur demeliydi. Ama diyemiyordum. Hilali artık unutmuştum. Adı bile aklıma gelmiyordu. Ben her gün başka keyif aleminde yüzüyordum. Gerçeklikten kopuyordum. Kendi gerçekliğimi oluşturuyordum. Bir sürü uyuşturucu bağımlısı arkadaşım oldu. Kişi neyse de çevresi o olur hesabı. Bazen ayhan piçi de bize katılırdı. Hep beraber ne bulursak içerdik. Nesimi beni barlara, Diskolara, Tekin olmayan kahvelere yollardı. Beli silahlı olan adamların mekanlarına girer. Nesimi için uyuşturucu alırdım. Her şeyi göze alarak. Vurulma, Yaralanma, Ya da polisin yakalanması olabilirdi ama her şeyi göze almıştım. Bir gün diskonun birine girdim. Alt katta tekin olmayan karanlıkta 8-10 kişi vardı. Bilardo masasının etrafında toplanmışlar kumar oynuyorlardı. Yukarıda polislerin sorgulama ışığı gibi bir ışık masanın üstünü aydınlatıyordu. Oradaki kişilerin yüzlerini güç bela görüyordum. Beni hepsi sorguya çekti. Kimsin koçum? Ne istiyorsun falan. Bende artık rajonu öğrenmiştim. Kendimi mafya gibi hissediyordum. Sırtımda çakı ve birden fazla bıçak vardı. Her ihtimale karşı üstümde taşıyordum. Şifreli ve gizli konuşmalıydım. Emanet varmış sizde dedim. Ha kafa emaneti mi dediler. Evet dedim. 20 Poşet BONZAİ alıp çıktım oradan. Ama o kişilerin hepsi mafyaydı. Beni orada sikebilirlerdi bile. O kafanın cesaretiyle gitmiştim ta inlerine kadar. Sonra lan ben nesiminin ayakçısı mı oldum sikerler dedim. Sinirlendim. O gün son bir kere içip nesimiye bir daha gelmicem dedim. Nesimi sikerler dedi. Yarrm Dedi bana. Yedin içtin öyle yok dedi. Bana kazık atacak adamın anasını sikerim dedi. Neyse paran veririz dedim. Ver o zaman dedi. Aylık staj parasını hepsini verdim. Son bir bilgisayar kalmıştı evde. Onuda laf arasında salak gibi dizi izliyorum falan diye nesimiye söylemiştim. Başka da param yoktu. Bu kadar dedim. Bu yetmez dedi. Gidiyorum ben dedim. Git bakalım görüşürüz dedi. Nesiminin hırsız adamları vardı. Bir gün evde yokken ben ve annem eve hırsız sokup ne var ne yok talan etmişlerdi. Babamın kullanmadığı telefonu, Benim laptopum, Annemin altınları, Değerli siyah deri ceketler. Hepsi ama hepsi gitmişti. or*spu cocugu nesimi 1 verip 10 almıştı. Dediğini de yapmıştı. Sonra da bilmiyorum falan yapsa da ben o piçin yaptığını biliyordum. Ama eden bulur hesabı. Dükkanını mahalleden cihangir abi nesimiye sinirlenip dükkanını yerle bir etmiş. Cam kapı bırakmamıştı. Oda benim kadar zarara girmişti. Ondan sonra bir daha nesimiyle görüşmedim. Alkol ve uyuşturucuları bıraktım. Bana göre değildi. Vücudumda değişik değişik yaralar çıkartmaya başlamıştı. Boynumda sivilce gibi şeyler çıkıyordu. Hepsi kimyasalın etkisiydi. Çok şükür ki zamanla kaybolup gittiler. Bir daha da ne ağzıma sürdüm. Ne de yanından geçtim. Bu kadarı bana yetmişti. Ben bağımlısı olamazdım. O kadar alçak birisi değildim. Bir bağımlılığım olsa bile bu saçmaların içinde boğulacak kadar olamazdı. Zira ne elde ne avuçta kalmıştı. Artık yeter demiştim...

Tam o sıralarda hayatıma "Cennet " Diye bir kız girdi. İsmi gibi cennet gibiydi. Oda P13'ün konusu olsun.
Hocam sende de ne hikayeler vardır. Devamını bekliyorum. Sırf sana destek olmak için hesabıma giriş yaptım.
-Nasıl sevebiliyorsunuz dibine koyayım? Ben mi sevemiyorum insanları yoksa siz mi çok seviyorsunuz.-
 
Hocam sende de ne hikayeler vardır. Devamını bekliyorum. Sırf sana destek olmak için hesabıma giriş yaptım.
-Nasıl sevebiliyorsunuz dibine koyayım? Ben mi sevemiyorum insanları yoksa siz mi çok seviyorsunuz.-

Psikolojik etmenler ve Bolluk oranıyla alakalı. (Çok fazla ise değeri düşüyor çok azsa artıyor. Arz talep meselesi.) Aaa sonra ne oluyor adamımız aşık olmuş.
 
@jacksparrow Geçenler de forumdan birisi sormuştu aklıma gelmişken sana da söyleyeyim. PMO yerine Alkol ve Sigara hariç (!) Neyi koyarsan koy. Zararı minimum olacaktır. Abi ben oyun bağımlısıyım ama PMO yerine bunu koydum. Kabul edilebilir mi dedi? Edilebilir dedim. Çünkü PMO yanında oyunun zararı sadece; Zaman kaybı + En fazla bilişsel uyuşukluk olur. Ama PMO zararlarını say say bitmez. Bu kişi PMO bağımlılığını tamamen atlatınca çok kolay bir şekilde oyunlara da son verebilir. Çünkü biri başaran ikiyi de başarır hatta ve hatta üç, dört, beş (...)' de başarır. Binlerce kilometrelik yolculuk tek bir adımla başlar. P13' de görüşmek üzere.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst