Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

Hayatın gerçekleri P9

Katılım
23 Temmuz 2018
Mesajlar
208
Tepkime puanı
1,037
Şehir
Ankara

Sürekli hayatı bu şarkıda anlatıldığı gibi yaşıyordum. Depresiftim. Mutsuzluk içime çökmüştü. Çiftleri görünce bazen gözlerim dolardı. Benim ne eksiğim vardı? Ben bu hayatta mutlu olamayacak mıydım? Bu kadar mı değersizdim? Bu hayatı niye yaşıyordum? O zamanlar daha bir dindar insandım. Kuldan hayır gelmeyince bende tanrıya yöneldim. Lütfen bana bir çıkış kapısı ver diye. Her gün her saat her dakika tekrarladım. Ama olmadı. Buda gerçekleşmedi. Hiç bir istediğim gibi buda olmadı. Ben bu dünyaya gam yükü çekmeye mi gelmiştim. Depresif şarkılar dinliyor iyice melankoli havuzunda yüzüyordum. Acı çekmekten zevk alır hale gelmiştim. (Dikkat edin çevrenizde böyle insanlar sandığınızdan daha çok) Sınıftakilerden farklı olmaya başlamıştım. Yaşım 16 ama beyin yapım 40'lı yaşlar gibiydi. Hayat bana bir olgunluk yükü yüklemişti. Sigaradan ve kokusundan nefret ederdim. O dönemler hiç ağzıma sürmedim.

Diğer şarkı bittiğin de bu şarkıyı lütfen oynatın. Sizi o duyguya sokmak zorundayım. En iyi bu şekilde anlarsınız.


Kimse tarafından sevilmiyordum. Hayatımda belki de en çok bunun eksikliğini hissetmiştim. Sevilmemek var ya sandığınızdan daha fazla tahribat yapıyor. En derinler de en içinizde. Öyle bir tahribat yapıyor ki. Ne içtiğiniz sudan ne aldığınız nefesten bir tat alamıyorsunuz. Sürekli suçu kendinizde buluyorsunuz. Sürekli içinize atıyor attıkça daha da dibe batıyorsunuz. Çünkü sizi dinleyecek bir kişi bile bulamıyorsunuz. O yıllar da böyle hissediyordum. 10.Sınıfa başlamıştım. Gereksiz ayrıntıları geçiyorum. Okuldaki kız sayısı daha azdı ama yine de güzel kızlar vardı. Geneli erkekti. Bizim sınıfta 6 tane dişi vardı ve gerisi erkekti.

Artık yalnızlığıma son vermeliydim. Ne pahasına olursa olsun. Öğretmenler tarafından çok sevilmiştim. Bilgisayar bilgim üst düzeydi. Hayattaki tek başarılı olduğum alan buydu. Bilişim bölüm başkanı oldum. İstediğim zaman bilgisayar laboratuvarlarına girip çıkabiliyordum. Hatta bana özel anahtar vermişti hocalar. Artık sorumlusu bendim. Bu boktan hayatımı biraz iyi hissettirmişti. Çünkü sorumluluk almıştım. Bir insan bana güvenerek bir şey emanet etmişti. Ama içten içe sürekli yıkılıyordum. Kimse ama kimse fark etmiyordu. Neyin var diye sorarlarsa hiç diyordum. Sadece hiç. Keyifsizdim. Yaşım 16 ama hayatım 70 yaşındaki eşini kaybetmiş amcanın yaşamı kadar anlamsızdı. Kederliydi. Öfkeliydi. Bıkkınlık vardı. Okula bile zorla giderdim. Bazen yemek yemeyi bile unuturdum. 60 civarlarında idi sanırım kilom. Hatta pantolon ayağımdan düşerdi. Artık siz hesap edin. O kadar kendimi bitirmiştim. Olmuyordu. Yalnızlık zor gelmeye başlamıştı. Artık dayanamıyordum. Eve odama gidip depresif şarkılar açıp saatlerce anlamsız ağlardım. Gözlerim öyle bir dolardı ki; Sanki hayatta en sevdiğiniz yakınını kaybetmişsiniz gibi düşünün. Öyle dolardı. Öyle derinden acı hissederdim ki. Eee kolay değildi. Yılların birikimi vardı. Eninde sonunda taşacaktı. O kadar içine atarsan ne olacaktı? Taş olsa parçalanırdı. Ben alt tarafı insandım. Etten kemikten biriydim. Acınacak haldeydim. Eminim ki o hallerimi bir dişi görse benimle öyle bir duygusal bağ kurardı ki bakın buna aşırı eminim. Ve hayatımda olmak isterdi. Ama ben bana acıdığı için istemezdim. Elimin tersiyle iterdim.

Aylar geçti. Lise 2.sınıftayım artık vay be zaman ne hızlı geçiyor diyorum kendi kendime. Sınıfımdaki kızlara ilgi vermeye başladım. Gözlerine bakardım. Utana sıkıla. Belki bir umut olur diye. Onlardan da gerekli tepkiyi alamazdım. Yine olmamıştı. Bir daha yüzlerine bile bakmadım. İnsan ne de olsa bakışlarından bile her şeyi anlatıyordu. Bende bunu o yaşlarda anlayabiliyordum. İlk sevgilim olacaktı. Yıllar sonra ilk. Nasıl mutluyum var ya anlatamam. Yan sınıftan hilal. Tanışmamız ise facebooktan ben önüme geleni eklerdim. Bunu da eklemişim. Sevgilisinden yeni ayrılmış. Ve seksi bir fotoğrafı vardı böyle profil resminde siyah kilotlu çorap giymişti. Bacak bacak üstüne atıp poz vermişti. Aslında kızımız o yolun yolcusuymuş ama ben öylesine tecrübesizdim ki anlamadım. Hilal bana aşırı tatlı gelmişti. Ve güzeldi hoşuma gidiyordu. Fb'tan tanıştık. Sohbeti ilerlettik. Numaralar alındı. Numara üstünden mesajlaşırdık. O zamanlar kızaklı telefonlar vardı. Bende de vardı bir tane. çekince altta klavyesi vardı. Hilaldede aynı telefon varmış. Ne tesadüf bunun üstünden de bayağı sohbet ettik. Sanki birbirimiz için yaratılmış gibi saçma sapan düşünceler beynime hücüm etmeye başlamıştı. İlk defa birinden ilgi görüyordum. Biri beni olduğum gibi seviyordu. Nasıl mutluyum siz düşünün artık. Onca acıdan sonra içim içime sığmıyordu. Melankoliyi bırakmıştım. Artık kendimi iyi hissettirecek şarkılar dinlerdim. Hilal ile okulun bahçesinde teneffüste konuşacaktık. Nasıl heyecanlıyım var ya tahmin edin bir o anı. Kalp hızım 200'lere gelecek neredeyse. Kız güzel ve benim gibi yıkık biriyle çıkıyor. Artık sevgili olduk olacağız o aşamadayız. Gittim yanına utana sıkıla. O günde güzel bir takım elbise kravat, üstüne de ceket yerine siyah polar giymiştim. Gittim yanına. Merhaba dedim. Gülümsedim. Oda bana merhaba dedi. Ama görseniz öyle tatlı kızı oynuyor ki. Yanaklarını mıncırırsınız. Ben saf birey olarak kadınların girdiği rollerden ve elde etme stratejilerinden bir haberim tabii. Biri o zamanlar anlatsa bana bunları. Bence senin karşına hep kötü insanlar gelmiş derdim. Düşüncelerim tertemiz saf ve berraktı. Kızların kötü insan olduğunu düşünmezdim. Nasıl davranırsan o şekilde karşılık alacağımı düşünürdüm.

Hilalle ayak üstü sohbet ettik. Etrafa baktım kimse yoktu. Bir cesaret elini tuttum. Var ya o sıcacık elini tutarken öyle bir mutlu hissettim ki dopamin seviyem belki o an 5k MG düzeylere gelerek beynimde pik yapmıştı. Duygularım birbiriyle sevişiyordu. Adeta beynimin içinde bir şölen vardı. Hilal utanmıştı ama hoşuna gitmişti cesaretim. Yiğidim birisi görecek dedi :) , Ben de görsün dedim. Bu cevabım hoşuna gitmişti. Gülümsedi. Yanağımdan öptü. Benim gitmem lazım derse giricem dedi. Gitti. Bende arkasından izliyorum. Dersim boştu. Ama öyle güzel görünüyor ki. Duyguların verdiği etki ile hormonlarım dans ediyordu. Onu dünyanın en güzel kızı gibi görüyordum. Kokusu, Teni, Bakışları ve konuşması aşırı güzeldi. (Ben öyle algılıyordum) Oysa şu an spesifik olarak değerlendirirsem; 10/5 falan veririm. Tabii enerjisi, Karakteri gibi şeyleri baz aldığım için. Yoksa 4 puana bile düşebilir. Ama gerçekten enerjisi mükemmeldi. Kendine çeken bir karakteri vardı. Anaçtı. Sahiplenirdi. Benim en çokta hoşuma giden beni sahiplenip kıskanması olmuştu. Kimse tarafından sevilmeyen beni o duyguyla tanışınca nasıl iyi hissetiğimi tahmin edebilirsiniz. Bu arada PMO hayatımda yine devam ediyor. Artık zevk almadan yapıyordum. Boşalma sürem de 1 dakika falana düşmüştü. Bir anlık uyuşturucu gibi kendimi iyi hissederdim. 2 dakika beynim uyuşurdu. Sırf bu etki için bile yapardım. Gece uyumak için yapardım. Kendimi en stresli hissetiğim zamanlarda yapardım. Bazen okuldan gelir gelmez yapardım. Bazen okulun tuvaletinde yapardım. Çok berbattım. İçimde enerji sıfırdı. Bir tek hilali görünce enerjim artıyor. İçim içime sığmıyordu. Aynı deney faresini dişi fare ile aynı çembere sokunca bilim adamları erkek farenin canlanmasını izler gibi kendime şaşırıyordum. Kendime bile yabancılaşmıştım. Kendimi tanıyamıyordum. Saçma sapan davranışlarda bulunuyordum. Hilalin yanında bir erkek gördüm. Bu kim hilal dedim. Sınıf arkadaşım dedi. Ne işi var dedim? Bana hediye almış dedi. Ne için dedim? Doğum günüm için dedi. Başlarım lan hediyene dedim. Yumruğu bir koydum çoçuğa yere yapıştı. Ağlaya ağlaya gitti üst kata. İyi ki müdüre söyleyip şikayetçi olmamıştı. Benden korkmuştu. İyi ki bu konu uzamamıştı. Salakça davranışlarda bulunuyordum. Neden ben öyle yaptım ki şimdi diye düşünüyordum? Kızı fazla sahiplenmeye ve kıskanmaya başlamıştım. Hilal benimle küsse de bu olayın tribini yapsa da hoşuna gitmişti. Onu öyle sahiplenmem. Ama kızların eline koz verirseniz bunu sürekli kullanırlar. Öyle de yaptı. Sürekli mesajlarında şu yanımda bu yanımda yaptı. Bende anlıyorum artık beni kıskandırmaya çalıştığını inanmadım. Sonra hilal bu davranışı kesti. Rol yaptığını anlayabiliyordum. Bunu da bir arkadaşımdan duymuştum. Tek dişi bilgim buydu. Kadınlar kıskandırmaya çalışır. Ama yine de o görüntüye dayanamayıp çocuğun hediyesini kafasına fırlatıp yumruğu yemişti. Şu an görsem o çoçuğu derim ki sen yüzüme bir tane patlat. Senden özür dilerim. Bir am uğruna sana vuran bu aptala bir tane sağlam patlat derim. Çünkü erkekler dişilere göre bana hep daha duygusal daha derinden gelmiştir. Bir erkeğin duygularına güvenirim ama bir dişinin duygularına güvenemem. Dişi o an neyi hissediyorsa duyguları odur. Ama erkek neyi hissediyorsa hissettiklerinden değil düşüncelerinden gelir duyguları. Aramızdaki uçurum farkı artık yıllar daha da iyi öğretmişti. O zamanlar bunların farkında değilim tabii. Benim tek bir tane kızım var. Tek bir tane sevgilim. Ona da göz dikenin amna kordum. Öyle de bir delikanlıydık askdjsd , Aşırı aptaldım. Hormonlarım hilali görünce deliriyordu.

Devam edeceğiz. Hilal de bana çok özel şeyler yaşattı. Aynı zamanda hayatımı sikti. Sizce ne yapmıştır?
 

Sürekli hayatı bu şarkıda anlatıldığı gibi yaşıyordum. Depresiftim. Mutsuzluk içime çökmüştü. Çiftleri görünce bazen gözlerim dolardı. Benim ne eksiğim vardı? Ben bu hayatta mutlu olamayacak mıydım? Bu kadar mı değersizdim? Bu hayatı niye yaşıyordum? O zamanlar daha bir dindar insandım. Kuldan hayır gelmeyince bende tanrıya yöneldim. Lütfen bana bir çıkış kapısı ver diye. Her gün her saat her dakika tekrarladım. Ama olmadı. Buda gerçekleşmedi. Hiç bir istediğim gibi buda olmadı. Ben bu dünyaya gam yükü çekmeye mi gelmiştim. Depresif şarkılar dinliyor iyice melankoli havuzunda yüzüyordum. Acı çekmekten zevk alır hale gelmiştim. (Dikkat edin çevrenizde böyle insanlar sandığınızdan daha çok) Sınıftakilerden farklı olmaya başlamıştım. Yaşım 16 ama beyin yapım 40'lı yaşlar gibiydi. Hayat bana bir olgunluk yükü yüklemişti. Sigaradan ve kokusundan nefret ederdim. O dönemler hiç ağzıma sürmedim.

Diğer şarkı bittiğin de bu şarkıyı lütfen oynatın. Sizi o duyguya sokmak zorundayım. En iyi bu şekilde anlarsınız.


Kimse tarafından sevilmiyordum. Hayatımda belki de en çok bunun eksikliğini hissetmiştim. Sevilmemek var ya sandığınızdan daha fazla tahribat yapıyor. En derinler de en içinizde. Öyle bir tahribat yapıyor ki. Ne içtiğiniz sudan ne aldığınız nefesten bir tat alamıyorsunuz. Sürekli suçu kendinizde buluyorsunuz. Sürekli içinize atıyor attıkça daha da dibe batıyorsunuz. Çünkü sizi dinleyecek bir kişi bile bulamıyorsunuz. O yıllar da böyle hissediyordum. 10.Sınıfa başlamıştım. Gereksiz ayrıntıları geçiyorum. Okuldaki kız sayısı daha azdı ama yine de güzel kızlar vardı. Geneli erkekti. Bizim sınıfta 6 tane dişi vardı ve gerisi erkekti.

Artık yalnızlığıma son vermeliydim. Ne pahasına olursa olsun. Öğretmenler tarafından çok sevilmiştim. Bilgisayar bilgim üst düzeydi. Hayattaki tek başarılı olduğum alan buydu. Bilişim bölüm başkanı oldum. İstediğim zaman bilgisayar laboratuvarlarına girip çıkabiliyordum. Hatta bana özel anahtar vermişti hocalar. Artık sorumlusu bendim. Bu boktan hayatımı biraz iyi hissettirmişti. Çünkü sorumluluk almıştım. Bir insan bana güvenerek bir şey emanet etmişti. Ama içten içe sürekli yıkılıyordum. Kimse ama kimse fark etmiyordu. Neyin var diye sorarlarsa hiç diyordum. Sadece hiç. Keyifsizdim. Yaşım 16 ama hayatım 70 yaşındaki eşini kaybetmiş amcanın yaşamı kadar anlamsızdı. Kederliydi. Öfkeliydi. Bıkkınlık vardı. Okula bile zorla giderdim. Bazen yemek yemeyi bile unuturdum. 60 civarlarında idi sanırım kilom. Hatta pantolon ayağımdan düşerdi. Artık siz hesap edin. O kadar kendimi bitirmiştim. Olmuyordu. Yalnızlık zor gelmeye başlamıştı. Artık dayanamıyordum. Eve odama gidip depresif şarkılar açıp saatlerce anlamsız ağlardım. Gözlerim öyle bir dolardı ki; Sanki hayatta en sevdiğiniz yakınını kaybetmişsiniz gibi düşünün. Öyle dolardı. Öyle derinden acı hissederdim ki. Eee kolay değildi. Yılların birikimi vardı. Eninde sonunda taşacaktı. O kadar içine atarsan ne olacaktı? Taş olsa parçalanırdı. Ben alt tarafı insandım. Etten kemikten biriydim. Acınacak haldeydim. Eminim ki o hallerimi bir dişi görse benimle öyle bir duygusal bağ kurardı ki bakın buna aşırı eminim. Ve hayatımda olmak isterdi. Ama ben bana acıdığı için istemezdim. Elimin tersiyle iterdim.

Aylar geçti. Lise 2.sınıftayım artık vay be zaman ne hızlı geçiyor diyorum kendi kendime. Sınıfımdaki kızlara ilgi vermeye başladım. Gözlerine bakardım. Utana sıkıla. Belki bir umut olur diye. Onlardan da gerekli tepkiyi alamazdım. Yine olmamıştı. Bir daha yüzlerine bile bakmadım. İnsan ne de olsa bakışlarından bile her şeyi anlatıyordu. Bende bunu o yaşlarda anlayabiliyordum. İlk sevgilim olacaktı. Yıllar sonra ilk. Nasıl mutluyum var ya anlatamam. Yan sınıftan hilal. Tanışmamız ise facebooktan ben önüme geleni eklerdim. Bunu da eklemişim. Sevgilisinden yeni ayrılmış. Ve seksi bir fotoğrafı vardı böyle profil resminde siyah kilotlu çorap giymişti. Bacak bacak üstüne atıp poz vermişti. Aslında kızımız o yolun yolcusuymuş ama ben öylesine tecrübesizdim ki anlamadım. Hilal bana aşırı tatlı gelmişti. Ve güzeldi hoşuma gidiyordu. Fb'tan tanıştık. Sohbeti ilerlettik. Numaralar alındı. Numara üstünden mesajlaşırdık. O zamanlar kızaklı telefonlar vardı. Bende de vardı bir tane. çekince altta klavyesi vardı. Hilaldede aynı telefon varmış. Ne tesadüf bunun üstünden de bayağı sohbet ettik. Sanki birbirimiz için yaratılmış gibi saçma sapan düşünceler beynime hücüm etmeye başlamıştı. İlk defa birinden ilgi görüyordum. Biri beni olduğum gibi seviyordu. Nasıl mutluyum siz düşünün artık. Onca acıdan sonra içim içime sığmıyordu. Melankoliyi bırakmıştım. Artık kendimi iyi hissettirecek şarkılar dinlerdim. Hilal ile okulun bahçesinde teneffüste konuşacaktık. Nasıl heyecanlıyım var ya tahmin edin bir o anı. Kalp hızım 200'lere gelecek neredeyse. Kız güzel ve benim gibi yıkık biriyle çıkıyor. Artık sevgili olduk olacağız o aşamadayız. Gittim yanına utana sıkıla. O günde güzel bir takım elbise kravat, üstüne de ceket yerine siyah polar giymiştim. Gittim yanına. Merhaba dedim. Gülümsedim. Oda bana merhaba dedi. Ama görseniz öyle tatlı kızı oynuyor ki. Yanaklarını mıncırırsınız. Ben saf birey olarak kadınların girdiği rollerden ve elde etme stratejilerinden bir haberim tabii. Biri o zamanlar anlatsa bana bunları. Bence senin karşına hep kötü insanlar gelmiş derdim. Düşüncelerim tertemiz saf ve berraktı. Kızların kötü insan olduğunu düşünmezdim. Nasıl davranırsan o şekilde karşılık alacağımı düşünürdüm.

Hilalle ayak üstü sohbet ettik. Etrafa baktım kimse yoktu. Bir cesaret elini tuttum. Var ya o sıcacık elini tutarken öyle bir mutlu hissettim ki dopamin seviyem belki o an 5k MG düzeylere gelerek beynimde pik yapmıştı. Duygularım birbiriyle sevişiyordu. Adeta beynimin içinde bir şölen vardı. Hilal utanmıştı ama hoşuna gitmişti cesaretim. Yiğidim birisi görecek dedi :) , Ben de görsün dedim. Bu cevabım hoşuna gitmişti. Gülümsedi. Yanağımdan öptü. Benim gitmem lazım derse giricem dedi. Gitti. Bende arkasından izliyorum. Dersim boştu. Ama öyle güzel görünüyor ki. Duyguların verdiği etki ile hormonlarım dans ediyordu. Onu dünyanın en güzel kızı gibi görüyordum. Kokusu, Teni, Bakışları ve konuşması aşırı güzeldi. (Ben öyle algılıyordum) Oysa şu an spesifik olarak değerlendirirsem; 10/5 falan veririm. Tabii enerjisi, Karakteri gibi şeyleri baz aldığım için. Yoksa 4 puana bile düşebilir. Ama gerçekten enerjisi mükemmeldi. Kendine çeken bir karakteri vardı. Anaçtı. Sahiplenirdi. Benim en çokta hoşuma giden beni sahiplenip kıskanması olmuştu. Kimse tarafından sevilmeyen beni o duyguyla tanışınca nasıl iyi hissetiğimi tahmin edebilirsiniz. Bu arada PMO hayatımda yine devam ediyor. Artık zevk almadan yapıyordum. Boşalma sürem de 1 dakika falana düşmüştü. Bir anlık uyuşturucu gibi kendimi iyi hissederdim. 2 dakika beynim uyuşurdu. Sırf bu etki için bile yapardım. Gece uyumak için yapardım. Kendimi en stresli hissetiğim zamanlarda yapardım. Bazen okuldan gelir gelmez yapardım. Bazen okulun tuvaletinde yapardım. Çok berbattım. İçimde enerji sıfırdı. Bir tek hilali görünce enerjim artıyor. İçim içime sığmıyordu. Aynı deney faresini dişi fare ile aynı çembere sokunca bilim adamları erkek farenin canlanmasını izler gibi kendime şaşırıyordum. Kendime bile yabancılaşmıştım. Kendimi tanıyamıyordum. Saçma sapan davranışlarda bulunuyordum. Hilalin yanında bir erkek gördüm. Bu kim hilal dedim. Sınıf arkadaşım dedi. Ne işi var dedim? Bana hediye almış dedi. Ne için dedim? Doğum günüm için dedi. Başlarım lan hediyene dedim. Yumruğu bir koydum çoçuğa yere yapıştı. Ağlaya ağlaya gitti üst kata. İyi ki müdüre söyleyip şikayetçi olmamıştı. Benden korkmuştu. İyi ki bu konu uzamamıştı. Salakça davranışlarda bulunuyordum. Neden ben öyle yaptım ki şimdi diye düşünüyordum? Kızı fazla sahiplenmeye ve kıskanmaya başlamıştım. Hilal benimle küsse de bu olayın tribini yapsa da hoşuna gitmişti. Onu öyle sahiplenmem. Ama kızların eline koz verirseniz bunu sürekli kullanırlar. Öyle de yaptı. Sürekli mesajlarında şu yanımda bu yanımda yaptı. Bende anlıyorum artık beni kıskandırmaya çalıştığını inanmadım. Sonra hilal bu davranışı kesti. Rol yaptığını anlayabiliyordum. Bunu da bir arkadaşımdan duymuştum. Tek dişi bilgim buydu. Kadınlar kıskandırmaya çalışır. Ama yine de o görüntüye dayanamayıp çocuğun hediyesini kafasına fırlatıp yumruğu yemişti. Şu an görsem o çoçuğu derim ki sen yüzüme bir tane patlat. Senden özür dilerim. Bir am uğruna sana vuran bu aptala bir tane sağlam patlat derim. Çünkü erkekler dişilere göre bana hep daha duygusal daha derinden gelmiştir. Bir erkeğin duygularına güvenirim ama bir dişinin duygularına güvenemem. Dişi o an neyi hissediyorsa duyguları odur. Ama erkek neyi hissediyorsa hissettiklerinden değil düşüncelerinden gelir duyguları. Aramızdaki uçurum farkı artık yıllar daha da iyi öğretmişti. O zamanlar bunların farkında değilim tabii. Benim tek bir tane kızım var. Tek bir tane sevgilim. Ona da göz dikenin amna kordum. Öyle de bir delikanlıydık askdjsd , Aşırı aptaldım. Hormonlarım hilali görünce deliriyordu.

Devam edeceğiz. Hilal de bana çok özel şeyler yaşattı. Aynı zamanda hayatımı sikti. Sizce ne yapmıştır?
aldattı o.ç
 
yalnız hikayemiz nerdeyse aynı buraya kadar
 
Zamanla senden soğumuştur, senden yavaş yavaş uzaklaşıyor, eskisi gibi ilgi göstermiyordur, bir ileri bir geri taktiği ile egosunu tatmin ediyor, sana her işini yaptırıyor, başka erkeklerle flörtlesirken de "O, sadece arkadaşım." Diyerek geçiştiriyordur. Gel zaman git zaman seni terk edince o "Arkadaşım sadece." Dediği herifle çıkmaya başlamıştır.
 
Değerli DOSTlar,

Öncelikle söylemek istediğim bazı şeyler var. Vaktinizi ayırıp hikayemi dinlediğiniz için teşekkür ederim. 🙏

Bu süreçte yazının bir yerlerinde belirttiğim gibi iki ilke edindim.

  1. Hayatınızda yaşadığınız veya yaşamadığınız tecrübeleri sizin yaşamınıza katmak. Olası ilerde yaşanabilecek durumları önceden bir uyarı niteliğinde bilgilendirmek ve bir nevi yol gösterme rehberi olmasıdır.
  2. Kendime bir şeyleri hatırlatmak. Unuttuğum olayları gün yüzüne çıkarmak. Hayatta taviz vermeden ilerlemem gerektiğini hatırlamak. Ne kadar yaşantıdan ders alıp almadığımı görmek istememdir.
Bu yüzden bu yazı serisinde iki tarafta FAYDA + FAYDA bileşiği tarafından yoğrulacaktır. Hem ben, hem siz. Ben kalkarken ayağa başka insanları da kaldırmayı seviyorum. Çünkü biliyorum ki sizde aynılarını benzerlerini yaşadınız ve yaşıyorsunuz. İçim elvermiyor. Kendine bir şeyler katmaya çalışan insanlara bir nevi kendime bir borç olarak görüyorum. Çünkü bende bataktayken bana da yardım eli uzatan kişiler olmuştu. Onlarla hiç sohbet edemedim. Daha çok yazılarını ve yaşantılarını okudum. Ama sizin bir ayrıcalığınız şu an sohbet edebilme imkanına sahip olmanız. Hayat kısa, Ömür geçici ve eldeki değerlerinizin farkında olmanız temennisini diliyorum. Sizin ortalama bir erkekten çok farkınız var. Mental olarak çok ileri seviyedesiniz. Bir şeyler olduğunda sebebini biliyorsunuz. Suçu kendinizde aramıyorsunuz. Nasıl düzlüğe çıkacağınızı da biliyorsunuz.

Ama ortalama erkekler;

Yaşanılan olayın darbesi ile çöküyor. Ona geçici uyuşukluk verecek şeylere yöneliyorlar. Mesela;

  • PMO
  • SİGARA
  • ALKOL
  • UYUŞTURUCULAR
  • İNTERNET
  • SANAL DÜNYA
  • OYUNLAR
  • DİZİLER
  • FİLMLER
Sizin farkınız bunların farkında olduğunuz için bu davranışları yapanlar olsa bile gün gelecek hatasını fark edecektir. Ama diğer erkek grubu ölene kadar bu şekilde devam edecektir. Olduğunuz konumun değerini bilin. Şu an bu yazıyı bu anda okuyorsanız bu boşuna değildir. Belki de kader ( Şayet varsa (Ben inanmıyorum) ) bizi oyununa ortak etmiştir. Bizim beraber ayağa kalkıp yürümemizi istemiştir. Düşsekte kalksakta şu bir gerçekte sizi öldürmeyen şey güçlendirir. Acı da bir güçtür.

1 hafta kadar olamayacağım. Şehir dışına zorunlu seyahat edeceğim. P10 ve diğer partlar imkanlar el verdiği müddetçe gelmeye devam edecek. Ta ki tüm mesajlar verilene, Herkes ayağa kalkmaya başlayana kadar.

Hoşça kalın. Kimse olmasa da ben yanınızdayım. Bir abiniz, Bir kardeşiniz , Bir dostunuz , Bir dert ortağınız olarak. Her şey aşılır sabredin. Konuşacağımız çok şey var.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst