Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

İslam hakkında.

Katılım
17 Nisan 2018
Mesajlar
206
Tepkime puanı
197
Yaş
23
Şehir
Konya
shine bugün durdulamıyor. bugünün 3.yazısı an itibariyle yazılıyor.

Forumda ki din tartışma kurallarını pek bilmiyorum açıkçası. O yüzden içimden geldiği gibi yazacağım ve uygunsuzsa yazım kaldırabilir np. Şimdi kuranın toplanması hakkında benim bir kaç fikrim var. Kuran biliyorsunuz ki yavaş yavaş indirildi ve Muhammed bunları yazıya geçirtti. Fakat bu yazıya geçirilmesi onun kitap haline getirildiği anlamına gelmiyor ki zaten kuran Ebu Bekir zamanında kitap haline getirildi. Muhammed öldükten sonra arap yarımadasında dinden çıkmalar ayaklanmalar ve isyanlar başladı. bknz:ridda ayaklanmaları ve yemame savaşı) ve çıkan bu savaşta şehitlerin bir kısmı kuran hafızlarıydı. Bunun üzerine Osman gelecek nesillere aktarılabilmesi için kuranın kitap haline getirlmesi gerektiğini ebu bekire anlattı. kuranın toplanması ise şöyle olacaktı. Yazılı nüshaları olanlar 2 şahitle beraber görevli heyete gideceklerdi. bu ne kadar güvenilir ve sarsılmaz bir yöntem? Casusların başka ayetlerle gelip 2 yalancı şahitle aldatması ne kadar muhtemel? Ayrıca kuran yazıldığında şu an ki arapça kullanılmyordu. harekesiz bir arapça vardı o zamanlar ve bu beraberinde etrafta yüzlerce farklı kuran olması sorununu getiriyordu. Çünkü okuma konusunda bir kural getirilmemişti.daha peygamber ölür ölmez kuran bozulmuşsa, 2000 yıl sonraya kadar doğru kalması ne kadar muhtemel? bunlar kuranı sorgulayan temel sorular. ayrıca kuran evrensel bütün zamanlara gönderilmiş bir kitap ve içinde tek doğruyu barındıran bir kitapsa, neden bu kadar çok tefsiri yorumu var? bunlara cevap arıyorum dostlar. ayrıca buraya ebu cehilin hayatını da yazmayı düşünüyorum. hiç sandığınız biri gibi değil aslında.
 
shine bugün durdulamıyor. bugünün 3.yazısı an itibariyle yazılıyor.

Forumda ki din tartışma kurallarını pek bilmiyorum açıkçası. O yüzden içimden geldiği gibi yazacağım ve uygunsuzsa yazım kaldırabilir np. Şimdi kuranın toplanması hakkında benim bir kaç fikrim var. Kuran biliyorsunuz ki yavaş yavaş indirildi ve Muhammed bunları yazıya geçirtti. Fakat bu yazıya geçirilmesi onun kitap haline getirildiği anlamına gelmiyor ki zaten kuran Ebu Bekir zamanında kitap haline getirildi. Muhammed öldükten sonra arap yarımadasında dinden çıkmalar ayaklanmalar ve isyanlar başladı. bknz:ridda ayaklanmaları ve yemame savaşı) ve çıkan bu savaşta şehitlerin bir kısmı kuran hafızlarıydı. Bunun üzerine Osman gelecek nesillere aktarılabilmesi için kuranın kitap haline getirlmesi gerektiğini ebu bekire anlattı. kuranın toplanması ise şöyle olacaktı. Yazılı nüshaları olanlar 2 şahitle beraber görevli heyete gideceklerdi. bu ne kadar güvenilir ve sarsılmaz bir yöntem? Casusların başka ayetlerle gelip 2 yalancı şahitle aldatması ne kadar muhtemel? Ayrıca kuran yazıldığında şu an ki arapça kullanılmyordu. harekesiz bir arapça vardı o zamanlar ve bu beraberinde etrafta yüzlerce farklı kuran olması sorununu getiriyordu. Çünkü okuma konusunda bir kural getirilmemişti.daha peygamber ölür ölmez kuran bozulmuşsa, 2000 yıl sonraya kadar doğru kalması ne kadar muhtemel? bunlar kuranı sorgulayan temel sorular. ayrıca kuran evrensel bütün zamanlara gönderilmiş bir kitap ve içinde tek doğruyu barındıran bir kitapsa, neden bu kadar çok tefsiri yorumu var? bunlara cevap arıyorum dostlar. ayrıca buraya ebu cehilin hayatını da yazmayı düşünüyorum. hiç sandığınız biri gibi değil aslında.
Milletin aklını bulandırma merak edene özelden yazarsın.Kuran değiştirilmiş diyosan git okuyup mealine bak tabi biliyorsan böyle anlarsın.Kuran öyle bir kitapki yazılı olan herşey insanoğlu yararına olan şeyler bilimsel testler yapılsa bile yazılanlar doğru çıkıyor.Anlicağın senin gibi çapulcuların yazabilceği veya "normal" insanların yazabilceği bişey değil.
 
Milletin aklını bulandırma merak edene özelden yazarsın.Kuran değiştirilmiş diyosan git okuyup mealine bak tabi biliyorsan böyle anlarsın.Kuran öyle bir kitapki yazılı olan herşey insanoğlu yararına olan şeyler bilimsel testler yapılsa bile yazılanlar doğru çıkıyor.Anlicağın senin gibi çapulcuların yazabilceği veya "normal" insanların yazabilceği bişey değil.
İnsanlar eğer bu yazılandan etkilenip zihinleri bulanıyorsa bu, onların sorunudur. İnsanlar sorgulayabilir ve arkadaşın dediğinde bir şey yok.
 
Milletin aklını bulandırma merak edene özelden yazarsın.Kuran değiştirilmiş diyosan git okuyup mealine bak tabi biliyorsan böyle anlarsın.Kuran öyle bir kitapki yazılı olan herşey insanoğlu yararına olan şeyler bilimsel testler yapılsa bile yazılanlar doğru çıkıyor.Anlicağın senin gibi çapulcuların yazabilceği veya "normal" insanların yazabilceği bişey değil.
Sana mı soracaktı konu açarken? Din sorgulanamaz bir şey değil. Sorduğu soruların cevabını veremeyip çapulcu diye nitelendirmen bu konudaki cahilliğini ortaya koyuyor. Keçinin yediği ayetleri, eski nüshalarla karşılaştırıldığında eksik veya fazla olan ayetleri, recm ayetlerini, ahzab suresini... sorgulayacağız ki neyin ne olduğunu anlayalım.
 
Tefsir ve yorum kısmı arapça dilinin çok ama çok zengin olmasından kaynaklı.Bir kelime birçok anlama gelebiliyor.Bundan dolayı okurken sadece bir cümleye değil bütününe odaklanmak gerekiyor.Geri Kalan kısım hakkında bir fikrim yok.Ama büyük ihtimalle yüzlerce hafız vardı aralarında çelişen olmayanı yazmışlardır.Kaldi ki kuran zaten Allah tarafından korunmaktadır.Bu korunma kısmına aldım yırttım birşey olmadı diye bakmak zaten tamamıyla yanlış.Korunuyor ama nasıl bilemeyiz.
 
Kur'ân 23 senede peyderpey indirilmiş ve Hz. Peygamber'in emriyle vahiy kâtipleri tarafından yazıya geçirilmiştir. Hz. Muhammed (sav) kendine inananlara Kur'ân'ı yazdırırken, bunun kendisine vahyedilen ilahi bir mesaj olduğunu açıkça belirtiyordu. Kendisine zaman zaman ve parça parça inen Kur'ân ayetlerini bekletip de topluca yazdırmıyordu. Aksine vahyi alır almaz, inenleri hemen iletiyor ve müminlerden bunları sadece namazda okumak üzere ezberlemelerini değil, aynı zamanda yazıya geçirmelerini ve kopya edip çoğaltmalarını da istiyordu. Nitekim her yeni ayet indiğinde, önce erkekleri ardından da kadınları topluyor ve bunu onlara okuyordu. Vahiy kâtiplerine de onların huzurunda ayetlerin yazılmasını emrediyordu. Bu yeni metnin mevcut bütünün neresine konacağını da açıklıyordu. En sonunda da kaydedileni yüksek sesle okutuyor ve yazan kişinin hatası varsa düzeltiyordu

Hz. Peygamber son nefesini verdiğinde devam etmekte olan bir isyan vardı ve bunun bastırılması sırasında Kur'ân hafızı (Kur'ân'ın tamamını ezbere bilen kişi) olmakla ünlü çok sayıda kişi şehit düşmüştü. Halife Hz. Ebu Bekir derhal Kur'ân'ın bir bütün halinde toplanıp kitaplaştırılması gerektiğine karar verdi. Bu iş için Hz. Peygamber'in hayatının son yıllarında baş kâtip olarak kendisinden istifade etiği Zeyd b. Sabit'i görevlendirdi. Zeyd b. Sabit sayılı hafızlardan olduğu gibi arza ahîra'ya da katılmıştı. Kesinleşmiş nüshaya konmadan önce her ayet için hem yazılı hem de ezberden şahitler bulunarak oluşturulan Mushaf Hz. Ebu Bekir tarafından korunmaya alındı. Ondan sonra yerini alan Hz. Ömer zamanında Kur'ân öğretimi İslam devletinin her tarafında teşvik edildi. Halife Hz. Ömer, her çeşit yanlışın önünü almak için, Kur'ân'ın sahih kopyalarını çeşitli merkezlere göndermek ihtiyacını duydu, fakat bu iş onun yerine geçen Hz. Osman'a nasip oldu.

Hz. Osman Hz. Ebu Bekir tarafından düzenlettirilmiş asıl nüshayı getirtti ve onu yukarıda zikredilen Hz. Zeyd b. Sabit başkanlığında bir komisyona emanet etti. Onlardan yedi nüsha meydana getirmelerini istedi ve daha önce kullanılan yazım şeklinin gözden geçirilmesi yetkisini verdi. Halife Hz. Peygamber'in sahabelerinden bu yeni nüshaların esas alınmasını emretti. Hatta başşehir Medine'de bulunan Kur'ân bilginlerinin huzurunda okuttu. Ardından da bu nüshaları geniş İslam coğrafyasının çeşitli merkezlerine gönderdi. Ayrıca resmen oluşturulmuş bu sahih metne ters düşen kişisel kopyaların imha edilmesi emrini de verdi.
 
Dinsizler dinsizliklerini yaymak için erkekçe karşımıza çıkmıyorlar. Böyle ortaya şüpheler atarak, zihinleri bulandıracak ve imanları çalacak biçimde korkakça karşımıza çıkıyorlar. Allah’ı inkar teraneleri şimdilerde sökmüyor. Allah’ın olmadığı yalanına kimseyi inandıramadılar. Ama birkaç nesli bu yalanla mahvettiler!



Öte yandan çöl kitabı, çöl bedevîsi, araboğlu gibi galiz, kaba ve aşağılık sözlerle Kur’ân’a saldırdılar. Bu da tutmadı, Kur’ân’ın ve Hazret-i Muhammed’in (asm) yıldızının yükselişini durduramadılar.



İslamofobi masalı uydurdular, kitleleri İslâm’dan korkutmayı hedeflediler. Satılmış bir güruhu silâhlandırdılar, cihad diye ortaya saldılar, Allahü ekber diyerek kafa kestirdiler, karıncayı incitmeyen bir din üzerinden iğrenç plânlar kurdular.



Bu da olmadı. İslâm’ın küresel yükselişinin hızını kesemediler. Hem öyle ki, İslâm ülkelerinde zaafiyete uğrayan İslâm imanı, Avrupa’da, Amerika’da ve modern dünyanın hemen her yerinde gözlerinin önünde, burunlarının dibinde yükseliyordu. Bu durum uykularını kaçırıyordu tabiî ki.



Üç yüz seneden beri bu saldırılar devam ediyor. Bu gelen Kur’ân’ın tahrif edildiği uydurması, bilmem kaçıncı saldırı! Ya tutarsa dercesine… Allah şerlerinden korusun. Âmin.



Başaramadılar, başaramayacaklar, başaramayacaksınız.



Kur’ân baştan itibaren çok sıkı şekilde korunmuş bir kitaptır. Tahrif olma ihtimali yüzde sıfırdır. Dünya tarihinde böylesine korunan başka bir kitap yoktur. Âyetler indiği anda vahiy kâtipleri tarafından yazıldılar ve Ashab-ı Kiram’ca anında ezberlendiler.

Fakat ayetlerin inmesi 23 yıl sürdüğünden, Hazret-i Peygamber (asm) zamanında âyetler inip durduğu için Kur’ân’ı tek kitap haline getirmek haliyle mümkün olmadı. İlk halife Hazret-i Ebu Bekir döneminde Yemame Savaşı’nda yetmiş hafızın birden şehit olması üzerine Hazret-i Ömer harekete geçti. Hazret-i Ebu Bekir’e müracaat ederek, Kur’ân sûrelerinin bir araya toplanarak tek bir kitap halinde yazılı metin haline getirilmesinin zaruretini anlattı.



Hazret-i Ebu Bekir (ra) bu görev için Peygamber Efendimiz’in (asm) vahiy kâtibi bulunan, bütün sûrelerin güçlü hafızı olan, aynı zamanda âlim de olan Zeyd bin Sabit’i (ra) görevlendirdi. Zeyd (ra) güçlü bir komisyon kurdu ve işe başladı. Herkese duyuru yapılarak kimin bildiği bir âyet veya sûre varsa, şahitleriyle beraber komisyona getirmesi istendi. Komisyon üyeleri de zaten güçlü hafızdılar ve inen bütün sûreleri bilmekteydiler. Böylece kurulan komisyon marifetiyle ilk metin ve tek metin, bu gün evimizde okuduğumuz ve dünyanın her köşesinde okunan orijinal metin ortaya çıktı.



Bu, tarihî bir gerçektir. O gün bu gündür çoğaltılan ve basılan Kur’ân metinleri birbirinin aynıdır. Zerrece fark yoktur.

Batıl-hak, Alevî-Sünnî, birbirine muhalif yüzlerce mezhep çıkmıştır. Hiçbirisi de Kur’ân’da ihtilâf etmemiştir. Şimdiki zındıklardan başka…

Kitabı tahrif edildiğinde Cenab-ı Allah, hep yeni bir peygamber ve yeni bir kitap göndermiştir. Eğer Kur’ân tahrif edilmiş olsaydı, muharref bir kitapla dünyayı yaşatmaz, yeni bir peygamber ve yeni bir kitap gönderirdi.

Göndermediğine göre, şu an mevcut olan Kur’ân, Allah’a göre de tahrif olmamış demektir.



Nitekim bunu Kur’ân da teyid ediyor:

“Kur’ân’ı Biz indirdik. O’nun koruyucusu da elbette Biz’iz!” (Hicr Suresi, 9. Ayet)
 
Dinsizler dinsizliklerini yaymak için erkekçe karşımıza çıkmıyorlar. Böyle ortaya şüpheler atarak, zihinleri bulandıracak ve imanları çalacak biçimde korkakça karşımıza çıkıyorlar. Allah’ı inkar teraneleri şimdilerde sökmüyor. Allah’ın olmadığı yalanına kimseyi inandıramadılar. Ama birkaç nesli bu yalanla mahvettiler!



Öte yandan çöl kitabı, çöl bedevîsi, araboğlu gibi galiz, kaba ve aşağılık sözlerle Kur’ân’a saldırdılar. Bu da tutmadı, Kur’ân’ın ve Hazret-i Muhammed’in (asm) yıldızının yükselişini durduramadılar.



İslamofobi masalı uydurdular, kitleleri İslâm’dan korkutmayı hedeflediler. Satılmış bir güruhu silâhlandırdılar, cihad diye ortaya saldılar, Allahü ekber diyerek kafa kestirdiler, karıncayı incitmeyen bir din üzerinden iğrenç plânlar kurdular.



Bu da olmadı. İslâm’ın küresel yükselişinin hızını kesemediler. Hem öyle ki, İslâm ülkelerinde zaafiyete uğrayan İslâm imanı, Avrupa’da, Amerika’da ve modern dünyanın hemen her yerinde gözlerinin önünde, burunlarının dibinde yükseliyordu. Bu durum uykularını kaçırıyordu tabiî ki.



Üç yüz seneden beri bu saldırılar devam ediyor. Bu gelen Kur’ân’ın tahrif edildiği uydurması, bilmem kaçıncı saldırı! Ya tutarsa dercesine… Allah şerlerinden korusun. Âmin.



Başaramadılar, başaramayacaklar, başaramayacaksınız.



Kur’ân baştan itibaren çok sıkı şekilde korunmuş bir kitaptır. Tahrif olma ihtimali yüzde sıfırdır. Dünya tarihinde böylesine korunan başka bir kitap yoktur. Âyetler indiği anda vahiy kâtipleri tarafından yazıldılar ve Ashab-ı Kiram’ca anında ezberlendiler.

Fakat ayetlerin inmesi 23 yıl sürdüğünden, Hazret-i Peygamber (asm) zamanında âyetler inip durduğu için Kur’ân’ı tek kitap haline getirmek haliyle mümkün olmadı. İlk halife Hazret-i Ebu Bekir döneminde Yemame Savaşı’nda yetmiş hafızın birden şehit olması üzerine Hazret-i Ömer harekete geçti. Hazret-i Ebu Bekir’e müracaat ederek, Kur’ân sûrelerinin bir araya toplanarak tek bir kitap halinde yazılı metin haline getirilmesinin zaruretini anlattı.



Hazret-i Ebu Bekir (ra) bu görev için Peygamber Efendimiz’in (asm) vahiy kâtibi bulunan, bütün sûrelerin güçlü hafızı olan, aynı zamanda âlim de olan Zeyd bin Sabit’i (ra) görevlendirdi. Zeyd (ra) güçlü bir komisyon kurdu ve işe başladı. Herkese duyuru yapılarak kimin bildiği bir âyet veya sûre varsa, şahitleriyle beraber komisyona getirmesi istendi. Komisyon üyeleri de zaten güçlü hafızdılar ve inen bütün sûreleri bilmekteydiler. Böylece kurulan komisyon marifetiyle ilk metin ve tek metin, bu gün evimizde okuduğumuz ve dünyanın her köşesinde okunan orijinal metin ortaya çıktı.



Bu, tarihî bir gerçektir. O gün bu gündür çoğaltılan ve basılan Kur’ân metinleri birbirinin aynıdır. Zerrece fark yoktur.

Batıl-hak, Alevî-Sünnî, birbirine muhalif yüzlerce mezhep çıkmıştır. Hiçbirisi de Kur’ân’da ihtilâf etmemiştir. Şimdiki zındıklardan başka…

Kitabı tahrif edildiğinde Cenab-ı Allah, hep yeni bir peygamber ve yeni bir kitap göndermiştir. Eğer Kur’ân tahrif edilmiş olsaydı, muharref bir kitapla dünyayı yaşatmaz, yeni bir peygamber ve yeni bir kitap gönderirdi.

Göndermediğine göre, şu an mevcut olan Kur’ân, Allah’a göre de tahrif olmamış demektir.



Nitekim bunu Kur’ân da teyid ediyor:

“Kur’ân’ı Biz indirdik. O’nun koruyucusu da elbette Biz’iz!” (Hicr Suresi, 9. Ayet)
Şimdi güzel kardeşim, bütün bu dediklerine inanmıyorum. Her kitap, insan tarafından yazılmıştır. Sen bu doğruyu kabul ediyorsun diye ben de kabul etmek zorunda değilim. Bunu böyle bil, bir de bize zındık demen gram umrumuzda değil. Yani bundan sonraki yazılarında kullanmana gerek yok. İnsanların sorgulaması yanlış bir şey değildir. Selametle kal.
 
Dinsizler dinsizliklerini yaymak için erkekçe karşımıza çıkmıyorlar. Böyle ortaya şüpheler atarak, zihinleri bulandıracak ve imanları çalacak biçimde korkakça karşımıza çıkıyorlar. Allah’ı inkar teraneleri şimdilerde sökmüyor. Allah’ın olmadığı yalanına kimseyi inandıramadılar. Ama birkaç nesli bu yalanla mahvettiler!



Öte yandan çöl kitabı, çöl bedevîsi, araboğlu gibi galiz, kaba ve aşağılık sözlerle Kur’ân’a saldırdılar. Bu da tutmadı, Kur’ân’ın ve Hazret-i Muhammed’in (asm) yıldızının yükselişini durduramadılar.



İslamofobi masalı uydurdular, kitleleri İslâm’dan korkutmayı hedeflediler. Satılmış bir güruhu silâhlandırdılar, cihad diye ortaya saldılar, Allahü ekber diyerek kafa kestirdiler, karıncayı incitmeyen bir din üzerinden iğrenç plânlar kurdular.



Bu da olmadı. İslâm’ın küresel yükselişinin hızını kesemediler. Hem öyle ki, İslâm ülkelerinde zaafiyete uğrayan İslâm imanı, Avrupa’da, Amerika’da ve modern dünyanın hemen her yerinde gözlerinin önünde, burunlarının dibinde yükseliyordu. Bu durum uykularını kaçırıyordu tabiî ki.



Üç yüz seneden beri bu saldırılar devam ediyor. Bu gelen Kur’ân’ın tahrif edildiği uydurması, bilmem kaçıncı saldırı! Ya tutarsa dercesine… Allah şerlerinden korusun. Âmin.



Başaramadılar, başaramayacaklar, başaramayacaksınız.



Kur’ân baştan itibaren çok sıkı şekilde korunmuş bir kitaptır. Tahrif olma ihtimali yüzde sıfırdır. Dünya tarihinde böylesine korunan başka bir kitap yoktur. Âyetler indiği anda vahiy kâtipleri tarafından yazıldılar ve Ashab-ı Kiram’ca anında ezberlendiler.

Fakat ayetlerin inmesi 23 yıl sürdüğünden, Hazret-i Peygamber (asm) zamanında âyetler inip durduğu için Kur’ân’ı tek kitap haline getirmek haliyle mümkün olmadı. İlk halife Hazret-i Ebu Bekir döneminde Yemame Savaşı’nda yetmiş hafızın birden şehit olması üzerine Hazret-i Ömer harekete geçti. Hazret-i Ebu Bekir’e müracaat ederek, Kur’ân sûrelerinin bir araya toplanarak tek bir kitap halinde yazılı metin haline getirilmesinin zaruretini anlattı.



Hazret-i Ebu Bekir (ra) bu görev için Peygamber Efendimiz’in (asm) vahiy kâtibi bulunan, bütün sûrelerin güçlü hafızı olan, aynı zamanda âlim de olan Zeyd bin Sabit’i (ra) görevlendirdi. Zeyd (ra) güçlü bir komisyon kurdu ve işe başladı. Herkese duyuru yapılarak kimin bildiği bir âyet veya sûre varsa, şahitleriyle beraber komisyona getirmesi istendi. Komisyon üyeleri de zaten güçlü hafızdılar ve inen bütün sûreleri bilmekteydiler. Böylece kurulan komisyon marifetiyle ilk metin ve tek metin, bu gün evimizde okuduğumuz ve dünyanın her köşesinde okunan orijinal metin ortaya çıktı.



Bu, tarihî bir gerçektir. O gün bu gündür çoğaltılan ve basılan Kur’ân metinleri birbirinin aynıdır. Zerrece fark yoktur.

Batıl-hak, Alevî-Sünnî, birbirine muhalif yüzlerce mezhep çıkmıştır. Hiçbirisi de Kur’ân’da ihtilâf etmemiştir. Şimdiki zındıklardan başka…

Kitabı tahrif edildiğinde Cenab-ı Allah, hep yeni bir peygamber ve yeni bir kitap göndermiştir. Eğer Kur’ân tahrif edilmiş olsaydı, muharref bir kitapla dünyayı yaşatmaz, yeni bir peygamber ve yeni bir kitap gönderirdi.

Göndermediğine göre, şu an mevcut olan Kur’ân, Allah’a göre de tahrif olmamış demektir.



Nitekim bunu Kur’ân da teyid ediyor:

“Kur’ân’ı Biz indirdik. O’nun koruyucusu da elbette Biz’iz!” (Hicr Suresi, 9. Ayet)
Üstat Maalesef burda bunları ne kadar desen de inkar edecekler de var Etmeyecekler de var Her fikre Saygı Duymamiz gerekcek Her kesin kendi doğruları var
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst