Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

Hayatın gerçekleri P30 (Cinsel Farklar ve Cinslerin Evrimi)

Katılım
23 Temmuz 2018
Mesajlar
208
Tepkime puanı
1,037
Şehir
Ankara
Şöyle bir karşılaştırma yapalım: Kızlar ve erkeklerin büyüme evresi... Unutmayın ki, ağaç yaşken eğilir... Yani ne olacağınızı, nasıl bir hayat süreceğinizi genleriniz kadar çevreniz de belirler. Ergenliğe kadar alacağım dönemleri, devamını sonra da inceleyebiliriz. Unutmayın, bebeklikte de dünyadan birçok ders aldınız. Şimdiki derslerden tek farkı, beynin değişim evresi büyük çoğunlukla tamamlandığı için o bilgileri çağıramamasıdır; yani hatırlamazsınız.
erkekler
Bebeklik:
Doğar doğmaz s*k fotoğrafı çekilir. -
Yaptığı her türlü pis, leş, kavgacı hareketler "erkektir" diye yorumlanır.
Dayılar, amcalar, enişteler hatta ve hatta kahvedeki amcalar kendilerini küfür ettirir; sikine bakarlar.
Halıya işese "işesin aslanım", altına sıçsa "gel ağzıma da sıç koççum benim yerim taşağını" olur.
Özel olduğu hissettirilir sonuna kadar...
Evin içinde top oynar, vazo kırar, çiçeği yolar; azar işitmez. Liste böyle uzar...

Ayrıcabilmek istemeyeceğiniz bir bilgi: Erkek çocuk annesinin memesini ilk emdiğinde anne hayatında yaşadığı en şiddetli orgazmı yaşar ve kocası artık onu mutlu edemez. O nedenle erkek çocukları kızlardan daha fazla süre anne sütüyle içli dışlı olurlar; istisnalar var tabii ki...

İlk çocukluk:
Parka çıktığında milletin bebelerini döver, laf gelmez;
Yahut gelir ama babası ona yansıtmaz asla...
Erkeklik ve dişilik kavramını kavramaya başlar.
Karşıcinsin vücuduna olan ilgisi artar.
Bebeklik dönemindeki her türlü binliği burada da yapar ama problem olmaz.

Orta çocukluk:
Derslerle tanışır.
Daha sosyal olur.
Bazı konularda ailesiyle çatışmaya başladığından büyümeye başladığını hisseder.
Artık çayı sıcak içebilir; bunu dışarıya bir güç gösterisi olarak yorumlar.
Kızlarla arasında düşmanlık ve kavgalar başlar;
Çünkü ilk defa ciddi iletişimlerini yaşar ve her söylediğine "eyvallah" denmeyeceğini öğrenir...
Bu olayla hayatının en büyük tokatlarından birisini yer...

İleri çocukluk:
İkinci çakrası açılır, bu sayede artık testisler erken de olsa işe başlayabilir.
31 çekmeyi öğrenirse, yakalanabilir ve babası tarafından akrabalara anlatılarak rezil edilir; daha doğrusu kendisi böyle düşünür.
Artık "kişi özeli" kavramını kavramaya başlar.
Kişiliği oturmaya başlar.
Kendine özenecek bir süperkahraman seçer; bu kahraman babası olabilir.
Kızlarla ciddi muhabbetlere başlar, artık bazı şeylerin farkındadır.
Çocukça da olsa bir kıza onu sevdiğini söyleyebilir. Kız da onu siktir edip öğretmene şikayet edince "Türk kızı" kavramının ne olduğunu öğrenir ve hayatının hakikaten de en büyük tokadını yer... Dışarıda ona müsamaha gösterecek insanlar yahut babası yoktur çünkü ve ona anlatılan "özelsin sen" masallarının yalan olduğuna şahit olur.

Erkeklerin ergenlik dönemi:
Kızlarla ilk ciddi muhabbetlerine başlar...
Nasıl başlamasın? Artık testisler çalışıyordur ve ergen arkadaşımız dişilere yakın olmaya çalışır.
Dişinin yanında geçirdiği her an onun için çok daha hızlı geçer ve önemlidir.
Ancak ailesindeki samimiyeti ve ilgiyi göremeyince hatayı ister istemez kendisinde arar ve zorla da olsa bir hata bulur...
Kızlardan ilgi görmek ister...
Ancak kızlar, hem genetik olarak rol kesebilme yetenekleriyle hem de ergenlikle erkeklerden daha önce tanışmanın verdiği tecrübeyle erkekleri pek siklemezler...
Çünkü onlar, abazalık dönemlerinde erkeklerden ilgi görmediler.
Unutmayalım ki erkekler henüz 2. çakrasını açacak olgunluğa erişmemesinden dolayı ergenliğe girememişti...
Ortak bir paydaları yoktu; erkek konulara çok yabancıydı. Kadın beyni ise bunu bilinçaltına yerleştirdi ve kadın istese de istemese de intikam mekanizmasının döngüsünü başlattı...
Erkek burada hayatındaki en büyük tokatlardan birini yer, yine... Çünkü vazoyu kırması, halıya işemesi gibi piçlikleri başka insanlara anlatılan, ilgi odağı birisi için en önemli dönemlerinde en önemli olduğunu düşündüğü cins tarafından siklenmemek onu duygusal ve psikolojik olarak uçuruma sürükler...
31 çekerken kızları düşünür... Bu gayet normaldir, fakat size güzel bir bilgi vereyim. Kızlarda bir hormon vardı hani, o salgılandığında nöral ağlar çok daha derin ve sık işleniyordu sinaptik noktalara... 31 çekerken düşündüğünüz kız da, sizin beyninize aynı şekilde işlenir. Bu, ona aşık olacağınız anlamına gelmez fakat beyninizde büyük bir bölüm işgal edeceği kesindir; ayrıca kızlara olan ilginizin artmasına vesile olur, onun da adı halk dilinde "abazalık" oluyor...

Ergen, kızları düşünerek titreyerek boşalır, fakat unuttuğu bir olay daha vardır... Ergen binoz o kadar başarılı bir şekilde hayal etmiştir ki kızı ve olayı, bilinçaltı bunu gerçek olarak algılar... Evet, zihniniz hayal ve gerçeği ayırt edemez; bu nedenle ikisine de aynı muameleyi ve önemi gösterir... Zihin, sürekli olarak gördüğü muamelenin bu olacağını kurgular. Ancak bizim karşimiz, öbür gün okula gittiğinde yine siklenmez... Ve zihnin kendisini sorgulamasına, yani ergenin durmadan kendisini sorgulamasına neden olur?

Sürekli olarak kendini kusursuz gören ve dünyaya karşı perspektifi tamamen tozpembe olan ergen, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı gerçeğinin tokat gibi suratına çarpmasıyla karşı karşıya kalır...
Büyük ihtimalle bir kızı köpek gibi sever, ancak duygularına karşılık bulamaz.
Oysaki kafasındaki ilk dişi profili olan annesine "seni seviyorum anne" dediğinde "ben de seni seviyorum oğlum." cevabını almıştır.
Diğer dişiler tarafından süründürülmesi, özgüvenin daha da dibe vurmasına neden olur?..
O ve ekibi sap gibi dururken, bazı arkadaşlarının (doğal bir yetenek olarak insanları manipüle edebilen ve bundan haberi olmayan şanslı alfalar) nasıl kız kaldırdığını görür...
Bir taktik olduğuna inanmaya başlar ve Google amcasına "kız tavlama taktikleri, sanatı, teknikleri" gibisinden şeyler yazar;
Her kıza aynı taktiklerle gitmeye çalışan bilinçsiz kişilerin açtığı bloglardaki saçma taktikleri okur ve uygulamaya çalışır...
Yaşı gereğiyle de taktiklerin saçmalığını anlayamamıştır... Bu taktiklere aşırı güvenmiştir ve bir kız üzerinde dener...
Sonuç olumsuz olduğundan dolayı, öz güven sıfırlanmaya çok yakındır...
Bazı kroların ise yavşaya yavşaya kızlarla çıkmaya başladığına şahit olur...
Bu kadar yavşamanın sonunda bir kız arkadaş bulur... Fakat, ürolojik bölgeyle beyin yer değiştirdiğinden dolayı kızın ne olduğunu bilmeden atlamıştır... Saftır erkek; yapabileceği piçlikler de bir yere kadardır... Kızı çok saf sever... Sonra kız mesajlarına cevap atmamaya başlar... "aşkım mesajlara niye cevap atmıyon xd xd" dediğinde ise, acı cevabı alır: "pfff snane be slk. S. S "...

Ailesinin, yaptığı en saçma harekete bile "bravo!" demesine alışkın olan ergen, iyi futbol oynayamadığını ve yaptığı esprilere kimsenin gülmediğini gördükçe günden güne daha çok yıkılır... Birikmiş tüm özgüveni yerlerdedir, ailesinin ona sürekli yalan söylediği gerçeğiyle karşı karşıyadır, üstelik en çok karşı cins ilgisine sahip olduğu dönemde siklenmiyordur... Burada hayatındaki ilk ayrım çıkar: Ya değersiz birisi olduğunu düşünüp daha düşük standartlarda kızlara yavşayan bir tip olur, ya da "zaten bir boktan çaktığım yok amk, bari derslerde yardırayım da popülaritem artsın, kızlar o zaman gelir" düşüncesiyle inek olur... Bu iki düşüncedeki ortak payda yine kızlardır... Saçını dahi kızların seveceğini düşündürdüğü şekilde kestirir; ki bu saç onda aktar gibi duruyordur.
Aynalarla kendisi arasındaki ilişkiyi siktir edip, kendi zevklerini hiçe sayıp, kızlara göre takılmaya başladığı an öz güven eksilere inmeye başlamıştır...
Bir süre sonra ise, insanların kendisini siklemesine son çare olarak her şeye muhalefet olmaya başlar; onlarla sürekli tartışma yolunu seçer... Bunun doğal sonucu olarak arkadaşları ondan daha çok nefret eder; o ise hatayı yine kendisinde arar.
Liseye geçtiğinde ise ya yalnızlığı seçer, ya da kendi kafasında olan 1-2 tane kanka bulur kendisine, onlarla takılmaya çalışır. Ancak hiçbir şeyden tat alamamaya başlamıştır.
10 yıllık ömründe baskın olduğu kızlar tarafından ezilmenin verdiği burukluk ve acı nedeniyle günden güne daha da kötüye gider.
Kızlarla olan tartışmalarda sikilir, çünkü kızlar onun için bir zaaftır... Sikilmeye karşı koymak için, tüm deliklerini vazelinle doldurmaya karar verecektir...
Not: Bunlar genellemedir; sizin ergenliğiniz bundan çok daha iyi geçmiş olabilir... Zaten çok daha iyi geçmeseydi, bu yazıyı takip ediyor olmazdınız...

Dişilerin dönemleri:

Bebeklik:
Doğduğu zaman erkekte olduğu gibi direk olarak s*k fotoğrafı çekilmez, çünkü gibi yoktur. Bazı feminizm duygularını içlerinde bir yerlere itmiş olan anneler tarafından onların da çıplak fotoğrafları çekilebilir.
Genleri gereği biraz pısırık ve uyumludur.
Erkek bireydeki hiçbir pis, leş, kavgacı hareketleri göstermez; istisnaları vardır, o istisnaların ileride fok balığı gibi burma bıyıkları olur.
Usülen altını takılır, ilk günler biraz iplenir; sonra unutulur...
Erkekteki sonuna kadar özel olma olayı ona asla hissettirilmez...
Kırdığı en küçük bir camda, yaptığı tek sakarlıkta azar işitir yahut tavırla karşı karşıya kalır.
Misafirliğe gidildiğinde annesinin dibinden ayrılamaz.
Yaptığı küçük yaramazlıklardan dolayı annesi beynini sikip ceza verirken, başka ebeveynlerin erkek çocuklarına çok daha fazlasını yapmalarına rağmen bir halt söylemediklerini görür. Buraya dikkat: Hayatındaki en büyük tokadı burada yer ve erkek düşmanlığı bu noktada başlar beyninde bir savunma mekanizması olarak...
Dünyayı tanıma aşamasında erkekten neredeyse 10 adım geridedir. Liste devam edebilir ve uzar gider.

İlk çocukluk:
Arsızlık ya hiç yapmaz, ya da çok yapar ve dayakla terbiye edilmeye başlanılır.
Erkeklik ve dişilik kavramını anlamaya başlar ama bu konuda erkek kadar rahat davranamaz ve en küçük olayda bile terslenebilir.
En büyük olmasa da büyük tokatlardan birisini bu noktada yer...

Orta çocukluk:
Aşırı derecede öz güven ekgibliği nedeniyle ya dersleri "yapamam" mantığı ile hiç umursamaz, ya da aşırı umursar...
Maalesef daha sosyal olamaz, en fazla yanında kuzenlerle parka çıkar.
Ailesiyle erkek gibi çatışamaz, babası ağzına sıçar ve götünün üstüne otutturur.
Ergenlik dönemine girmesi olasıdır ve erkeklere olan ilgisi artar. Fakat belli edemez ve özgüveni daha çok sikilir.
Erkekten gelen her türlü mesaja toplumdan korkuğu için ters yanıt verir ve daha önce erkeklere yazdığım şu madde ortaya çıkar: "kızlarla arasında düşmanlık ve kavgalar başlar; çünkü ilk defa ciddi iletişimlerini yaşar ve her söylediğine "eyvallah" denmeyeceğini öğrenir... Burada hayatının en büyük tokatlarından birisini yer... ".

"Her türlü sorun doğrudan ya da dolaylı oalrak dişilerle ilgilidir.'

İleri çocukluk:
Adet gibi bir olay yaşar ama ailesiyle paylaşamaz; annesiyle paylaşsa dahi biraz terslenir ve mesafeyi hisseder.
Boktan kişiliği oturur.
Kendi yolunu çizip bu taktan dünyada ayakta durmaya yahut kendisini kurtaracak erkeğini hayal etmeye başlar.
Hayatının en büyük tokatlarından birisini de burada yer...
Beyindeki erkeklere karşı savunma mekanizması yerini feminizme bırakmaya başlar.
Erkeklerin onunla ilgilenmesi hoşuna gider; fakat henüz bir arka kalkıklığı yoktur.

Ulan burada da açık olarak görülüyor ki, kızların önüne birçok seçim çıkar ve sürüyle kombinasyonla karşınıza gelirler...

Durduk yere trip atan, nedenini bilmediğiniz halde sizden soğuyan, sürekli erkeklerin yavşadığı bir tipe nasıl dönüştüklerini izleyeceksiniz…
Bu onlar için bir farklılaşma dönemidir…
Onları yerden yere vursam da, tırtıl olmalarına rağmen hayattaki rollerini birden kelebek olmaya itmeleri nedeniyle çok büyük bir başarıya ulaşırlar bu dönemde…
Yaklaşık 10 yıldır ezilmeleri sonucunda ellerine bu kadar büyük bir güç geçmesi onların GoT'ünü ister istemez kaldırmıştır…
Güçten kastım sadece ”am, GoT, meme”dir…
Size bunları anlatmamın sebebi o gücün etki alanından çıkmanıza yardımcı olabilmektir.
Yine saçma detaylar ve ağır bir dil olmayacak; bizi ne ilgilendiriyorsa ona yoğunlaşacağız…

”Dişilerde ergenlik dönemi”:

-Artık ergenliğe adapte olmuştur…
Yani ergenliğin getirdiği abazalığı gerek tecrübe gerek de rol kesme yeteneği derken, gayet güzel bir şekilde bastırabilmiştir…
Bu konuda o kadar mükemmel bir kamufle olma örneği göstermiştir ki, erkekler onların sekse ihtiyacı olmadığını düşünmeye başlar.
Bu da erkeğin özgüvenini yıkan olaylardan birisidir…

Dişi, erkeğe ilgi göstermediği zaman, yıllarca asıp kesen erkeğin süt dökmüş kediye döndüğünü gördüğünde ilk defa gücünü keşfetmeye başlar…
-Bu erkekleri iplememe olayının faydalarını gördüğünde ise erkeklere karşı ne kadar harika donanımlara sahip olduğunu keşfeder…
Sınıfta yahut bir ortamda dekolte giydiğinde ya da bile bile bacağını açtığında tüm erkeklerin ona çaktırmadan kendisini kesmeye çalıştığını görür…
Bu da ona bu donanımların gücünü gösterirken, kendisini kusursuz hissetmesine sebep olur.

-Kezban bile olsa her ortamda yavşanan bir tipe dönüşür…
Dolmuş beklerken durakta GoT'ünü süzerler, sokakta yürürken erkekler arkasına geçip gülüşürler, sürekli olarak göğüslerine bakılır ve o da bunu hayvansı bir farkındalıkla biliyordur…
Yalnız bu siklememe rolüne kendisini o kadar kaptırmıştır ki, haberi yokmuş gibi davranır.
-”Göster ama elletme” kuralını fark eder…
O, bir taraflarını açtığı sürece vardır.
Bu nedenle sürekli dekolte giyer, eteğini katlar, bedenini daha çok sergilemeye çalışır.
Erkekleri çıldırtmaktan hoşlanır; nasıl çıldırtmasın, erkeklerin cinsel zaafını tamamiyle öğrenmiştir.
Ancak bunlar genel olarak toplum tarafından ”or*spu” damgası yemekten çok korkarlar; bu nedenle sadece gösterirler.
Elletme olayını ise yapmalarına gerek yoktur, çünkü abazalıklarıyla erkeklere oranla çok çok çoo. K yüksek bir başarıyla mücadele edebilmektedirler…

-Seksten sadece psikolojik zevk alırlar…
Zevk aldıkları nokta yanaklardır.
Bu işi kendi başlarına da yapabilirler ve erkeklerin 31'inden çok daha etkili olur…
Bu da abazalıklarını bastırmaları için kullandıkları önemli bir yoldur…
-Her gün kesildikleri yetmiyormuş gibi sürekli olarak ”çok güzelsin”, ”çok tatlısın”, ”çok şekersin, şekerci mi baban senin zuahahahahahah” gibi ithamlarla karşı karşıya kalırlar…
Sürekli bu telkinler yollandığından onlara, en kezbanı bile artık yvonne strahovski gibi, sarah lancester gibi hissediyordur…
Bu da yetmiyormuş gibi her gün çıkma teklifi alırlar; yurdum abazasından bol ne var?
-Tamamen dişi olduklarını keşfederler…
Abazalıklarıyla başa çıkamasalar bile gidip bir erkeğe ”beni pompala!” dediğinde erkeğin direk atlayacağını bildiklerinden psikolojik olarak rahat hissederler…
-Aileleriyle kavga ederler sürekli…
Çünkü bilinçaltına göre onlar sadece engellerdir…
Yıllarca asıl kapasitelerini görmelerine engel olmuş bu yaşam formlarına daha fazla saygı göstermelerine gerek yoktur, böyle düşünürler…
Sürekli olarak aileleriyle kavgalı gezdiklerinden dolayı biraz daha açarlar vücudu, abazalara biraz daha yüz verirler…
Birçok çıkma teklifi arasından birisini kabul ederler ve erkeğin saf aşkını hiçe sayarlar…
Erkeğin yıprandığını fakat ondan da vazgeçemediğini gördükçe, bu orospular iyice egolarını tavana çıkarmaya başlamışlardır…
Erkeklere birçok pislik yaparlar, tek amaçları intikamdır…
-Çıktıkları erkekten ayrılırlar, çocuğun arkalarından dağıttığını gördükçe daha çok coşarlar…
”Erkekler ağlamaz” felsefesine rağmen, erkeği bebekler gibi ağlatmaktan gurur duyarlar ve kariyerlerinin zirvesinde olduklarını düşünürler…
Burada bir yol ayrımı oluşur: Ya ”coşan am sikilir.” mantığıyla fahişe duygularını artık dışarı vurup kevaşeliğe başlarlar ya da tam ayarı tutturup erkekleri çıldırtırken aynı anda kendi tabirleriyle namuslu kalmaya devam ederler…
-Bu dönem onların başyapıtıdır; güçlü olduklarını gün ve gün hissederler…
Önceden tartışmalarda ağızlarına sıçan erkeklerin ”kız olmasaydın bir şey söylerdim de yeaaaa” gibisinden (AMI'na çakim, güldüm) ithamlarla dişi olmanın verdiği ayrıcalığı yüzlerini vurmasıyla bunu tekrar tekrar hatırlarlar…
Erkekleri tartışmada sikerler…
Erkeklerdeki özgüvenin sıfırlanması nedeniyle, erkekler fazla üsteleyemezler…
Üsteleseler dahi, cevap bellidir amk: ”pff snne be slk. S. S”, ”sn km oldnu snıyorsn. S. S” …
Artık dişiler resmen baskındır…
-Ancak sonuna kadar da haklılar…
Değersiz olduğunuzu düşünürken, kezban olsanız bile birden zirve noktasına çıksanız neler olurdu?
Aynen bunlar olurdu…

Okuduğunuz için teşekkür ederim. Bu bilgileri vermem gerekiyordu.
 
güzel çalmışsın dostum.
nereden copy/paste ?
 
(Hakaret içeren söz. SİLİNDİ):) demek isterdim demeyeceğim :)))
desene tcma dolandırıcısının etkisinde kaldım. onun manipüle içerikli sonunda her yolu kendine çıkartıp milleti dolandırdığı yazıları copy/paste yapıyorum diye de diğer arkadaşlar öğrensin. kaynak belirtelim lütfen, dolandırıcı da olsa emeğine saygı tcmanın..
 
Hoşgeldin reyis! Yeni partların gelmesine sevindim :) Şu konuda bir sorum olacak:
Ergen, kızları düşünerek titreyerek boşalır, fakat unuttuğu bir olay daha vardır... Ergen binoz o kadar başarılı bir şekilde hayal etmiştir ki kızı ve olayı, bilinçaltı bunu gerçek olarak algılar... Evet, zihniniz hayal ve gerçeği ayırt edemez; bu nedenle ikisine de aynı muameleyi ve önemi gösterir... Zihin, sürekli olarak gördüğü muamelenin bu olacağını kurgular. Ancak bizim karşimiz, öbür gün okula gittiğinde yine siklenmez... Ve zihnin kendisini sorgulamasına, yani ergenin durmadan kendisini sorgulamasına neden olur?

Bir konuda başarılı olmayı araştırdığımda "bir şeyde başarıyı hayal etmemiz başarmamıza katkı sağlar" şeklinde öğrenmiştim. Kaynak veremeyeceğim çünkü unuttum. Yani;

Mesela kızlarla başarılı konuşmayı, tavlamayı hayal edersek haraketlerimiz de buna göre değişir ve tavlamak kolaylaşır.


Ya da bir dövüşçü her gün antrenmana ek olarak dövüşmeyi ve kazanmayı hayal ederse, bunun gerçek olma olasılığı artar.

Hatta bunu öğrendiğimde günlük rutinime kendimi 5 dakika başarılı hayal etmeyi bile ekledim.

Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
 
Hoşgeldin reyis! Yeni partların gelmesine sevindim :) Şu konuda bir sorum olacak:

Bir konuda başarılı olmayı araştırdığımda "bir şeyde başarıyı hayal etmemiz başarmamıza katkı sağlar" şeklinde öğrenmiştim. Kaynak veremeyeceğim çünkü unuttum. Yani;

Mesela kızlarla başarılı konuşmayı, tavlamayı hayal edersek haraketlerimiz de buna göre değişir ve tavlamak kolaylaşır.


Ya da bir dövüşçü her gün antrenmana ek olarak dövüşmeyi ve kazanmayı hayal ederse, bunun gerçek olma olasılığı artar.

Hatta bunu öğrendiğimde günlük rutinime kendimi 5 dakika başarılı hayal etmeyi bile ekledim.

Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sende hoş geldin brom. Bilinçaltına gittiğinden o düişünceler doğru olanı yapıyorsun ve gerçekleşme ihtimalini kat kat arttırıyorsun. Hatta bununla ilgili Youtube'da bir belgesel vardı; Bazı jimnastikçiler zor hareketleri beyninde tekrar ederlermiş ve ardından uygulamaya koyunca başarı ihtimali %100 artarmış. Ki uygulamalı gösteriyordu. Yani devam doğru yoldasın.
 
Sende hoş geldin brom. Bilinçaltına gittiğinden o düişünceler doğru olanı yapıyorsun ve gerçekleşme ihtimalini kat kat arttırıyorsun. Hatta bununla ilgili Youtube'da bir belgesel vardı; Bazı jimnastikçiler zor hareketleri beyninde tekrar ederlermiş ve ardından uygulamaya koyunca başarı ihtimali %100 artarmış. Ki uygulamalı gösteriyordu. Yani devam doğru yoldasın.
Bu mesajımdaki alıntıladığım yer ile ters orantılı değil mi? Yani genç adam kızla başarıyı hayal ederek boşalıyorsa, onları tavlamanın daha kolay olması gerekmez mi? Yani bu, ne kadar hayal etsen de yapamamak gibi, bu da hayal etmek 100% işe yaradığı için imkansız sanırım. Her mastürbasyon yaptığında başarıyı hayal ediyorsa otomatikman başarılı olması gerekmez mi?
 
Bu mesajımdaki alıntıladığım yer ile ters orantılı değil mi? Yani genç adam kızla başarıyı hayal ederek boşalıyorsa, onları tavlamanın daha kolay olması gerekmez mi? Yani bu, ne kadar hayal etsen de yapamamak gibi, bu da hayal etmek 100% işe yaradığı için imkansız sanırım. Her mastürbasyon yaptığında başarıyı hayal ediyorsa otomatikman başarılı olması gerekmez mi?
şöyle düşün; bilinçaltına güzel yemekler yaptığını telkin ediyorsun. ardından ertesi gün hiç manava markete gitmiyorsun ve malzemeleri almıyorsun. bilinçaltında düşünmene göre yemeklerin kendi kendine mutfakta pişmesi gerekirdi ? e ama yok.

bilinçaltına telkinlemek sadece motivasyon sağlıyor. emeksiz bu dünyada hiç bir şey olmaz. anca hayal satarlar emeksiz yemek olur diye. onun da sonu hüsran..
 
şöyle düşün; bilinçaltına güzel yemekler yaptığını telkin ediyorsun. ardından ertesi gün hiç manava markete gitmiyorsun ve malzemeleri almıyorsun. bilinçaltında düşünmene göre yemeklerin kendi kendine mutfakta pişmesi gerekirdi ? e ama yok.

bilinçaltına telkinlemek sadece motivasyon sağlıyor. emeksiz bu dünyada hiç bir şey olmaz. anca hayal satarlar emeksiz yemek olur diye. onun da sonu hüsran..
Anladım, çok açıklayıcı oldu. Teşekkür ederim!
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst