Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

Hayatın gerçekleri P4

Katılım
23 Temmuz 2018
Mesajlar
208
Tepkime puanı
1,037
Şehir
Ankara
Tekrardan herkese merhaba, İlgi gösterdiğiniz için teşekkür ederim. Devamını söz verdiğim gibi yazıyorum ve yazacağım da. Anca şu an müsait olabildim. Yoğun bir hayatım var maalesef. Ama şikayetçi değilim aksine bu yoğunluktan zevk alıyorum :)

Ablamla eşi evimize geldiler. Babam bir ilgi izzette bulunuyor görmeniz lazım. 27 yıllık oğluna böyle davranmadı hiç. E tabii sürekli gördüğün mü değerlidir? Yoksa çok nadiren mi? Cevabı biliyorsunuz. Ardından babam bir ton yatırım yaptı. Koskoca bir hiçlik aldı karşılığında. 5-6 ay sonra iletişimleri bitti. Benim de pek kimyam uyuşmadı. Başta samimi geldi. Yılların verdiği kardeşsizlik özlemini onda kapamaya çalıştım. Ama hiç bir şey düşündüğüm gibi gitmeyeceğini anlayınca bende iletişimi kestim. Başından belliydi. Ama insan işte denemekten vazgeçmiyor. İlla o olumsuzluk başına gelecek. İlla dipleri görecek. İlla kendini küçük durumlara düşürecek. Sanki kaşınıyoruz durdukça. Artık sıkıldık hayatımıza bir heyecan girsin istiyoruz.

Yolda gelirken çok fena dişiler ile bakıştım öyle böyle değil içime düşeceklerdi. Tam Ankara üniversitesinin önünde .) Hedef kitleyi tanıdınız değil mi :D Birini gözüme kestirdim. Tam konuşmaya gidiyordum. Oda resmen gel gel diye bakıyordu. Pat telefon çaldı sanayiden usta aradı araba için. Bende telefona bakayım derken. Baktım arkadaşı kızı kolundan tutup sürükledi bir yerlere. Bende önemsemedim. Asla o olmazsa olmaz. Kaçırdık tüh kafasına girmem. Önceden bu hatayı yapardım ama hata olduğunu hata dediğime göre demek ki anlamışım. ; ) Duygularım çok fena eylemler yapmak istiyor. Neyse bu kadar info yeterli. Bugünlere de geleceğiz. Önce geçmişi kapatalım.

Benim anne babam ile aramızda hiç saygısal bir bağ oluşmadı. Ben onları hep cahil gördüm. Sevgide vermeyince bana gözümde iyice battılar. Hala aynı düşüncedeyim. Ama insanız işte. Ölseler üzülürüm. Bunca yılın alışkanlığı var. Ama çok farklı olsun isterdim. Her şeyde beni desteklesinler. Arkamda dursunlar. Diğer aileler gibi olalım isterdim. Hep imrenirdim onlara. Neden benim ailem böyle diye. Bir kere bana sevgi göstermediler. Küçüklüğüm de çok dayak yemişliğimde vardır babamdan. Peki bu detaylara neden girdim biliyor musunuz? Çünkü sebebi psikoloji dostlarım. Bakın ben uzman psikolog değilim. Bu alanda doktora yapmış birisi değilim. Üniversitesini veya işi hocasından dinlemiş biri değilim. Sadece şahsi merakımdan bir olay gerçekleşiyorsa o olay arka planda neden gerçekleşiyor bu düşünceyi hep merak ederim. Bir mühendis kafasıyla yaklaşırım. Öyle ele alırım olayları. Şimdi değerli dostlarım. Aileniz size yeterli sevgiyi vermeyince. Sizde bir yokluk sendromu oluşuyor. Sevgisizlik öyle derin yaralar bırakıyor işte. Sonra gidip bunu elalemin kızından almaya çalışıyoruz. Bu senaryo tanıdık geldi mi? Hatanı fark ettin mi? Neden kızlardan sevgi ve şefkat almak istiyoruz? Neden dişi bireylerden sadece cinsellik yaşayıp bırakmak varken neden hep daha fazlasını istiyoruz? Sebebi bilinçaltı ta en derinlerin. Hepsini sana nedenlerini fark ettireceğim. Örnekleme üzerinden anlatım iyi oldu değil mi? Bu yoksunluk duygusunu arkadaşlarımızda bile arıyoruz. Hatta bu forumda bile arıyoruz. Sevilmek her insanın ama her insanın hoşuna gider. Dünyanın en güzel duygusudur. Herkes muhakkak bunu yaşamak ister. İşte tüm problemler yaşayamayınca ortaya çıkıyor. Bir nevi onun özlemini tüm hücrelerimizde yaşıyor ve başkalarından tıpkı bir uyuşturucu bağımlısının maddeyi aradığı gibi bu duyguyu almak ve yaşamak istiyoruz.

Neden onca hatayı yaptık şimdi daha da netleşiyor beyniniz de değil mi? Bakın bu çıkarımları herhangi bir sikimsonik kitapta bulamazsınız. Bunlar tecrübe ile yoğrulmuş ve nokta atışı yapılmış tarafımca tespitlerimdir.

İlkokul hayatı

2.Sınıfta okulumu değiştirmek zorunda kaldım. Oysa seviyordum oradaki arkadaşlarımı ve ortamı. Öğretmeni bile öyle güzel anlatıyordu ki bir başka güzel anlıyordum. Matematik gibi elzem mantıksal derslerim 5 üzerinden 5 idi o zamanlar. 1.sınıf ne var bunda demeyin. Yapamayan yapamıyor. 2.sınıfta ortamım değişti. Daha keş bir okula düştüm. Mohaç İ.Ö.O. O zamanları düşününce çok güzel günler geçirdiğimi hatırlıyorum. Ama bir o kadar da kötü şeyler oldu. Sınıfa adapte olmaya çalışırken herkes yeni çoçuğu topa tutuyordu. Önüne gelen benimle uğraşıp üstüme geliyordu. Ben o zamanlar içine kapanık ve fazla konuşmayan bir çoçuktum. Biri bana vursa hemen ağlardım. Böyle bir aileden öz güveni tavan yapmış bir birey çıkmasını beklemiyordunuz herhalde? Ne öz güveni hocam. Ben kendime de aileme de kimseye güvenmiyordum. Bir gün kamil diye bir arkadaşımdan dayak yedim :D Annemi çağırdım ve birbirine girdiler annem ile kamilin annesi. Kamil sıradan ama bana göre daha bir hırçın çocuktu. Üstünlük taslıyordu aklı sıra. İçgüdüsel olarak. Başta boyun eğdim. Baktım olacak gibi değil böyle. Sürekli ama sürekli üstüme geliyor. Bir şeylerimi çalıyor. En son patladım. Kamilin dudağına vurdum. Ve dudağını patlattım. Öğretmen kadındı ve yanına çağırdı ikimizi bir güzel öğretmenin yanında da sövdüm ona. Hızımı alamamıştım. Bastırdığım bir öfkem vardı. Duygularım vardı. Yaşanmışlığım vardı. Öğretmen sordu ne yaptı seni bu kadar sinirlendirecek? Ben hiç bir şey dedim. Satmadım kamili. Kamil ama bana durduk yere vurdu alın bu deliyi yanımdan vs. Gibi cümleler kurup birde üstüne suçladı. Görüyorsunuz değil mi? İnsan oğlu en saf hali. En saf yıllar. Karakterler daha gelişmemiş fakat bu yaşta bu öfkenin sebebi ney acaba?

Yaşantılar mı? Doğuştan gelen bir şey mi? Çevre mi? Aslında hepsi. İnsan daha doğmadan kim olduğu genlerinde ve DNA'larında şekilleniyor. Sonra dünyaya geliyoruz. Çevreden şekilleniyoruz. Sonra anne baba yoğuruyor. Sonra insanlardan gelen dönütler ve toplumsal tabular yoğuruyor. Birde bakıyoruz ki şimdi biz ortaya çıkmışız...

İlk okul yıllarında daha sonra bu kavgadan sonra ben bir açıldım bir açıldım görmeniz lazım :D Sanki benim için dönüm noktası olmuştu. Artık kamili şamar oğlanına çevirmiştim. Canım sıkıldıkça dövüyordum. Fakat ağlayan ben değil bu oluyordu bu sefer. Her gördüğüm yerde dalga geçiyordum. Bir kere öfkemi kazandı ya. Rahat yok ona. En son benim yüzümden sınıf değiştirmek zorunda kaldı :D Buradan çıkarmanız gereken ders; Hayatta kimseyi hafife almayın. Ummadık taş baş yararmış.

Dersler umurumda değildi. İlgimi çekmiyordu. İstesem odağımı versem yapıyordum. Ama ilgimi çekmiyordu. Hayat bilgisi bilmem trafik. Banane yahu bunlardan. Benim içimde sınırsız bir eğlenme isteği vardı. Bakın kritik yer burası. Sınırsız eğlenme isteği. Ne oldu da bu eğlenme isteğini yıllar içinde kaybettik? Şöyle geçmişi bir düşünün son yıllarınızda gerekten eğlendiğiniz anları düşünün. Ne kadar az değil mi? Yalnız değilsiniz. Hepsinin sebebini açıklayacağım. Umut diye bir arkadaşım vardı. Onunla limitlerimi zorlamayı öğrendim. Daha 4. sınıftayım. Ama düşünce yapısına bakın. Onunla kollarımızı morartana kadar. Boks yapardık. Sınıfta, Dışarıda, Mahallede her yerde. O kadar güzel eğlenirdik ki bize tüm sınıfın erkekleri katılmak isterdi. Aramıza almazdık. Birbirimizi saldırır, Ağlatır, Sonra hiç bir şey olmamış gibi gülerdik sarılırdık. Gidip tost ayran yiyip otururduk. Ne güzel günlerdi be. O zamanları umutu her şeyi öyle özlüyorum ki. Çünkü benim umut gibi bir daha hiç samimi arkadaşım olmadı. Yani muhakkak olmuştur. Fakat bu denli içten ta derinden gelen bir dostluğum olmadı. O özeldi. Yalansız ve çıkarsızdı. Evinden benim için yemek getirdiğini bilirim. Onun evinde günlerce kaldığımı bilirim. Ailesi de bana bir o kadar değer veriyordu. Tabii yıllar geçince bizi ego sanrıları ve mesafeler kaplayınca. İnsanız ya. Gittikçe soğuduk ve iletişimimiz biter oldu. Fakat yıllar sonra 6 yıl önce ankaranın ücra köşesinde karşılaştık. Geçmişi yad edip çay içtik. Umutta hayatı benim gibiydi. Çok kaybedip ama tam erkek olma yoluna girmişti. Umutun sosyal medya hesaplarını bulup baktığımda her gün ayrı bir dişi ile fotoğraf attığını görüp mutlu olup helal olsun kardeşime bee derdim. Onun başarısı ile gurur duyardım. Bakın düşünce yapısını görüyor musunuz. O kadar derin bir bağ vardı çünkü. Eminim oda benim iyi olduğumu duysa aynı şekilde sevinirdi.

P5'de Orta okul dönemine geçiş yapıyoruz. Azıcıkta siz okurken dinleneyim çay kahve içeyim. Rezervetuarlarınızı alın geleceğe yön verecek aslanlar.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst