- Katılım
- 23 Temmuz 2018
- Mesajlar
- 208
- Tepkime puanı
- 1,037
- Şehir
- Ankara
Uzun zamandır işlerimden dolayı yazamıyorum. Sizi unuttuğumu sanmayın unutmadım. Bakın buradayım. Herkese selamlar, herkese merhaba. Lafı fazla uzatmadan maziye geri dönelim.
Sultanla 14 Şubat'ta sevgili olmuştuk. Sultanın içi içine sığmıyordu. Sultan da fazlaca miktarda dopamin (ödül sistemini aktive eden bir hormon) salgılatıyordum. O kadar fazlaydı ki gözlerinin içindeki parlama 100M öteden fark ediliyordu. Bunu başarabilmek büyük meseledir. Ama ben bilinçli değil bilinçsiz bir şekilde istemeyerek ve farkında olmayarak en büyük oyunu, en asil karakteri ve çekimin ırzına geçiyormuşum. Sultan bana bağlandıkça bağlanıyor hatta öyle bir seviyeye gelmişti ki beni neredeyse kocası gibi görüyordu
Ben de bu ilgisiyle kendimi sultana gittikçe teslim ediyordum. Bir insanın sevmesi o kadar güzel duygu ki kelimelere bile sığmıyor. Bence biz en çok bunun eksikliğini çekmişiz. Bu öyle bir boşluk yaratıyor ki fark etmiyorsunuz bile insanı içten içe tüketiyor. Bu bir hastalık değil ki teşhisi koyalım, bu bir sızı değil ki şunu tüket geçer diyelim. Bunun eksikliğini fark edebilmek bir psikolog gözü gerektirir. Bilinçaltıyla konuşturmayı gerektirir. Çevre insanı öyle etkiliyor ki bunu kelimelere sığdıramıyorum. Size bir soru: Genetik mi şu anki sizi belirler? Yoksa çevre mi? Cevabı: %25 genetik %75 çevre desem... Ne kadar önemli olduğunu anlayın artık. Çünkü tüm insanlar doğuşta hemen hemen neredeyse aynı potansiyelde doğarlar. Çevre köreltir. Bilinçaltınızı köreltir. Size bombok bir kayıt bırakırlar. O kayıtın ceremesini hayatınız boyunca çekersiniz. O yüzden o kayıtı ne kadar temiz tutarsak o size kar kalır. O kayıt her an her koşulda kirlenebileceğini söyleseydim... İnanmazdınız değil mi? İnan kardeşim benim. O kayıt her saniye tehlike altında. Her okuduğun bilgiden etkilenme. Her araştırdığın şeyi gerçek sanma. Her konuştuğun insanı gözünde doğruluk meleği olarak görme. İşte senin kayıtını bu insanlar mahvediyor
O kayıt bozulursa öyle bir etki eder ki fark bile edemezsin tüm hayatının geneline yansır ve fark etmişsin ki bir zamanlar hoşuna giden şeyi yapmaya bırakmışsın. Acaba neden? Sultan da sevgi duygusunu tatmak aşırı hoşuma gidiyordu. Ailemin veremediği şefkati ve sevgiyi o kız veriyordu. Hem sevgili gibi hem de anaç karakterle tüm her şeyi kapatıyordu. Bu da benim ona âşık olmamı sağlamıştı. Hilalden sonra ilk defa yeniden sevebiliyordum. Kendime şaşırmıştım. Vay be demiştim. Şans bile vermek istemediğin kız seni nasıl etkiledi böyle nasıl hayata döndürdü böyle? Sultanla her buluşmamızda klasik öpüşme sarılma vs ikilisinde geçiliyordu. Ama deli gibi eğleniyorduk. Mükemmel ikili olmuştuk. Gitmediğimiz yer kalmamıştır. Sultan beni öyle sahiplenirdi ki ve aramızdaki samimiyet öylesine fazlaydı ki sultan 200 lira çıkarda ödeyelim diyor o da hemen çıkartıp veriyordu. Asla ikiletmiyordu. Benden asla para istememiştir ama ben de her zaman hesabı öderdim. Hem de sultan ödemek istediği halde ödetmezdim. Şimdi bu noktada bu günümüze gelelim:
Hata 1: Hesaplar tamamen senin üstüne kalmasın!
Çözüm 1: Ortaklaşa alman usülü öde.
Çözüm 2: Oyun oynamayı teklif et. (kız kesin atlayacaktır) bir iddia veya soru yönelt. Örneğin tahmin et ben kaç yaşındayım. Bilirsen hesabı ben öderim. Bilemezsen sen gibi. (Salak olmayın diyorum kısaca. Kimseye para yedirmeyin. Para kolay kazanılmıyor. Kendinizi kullandırtmayın. Ben en başından neyi kast ediyorum? Sadece kendinize yatırım yapın. Elin kızına yatırım yapmayın. Dipnot: Kızın parası da yoksa bir zahmet ödeyin. O kadar da Hanzo'laşmaya gerek yok. Ben sadece uç kişileri uyardım.)
Sultana bağlandıkça çekimimi farkında olmadan düşüyordum. (çünkü artık onu eskisi gibi görmezden gelmiyordum. Gözümde büyüttükçe büyütüyor. Onu gözümde özel yapıyordum.) Tabii bu bir anda etkilerini göstermiyordu ama bir zigzag grafiği düşünürsek öyle aşağıya seviyeye gittikçe düşüyordu. Şimdilik bu kadar olsun. Bir yazının uzunluğu veya kısalığı önemli değildir. Önemli olan mesajıdır.
Sultanla 14 Şubat'ta sevgili olmuştuk. Sultanın içi içine sığmıyordu. Sultan da fazlaca miktarda dopamin (ödül sistemini aktive eden bir hormon) salgılatıyordum. O kadar fazlaydı ki gözlerinin içindeki parlama 100M öteden fark ediliyordu. Bunu başarabilmek büyük meseledir. Ama ben bilinçli değil bilinçsiz bir şekilde istemeyerek ve farkında olmayarak en büyük oyunu, en asil karakteri ve çekimin ırzına geçiyormuşum. Sultan bana bağlandıkça bağlanıyor hatta öyle bir seviyeye gelmişti ki beni neredeyse kocası gibi görüyordu
Ben de bu ilgisiyle kendimi sultana gittikçe teslim ediyordum. Bir insanın sevmesi o kadar güzel duygu ki kelimelere bile sığmıyor. Bence biz en çok bunun eksikliğini çekmişiz. Bu öyle bir boşluk yaratıyor ki fark etmiyorsunuz bile insanı içten içe tüketiyor. Bu bir hastalık değil ki teşhisi koyalım, bu bir sızı değil ki şunu tüket geçer diyelim. Bunun eksikliğini fark edebilmek bir psikolog gözü gerektirir. Bilinçaltıyla konuşturmayı gerektirir. Çevre insanı öyle etkiliyor ki bunu kelimelere sığdıramıyorum. Size bir soru: Genetik mi şu anki sizi belirler? Yoksa çevre mi? Cevabı: %25 genetik %75 çevre desem... Ne kadar önemli olduğunu anlayın artık. Çünkü tüm insanlar doğuşta hemen hemen neredeyse aynı potansiyelde doğarlar. Çevre köreltir. Bilinçaltınızı köreltir. Size bombok bir kayıt bırakırlar. O kayıtın ceremesini hayatınız boyunca çekersiniz. O yüzden o kayıtı ne kadar temiz tutarsak o size kar kalır. O kayıt her an her koşulda kirlenebileceğini söyleseydim... İnanmazdınız değil mi? İnan kardeşim benim. O kayıt her saniye tehlike altında. Her okuduğun bilgiden etkilenme. Her araştırdığın şeyi gerçek sanma. Her konuştuğun insanı gözünde doğruluk meleği olarak görme. İşte senin kayıtını bu insanlar mahvediyor
O kayıt bozulursa öyle bir etki eder ki fark bile edemezsin tüm hayatının geneline yansır ve fark etmişsin ki bir zamanlar hoşuna giden şeyi yapmaya bırakmışsın. Acaba neden? Sultan da sevgi duygusunu tatmak aşırı hoşuma gidiyordu. Ailemin veremediği şefkati ve sevgiyi o kız veriyordu. Hem sevgili gibi hem de anaç karakterle tüm her şeyi kapatıyordu. Bu da benim ona âşık olmamı sağlamıştı. Hilalden sonra ilk defa yeniden sevebiliyordum. Kendime şaşırmıştım. Vay be demiştim. Şans bile vermek istemediğin kız seni nasıl etkiledi böyle nasıl hayata döndürdü böyle? Sultanla her buluşmamızda klasik öpüşme sarılma vs ikilisinde geçiliyordu. Ama deli gibi eğleniyorduk. Mükemmel ikili olmuştuk. Gitmediğimiz yer kalmamıştır. Sultan beni öyle sahiplenirdi ki ve aramızdaki samimiyet öylesine fazlaydı ki sultan 200 lira çıkarda ödeyelim diyor o da hemen çıkartıp veriyordu. Asla ikiletmiyordu. Benden asla para istememiştir ama ben de her zaman hesabı öderdim. Hem de sultan ödemek istediği halde ödetmezdim. Şimdi bu noktada bu günümüze gelelim:
Hata 1: Hesaplar tamamen senin üstüne kalmasın!
Çözüm 1: Ortaklaşa alman usülü öde.
Çözüm 2: Oyun oynamayı teklif et. (kız kesin atlayacaktır) bir iddia veya soru yönelt. Örneğin tahmin et ben kaç yaşındayım. Bilirsen hesabı ben öderim. Bilemezsen sen gibi. (Salak olmayın diyorum kısaca. Kimseye para yedirmeyin. Para kolay kazanılmıyor. Kendinizi kullandırtmayın. Ben en başından neyi kast ediyorum? Sadece kendinize yatırım yapın. Elin kızına yatırım yapmayın. Dipnot: Kızın parası da yoksa bir zahmet ödeyin. O kadar da Hanzo'laşmaya gerek yok. Ben sadece uç kişileri uyardım.)
Sultana bağlandıkça çekimimi farkında olmadan düşüyordum. (çünkü artık onu eskisi gibi görmezden gelmiyordum. Gözümde büyüttükçe büyütüyor. Onu gözümde özel yapıyordum.) Tabii bu bir anda etkilerini göstermiyordu ama bir zigzag grafiği düşünürsek öyle aşağıya seviyeye gittikçe düşüyordu. Şimdilik bu kadar olsun. Bir yazının uzunluğu veya kısalığı önemli değildir. Önemli olan mesajıdır.