Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

Her şeyden şikayetçi olan adam modeli

Godless Alpha

Mekanın Sahibi
Yönetici
Katılım
28 Mart 2018
Mesajlar
432
Tepkime puanı
1,626
Şehir
Antalya
Her şeyden şikayetçi olan insanlar
Selam beyler. Kitap okuyordum uyuyup kalmışım uyandım. Şuan saat 05:11 ne yapsam ne yapsam diye düşünürken yazı gireyim dedim. Bir süredir aklımda olan bir konuydu unutacaktım neredeyse unutmadan gireyim dedim.

Bu hayat zor beyler. Hani edebiyat veya felsefe yapmak amaçlı söylemiyorum, beceremem zaten. Gerçekten zor. Lakin bir tek bana zor değil ki herkese zor. Sana zor, bana zor, ona zor, onlara zor, hepimize zor. Vardır kolayları elbette. Zengin çocuğu diye bir tabir var. O çocuk zengin zorlanmadı ama onun babası o parayı elde edene kadar zorlandı. Belki ona da babasından kaldı. Bu zincirin ilk halkasındakiler illa zorlandı. Bu zenginler hep zengin değildi. Eskiden onlar da fakirdi ama onlardan bir tanesi bu fakirliğe dur diyerek para kazanmaya başladı. O parayı kazandı kazandı, oğluna bıraktı. Oğlu babasının bıraktığı parayı aldı yatırım yaptı daha da çoğalttı. Öyle böyle derken zengin oldular. Babası kazandığında kendisi yeseydi o paraları şuan bu kadar zengin olamazdı zenginler. Birileri sabretmeyi, zorluklara direnmeyi biliyordu.

Parayla imanın kimde olacağı belli olmaz diye bir laf var ya. Bende yok mesela, ikisi de. Dini manada imanı kast ediyorum. Yoksa sanılanın aksine vicdanlı adamımdır, çokta p!ç değilimdir. Parayı kazanmak için elimden geleni yapıyorum ben.

Eskiden her şeyden şikayetçi olan modelinin en büyük örneği bendim. Tipim kötü diye yakınırdım, boyum kısa diye yakınırdım, kulağım kepçe, burnum büyük diye yakınırdım. Sonra onlardan geçtim ailesizlikten yakındım. Sonra onlara alışmayı öğrendim iş hayatına atıldım iş hayatının zorluğundan yakındım ki örnek vereceğim nokta burası. Geçen sene yaz aylarında arkadaşın amcasının petrolüne gittim çalışmak amacıyla. Malatya'dan Manisa'ya gittim. Arkadaş telefonda çok met etti orayı. Yemek şirketten, kalacak yer şirketten, hiçbir masrafın olmuyor, prim var, sigorta yapılıyor iş rahat vs. salladı durdu. Normal şartlarda ben o arkadaşın aklına uyup bir yere gitmezdim ama şartlar normal değildi. O günün akşamına apar topar hazırlanıp Manisa arabasına bindim ve ertesi gün oradaydım.

İşin kötü tarafı telefonum yoktu benim o sıralar. Bozulmuştu eski püskü telefonlar kullanıyordum onlarda maksimum 2 hafta dayanıyordu. Manisa'ya vardığımda garajda indim. Meğer orada 2 tane garaj varmış eski garaj yeni garaj olarak. Bu geri zekalı bana söylemedi. Gittim eski garajda indim şehrin içinde diye. Meğersem petrol şehrin dışındaymış ve kaldıkları ev de aynı şekilde. Ev ve petrol yakındı birbirine zaten. Bu kavatı arayacağım telefon eski keyfi ne zaman yerine gelirse o zaman arama yapabiliyorum, öyle her kafan estiğinde arayamıyorsun bu telefonla. Sonra bir şekilde ulaştım yerimi söyledim eski garaj dedim. Bu puştun gelmesini bekledim 2 saat. Öyle böyle derken vardık iş yerine.

Sürekli bir şeylerden şikayetçi olmak
O kadar uzun yoldan geldim uykum var, yorgunum gidip uyumadan işkur evrakları vs. varmış onları hallettik. Hemşehri hemşehriyi gurbette s*kermiş lafını orada çok iyi öğrendim ben. Malatya'da yaşıyorum ama Manisa'nın ilçesinde doğdum Manisalıyım yani. Her neyse birader belgeleri hallettik. Deneme süreci dediler. Lan neyi deniyorsun, adamın lafına uyup 20 saatlik yoldan gelmişim ben. Kör topal da olsam çalıştırmak zorundasın. O gün bir de akşama kadar deneme süreci diye çalıştırdılar bedavadan. Hiç uyumadan çalıştım. Ertesi gün sabah erkenden yine işe geldik.

Bir tane benden büyük adam vardı. İsmi Şahin'di. 7 yıldır orada çalışıyormuş. Baktım bu bana usta çırak muamelesi yapıyor. Herhalde yeni gelen herkes bu muameleri görüyor diyerek ses çıkarmıyorum ve benden büyük. Evli barklı adam yani. Bir kaç gün aramız böyle geçti, ustalar çıraklarına nasıl davranıyorsa öyle davranıyor susayım susayım diyorum. Bir gün ona patladım kavga etme noktasına geldik. O patlamamdan sonra bana iyi davranmaya başladı. Halimi hatırımı sorup muhabbet etmeye çalıştı. Onunla aramız öyle düzeldi. Buradan çıkarılması gereken ders "susmayacaksın büyük bile olsa karşındaki". O sorunu öyle hallettik. Sigortamı başlatmadılar 2 hafta geçmesine rağmen. Şirket ceosu ile görüşerek hallettim.

Ev meselesine hiç girmiyorum. Telefonda 3 kişi kalıyoruz dediği şey oda başı 3 kişiymiş, en az bizim odada kalıyorduk ve 3 kişi kalıyorduk. Toplamda 12-13 kişi falandık. Ev berbat, yemek sadece öğle arası yersen yiyorsun iş yerinde başka yok cepten yiyorsun. Ev berbat deyince aklınıza kendi evinizin dağılmış hali gelmesin. Amacı olmayan grubun simgesi olan ev vardı. Aşağıya bırakıyorum. Ev bundan bir tık daha fazla temizdi. Banyosu ayrı dert tıkanıyordu falan. Gerçekten rezillikti. Sonra ufak ufak onlara alışmaya başladım. O petrol ne hikmettir anlamadım yeri Manisa'nın en berbat yerindeydi ama hiç boş kalmıyordu. Aşırı yorucu bir işti oradan oraya koştur dur. Bende her sinirim bozulduğunda bırakacağım işi maaşı alınca diye söylenip duruyordum. Sonra Adem diye bir arkadaş vardı. Bundan 30 yıl sonra da hatırlasam adam gibi adam olarak hatırlayacağım. "Hiç birimiz sevmiyoruz bu işi ama şikayet edip durmuyoruz alışmaya çalış ayrılacaksan da herkese bahsetmeden sessizce ayrıl sonra sıkıntıya düşersin."dedi. Gerçekten de öyle. Nasılsa ayrılacağım diye en son izini bana yazmış bayramda bile çalıştırmışlardı.
Buradan çıkarmanız gereken dersler:

1-)Hiçbir zaman bir arkadaşınızın lafıyla gurbete gitmeyin özellikle o arkadaş yalancı puştun tekiyse.
2-)Gurbete gidin asıl hayatı orada öğreniyorsunuz 1 hafta da olsa gurbete gidin görün. Gurbette çalışınca insan s*kmeyi öğreniyor, zorluğu öğrenince ders çalışmanın önemini anlıyor.
3-)Büyükte olsa karşınızdaki kişi sessiz kalmayın. Hakkınızı arayın, yoksa s*kerler.
4-)Her şeyden şikayetçi olmayın.


Her şeyden şikayetçi olan erkek
Yazının ana fikri değişir gibi oldu, toparlayıp son veriyorum. Bu hayatta insanın elinde olan ve olmayan şeyler vardır. Aileni seçemezsin, seçme şansımız olsaydı hepimiz zengin aileyi seçerdik, hiç tanımasak yani. Tipini seçemiyorsun, boyunu seçemiyorsun. Bu yüzden bu konularda şikayet etmek tamamen salaklıktır. Lakin bu hayatta insanın elinde olan şeylerde var. Tipini elinden geldiğince düzeltmek, bakımlı olup iyi giyinerek görünüşünü düzeltmek insanın elindedir. Tip yoksa zeka ön plana çıkar ki tipten daha çok prim yapar. Eğer bu yazıyı okuyup anlayabilecek kapasitedeyseniz geri zekalı değilsinizdir. Zeka geliştirilebilir bir yetenektir. Zeka da değil aslında bilgi birikimi diyebiliriz. Okuyarak araştırarak öğrenebilir, geri zekalı olsanız bile zekiymiş gibi yapabilirsiniz. Mesela ben öyle yapıyorum. Mizah en iyi prim yapan şeylerdendir, zeka ve bilgi birikimi gerektirir. Okuyarak bunu da geliştirebilirsiniz, bir de hayat tecrübeleriyle tabi. Sosyal yetenekler iyi bir prim aracıdır ki bu bende hiç yok. Gitar çalmak, bilardo oynayabilmek gibi bunlar için öncelikle para lazımdı çünkü.

Para bende hiç yok ki kazanmak için her türlü yolu denedim hala deniyorum. Dinde bir kavram vardır. Tevekkül diye. Sen elinden geleni yapıp gerisini Allah'a bırakacaksın diye. Gerçekten de öyle. Sen ateist bile olsan elinden geleni yaptıktan sonra bırakacaksın. Yani elinden geleni yapacaksın olmuyorsa olmuyordur diyeceksin. Lakin elinden geleni yapmadan şikayet etme hakkın yok. Her yolu deneyecek öyle şikayet edeceksin. Biz de isterdik zengin aile çocuğu olmayı ama olmadık işte ne yapalım ağlayalım mı ömür boyu?

Sürekli bir şeylerden şikayetçi olan erkek modeli
Bunun haricinde sığ görüşlü insanlar var. Kuzenim gibi. Başka yazımda bahsetmiştim hasta diye o kuzenim işte. Bakın beyler evde kalmak insanı salaklaştırıp uyuşuklaştırıyor. Bu kuzenim yıllardır evde hasta olduğu için bu yüzden okulu bile bırakmak zorunda kaldı fakat bu yeterli sebep değil. O kuzenimin de kuzeni aynı hastalıktaydı ve biraz çabalayıp memur oldu evlendi mutlu bir hayatı var. Onun şanslı olduğu nokta şuydu. Ailesi zengindi çalışmasına, çabalamasına gerek yoktu ama o öyle yapmadı. Çalıştı çabaladı ve şuan devlete yasladı sırtını. Benim kuzenim ise tam tersini yapıp aldığı özürlü maaşıyla yetiniyor. Yetinsin, beni alakadar etmez beni alakadar eden nokta şu. Bu kuzenim her şeyden şikayetçi oluyor. Ulan tamam hastalık seçimin değildi ama diğer şeyler seçimindi. En basitinden mastürbasyon yapmak senin seçimin, evden çıkmamak dolaşmamak senin seçimin, kitap okumamak senin seçimin, liseyi dışarıdan da olsa bitirmemek senin seçimin, spor yapmamak senin seçimin, bakımlı olmamak senin seçimin. Seçimlerimizden dolayı şikayetçi olmaya hakkımız yok beyler. Hangi durumda olursak olalım seçimlerimizden biz sorumluyuz.

Adamlara bakıyorum ben kaşımı almam, benim iyi giyinecek param yok, ben kız için değişemem diyorlar. Beni kabullenen böyle kabullensin diyorlar. Kabullenmeyince de bu durumdan şikayetçi oluyorlar. Sonra vay efendim kızlar or*spudur, seveni s*kerler s*keni severler. Bir ton safsata dinle dur. Kız or*spu değil sadece elde edemediğin için öyle söylüyorsun. Nasıl elde edebileceksin ki zaten bu sığ bağnaz düşünce yapısıyla? Siz düzeltebileceğiniz elinizde olan şeyleri düzeltin. Sonra olmazsa yine şikayetçi olursunuz ama önce düzeltin. Burnunuz büyükse saçınızı uzatın, saçınız dökülüyorsa sarımsak sürün, saçınız kıvırcıksa keratin yaptırın. Hastaysanız doktorlara gidin. Yapın işte durmayın çabalayın. Bu arada parasızlıktan çok yakınıyorum ama ne yapayım nasıl yakınmıyayım yapmadığım şey denemediğim yol kalmadı. Neyse ben de para kazanmaya çalışayım biraz daha kafa yorayım.

Saat 6 oldu günaydın bebekler.
 

Ekli dosyalar

  • lneabPAx_400x400.jpeg
    lneabPAx_400x400.jpeg
    36.5 KB · Görüntüleme: 25
Çok önemli bi noktaya değinmişsin dostum.Biz hep elimizde olmayanı isteyip elimizde olanı bi kenara atıyoruz,biliyoruz ki elimizde olanı kaybettiğimizde pişmanlık duyacaz onun bilincinde olmamıza rağmen yapıyoruz bunu, insan doğası garip.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst