Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

KENDİ HAYATINIZIN TANRISI MI OLMAK İSTİYORSUNUZ? Tıkla ↩ ↩ ↩

Katılım
11 Ağustos 2018
Mesajlar
1,115
Tepkime puanı
1,678
Şehir
İstanbul
Selam beyler. Bu konuyu aslında bir kaç örnek verip ve bir hikaye anlatıp bitirecektim. Fakat okuduğum başka konular ve bu saatte: (6.00) da kalktığım için daha bir aydınlanarak yazma kararı aldım.
Fakat anlamanızı istiyorum. İşin özünde acı çekmek vardır. Asla oturduğunuz yerden bir şeyler kazanamazsınız. Bakın oturduğunuz yerden diyorum.
Filmden uyarlama sevenler için; tyler ilk yumruğu yemek istediğinde bile çok heyecanlı ve strestliydi. O bile korkarak başladığını anlatmaya çalışıyor.
Fakat ilk seferden sonrası için bir mum yakmaya benziyor. Acıdan sonra gelen bir aydınlanma.
Ben burada şatafatlı bir şekilde etrafı boyayıp makalemin ilgi çekici ve güzel görüntülü olmasını beceremem.
Öyle bir hevesim de yok.
Düz bir şekilde başlıklara ayırarak, herkesin anlayacağı dilden yazacağım.
Umarım beğenirsiniz.

Daha önce düşündünüz mü, eskiden yaşardık. İlgi görürdük. Herkes bizi severdi ve öperdi.
Büyüdük!
Büyüdük ve ilgiler azalmaya başladı.
Çirkinleşmeye başladık. Yüzümüzde tomurcuklar gibi sivilceler oluşmaya başladı.
Sevilmemiz bir hayli azaldı ve artık bir çıkara göre seviliyoruz.
Güçlü; ben bununla takılırsam dayaktan yırtarım. Yanımda sağlam arkadaşlarım olmuş olur.
Zeki; fikirler alma konusunda benim için çok faydalı olur.
p*ç; bunun yanında asla canım sıkılmaz, her zaman eğlenceli vakit geçirebilirim bununla.

Artık bu gibi anlamlara göre arkadaş seçiliyor. Benim arkadaşım çok böyle ya.
Neden yalnız ve sevgilisiz olduğumu anlıyor musunuz?
Anlatamadığım şeyler var, üstü kapalı anlatayım.
Sessizliğe büründüm.
Etrafı seyrediyorum.
Tanrıyı görüyorum.
Tanrının oyuncaklarını görüyorum.
Oyuncakların, yapımcılarını eleştirdiklerini ve hatta o yapımcıyı unutmuş; kandırdıklarını sanıyorlar.
Suskunluğumu, aptal olduğuma bağlıyor.
Hayır ben kesinlikle aptal değilim.
Bir insana aptal demek için onun ne kadar çok konuştuğuna bakabilirsiniz.
Ya da ne kadar mantıklı.
Yemek yiyen bir insana; ne yapıyorsun diye sorup, karşındakine bu mal diyemezsin ya...
Tabi ki de gelenek haline gelmişse bu sorular. :)
Neden konuşacak bir şeyin olmamasına rağmen, sırf sıkılmamak ve hal hatır olsun diye gereksiz kelimeler ile ağzımı açacak efor sarf edeyim?
Neden naber diye soru aldıktan sonra cevap vermemi beklemeden, o soruyu soran kişi gider? Yeterince bir çıkar sağlayamadın mı benden?
Ne yoksa, hal ve hatır sorunda pek samimi değilmiydin arkadaşım?

Hiç kimsenin sikin de değilsiniz arkadaşlarım.
Siz sadece sistemin yeni bir parçasısınız.
Hani bir işlemci düşünün. Üzerindeki çizginin, içindeki . . . .. .. . . larısınız !
O noktalar bile değilsiniz moruk. Sadece yokun yokusunuz !
Etrafınıza bir bakın. Siz nesiniz?
Kaldır kafanı ve bak yukarı; senin için varım.(Tanrı)
Fakat insanlar her zaman gücü paradan ve fiziksel güçte aradı.
Tanrı sana en büyük gücü nasıl bulacağını söylemiş zaten. ( İkrâ ) = Oku, idrak et, analiz et, düşün, araştır, anla, etrafına bak, her şey !
Fakat yaradan Allah'ın adıyla oku.
Sana en büyük iyiliği yapan bir yaratıcın var. İnsanların sana söylemediğini söylüyor. Oku ! İnsanların akıllı olmamanız için, sistemin kölesi olmanız için yapmamanız gereken şeyi yapmanızı söylüyor. İkrâ ! Neden böyle bir mitolojik din de, sizin düşünmenizi ve araştırmanızı istiyor? Dinler hani düşünmemizi istemezdi?
Din konusunu daha fazla uzatmaya gerek yok. Zira insanlar o kadar akılsızmış ki, çocuk hikayesi olduğunu anlayamıyormuş. Çocuk hikayesi olduğu için zaten o kitabı anlamıyoruz.

Fakat her zaman okumakla bir şey olmaz.
En fazla dolu bir kitap olursunuz. O kitabı açmanız ve etrafınıza yaymanız gerekir.
yoksa sadece etrafınıza boş boş bakar ve insanların size deli demesiyle geçinirsiniz.
Bir gün cesaret etmeniz gerekecek.
Filmlerde ki gibi sizi destekleyen bir hayali arkadaşınız olmayacak.
Elinize toz döküp, acıyı tadıp nirvanaya ulaşmayacaksınız.
Kimse sizinle arkadaşça dövüşmek için sıraya girmeyecek. Zira yumruk yerine kesici aletler kullanmayı seven daha çok.
Akıllı olmak iyi dövüşe bilmek değildir. Akıllı olmak ne zaman dövüşeceğindir.
Akıllı olmak çok konuşabilmek değildir. Akıllı olmak ne ve nasıl konuşabildiğindir.

İnsanlar kendilerini üniversitelere kapatıp, hayattan bir şey bekleme peşindeler.
Diploma bir körün hafif göz aydınlanmasıdır.
Bir sistem kandırmacasıdır.
Neden tüm zeki insanlar okul okumadan hayatını sürdürmüş?
Tabi onlarla kendimizi kıyaslayamayız tabi. Onlar bıraktı diye biz de bırakmayacağız orası ayrı.
Fakat sizin 2 milyar fazla kazanacaksınız diye 20 senelik bir gereksiz hayat sürdüremezsiniz.
Sırf bir kız için okula gitmek pek etik değil demi?
Sizi geliştirecek şey okul değil. Hayattır, kitaptır, zamandır.
Fakat herkesin zamanı var.
Fakat zamanın değerini bilmeyen, bilenin %99 katı.
Yapacak bir şey yok. Herkes zeki olamaz.
Akıllı olduktan sonra zaten istediğiniz şeylerin gelmesi an meselesi.
Düşünün...
Düşünün...
O düşünmeyen ve okumayan kısım; önemli bir adam gelir ve onun hakkında arkasından konuşurlar. Onu övüp dedikodusunu yaparlar.
Yanına gitmeye ve sohbet etmeye korkarlar.
Kendini geliştiren ve akıllı bir insan ise; arkasından konuşmak yerine yanına gider ve aklında ki soruları sorar. Belki de başka kadere açılan kapı, düşündüğü tek bir saniyeye bedel olmuştur.

İnsanları hiç düşünüyor musunuz ?
Sabah kalkarlar. (9.00) Elbiselerini giy ve kahvaltını et. Çocuğunu gör ve dışarı çık. (10.00) Ulaşımın ile 2 saat yol. (12.00) İşe başla ve akşamın gelmesini bekleyene kadar ruhsal acılar çek. Karaktersizleş. (9.00) Eve gideceksin fakat çok yoğunluk var. (12.00) Her günün böyle geçiyor ve insanlar böyle geçmesine rağmen yaşıyor.
Fakat böyle hayat sürdürmesine rağmen kendilerini akıllı zannediyorlar.
Akıllı insan modern köleliğin farkına varmaz mı?
Akıllı insan buna bir dur demez mi?
Akıllı insan böyle bir hayatının olmasını bilmesine rağmen gidipte, başkasını hayatına sokup; onu da bu köleliğin içine sokar mı?
Seven insan böyle yapar mı gerçekten?

Komi olarak işe girdim 1 ay önce. Kendimi her zaman çakal zannederdim.
Taa ki; insanların gizliden gizliye beni sikmeye çalıştığını anlayana dek.
İnsanların kendilerini ne kadar çok akıllı olduğunu anlamak istiyorsanız; beden dili okuyun.
O yüzlerinde ki sırıtışı gördükten sonra, herkesten iğrenmemek için bir sebebiniz kalmayacak.
İnsanların sizi küçük düşürmek için lakaplar takması, gereksiz memleket esprileri yapması.
İnsanların sırf elinde olduğu için size köle gibi davranması.
Hangi bir insan; boş bir tepsinin yanından geçip, ona bakıp, kominin yanına gelip; şu boşu alsana der?
Evet, sırf egosunu tatmin etmek için yapar bu olayı insan.
Neden bir insan sırf sohbet olsun diye ispiyon ve dedikodu yapar?
Vakit geçsin diye mi?
Maalesef öyle !
İnsanlar bu kadar aptal işte, bu kadar aptal.

Köleliğin bana göre olmadığını anladım.
Askeri ücretle köpek olacağıma, insanların soytarısı olmaya karar verdim. ( Oyunculuk )
Dün akşam 1 de işten çıkmış ve eve doğru gidiyordum. Öyle düşünerek.
Karşıma orta yaşlı bir adam gelir ve; yeğenim bir çorba paran var mı be?
Ben bulk dönemine girmiş ve vücudumun dahi istemediği yemekleri yerken, bu insan aç mı kalacak ?
Gerçekten dünya?
Benden 2 kuruş istemek için yüzünü eğecek kadar açmıydı bu insan?
Peki ona dilenci ve sokak adamı gözüyle bakanlar?
Aç kişi o adam değil, ona dilenci gözüyle bakıp; para vermeyenler !
Ben o durumun gördükten sonra adil olamam insanlara karşı artık.
Artık iyi bir insan olamam.
Çalıştığım yerin iyiliğini düşünemem.
Çalıştığım ve konuştuğum kişilerin; halini hatırını düşünümem.
Onların halini hatırını düşünen ailesi var zaten.
Benim olayım kölelik değil.
Benim olayım bu; özgürlük.
Sokaklar, samimiyet ve doğa.

Evet değişmekten ve güçlü olmaktan bahsediyorduk değil mi ?
Kırmızı haptan bahsediyorduk değil mi?
Duygusal güçten ve cazibeden bahsediyorduk değil mi?
Peki yalnızlıktan? Yok gibi hissetmekten?
Bunlardan kimse bahsetmiyor.
Öyle bir yalnız ve bir hiç olarak hissediyorsunuz ki kendinizi. Artık aynaya bile bakmıyorsunuz.
Halbuki okula gitmeden önce 30 dakika dolapta, 30 dakika aynada geçiren bir abim var.
Ben ise bunlara benzememek için 5 saat erken uyanıyorum.
Ne oluyor?
Daha fazla yalnız kalmak için mi bu direniş, bu acı?
Gelişim, acı demektir.
Güç, acı demektir.
Artık çektiğim acıları hissetmiyorum.
Hiçbir şeyden korkmaz oldum.
Yalnızlık mı? Umurumda değil. Yeni bir kişiliğim var.
Tanıştırayım; adı tyler !
Beni her zaman yönlendiriyor.
Sağımı ve solumu gösteriyor.
Beni tehlikeye sürüklüyor.
Fakat bir kişiliğim daha var.
Tanıştırayım; adı cebrail !
O da sağımı ve solumu gösteriyor.
Fakat daha farklı yönlendiriyor.
İkisini de seçmiyorum.
İkisi de benim arkadaşım. Sonuç olarak ikisi de beni yönlendiriyor. Beni düşünüyor.
Neden seçmem gerekecek ki?
Hem kötü, hem iyi olamam mı?
Bence olabilirim. :)
Aç kalan bir adama son para mı da verebilirim, sigara isteyen adama sikimi de uzatabilirim. İkisi de benim elimde. :)

Neden aynanın karşısında bunca vakit geçiriyoruz?
Bizi umursamayan ve sikin de dahi olmadığımız insanlara karşı güzel görünmek, bir istatistik olmaktan çıkmak için mi?
Karanlıkta parlamak için mi?
Bu ne işe yarayacak ki?
En parlak ışık; sestir. Sesi nasıl kullanırsan, o derece iyi yankı yapar.
Ben çok parlayan renkler de gördüm, hiç ilgi çekmeyen.
Hiç parlamayan renkler de gördüm, dilden düşmeyen.
Tek fark; ses !
Her zaman eleştirilirsiniz, her zaman !
99 Doğrunuzun, tek yanlışa gittiğine bilmenize rağmen neden hala o 99 doğruyu yapmaya çalışıyorsunuz?
Neden sırf insanlar görmesin diye sümüğünüzü sıranın altına ya da üstünüze sürüyorsunuz?
Hiçbir zaman yer alamazsınız.
Sadece paranız varsa, yer alırsınız.
Her yer de.

Geçenler de yeni tanıştığım bir çocukla tanıştım. Başka tanıştığım kişi sikmediği kişi kalmadı diye bana anlatıyor.
Yanına bir uğrayıp; sen neyin nesisin diye sordum.
10 saat sonunda aldığı ücretle gününü gece kulübünde bitirdiğini söyledi.
Uzatmak istemiyorum ama herkesin beyni aynı değil. Devam !
İlk önce kızı alıyoruz. Sinemaya götürüyoruz. Öpmeye çalışıyoruz. Kızın karnı açsa öpmüyor, toksa öpüyor.
Sonra otele götürüyoruz. Güzel bir duj ve daha sonra sakso.
Eve gidene kadar da içki ve şarap.
İşte oldu sana 500 tl.
Desene 10 günlük acım bir saksoya gitti.
Peki siz burada kendinizi boşuna yırtıyorsunuz. Tanıdığım en beta kişiler bile kızları on numara sikiyor diyenler gelsin de anasını sikeyim.
Hadi yazsın bana da anasını sikeyim.
Biz burada kız sikmeye çalışmıyoruz.
Hayatı öğreniyoruz. Sistemi öğreniyoruz. Parayı öğreniyoruz. İnsanı öğreniyoruz. Gülümsemeyi ve dostluğu öğreniyoruz.
Bizim burada öğrendiğimiz paha biçilmez bir şey.

Tek bir sohbetle aklına gireceğime, neden 1 günlük macera ile ağzına gireyim?
Neden bir sakso için 10 günlük güruha gireyim? Neden onca acıya göz yumayım? Neden nefret ettiğim bir mekan da, nefret ettiğim insanlar ile çalışayım?
Çok yazık.
Kendimi sikerim daha iyi.
Aramızda ki farkı şu an daha iyi anlıyorsunuz.
Birisi, sırf aklı olduğu için sikiyor, birisi sırf parası olduğu için.

Ben her zaman düşebilirim. Fakat her zaman da kalkabilirim. Bu yüzden her zaman ayaktayım lenn !
Fakat onlar; tek bir düşmede yıllarca sürünerek ilerliyorlar.
Benim neden sevgilim yok biliyor musunuz?
Ben sadece kendi türümü sikebiliyorum.
Ben neden bu kadar sessizim biliyor musunuz?
Ben sadece kendi türümle konuşabiliyorum.
Yalanları duyabiliyorum.
Yalanları görebiliyorum.
Bu yalanlara göz yumup, yarını bekleyemem.
Patates kızartarak hayatı bitiremem.
Bu yüzden askerliği bekliyorum.
Şehri terk edeceğim.
Hiç tanımadığım yerlere bu yüzden gideceğim.
Gelişimim çok ilerledi.
Dopdoluyum. Elektrik saçan bir pil gibiyim.
Takacak bir deliğim yok ama.
Fakat sokacak bir g*t deliğim var.
Fakat henüz takamıyorum.
Önünde bir engel var. 1 Senelik engel.
Daha sonra özgürlüğü ve gelişimin tam evresini tadacağım bir yol sunulacak bana.
Tyler ve cebrail aralarında kapışacak.
Seçimi bana bırakacaklar.
Ben ise kendimi dinleyip yukarı bakacağım.
Daha sonra arkama bakacağım ve gülümseyip yoluma çıkacağım.
Yeni kişiler tanıyacağım.
Yeni yollar da yürüyeceğim.
Belki de çok fazla koşacağım.
Belki de çok fazla acı çekeceğim bu yol da.
Fakat koşmadan da kazanılmaz ki..

Annem bekle diyecek, babam arkamdan sessizce izleyecek, abim de her zaman o kibirli gözleriyle beni seyredecek ve arkamdan laf atacak.
Fakat daha fazla arkama bakmayacağım.
Tyler bana diyor ki; “Acısız, fedakarlık olmadan hiç bir şeyimiz olmazdı.”
Ben de tylere gülümseyip elimi kaldırıyorum ve ilk duran arabaya biniyorum.
İlk kapıdan giriş yapmış ve yeni kapılara doğru ilerlemiş bulunuyorum.
Bir kuşun yuvadan ilk uçması ve ayrılması gibi...

Unutmayalım...
Her zaman istemediğimiz şeyler ile uğraşacağız. Her zaman kendimize ( Henüz çok küçüğüm ) diye bir ses duyacağız. Asla küçük değilsin, ne kadar erken başlarsan o kadar iyidir.
Stabil en iyi şarkısını 16 yaşında yaptı.
Cem yılmaz 18 yaşında ilk sahnesini aldı ve büyük bir beğeni aldı.
Kenan sofuoğlu 19 yaşında ilk yarışını kazandı.
Mark zuckerberg, bir üniversite öğrencisiyken; kaderini belirleyecek bir başlangıç yaptı.
Hiçbir zaman vazgeçmeyin dostlarım.
Yenilebilirsiniz bunu kabullenin. Ama tekrar ve tekrar denemekten vazgeçmeyin. Bırakmayın. Asla !
Şu an ben bu nefret ettiğim insanların yanında, bir hiç uğruna çalışıyorsam; siz de ileri ki hedefleriniz için bazı fedakarlıklar yapmanız gerekecek.
Ben karakterimden ödün veriyorum, siz de başka şeylerden vereceksiniz.
Hiçbir zaman elinizden tutan bir arkadaşınız, hiçbir zaman size yol gösterecek bir ruh hastası kişiliğiniz olmayacak.
Ya bu yola korkusuzca ilk adımınızı atacaksınız, ya da başkalarının başarılarına bok atmakla hayatı sürdürmeye devam edebilirsiniz.
İyi şanslar.!


Dinle Dinle
 
Fazla fazla fazla aşırı iyi bir yazı olmuş. Kelimesi kelimesine katılıyorum bahaneler bir s*ke yaramıyor. Fakat kendi hayatınızın Tanrısı olun demek hariç.
 
Son düzenleme:
Şehri terk edeceğim.
Hiç tanımadığım yerlere bu yüzden gideceğim. sözlerine karşılık bir şarkı bırakıyım bende


 
Selam beyler. Bu konuyu aslında bir kaç örnek verip ve bir hikaye anlatıp bitirecektim. Fakat okuduğum başka konular ve bu saatte: (6.00) da kalktığım için daha bir aydınlanarak yazma kararı aldım.
Fakat anlamanızı istiyorum. İşin özünde acı çekmek vardır. Asla oturduğunuz yerden bir şeyler kazanamazsınız. Bakın oturduğunuz yerden diyorum.
Filmden uyarlama sevenler için; tyler ilk yumruğu yemek istediğinde bile çok heyecanlı ve strestliydi. O bile korkarak başladığını anlatmaya çalışıyor.
Fakat ilk seferden sonrası için bir mum yakmaya benziyor. Acıdan sonra gelen bir aydınlanma.
Ben burada şatafatlı bir şekilde etrafı boyayıp makalemin ilgi çekici ve güzel görüntülü olmasını beceremem.
Öyle bir hevesim de yok.
Düz bir şekilde başlıklara ayırarak, herkesin anlayacağı dilden yazacağım.
Umarım beğenirsiniz.

Daha önce düşündünüz mü, eskiden yaşardık. İlgi görürdük. Herkes bizi severdi ve öperdi.
Büyüdük!
Büyüdük ve ilgiler azalmaya başladı.
Çirkinleşmeye başladık. Yüzümüzde tomurcuklar gibi sivilceler oluşmaya başladı.
Sevilmemiz bir hayli azaldı ve artık bir çıkara göre seviliyoruz.
Güçlü; ben bununla takılırsam dayaktan yırtarım. Yanımda sağlam arkadaşlarım olmuş olur.
Zeki; fikirler alma konusunda benim için çok faydalı olur.
p*ç; bunun yanında asla canım sıkılmaz, her zaman eğlenceli vakit geçirebilirim bununla.

Artık bu gibi anlamlara göre arkadaş seçiliyor. Benim arkadaşım çok böyle ya.
Neden yalnız ve sevgilisiz olduğumu anlıyor musunuz?
Anlatamadığım şeyler var, üstü kapalı anlatayım.
Sessizliğe büründüm.
Etrafı seyrediyorum.
Tanrıyı görüyorum.
Tanrının oyuncaklarını görüyorum.
Oyuncakların, yapımcılarını eleştirdiklerini ve hatta o yapımcıyı unutmuş; kandırdıklarını sanıyorlar.
Suskunluğumu, aptal olduğuma bağlıyor.
Hayır ben kesinlikle aptal değilim.
Bir insana aptal demek için onun ne kadar çok konuştuğuna bakabilirsiniz.
Ya da ne kadar mantıklı.
Yemek yiyen bir insana; ne yapıyorsun diye sorup, karşındakine bu mal diyemezsin ya...
Tabi ki de gelenek haline gelmişse bu sorular. :)
Neden konuşacak bir şeyin olmamasına rağmen, sırf sıkılmamak ve hal hatır olsun diye gereksiz kelimeler ile ağzımı açacak efor sarf edeyim?
Neden naber diye soru aldıktan sonra cevap vermemi beklemeden, o soruyu soran kişi gider? Yeterince bir çıkar sağlayamadın mı benden?
Ne yoksa, hal ve hatır sorunda pek samimi değilmiydin arkadaşım?

Hiç kimsenin sikin de değilsiniz arkadaşlarım.
Siz sadece sistemin yeni bir parçasısınız.
Hani bir işlemci düşünün. Üzerindeki çizginin, içindeki . . . .. .. . . larısınız !
O noktalar bile değilsiniz moruk. Sadece yokun yokusunuz !
Etrafınıza bir bakın. Siz nesiniz?
Kaldır kafanı ve bak yukarı; senin için varım.(Tanrı)
Fakat insanlar her zaman gücü paradan ve fiziksel güçte aradı.
Tanrı sana en büyük gücü nasıl bulacağını söylemiş zaten. ( İkrâ ) = Oku, idrak et, analiz et, düşün, araştır, anla, etrafına bak, her şey !
Fakat yaradan Allah'ın adıyla oku.
Sana en büyük iyiliği yapan bir yaratıcın var. İnsanların sana söylemediğini söylüyor. Oku ! İnsanların akıllı olmamanız için, sistemin kölesi olmanız için yapmamanız gereken şeyi yapmanızı söylüyor. İkrâ ! Neden böyle bir mitolojik din de, sizin düşünmenizi ve araştırmanızı istiyor? Dinler hani düşünmemizi istemezdi?
Din konusunu daha fazla uzatmaya gerek yok. Zira insanlar o kadar akılsızmış ki, çocuk hikayesi olduğunu anlayamıyormuş. Çocuk hikayesi olduğu için zaten o kitabı anlamıyoruz.

Fakat her zaman okumakla bir şey olmaz.
En fazla dolu bir kitap olursunuz. O kitabı açmanız ve etrafınıza yaymanız gerekir.
yoksa sadece etrafınıza boş boş bakar ve insanların size deli demesiyle geçinirsiniz.
Bir gün cesaret etmeniz gerekecek.
Filmlerde ki gibi sizi destekleyen bir hayali arkadaşınız olmayacak.
Elinize toz döküp, acıyı tadıp nirvanaya ulaşmayacaksınız.
Kimse sizinle arkadaşça dövüşmek için sıraya girmeyecek. Zira yumruk yerine kesici aletler kullanmayı seven daha çok.
Akıllı olmak iyi dövüşe bilmek değildir. Akıllı olmak ne zaman dövüşeceğindir.
Akıllı olmak çok konuşabilmek değildir. Akıllı olmak ne ve nasıl konuşabildiğindir.

İnsanlar kendilerini üniversitelere kapatıp, hayattan bir şey bekleme peşindeler.
Diploma bir körün hafif göz aydınlanmasıdır.
Bir sistem kandırmacasıdır.
Neden tüm zeki insanlar okul okumadan hayatını sürdürmüş?
Tabi onlarla kendimizi kıyaslayamayız tabi. Onlar bıraktı diye biz de bırakmayacağız orası ayrı.
Fakat sizin 2 milyar fazla kazanacaksınız diye 20 senelik bir gereksiz hayat sürdüremezsiniz.
Sırf bir kız için okula gitmek pek etik değil demi?
Sizi geliştirecek şey okul değil. Hayattır, kitaptır, zamandır.
Fakat herkesin zamanı var.
Fakat zamanın değerini bilmeyen, bilenin %99 katı.
Yapacak bir şey yok. Herkes zeki olamaz.
Akıllı olduktan sonra zaten istediğiniz şeylerin gelmesi an meselesi.
Düşünün...
Düşünün...
O düşünmeyen ve okumayan kısım; önemli bir adam gelir ve onun hakkında arkasından konuşurlar. Onu övüp dedikodusunu yaparlar.
Yanına gitmeye ve sohbet etmeye korkarlar.
Kendini geliştiren ve akıllı bir insan ise; arkasından konuşmak yerine yanına gider ve aklında ki soruları sorar. Belki de başka kadere açılan kapı, düşündüğü tek bir saniyeye bedel olmuştur.

İnsanları hiç düşünüyor musunuz ?
Sabah kalkarlar. (9.00) Elbiselerini giy ve kahvaltını et. Çocuğunu gör ve dışarı çık. (10.00) Ulaşımın ile 2 saat yol. (12.00) İşe başla ve akşamın gelmesini bekleyene kadar ruhsal acılar çek. Karaktersizleş. (9.00) Eve gideceksin fakat çok yoğunluk var. (12.00) Her günün böyle geçiyor ve insanlar böyle geçmesine rağmen yaşıyor.
Fakat böyle hayat sürdürmesine rağmen kendilerini akıllı zannediyorlar.
Akıllı insan modern köleliğin farkına varmaz mı?
Akıllı insan buna bir dur demez mi?
Akıllı insan böyle bir hayatının olmasını bilmesine rağmen gidipte, başkasını hayatına sokup; onu da bu köleliğin içine sokar mı?
Seven insan böyle yapar mı gerçekten?

Komi olarak işe girdim 1 ay önce. Kendimi her zaman çakal zannederdim.
Taa ki; insanların gizliden gizliye beni sikmeye çalıştığını anlayana dek.
İnsanların kendilerini ne kadar çok akıllı olduğunu anlamak istiyorsanız; beden dili okuyun.
O yüzlerinde ki sırıtışı gördükten sonra, herkesten iğrenmemek için bir sebebiniz kalmayacak.
İnsanların sizi küçük düşürmek için lakaplar takması, gereksiz memleket esprileri yapması.
İnsanların sırf elinde olduğu için size köle gibi davranması.
Hangi bir insan; boş bir tepsinin yanından geçip, ona bakıp, kominin yanına gelip; şu boşu alsana der?
Evet, sırf egosunu tatmin etmek için yapar bu olayı insan.
Neden bir insan sırf sohbet olsun diye ispiyon ve dedikodu yapar?
Vakit geçsin diye mi?
Maalesef öyle !
İnsanlar bu kadar aptal işte, bu kadar aptal.

Köleliğin bana göre olmadığını anladım.
Askeri ücretle köpek olacağıma, insanların soytarısı olmaya karar verdim. ( Oyunculuk )
Dün akşam 1 de işten çıkmış ve eve doğru gidiyordum. Öyle düşünerek.
Karşıma orta yaşlı bir adam gelir ve; yeğenim bir çorba paran var mı be?
Ben bulk dönemine girmiş ve vücudumun dahi istemediği yemekleri yerken, bu insan aç mı kalacak ?
Gerçekten dünya?
Benden 2 kuruş istemek için yüzünü eğecek kadar açmıydı bu insan?
Peki ona dilenci ve sokak adamı gözüyle bakanlar?
Aç kişi o adam değil, ona dilenci gözüyle bakıp; para vermeyenler !
Ben o durumun gördükten sonra adil olamam insanlara karşı artık.
Artık iyi bir insan olamam.
Çalıştığım yerin iyiliğini düşünemem.
Çalıştığım ve konuştuğum kişilerin; halini hatırını düşünümem.
Onların halini hatırını düşünen ailesi var zaten.
Benim olayım kölelik değil.
Benim olayım bu; özgürlük.
Sokaklar, samimiyet ve doğa.

Evet değişmekten ve güçlü olmaktan bahsediyorduk değil mi ?
Kırmızı haptan bahsediyorduk değil mi?
Duygusal güçten ve cazibeden bahsediyorduk değil mi?
Peki yalnızlıktan? Yok gibi hissetmekten?
Bunlardan kimse bahsetmiyor.
Öyle bir yalnız ve bir hiç olarak hissediyorsunuz ki kendinizi. Artık aynaya bile bakmıyorsunuz.
Halbuki okula gitmeden önce 30 dakika dolapta, 30 dakika aynada geçiren bir abim var.
Ben ise bunlara benzememek için 5 saat erken uyanıyorum.
Ne oluyor?
Daha fazla yalnız kalmak için mi bu direniş, bu acı?
Gelişim, acı demektir.
Güç, acı demektir.
Artık çektiğim acıları hissetmiyorum.
Hiçbir şeyden korkmaz oldum.
Yalnızlık mı? Umurumda değil. Yeni bir kişiliğim var.
Tanıştırayım; adı tyler !
Beni her zaman yönlendiriyor.
Sağımı ve solumu gösteriyor.
Beni tehlikeye sürüklüyor.
Fakat bir kişiliğim daha var.
Tanıştırayım; adı cebrail !
O da sağımı ve solumu gösteriyor.
Fakat daha farklı yönlendiriyor.
İkisini de seçmiyorum.
İkisi de benim arkadaşım. Sonuç olarak ikisi de beni yönlendiriyor. Beni düşünüyor.
Neden seçmem gerekecek ki?
Hem kötü, hem iyi olamam mı?
Bence olabilirim. :)
Aç kalan bir adama son para mı da verebilirim, sigara isteyen adama sikimi de uzatabilirim. İkisi de benim elimde. :)

Neden aynanın karşısında bunca vakit geçiriyoruz?
Bizi umursamayan ve sikin de dahi olmadığımız insanlara karşı güzel görünmek, bir istatistik olmaktan çıkmak için mi?
Karanlıkta parlamak için mi?
Bu ne işe yarayacak ki?
En parlak ışık; sestir. Sesi nasıl kullanırsan, o derece iyi yankı yapar.
Ben çok parlayan renkler de gördüm, hiç ilgi çekmeyen.
Hiç parlamayan renkler de gördüm, dilden düşmeyen.
Tek fark; ses !
Her zaman eleştirilirsiniz, her zaman !
99 Doğrunuzun, tek yanlışa gittiğine bilmenize rağmen neden hala o 99 doğruyu yapmaya çalışıyorsunuz?
Neden sırf insanlar görmesin diye sümüğünüzü sıranın altına ya da üstünüze sürüyorsunuz?
Hiçbir zaman yer alamazsınız.
Sadece paranız varsa, yer alırsınız.
Her yer de.

Geçenler de yeni tanıştığım bir çocukla tanıştım. Başka tanıştığım kişi sikmediği kişi kalmadı diye bana anlatıyor.
Yanına bir uğrayıp; sen neyin nesisin diye sordum.
10 saat sonunda aldığı ücretle gününü gece kulübünde bitirdiğini söyledi.
Uzatmak istemiyorum ama herkesin beyni aynı değil. Devam !
İlk önce kızı alıyoruz. Sinemaya götürüyoruz. Öpmeye çalışıyoruz. Kızın karnı açsa öpmüyor, toksa öpüyor.
Sonra otele götürüyoruz. Güzel bir duj ve daha sonra sakso.
Eve gidene kadar da içki ve şarap.
İşte oldu sana 500 tl.
Desene 10 günlük acım bir saksoya gitti.
Peki siz burada kendinizi boşuna yırtıyorsunuz. Tanıdığım en beta kişiler bile kızları on numara sikiyor diyenler gelsin de anasını sikeyim.
Hadi yazsın bana da anasını sikeyim.
Biz burada kız sikmeye çalışmıyoruz.
Hayatı öğreniyoruz. Sistemi öğreniyoruz. Parayı öğreniyoruz. İnsanı öğreniyoruz. Gülümsemeyi ve dostluğu öğreniyoruz.
Bizim burada öğrendiğimiz paha biçilmez bir şey.

Tek bir sohbetle aklına gireceğime, neden 1 günlük macera ile ağzına gireyim?
Neden bir sakso için 10 günlük güruha gireyim? Neden onca acıya göz yumayım? Neden nefret ettiğim bir mekan da, nefret ettiğim insanlar ile çalışayım?
Çok yazık.
Kendimi sikerim daha iyi.
Aramızda ki farkı şu an daha iyi anlıyorsunuz.
Birisi, sırf aklı olduğu için sikiyor, birisi sırf parası olduğu için.

Ben her zaman düşebilirim. Fakat her zaman da kalkabilirim. Bu yüzden her zaman ayaktayım lenn !
Fakat onlar; tek bir düşmede yıllarca sürünerek ilerliyorlar.
Benim neden sevgilim yok biliyor musunuz?
Ben sadece kendi türümü sikebiliyorum.
Ben neden bu kadar sessizim biliyor musunuz?
Ben sadece kendi türümle konuşabiliyorum.
Yalanları duyabiliyorum.
Yalanları görebiliyorum.
Bu yalanlara göz yumup, yarını bekleyemem.
Patates kızartarak hayatı bitiremem.
Bu yüzden askerliği bekliyorum.
Şehri terk edeceğim.
Hiç tanımadığım yerlere bu yüzden gideceğim.
Gelişimim çok ilerledi.
Dopdoluyum. Elektrik saçan bir pil gibiyim.
Takacak bir deliğim yok ama.
Fakat sokacak bir g*t deliğim var.
Fakat henüz takamıyorum.
Önünde bir engel var. 1 Senelik engel.
Daha sonra özgürlüğü ve gelişimin tam evresini tadacağım bir yol sunulacak bana.
Tyler ve cebrail aralarında kapışacak.
Seçimi bana bırakacaklar.
Ben ise kendimi dinleyip yukarı bakacağım.
Daha sonra arkama bakacağım ve gülümseyip yoluma çıkacağım.
Yeni kişiler tanıyacağım.
Yeni yollar da yürüyeceğim.
Belki de çok fazla koşacağım.
Belki de çok fazla acı çekeceğim bu yol da.
Fakat koşmadan da kazanılmaz ki..

Annem bekle diyecek, babam arkamdan sessizce izleyecek, abim de her zaman o kibirli gözleriyle beni seyredecek ve arkamdan laf atacak.
Fakat daha fazla arkama bakmayacağım.
Tyler bana diyor ki; “Acısız, fedakarlık olmadan hiç bir şeyimiz olmazdı.”
Ben de tylere gülümseyip elimi kaldırıyorum ve ilk duran arabaya biniyorum.
İlk kapıdan giriş yapmış ve yeni kapılara doğru ilerlemiş bulunuyorum.
Bir kuşun yuvadan ilk uçması ve ayrılması gibi...

Unutmayalım...
Her zaman istemediğimiz şeyler ile uğraşacağız. Her zaman kendimize ( Henüz çok küçüğüm ) diye bir ses duyacağız. Asla küçük değilsin, ne kadar erken başlarsan o kadar iyidir.
Stabil en iyi şarkısını 16 yaşında yaptı.
Cem yılmaz 18 yaşında ilk sahnesini aldı ve büyük bir beğeni aldı.
Kenan sofuoğlu 19 yaşında ilk yarışını kazandı.
Mark zuckerberg, bir üniversite öğrencisiyken; kaderini belirleyecek bir başlangıç yaptı.
Hiçbir zaman vazgeçmeyin dostlarım.
Yenilebilirsiniz bunu kabullenin. Ama tekrar ve tekrar denemekten vazgeçmeyin. Bırakmayın. Asla !
Şu an ben bu nefret ettiğim insanların yanında, bir hiç uğruna çalışıyorsam; siz de ileri ki hedefleriniz için bazı fedakarlıklar yapmanız gerekecek.
Ben karakterimden ödün veriyorum, siz de başka şeylerden vereceksiniz.
Hiçbir zaman elinizden tutan bir arkadaşınız, hiçbir zaman size yol gösterecek bir ruh hastası kişiliğiniz olmayacak.
Ya bu yola korkusuzca ilk adımınızı atacaksınız, ya da başkalarının başarılarına bok atmakla hayatı sürdürmeye devam edebilirsiniz.
İyi şanslar.!


Dinle Dinle
Cidden cok iyi yazi olmus tyler eline saglik.bu arada Bir gun ben de senin gibi yazmak istiyorum ama nedense icimi dokmeme engel olan bir sey var.Ne oldugunu az cok tahmin ediyorum aslinda.

Ve tyler ve cebrail metaforunu anliyorum sanirim. Cunku suan ben de tam olarak iki farkli yol arasindayim. Yollar birbirine zit degil ama asla birlesmiyorlar da. Ben hangi yolu sececegime daha karar vermedim.lakin yakinda karar verecegimi hissedebiliyorum. Sana da kendi yolunda basarilar dostum
 
Cidden cok iyi yazi olmus tyler eline saglik.bu arada Bir gun ben de senin gibi yazmak istiyorum ama nedense icimi dokmeme engel olan bir sey var.Ne oldugunu az cok tahmin ediyorum aslinda.

Ve tyler ve cebrail metaforunu anliyorum sanirim. Cunku suan ben de tam olarak iki farkli yol arasindayim. Yollar birbirine zit degil ama asla birlesmiyorlar da. Ben hangi yolu sececegime daha karar vermedim.lakin yakinda karar verecegimi hissedebiliyorum. Sana da kendi yolunda basarilar dostum
Sana da dostum.
Benim eski yazılarım hep tartışmalı geçerdi, hep küfür yerdim.
Yavaş yavaş geliştim.
Şimdi çok zevk alıyorum.
Sen de bir yerden başla.
5sn kuralı.
 
Fazla fazla fazla aşırı iyi bir yazı olmuş. Kelimesi kelimesine katılıyorum bahaneler bir s*ke yaramıyor.
Selam beyler. Bu konuyu aslında bir kaç örnek verip ve bir hikaye anlatıp bitirecektim. Fakat okuduğum başka konular ve bu saatte: (6.00) da kalktığım için daha bir aydınlanarak yazma kararı aldım.
Fakat anlamanızı istiyorum. İşin özünde acı çekmek vardır. Asla oturduğunuz yerden bir şeyler kazanamazsınız. Bakın oturduğunuz yerden diyorum.
Filmden uyarlama sevenler için; tyler ilk yumruğu yemek istediğinde bile çok heyecanlı ve strestliydi. O bile korkarak başladığını anlatmaya çalışıyor.
Fakat ilk seferden sonrası için bir mum yakmaya benziyor. Acıdan sonra gelen bir aydınlanma.
Ben burada şatafatlı bir şekilde etrafı boyayıp makalemin ilgi çekici ve güzel görüntülü olmasını beceremem.
Öyle bir hevesim de yok.
Düz bir şekilde başlıklara ayırarak, herkesin anlayacağı dilden yazacağım.
Umarım beğenirsiniz.

Daha önce düşündünüz mü, eskiden yaşardık. İlgi görürdük. Herkes bizi severdi ve öperdi.
Büyüdük!
Büyüdük ve ilgiler azalmaya başladı.
Çirkinleşmeye başladık. Yüzümüzde tomurcuklar gibi sivilceler oluşmaya başladı.
Sevilmemiz bir hayli azaldı ve artık bir çıkara göre seviliyoruz.
Güçlü; ben bununla takılırsam dayaktan yırtarım. Yanımda sağlam arkadaşlarım olmuş olur.
Zeki; fikirler alma konusunda benim için çok faydalı olur.
p*ç; bunun yanında asla canım sıkılmaz, her zaman eğlenceli vakit geçirebilirim bununla.

Artık bu gibi anlamlara göre arkadaş seçiliyor. Benim arkadaşım çok böyle ya.
Neden yalnız ve sevgilisiz olduğumu anlıyor musunuz?
Anlatamadığım şeyler var, üstü kapalı anlatayım.
Sessizliğe büründüm.
Etrafı seyrediyorum.
Tanrıyı görüyorum.
Tanrının oyuncaklarını görüyorum.
Oyuncakların, yapımcılarını eleştirdiklerini ve hatta o yapımcıyı unutmuş; kandırdıklarını sanıyorlar.
Suskunluğumu, aptal olduğuma bağlıyor.
Hayır ben kesinlikle aptal değilim.
Bir insana aptal demek için onun ne kadar çok konuştuğuna bakabilirsiniz.
Ya da ne kadar mantıklı.
Yemek yiyen bir insana; ne yapıyorsun diye sorup, karşındakine bu mal diyemezsin ya...
Tabi ki de gelenek haline gelmişse bu sorular. :)
Neden konuşacak bir şeyin olmamasına rağmen, sırf sıkılmamak ve hal hatır olsun diye gereksiz kelimeler ile ağzımı açacak efor sarf edeyim?
Neden naber diye soru aldıktan sonra cevap vermemi beklemeden, o soruyu soran kişi gider? Yeterince bir çıkar sağlayamadın mı benden?
Ne yoksa, hal ve hatır sorunda pek samimi değilmiydin arkadaşım?

Hiç kimsenin sikin de değilsiniz arkadaşlarım.
Siz sadece sistemin yeni bir parçasısınız.
Hani bir işlemci düşünün. Üzerindeki çizginin, içindeki . . . .. .. . . larısınız !
O noktalar bile değilsiniz moruk. Sadece yokun yokusunuz !
Etrafınıza bir bakın. Siz nesiniz?
Kaldır kafanı ve bak yukarı; senin için varım.(Tanrı)
Fakat insanlar her zaman gücü paradan ve fiziksel güçte aradı.
Tanrı sana en büyük gücü nasıl bulacağını söylemiş zaten. ( İkrâ ) = Oku, idrak et, analiz et, düşün, araştır, anla, etrafına bak, her şey !
Fakat yaradan Allah'ın adıyla oku.
Sana en büyük iyiliği yapan bir yaratıcın var. İnsanların sana söylemediğini söylüyor. Oku ! İnsanların akıllı olmamanız için, sistemin kölesi olmanız için yapmamanız gereken şeyi yapmanızı söylüyor. İkrâ ! Neden böyle bir mitolojik din de, sizin düşünmenizi ve araştırmanızı istiyor? Dinler hani düşünmemizi istemezdi?
Din konusunu daha fazla uzatmaya gerek yok. Zira insanlar o kadar akılsızmış ki, çocuk hikayesi olduğunu anlayamıyormuş. Çocuk hikayesi olduğu için zaten o kitabı anlamıyoruz.

Fakat her zaman okumakla bir şey olmaz.
En fazla dolu bir kitap olursunuz. O kitabı açmanız ve etrafınıza yaymanız gerekir.
yoksa sadece etrafınıza boş boş bakar ve insanların size deli demesiyle geçinirsiniz.
Bir gün cesaret etmeniz gerekecek.
Filmlerde ki gibi sizi destekleyen bir hayali arkadaşınız olmayacak.
Elinize toz döküp, acıyı tadıp nirvanaya ulaşmayacaksınız.
Kimse sizinle arkadaşça dövüşmek için sıraya girmeyecek. Zira yumruk yerine kesici aletler kullanmayı seven daha çok.
Akıllı olmak iyi dövüşe bilmek değildir. Akıllı olmak ne zaman dövüşeceğindir.
Akıllı olmak çok konuşabilmek değildir. Akıllı olmak ne ve nasıl konuşabildiğindir.

İnsanlar kendilerini üniversitelere kapatıp, hayattan bir şey bekleme peşindeler.
Diploma bir körün hafif göz aydınlanmasıdır.
Bir sistem kandırmacasıdır.
Neden tüm zeki insanlar okul okumadan hayatını sürdürmüş?
Tabi onlarla kendimizi kıyaslayamayız tabi. Onlar bıraktı diye biz de bırakmayacağız orası ayrı.
Fakat sizin 2 milyar fazla kazanacaksınız diye 20 senelik bir gereksiz hayat sürdüremezsiniz.
Sırf bir kız için okula gitmek pek etik değil demi?
Sizi geliştirecek şey okul değil. Hayattır, kitaptır, zamandır.
Fakat herkesin zamanı var.
Fakat zamanın değerini bilmeyen, bilenin %99 katı.
Yapacak bir şey yok. Herkes zeki olamaz.
Akıllı olduktan sonra zaten istediğiniz şeylerin gelmesi an meselesi.
Düşünün...
Düşünün...
O düşünmeyen ve okumayan kısım; önemli bir adam gelir ve onun hakkında arkasından konuşurlar. Onu övüp dedikodusunu yaparlar.
Yanına gitmeye ve sohbet etmeye korkarlar.
Kendini geliştiren ve akıllı bir insan ise; arkasından konuşmak yerine yanına gider ve aklında ki soruları sorar. Belki de başka kadere açılan kapı, düşündüğü tek bir saniyeye bedel olmuştur.

İnsanları hiç düşünüyor musunuz ?
Sabah kalkarlar. (9.00) Elbiselerini giy ve kahvaltını et. Çocuğunu gör ve dışarı çık. (10.00) Ulaşımın ile 2 saat yol. (12.00) İşe başla ve akşamın gelmesini bekleyene kadar ruhsal acılar çek. Karaktersizleş. (9.00) Eve gideceksin fakat çok yoğunluk var. (12.00) Her günün böyle geçiyor ve insanlar böyle geçmesine rağmen yaşıyor.
Fakat böyle hayat sürdürmesine rağmen kendilerini akıllı zannediyorlar.
Akıllı insan modern köleliğin farkına varmaz mı?
Akıllı insan buna bir dur demez mi?
Akıllı insan böyle bir hayatının olmasını bilmesine rağmen gidipte, başkasını hayatına sokup; onu da bu köleliğin içine sokar mı?
Seven insan böyle yapar mı gerçekten?

Komi olarak işe girdim 1 ay önce. Kendimi her zaman çakal zannederdim.
Taa ki; insanların gizliden gizliye beni sikmeye çalıştığını anlayana dek.
İnsanların kendilerini ne kadar çok akıllı olduğunu anlamak istiyorsanız; beden dili okuyun.
O yüzlerinde ki sırıtışı gördükten sonra, herkesten iğrenmemek için bir sebebiniz kalmayacak.
İnsanların sizi küçük düşürmek için lakaplar takması, gereksiz memleket esprileri yapması.
İnsanların sırf elinde olduğu için size köle gibi davranması.
Hangi bir insan; boş bir tepsinin yanından geçip, ona bakıp, kominin yanına gelip; şu boşu alsana der?
Evet, sırf egosunu tatmin etmek için yapar bu olayı insan.
Neden bir insan sırf sohbet olsun diye ispiyon ve dedikodu yapar?
Vakit geçsin diye mi?
Maalesef öyle !
İnsanlar bu kadar aptal işte, bu kadar aptal.

Köleliğin bana göre olmadığını anladım.
Askeri ücretle köpek olacağıma, insanların soytarısı olmaya karar verdim. ( Oyunculuk )
Dün akşam 1 de işten çıkmış ve eve doğru gidiyordum. Öyle düşünerek.
Karşıma orta yaşlı bir adam gelir ve; yeğenim bir çorba paran var mı be?
Ben bulk dönemine girmiş ve vücudumun dahi istemediği yemekleri yerken, bu insan aç mı kalacak ?
Gerçekten dünya?
Benden 2 kuruş istemek için yüzünü eğecek kadar açmıydı bu insan?
Peki ona dilenci ve sokak adamı gözüyle bakanlar?
Aç kişi o adam değil, ona dilenci gözüyle bakıp; para vermeyenler !
Ben o durumun gördükten sonra adil olamam insanlara karşı artık.
Artık iyi bir insan olamam.
Çalıştığım yerin iyiliğini düşünemem.
Çalıştığım ve konuştuğum kişilerin; halini hatırını düşünümem.
Onların halini hatırını düşünen ailesi var zaten.
Benim olayım kölelik değil.
Benim olayım bu; özgürlük.
Sokaklar, samimiyet ve doğa.

Evet değişmekten ve güçlü olmaktan bahsediyorduk değil mi ?
Kırmızı haptan bahsediyorduk değil mi?
Duygusal güçten ve cazibeden bahsediyorduk değil mi?
Peki yalnızlıktan? Yok gibi hissetmekten?
Bunlardan kimse bahsetmiyor.
Öyle bir yalnız ve bir hiç olarak hissediyorsunuz ki kendinizi. Artık aynaya bile bakmıyorsunuz.
Halbuki okula gitmeden önce 30 dakika dolapta, 30 dakika aynada geçiren bir abim var.
Ben ise bunlara benzememek için 5 saat erken uyanıyorum.
Ne oluyor?
Daha fazla yalnız kalmak için mi bu direniş, bu acı?
Gelişim, acı demektir.
Güç, acı demektir.
Artık çektiğim acıları hissetmiyorum.
Hiçbir şeyden korkmaz oldum.
Yalnızlık mı? Umurumda değil. Yeni bir kişiliğim var.
Tanıştırayım; adı tyler !
Beni her zaman yönlendiriyor.
Sağımı ve solumu gösteriyor.
Beni tehlikeye sürüklüyor.
Fakat bir kişiliğim daha var.
Tanıştırayım; adı cebrail !
O da sağımı ve solumu gösteriyor.
Fakat daha farklı yönlendiriyor.
İkisini de seçmiyorum.
İkisi de benim arkadaşım. Sonuç olarak ikisi de beni yönlendiriyor. Beni düşünüyor.
Neden seçmem gerekecek ki?
Hem kötü, hem iyi olamam mı?
Bence olabilirim. :)
Aç kalan bir adama son para mı da verebilirim, sigara isteyen adama sikimi de uzatabilirim. İkisi de benim elimde. :)

Neden aynanın karşısında bunca vakit geçiriyoruz?
Bizi umursamayan ve sikin de dahi olmadığımız insanlara karşı güzel görünmek, bir istatistik olmaktan çıkmak için mi?
Karanlıkta parlamak için mi?
Bu ne işe yarayacak ki?
En parlak ışık; sestir. Sesi nasıl kullanırsan, o derece iyi yankı yapar.
Ben çok parlayan renkler de gördüm, hiç ilgi çekmeyen.
Hiç parlamayan renkler de gördüm, dilden düşmeyen.
Tek fark; ses !
Her zaman eleştirilirsiniz, her zaman !
99 Doğrunuzun, tek yanlışa gittiğine bilmenize rağmen neden hala o 99 doğruyu yapmaya çalışıyorsunuz?
Neden sırf insanlar görmesin diye sümüğünüzü sıranın altına ya da üstünüze sürüyorsunuz?
Hiçbir zaman yer alamazsınız.
Sadece paranız varsa, yer alırsınız.
Her yer de.

Geçenler de yeni tanıştığım bir çocukla tanıştım. Başka tanıştığım kişi sikmediği kişi kalmadı diye bana anlatıyor.
Yanına bir uğrayıp; sen neyin nesisin diye sordum.
10 saat sonunda aldığı ücretle gününü gece kulübünde bitirdiğini söyledi.
Uzatmak istemiyorum ama herkesin beyni aynı değil. Devam !
İlk önce kızı alıyoruz. Sinemaya götürüyoruz. Öpmeye çalışıyoruz. Kızın karnı açsa öpmüyor, toksa öpüyor.
Sonra otele götürüyoruz. Güzel bir duj ve daha sonra sakso.
Eve gidene kadar da içki ve şarap.
İşte oldu sana 500 tl.
Desene 10 günlük acım bir saksoya gitti.
Peki siz burada kendinizi boşuna yırtıyorsunuz. Tanıdığım en beta kişiler bile kızları on numara sikiyor diyenler gelsin de anasını sikeyim.
Hadi yazsın bana da anasını sikeyim.
Biz burada kız sikmeye çalışmıyoruz.
Hayatı öğreniyoruz. Sistemi öğreniyoruz. Parayı öğreniyoruz. İnsanı öğreniyoruz. Gülümsemeyi ve dostluğu öğreniyoruz.
Bizim burada öğrendiğimiz paha biçilmez bir şey.

Tek bir sohbetle aklına gireceğime, neden 1 günlük macera ile ağzına gireyim?
Neden bir sakso için 10 günlük güruha gireyim? Neden onca acıya göz yumayım? Neden nefret ettiğim bir mekan da, nefret ettiğim insanlar ile çalışayım?
Çok yazık.
Kendimi sikerim daha iyi.
Aramızda ki farkı şu an daha iyi anlıyorsunuz.
Birisi, sırf aklı olduğu için sikiyor, birisi sırf parası olduğu için.

Ben her zaman düşebilirim. Fakat her zaman da kalkabilirim. Bu yüzden her zaman ayaktayım lenn !
Fakat onlar; tek bir düşmede yıllarca sürünerek ilerliyorlar.
Benim neden sevgilim yok biliyor musunuz?
Ben sadece kendi türümü sikebiliyorum.
Ben neden bu kadar sessizim biliyor musunuz?
Ben sadece kendi türümle konuşabiliyorum.
Yalanları duyabiliyorum.
Yalanları görebiliyorum.
Bu yalanlara göz yumup, yarını bekleyemem.
Patates kızartarak hayatı bitiremem.
Bu yüzden askerliği bekliyorum.
Şehri terk edeceğim.
Hiç tanımadığım yerlere bu yüzden gideceğim.
Gelişimim çok ilerledi.
Dopdoluyum. Elektrik saçan bir pil gibiyim.
Takacak bir deliğim yok ama.
Fakat sokacak bir g*t deliğim var.
Fakat henüz takamıyorum.
Önünde bir engel var. 1 Senelik engel.
Daha sonra özgürlüğü ve gelişimin tam evresini tadacağım bir yol sunulacak bana.
Tyler ve cebrail aralarında kapışacak.
Seçimi bana bırakacaklar.
Ben ise kendimi dinleyip yukarı bakacağım.
Daha sonra arkama bakacağım ve gülümseyip yoluma çıkacağım.
Yeni kişiler tanıyacağım.
Yeni yollar da yürüyeceğim.
Belki de çok fazla koşacağım.
Belki de çok fazla acı çekeceğim bu yol da.
Fakat koşmadan da kazanılmaz ki..

Annem bekle diyecek, babam arkamdan sessizce izleyecek, abim de her zaman o kibirli gözleriyle beni seyredecek ve arkamdan laf atacak.
Fakat daha fazla arkama bakmayacağım.
Tyler bana diyor ki; “Acısız, fedakarlık olmadan hiç bir şeyimiz olmazdı.”
Ben de tylere gülümseyip elimi kaldırıyorum ve ilk duran arabaya biniyorum.
İlk kapıdan giriş yapmış ve yeni kapılara doğru ilerlemiş bulunuyorum.
Bir kuşun yuvadan ilk uçması ve ayrılması gibi...

Unutmayalım...
Her zaman istemediğimiz şeyler ile uğraşacağız. Her zaman kendimize ( Henüz çok küçüğüm ) diye bir ses duyacağız. Asla küçük değilsin, ne kadar erken başlarsan o kadar iyidir.
Stabil en iyi şarkısını 16 yaşında yaptı.
Cem yılmaz 18 yaşında ilk sahnesini aldı ve büyük bir beğeni aldı.
Kenan sofuoğlu 19 yaşında ilk yarışını kazandı.
Mark zuckerberg, bir üniversite öğrencisiyken; kaderini belirleyecek bir başlangıç yaptı.
Hiçbir zaman vazgeçmeyin dostlarım.
Yenilebilirsiniz bunu kabullenin. Ama tekrar ve tekrar denemekten vazgeçmeyin. Bırakmayın. Asla !
Şu an ben bu nefret ettiğim insanların yanında, bir hiç uğruna çalışıyorsam; siz de ileri ki hedefleriniz için bazı fedakarlıklar yapmanız gerekecek.
Ben karakterimden ödün veriyorum, siz de başka şeylerden vereceksiniz.
Hiçbir zaman elinizden tutan bir arkadaşınız, hiçbir zaman size yol gösterecek bir ruh hastası kişiliğiniz olmayacak.
Ya bu yola korkusuzca ilk adımınızı atacaksınız, ya da başkalarının başarılarına bok atmakla hayatı sürdürmeye devam edebilirsiniz.
İyi şanslar.!


Dinle Dinle
Edebi bi eser :)
 
Selam beyler. Bu konuyu aslında bir kaç örnek verip ve bir hikaye anlatıp bitirecektim. Fakat okuduğum başka konular ve bu saatte: (6.00) da kalktığım için daha bir aydınlanarak yazma kararı aldım.
Fakat anlamanızı istiyorum. İşin özünde acı çekmek vardır. Asla oturduğunuz yerden bir şeyler kazanamazsınız. Bakın oturduğunuz yerden diyorum.
Filmden uyarlama sevenler için; tyler ilk yumruğu yemek istediğinde bile çok heyecanlı ve strestliydi. O bile korkarak başladığını anlatmaya çalışıyor.
Fakat ilk seferden sonrası için bir mum yakmaya benziyor. Acıdan sonra gelen bir aydınlanma.
Ben burada şatafatlı bir şekilde etrafı boyayıp makalemin ilgi çekici ve güzel görüntülü olmasını beceremem.
Öyle bir hevesim de yok.
Düz bir şekilde başlıklara ayırarak, herkesin anlayacağı dilden yazacağım.
Umarım beğenirsiniz.

Daha önce düşündünüz mü, eskiden yaşardık. İlgi görürdük. Herkes bizi severdi ve öperdi.
Büyüdük!
Büyüdük ve ilgiler azalmaya başladı.
Çirkinleşmeye başladık. Yüzümüzde tomurcuklar gibi sivilceler oluşmaya başladı.
Sevilmemiz bir hayli azaldı ve artık bir çıkara göre seviliyoruz.
Güçlü; ben bununla takılırsam dayaktan yırtarım. Yanımda sağlam arkadaşlarım olmuş olur.
Zeki; fikirler alma konusunda benim için çok faydalı olur.
p*ç; bunun yanında asla canım sıkılmaz, her zaman eğlenceli vakit geçirebilirim bununla.

Artık bu gibi anlamlara göre arkadaş seçiliyor. Benim arkadaşım çok böyle ya.
Neden yalnız ve sevgilisiz olduğumu anlıyor musunuz?
Anlatamadığım şeyler var, üstü kapalı anlatayım.
Sessizliğe büründüm.
Etrafı seyrediyorum.
Tanrıyı görüyorum.
Tanrının oyuncaklarını görüyorum.
Oyuncakların, yapımcılarını eleştirdiklerini ve hatta o yapımcıyı unutmuş; kandırdıklarını sanıyorlar.
Suskunluğumu, aptal olduğuma bağlıyor.
Hayır ben kesinlikle aptal değilim.
Bir insana aptal demek için onun ne kadar çok konuştuğuna bakabilirsiniz.
Ya da ne kadar mantıklı.
Yemek yiyen bir insana; ne yapıyorsun diye sorup, karşındakine bu mal diyemezsin ya...
Tabi ki de gelenek haline gelmişse bu sorular. :)
Neden konuşacak bir şeyin olmamasına rağmen, sırf sıkılmamak ve hal hatır olsun diye gereksiz kelimeler ile ağzımı açacak efor sarf edeyim?
Neden naber diye soru aldıktan sonra cevap vermemi beklemeden, o soruyu soran kişi gider? Yeterince bir çıkar sağlayamadın mı benden?
Ne yoksa, hal ve hatır sorunda pek samimi değilmiydin arkadaşım?

Hiç kimsenin sikin de değilsiniz arkadaşlarım.
Siz sadece sistemin yeni bir parçasısınız.
Hani bir işlemci düşünün. Üzerindeki çizginin, içindeki . . . .. .. . . larısınız !
O noktalar bile değilsiniz moruk. Sadece yokun yokusunuz !
Etrafınıza bir bakın. Siz nesiniz?
Kaldır kafanı ve bak yukarı; senin için varım.(Tanrı)
Fakat insanlar her zaman gücü paradan ve fiziksel güçte aradı.
Tanrı sana en büyük gücü nasıl bulacağını söylemiş zaten. ( İkrâ ) = Oku, idrak et, analiz et, düşün, araştır, anla, etrafına bak, her şey !
Fakat yaradan Allah'ın adıyla oku.
Sana en büyük iyiliği yapan bir yaratıcın var. İnsanların sana söylemediğini söylüyor. Oku ! İnsanların akıllı olmamanız için, sistemin kölesi olmanız için yapmamanız gereken şeyi yapmanızı söylüyor. İkrâ ! Neden böyle bir mitolojik din de, sizin düşünmenizi ve araştırmanızı istiyor? Dinler hani düşünmemizi istemezdi?
Din konusunu daha fazla uzatmaya gerek yok. Zira insanlar o kadar akılsızmış ki, çocuk hikayesi olduğunu anlayamıyormuş. Çocuk hikayesi olduğu için zaten o kitabı anlamıyoruz.

Fakat her zaman okumakla bir şey olmaz.
En fazla dolu bir kitap olursunuz. O kitabı açmanız ve etrafınıza yaymanız gerekir.
yoksa sadece etrafınıza boş boş bakar ve insanların size deli demesiyle geçinirsiniz.
Bir gün cesaret etmeniz gerekecek.
Filmlerde ki gibi sizi destekleyen bir hayali arkadaşınız olmayacak.
Elinize toz döküp, acıyı tadıp nirvanaya ulaşmayacaksınız.
Kimse sizinle arkadaşça dövüşmek için sıraya girmeyecek. Zira yumruk yerine kesici aletler kullanmayı seven daha çok.
Akıllı olmak iyi dövüşe bilmek değildir. Akıllı olmak ne zaman dövüşeceğindir.
Akıllı olmak çok konuşabilmek değildir. Akıllı olmak ne ve nasıl konuşabildiğindir.

İnsanlar kendilerini üniversitelere kapatıp, hayattan bir şey bekleme peşindeler.
Diploma bir körün hafif göz aydınlanmasıdır.
Bir sistem kandırmacasıdır.
Neden tüm zeki insanlar okul okumadan hayatını sürdürmüş?
Tabi onlarla kendimizi kıyaslayamayız tabi. Onlar bıraktı diye biz de bırakmayacağız orası ayrı.
Fakat sizin 2 milyar fazla kazanacaksınız diye 20 senelik bir gereksiz hayat sürdüremezsiniz.
Sırf bir kız için okula gitmek pek etik değil demi?
Sizi geliştirecek şey okul değil. Hayattır, kitaptır, zamandır.
Fakat herkesin zamanı var.
Fakat zamanın değerini bilmeyen, bilenin %99 katı.
Yapacak bir şey yok. Herkes zeki olamaz.
Akıllı olduktan sonra zaten istediğiniz şeylerin gelmesi an meselesi.
Düşünün...
Düşünün...
O düşünmeyen ve okumayan kısım; önemli bir adam gelir ve onun hakkında arkasından konuşurlar. Onu övüp dedikodusunu yaparlar.
Yanına gitmeye ve sohbet etmeye korkarlar.
Kendini geliştiren ve akıllı bir insan ise; arkasından konuşmak yerine yanına gider ve aklında ki soruları sorar. Belki de başka kadere açılan kapı, düşündüğü tek bir saniyeye bedel olmuştur.

İnsanları hiç düşünüyor musunuz ?
Sabah kalkarlar. (9.00) Elbiselerini giy ve kahvaltını et. Çocuğunu gör ve dışarı çık. (10.00) Ulaşımın ile 2 saat yol. (12.00) İşe başla ve akşamın gelmesini bekleyene kadar ruhsal acılar çek. Karaktersizleş. (9.00) Eve gideceksin fakat çok yoğunluk var. (12.00) Her günün böyle geçiyor ve insanlar böyle geçmesine rağmen yaşıyor.
Fakat böyle hayat sürdürmesine rağmen kendilerini akıllı zannediyorlar.
Akıllı insan modern köleliğin farkına varmaz mı?
Akıllı insan buna bir dur demez mi?
Akıllı insan böyle bir hayatının olmasını bilmesine rağmen gidipte, başkasını hayatına sokup; onu da bu köleliğin içine sokar mı?
Seven insan böyle yapar mı gerçekten?

Komi olarak işe girdim 1 ay önce. Kendimi her zaman çakal zannederdim.
Taa ki; insanların gizliden gizliye beni sikmeye çalıştığını anlayana dek.
İnsanların kendilerini ne kadar çok akıllı olduğunu anlamak istiyorsanız; beden dili okuyun.
O yüzlerinde ki sırıtışı gördükten sonra, herkesten iğrenmemek için bir sebebiniz kalmayacak.
İnsanların sizi küçük düşürmek için lakaplar takması, gereksiz memleket esprileri yapması.
İnsanların sırf elinde olduğu için size köle gibi davranması.
Hangi bir insan; boş bir tepsinin yanından geçip, ona bakıp, kominin yanına gelip; şu boşu alsana der?
Evet, sırf egosunu tatmin etmek için yapar bu olayı insan.
Neden bir insan sırf sohbet olsun diye ispiyon ve dedikodu yapar?
Vakit geçsin diye mi?
Maalesef öyle !
İnsanlar bu kadar aptal işte, bu kadar aptal.

Köleliğin bana göre olmadığını anladım.
Askeri ücretle köpek olacağıma, insanların soytarısı olmaya karar verdim. ( Oyunculuk )
Dün akşam 1 de işten çıkmış ve eve doğru gidiyordum. Öyle düşünerek.
Karşıma orta yaşlı bir adam gelir ve; yeğenim bir çorba paran var mı be?
Ben bulk dönemine girmiş ve vücudumun dahi istemediği yemekleri yerken, bu insan aç mı kalacak ?
Gerçekten dünya?
Benden 2 kuruş istemek için yüzünü eğecek kadar açmıydı bu insan?
Peki ona dilenci ve sokak adamı gözüyle bakanlar?
Aç kişi o adam değil, ona dilenci gözüyle bakıp; para vermeyenler !
Ben o durumun gördükten sonra adil olamam insanlara karşı artık.
Artık iyi bir insan olamam.
Çalıştığım yerin iyiliğini düşünemem.
Çalıştığım ve konuştuğum kişilerin; halini hatırını düşünümem.
Onların halini hatırını düşünen ailesi var zaten.
Benim olayım kölelik değil.
Benim olayım bu; özgürlük.
Sokaklar, samimiyet ve doğa.

Evet değişmekten ve güçlü olmaktan bahsediyorduk değil mi ?
Kırmızı haptan bahsediyorduk değil mi?
Duygusal güçten ve cazibeden bahsediyorduk değil mi?
Peki yalnızlıktan? Yok gibi hissetmekten?
Bunlardan kimse bahsetmiyor.
Öyle bir yalnız ve bir hiç olarak hissediyorsunuz ki kendinizi. Artık aynaya bile bakmıyorsunuz.
Halbuki okula gitmeden önce 30 dakika dolapta, 30 dakika aynada geçiren bir abim var.
Ben ise bunlara benzememek için 5 saat erken uyanıyorum.
Ne oluyor?
Daha fazla yalnız kalmak için mi bu direniş, bu acı?
Gelişim, acı demektir.
Güç, acı demektir.
Artık çektiğim acıları hissetmiyorum.
Hiçbir şeyden korkmaz oldum.
Yalnızlık mı? Umurumda değil. Yeni bir kişiliğim var.
Tanıştırayım; adı tyler !
Beni her zaman yönlendiriyor.
Sağımı ve solumu gösteriyor.
Beni tehlikeye sürüklüyor.
Fakat bir kişiliğim daha var.
Tanıştırayım; adı cebrail !
O da sağımı ve solumu gösteriyor.
Fakat daha farklı yönlendiriyor.
İkisini de seçmiyorum.
İkisi de benim arkadaşım. Sonuç olarak ikisi de beni yönlendiriyor. Beni düşünüyor.
Neden seçmem gerekecek ki?
Hem kötü, hem iyi olamam mı?
Bence olabilirim. :)
Aç kalan bir adama son para mı da verebilirim, sigara isteyen adama sikimi de uzatabilirim. İkisi de benim elimde. :)

Neden aynanın karşısında bunca vakit geçiriyoruz?
Bizi umursamayan ve sikin de dahi olmadığımız insanlara karşı güzel görünmek, bir istatistik olmaktan çıkmak için mi?
Karanlıkta parlamak için mi?
Bu ne işe yarayacak ki?
En parlak ışık; sestir. Sesi nasıl kullanırsan, o derece iyi yankı yapar.
Ben çok parlayan renkler de gördüm, hiç ilgi çekmeyen.
Hiç parlamayan renkler de gördüm, dilden düşmeyen.
Tek fark; ses !
Her zaman eleştirilirsiniz, her zaman !
99 Doğrunuzun, tek yanlışa gittiğine bilmenize rağmen neden hala o 99 doğruyu yapmaya çalışıyorsunuz?
Neden sırf insanlar görmesin diye sümüğünüzü sıranın altına ya da üstünüze sürüyorsunuz?
Hiçbir zaman yer alamazsınız.
Sadece paranız varsa, yer alırsınız.
Her yer de.

Geçenler de yeni tanıştığım bir çocukla tanıştım. Başka tanıştığım kişi sikmediği kişi kalmadı diye bana anlatıyor.
Yanına bir uğrayıp; sen neyin nesisin diye sordum.
10 saat sonunda aldığı ücretle gününü gece kulübünde bitirdiğini söyledi.
Uzatmak istemiyorum ama herkesin beyni aynı değil. Devam !
İlk önce kızı alıyoruz. Sinemaya götürüyoruz. Öpmeye çalışıyoruz. Kızın karnı açsa öpmüyor, toksa öpüyor.
Sonra otele götürüyoruz. Güzel bir duj ve daha sonra sakso.
Eve gidene kadar da içki ve şarap.
İşte oldu sana 500 tl.
Desene 10 günlük acım bir saksoya gitti.
Peki siz burada kendinizi boşuna yırtıyorsunuz. Tanıdığım en beta kişiler bile kızları on numara sikiyor diyenler gelsin de anasını sikeyim.
Hadi yazsın bana da anasını sikeyim.
Biz burada kız sikmeye çalışmıyoruz.
Hayatı öğreniyoruz. Sistemi öğreniyoruz. Parayı öğreniyoruz. İnsanı öğreniyoruz. Gülümsemeyi ve dostluğu öğreniyoruz.
Bizim burada öğrendiğimiz paha biçilmez bir şey.

Tek bir sohbetle aklına gireceğime, neden 1 günlük macera ile ağzına gireyim?
Neden bir sakso için 10 günlük güruha gireyim? Neden onca acıya göz yumayım? Neden nefret ettiğim bir mekan da, nefret ettiğim insanlar ile çalışayım?
Çok yazık.
Kendimi sikerim daha iyi.
Aramızda ki farkı şu an daha iyi anlıyorsunuz.
Birisi, sırf aklı olduğu için sikiyor, birisi sırf parası olduğu için.

Ben her zaman düşebilirim. Fakat her zaman da kalkabilirim. Bu yüzden her zaman ayaktayım lenn !
Fakat onlar; tek bir düşmede yıllarca sürünerek ilerliyorlar.
Benim neden sevgilim yok biliyor musunuz?
Ben sadece kendi türümü sikebiliyorum.
Ben neden bu kadar sessizim biliyor musunuz?
Ben sadece kendi türümle konuşabiliyorum.
Yalanları duyabiliyorum.
Yalanları görebiliyorum.
Bu yalanlara göz yumup, yarını bekleyemem.
Patates kızartarak hayatı bitiremem.
Bu yüzden askerliği bekliyorum.
Şehri terk edeceğim.
Hiç tanımadığım yerlere bu yüzden gideceğim.
Gelişimim çok ilerledi.
Dopdoluyum. Elektrik saçan bir pil gibiyim.
Takacak bir deliğim yok ama.
Fakat sokacak bir g*t deliğim var.
Fakat henüz takamıyorum.
Önünde bir engel var. 1 Senelik engel.
Daha sonra özgürlüğü ve gelişimin tam evresini tadacağım bir yol sunulacak bana.
Tyler ve cebrail aralarında kapışacak.
Seçimi bana bırakacaklar.
Ben ise kendimi dinleyip yukarı bakacağım.
Daha sonra arkama bakacağım ve gülümseyip yoluma çıkacağım.
Yeni kişiler tanıyacağım.
Yeni yollar da yürüyeceğim.
Belki de çok fazla koşacağım.
Belki de çok fazla acı çekeceğim bu yol da.
Fakat koşmadan da kazanılmaz ki..

Annem bekle diyecek, babam arkamdan sessizce izleyecek, abim de her zaman o kibirli gözleriyle beni seyredecek ve arkamdan laf atacak.
Fakat daha fazla arkama bakmayacağım.
Tyler bana diyor ki; “Acısız, fedakarlık olmadan hiç bir şeyimiz olmazdı.”
Ben de tylere gülümseyip elimi kaldırıyorum ve ilk duran arabaya biniyorum.
İlk kapıdan giriş yapmış ve yeni kapılara doğru ilerlemiş bulunuyorum.
Bir kuşun yuvadan ilk uçması ve ayrılması gibi...

Unutmayalım...
Her zaman istemediğimiz şeyler ile uğraşacağız. Her zaman kendimize ( Henüz çok küçüğüm ) diye bir ses duyacağız. Asla küçük değilsin, ne kadar erken başlarsan o kadar iyidir.
Stabil en iyi şarkısını 16 yaşında yaptı.
Cem yılmaz 18 yaşında ilk sahnesini aldı ve büyük bir beğeni aldı.
Kenan sofuoğlu 19 yaşında ilk yarışını kazandı.
Mark zuckerberg, bir üniversite öğrencisiyken; kaderini belirleyecek bir başlangıç yaptı.
Hiçbir zaman vazgeçmeyin dostlarım.
Yenilebilirsiniz bunu kabullenin. Ama tekrar ve tekrar denemekten vazgeçmeyin. Bırakmayın. Asla !
Şu an ben bu nefret ettiğim insanların yanında, bir hiç uğruna çalışıyorsam; siz de ileri ki hedefleriniz için bazı fedakarlıklar yapmanız gerekecek.
Ben karakterimden ödün veriyorum, siz de başka şeylerden vereceksiniz.
Hiçbir zaman elinizden tutan bir arkadaşınız, hiçbir zaman size yol gösterecek bir ruh hastası kişiliğiniz olmayacak.
Ya bu yola korkusuzca ilk adımınızı atacaksınız, ya da başkalarının başarılarına bok atmakla hayatı sürdürmeye devam edebilirsiniz.
İyi şanslar.!


Dinle Dinle

Yazın akıcı olmuş atlamadan okudum bir baktım bitmiş. Bu formda herkes bir emek veriyor. Umarım karşılığını hepimiz alırız.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst