Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

KENDİ AKLINI KULLANABİLME CESARETİNİ GÖSTER

Katılım
8 Kasım 2019
Mesajlar
19
Tepkime puanı
31
Yaş
25
Şehir
Eskişehir
Öncelikle merhaba, forum gayet hoşuma gitti. bu oluşumda benim de bir katkımın olmasını istediğimden kendi ilgi alanım felsefe ile ilgili bazı incelemelerimi paylaşmak istedim. felsefenin yanı dinler tarihi ve teoloji hakkında da incelemelerim ve bilgi birikimim var. dönem dönem eğer ilgilenen arkadaşlar varsa bunları da paylaşabilirim. bu incelemede çok yüzeysel bir şekilde İmmanuel KANT ın aydınlanma felsefesi hakkında bilgi vermeyi amaçladım. umarım sizlere de yararı olur. iyi okumalar dilerim

Aydınlanma düşüncesi ve hareketi, toplumların tarihi gelişim sürecinin en önemli noktalarından birisidir(1). Birkaç yüzyıllık serüveni olan aydınlanmayı, 18. yüzyılın en önemli isimlerinden olan Immanuel Kant; ''İnsanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan kurtulmasıdır'' şeklinde tanımlamaktadır (2). Bu ergin olamama ile kastedilen, kendi aklını kendi kendine kullanamama durumudur. Bu durumun nedeni bireyin tembelliği ve korkaklığıdır. Bunun da ötesinde bireyin bu durumdan çekinmemesi ve aşmak için bir çaba göstermemesi aydınlanmanın önündeki en büyük engeldir.



Bireyin korkak ve tembel olmasının yanında üzerine sorumluluk almak istememesi de aydınlanmayı engelleyen özelliklerden birisidir. Toplumsal yahut bireysel bir konuda başkalarına akıl danışması veya sorumlu olarak başkasını seçmesi ergin olmamayı daima devam ettirecektir. Çünkü Kant'a göre aydınlanmanın anahtarı ''Sapare Aude''dir. bu latince kaynaklı deyim Türkçe'ye farklı çeviriler ile taşınmıştır. Kant'ın fikirleri ile ortak olarak yapılan çeviride görüyoruz ki , sapare aude ''Kendi aklını kullanabilme cesaretini göster'' olarak çevrildiğinde daha anlamlı ve Kant'ın kullandığı anlama daha yakın olmakta.


İnsanın hayatında çok fazla rehber ve akıl danışacak arkadaşı olabiliyor. Akıl danışmak kendini küçük görmek ve aslında tembellik ile ilişkilidir. İşte burada Kant bunun yanlış olduğunu söylüyor. Birilerine akıl danışarak kendi aklımızı kullanma yetimizi kaybediyor ve bir birey olmaktan uzaklaşıyoruz. Nitekim günümüzde de en ufak sorunlarımızı dahi çözemiyor bunun için para ile aracılar ya da çözümcüler buluyor kendi hayatımızın sorumluluklarına dahi tahammül edemiyoruz. Hayatımızı ele geçiren bu kolay düzen hayatımızı bizim yerimize seçiyor. En önemsiz seçimimize bile el atarak bizi özgürlüğümüzden adım adım uzaklaştırıyor. Günümüz gençlerinin toplumda farkedilebilmek için giyim kuşamlarının bile moda adı altında kuklalardan emir alır gibi giyindiklerini hepimiz biliyoruz. Geçenlerde Youtuber ayakkabısını gösterdi ve şuanda özentilik bağımlısı gençler o ayakkabıyı alabilmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Neyse ki ayakkabının güncel fiyatı 4 bin türk lirası civarında olduğundan yan sanayi kalitesiz ve sağlıksız olan ayakkabıları alarak ailelerinin bütçesini pek sarsmıyorlar. sırf ünlü birisi onu giydiği için bu ayakkabı Türkiye de her gencin ayağına girmeye başladı. demek ki 18. Yüzyıldan bu yana hemen hemen hiçbir şeyi kaybetmemişiz. bize sağlanan özgürlük gayet iyi bir seviyede olsa da kendi kafesimizi kendimiz örerek bu işi devam ettiriyoruz.


verdiğim örnek sadece bir olay üzerinden bir incelemeydi. şimdi siz hayatınızı gözden geçirin. Kendi aklınızın dışında başka akıllara taparcasına inandığınız ve onun kararlarını kabul ettiğiniz durumlar var mı ? Mutlaka vardır.


Kant makalenin devamında ergin olamama durumunu şu şekilde açıklamıştır.


Doğa, insanları yabancı bir yönlendirilmeye bağlı kalmaktan çoktan kurtarmış olmasına karşın (naturaliter maiorennes) , tembellik ve korkaklık nedeniyledir ki, insanların çoğu bütün yaşamları boyunca kendi rızalarıyla erginleşmemiş olarak kalırlar, ve aynı nedenlerledir ki bu insanların başına gözetici ya da yönetici olarak gelmek başkaları için de çok kolay olmaktadır. Ergin olmama durumu çok rahattır çünkü.



İşte bu rahatlık insanların daha da tembelleşmesini ve bunu rızası olarak yapma durumunu ortaya çıkarıyor. Bu şekilde toplumda tek tip insanlar ortaya çıkarak aslında yönetici gücün daha rahat bir diktatörlük kurmasını sağlıyor.


Güç sahibi tüzel yahut gerçek kişilerin iki temel amacı vardır. Sahip oldukları gücü pekiştirmek, korumak ya da bu gücü artırmak. Gücün pekiştirilmesi için var olan düzenin devam etmesi ve yenilenen kuşağın eski kuşak ile aynı şekilde yetişmesini sağlamaktır. Bunu sağlamak şuan için oldukça kolay. Medya hem televizyonlar hem de kişisel bilgisayar, kişisel telefonlar ile her bireye erişmektedir. Onlara görmek istedikleri dünyayı sunduğunuz taktirde susarak ergin olmama durumuna devam edeceklerdir. Çünkü hem yöneten hem de yönetilen halinden oldukça memnundur. Öte yandan Güç sahibi otorite asla stabil kalmaz. Çünkü güç istenci sebebi ile insan hırsı daima daha yukarıdakini arzular. Hele hele o kadar büyük bir topluluğun kaderini elinde tutmak muhakkak bir güç zehirlemesine sebep olacaktır. Otorite verdiği kararları artık uyuşturucu etkisindeki birisi gibi iradesizce ya da yanılsamalar sayesinde aptalca kararlar ile devam ettirecektir. Sahip olduğu hırs yine tembelliği yüzünden bu duruma sürüklenmiş bireylerden çıkacak olmayan özgürlükleri daha da sıkışacak ve yok olacaktır.


Nitekim Kuzey Kore lideri Kim Jong-un bireyselliği tamamen öldürmüş ve halkını tamamen dış dünyaya kapatmıştır. Bu durum onun gücünü ve saygınlığını maksimum seviyeye çıkarmıştır. Halkın saç kestirme biçimine kadar kısıtlayan bu lider Sosyalist bir sistemi savunmaktadır. Sosyalizm zaten temelde bireye karşı bir görüş olmak ile birlikte bunun gibi otoriter orta çağ kalıntısı devletlerde bulunması gayet normaldir.


Bireyin tek başına aydınlanması pek olası değildir.

Kant bu konuya şöyle değinmektedir;

‘Demek oluyor ki her birey için nerdeyse ikinci bir doğa yerine geçen ve temel bir yapı oluşturan bu ergin olmayıştan kurtulmak çok güçtür. Hatta insan bu duruma seve seve katlanmış ve onu sevmiştir bile; işte bu yüzden o, kendi aklını kullanma bakımından gerçekten de yetersizdir; çünkü onun böyle bir deneyi gerçekleştirmesine asla izin verilmemiştir, o aklını kullanmayı denemeye hiç bir zaman bırakılmamıştır’
Bu duruma öte yandan sistem de izin vermeyecektir.

Kendi aklınızı kullanmanız dileğiyle.

EDİT, bu konu hakkında ileri okuma için İmmanuel Kant ın aydınlanma nedir adlı makalesini okuyabilirsiniz. pdf olarak internette mevcut.
 
Güzelmiş sevdim makaleyi peki neler yapabileceğimizi mi söylüyor aydınlanma da?
 
Güzelmiş sevdim makaleyi peki neler yapabileceğimizi mi söylüyor aydınlanma da?
aydınlanmanın temel amacı, hayatın sıradan ve belirlenmiş halinden bireyi kurtarmaktır. örneğin ben ilkokul, ortaokul, lise gibi öğrenimlerimde direkt olarak devletin öğretmek istediği eğitimi aldım. aynı şekilde şuanki lise mezunu kitlenin yüzde 90 ı bu sıradanlığın üzerine bir şey katmadı. bu toplum içerisinde kemikleşmiş bir tabaka oluşturuyor. bu kemikleşmiş tabaka bireyin kendi seçimleri ve yeteneklerine göre hareket etmesi ya da yaşamasını engelliyor. bu örneği bir benzetme ile tanımlarsak, günümüz insanı bireyselliktten uzak bir robot halindedir.

bu saydığım örnekteki koşulların hemen hemen birçoğu kant zamanında da mevcuttu. aydınlanma felsefesinde ise kant bu sıradanlıktan kurtulmanın ve gerçekten düşünen bir birey olmanın yolunu tanımıyor.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst