Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

Kendinizin patronu olun

Katılım
10 Kasım 2019
Mesajlar
162
Tepkime puanı
229
Şehir
İzmir
Kimin sözüydü hatırlamıyorum ama üstad iyi demiş.

Merhaba, lafı uzatmadan bu sözü parçalarına ayırıp derinlemesine öğreneceğiz.

Patron kimdir, amacı nedir
Bence patron, kurumun geleceğini düşünen ve sizdeki potansiyeli görüp bunu kurum için kullanmanızı sağlayacak kişidir. (bu yüzden kötü biri gibi gözükür)

İçinizdeki Patron
İçinizde bir patron yoktur. Bu siz olmalısınız. İlla patron olmak/tecrübe etmek için bir ekip/iş oluşturmanıza gerek yok. Çünkü kendinizin patronu olabilirsiniz.

Patronun Özellikleri

- Patron sizi yönetir. Sizi yönlendirir.
- Kararlar alır. Uzun vade veya kısa vade karşılaştırıp kârlı olanı seçer.
- Duygularıyla düşünmez/karar vermez.
- Ne kadar acımasız ise o kadar başarılıdır. Çünkü doğru olanı yapar.
- Kurumun geleceği için çalışır, kendinizin patronu olduysanız bu durumda kurum sizsiniz.

- Enerjinizi veya ne düşündüğünüzü önemsemez, gereken neyse onu yapacaksınız.

Bu kadar özellik saydım daha ne açıklama yapabilirim bilmiyorum. Şunları tekrar diyeyim; patron kurumun (kurum sizsiniz) iyiliği için çalışır. Durum ve şartlar ne olursa olsun gerek herşeyi yapacak sınırları zorlayacaktır.

Örneklerle daha da iyi anlayacağınızı umuyorum:
+ Çok yoruldum biraz cips yiyeyim o sırada da netflixten bir bölüm izlerim nolcak.
(Kendisinin patronu olmayan kişi düşünmüyor, hislerine kulak veriyor)
- (10-20 tane sebep sayabilir) Şu derste şu konuyu anlamadın o zaman lanet konuya çalış. Dinlenmek istiyorsan 5 dakikan var ve cips yiyip film izleyerek dinlenemezsin, ya gözünü kapat yat yada şarkı dinle!!!!

+ Her yerim ağrıyor bugün spora gitmeyeyim zaten 2 gün önce fazla çalıştım.
- Lanet ağrıların benim umrumda değil, eğer şu kişiler gitmeye devam ediyorsa demekki sende gidebilirsin.

+ İş kurmak isterdim ama fikir yok abi fikiri geçtim sermaye yok.
- Fikir mi yok, lanet instagramı twitter gibi saçmalıklarla hayal gücünü öldürürsen daha da zorlanacaksın. Yada farklı bakış açılarını benimseyip detayları göreceksin. Sermaye dediğin paradır. Gerekirse köpek gibi 12 saat çalışacaksın ve parayı harcamayacaksın, değerlendireceksin.

- 2 gün sonra Matematik sınavım var ve hiç birşey bilmiyorum, çalışmaya gerek yok.
+ Gerekirse uyumayacaksın lan! (90 aldım, true story)

Bu konudaki anahtar kelimeler:
- Duygulara yer yok
- Bahanelere yer yok
- Gereken ne ise o yapılacak

Patronunuza kulak verin.

verdiğim örnekler kendi düşüncelerim belki size doğru gelmeyebilir, yorumlarsınız tabiki
 
"Duygulara yer yok."
Bu düşünce yanlış. Duyguların seni sen yapan şeyler ve seninle de kalacak. Onları sonsuza kadar atamazsın, baskılayamazsın. Bizi bu günlere kadar getiren dürtülerimiz, duygularımız ve beynimizin ödül sistemidir. Bu duygularımız ve dürtülerimizden bizim için artık gereksiz olanlar ve zaman zaman canımızı sıkanlar elbette var. Fakat bunlar kısa zaman içerisinde yok olacak şeyler değil. Binlerce yıllık evrimin bir sonucu. Belki bilim ve teknoloji sayesinde insanlar gelecekte kendilerine bu gereksiz görünen duygu ve dürtüleri insanların istedikleri gibi şekillendirebileceği imkanlar yaratırlar, evrimin iplerini ellerine alıp kendi evrimlerine yön verebilirler. Hem de daha hızlı bir şekilde. Fakat şuan böyle bir teknolojimiz de bilimsel bilgimiz de yok. Peki o zaman ne yapalım? Duygularımızı ve dürtülerimizi şoför koltuğuna oturtup, onların yarattığı ödül sisteminin yolunu, yolcu koltuğunda uyuklayarak mı seyredelim? Hayır tabi. Bir çıkış yolu elbette var. O da Mantığımızı şoför koltuğuna oturtup anlamlı olanı, doğru olanı yapmaya kendimizi şartlayıp, dürtülerimizi ise bu anlamlı, mantıklı olan şeyleri yaptıktan sonra bir ödül olarak kullanıp tatmin etmek. Dürtülerimizin ve ilkel beynimizin bize dayattığı ve sosyal medyanın, internetin ve şirketlerin bu zaaflarımızı kullanarak bizi sömürdüğü yapay zevkleri hayatımızdan çıkabilir veya onların bir kısmını yine anlamlı olanı, mantıklı olanı yaptıktan sonra birer ödül olarak kullanabiliriz. Yani ödül sistemimizi zaman içerisinde disiplin, irade ve sabır ile tekrar programlayabiliriz. Eğer öncesinde yapay zevklere haddinden fazla kendinizi vermiş iseniz bu size ilk başta acı da çektirecektir.

Bu konuda size önerdiğim şey ise dopamin orucu.
Dopamin orucunu yaparken, eğer genç yaşta yapay zevklerle tanışan biriyseniz evet ilk başta zorlanacaksınız, sıkılacaksınız ve acı çekeceksiniz. Ee öyle kemikleşmiş ödül sistemini tekrar kodlamak kolay bir iş değil :) Fakat beyninizi anlamlı ve mantıklı olan şeylerden zevk almaya şartladığınız için beyniniz zamanla bu tür işlerden de zevk almaya başlayacak merak etmeyin. Kendinize bir anda da yüklenmemelisiniz bu arada. Unutmayın zaman, sabır, disiplin ve irade ile bu mümkün. Bu dopamin orucu konusunu araştırmanızı öneririm. Detaylarını buraya yazmayayım.

Bu konuların çoğunu zaten biliyorsunuz. Uzatmadan yorumu bir özete bağlayalım. Duygularınızı ve dürtülerinizi kökten silmeye, baskılamaya kalkmak yerine onlara mantığınızı kullanarak yön verin ve ilkel beyninizi mantığınızla eğitin. Sabırlı olun, gaza gelmeyin. Yoksa bir anlık gazla yaptığınız işlerin böyle yürümediğini gördüğünüzde doğru yolu bulmaya yine bir adım yaklaşırsınız fakat bu adımı atarken biraz daha fazla acı çekmek zorunda kalırsınız.
Gaza gelmeyelim, ilkel primat atalarımızın genlerini hala taşıdığımızın farkında olalım, çiçekleri sevelim, çocukları koruyalım, büyüklere saygı falan filan işte.
 
"Duygulara yer yok."
Bu düşünce yanlış. Duyguların seni sen yapan şeyler ve seninle de kalacak. Onları sonsuza kadar atamazsın, baskılayamazsın. Bizi bu günlere kadar getiren dürtülerimiz, duygularımız ve beynimizin ödül sistemidir. Bu duygularımız ve dürtülerimizden bizim için artık gereksiz olanlar ve zaman zaman canımızı sıkanlar elbette var. Fakat bunlar kısa zaman içerisinde yok olacak şeyler değil. Binlerce yıllık evrimin bir sonucu. Belki bilim ve teknoloji sayesinde insanlar gelecekte kendilerine bu gereksiz görünen duygu ve dürtüleri insanların istedikleri gibi şekillendirebileceği imkanlar yaratırlar, evrimin iplerini ellerine alıp kendi evrimlerine yön verebilirler. Hem de daha hızlı bir şekilde. Fakat şuan böyle bir teknolojimiz de bilimsel bilgimiz de yok. Peki o zaman ne yapalım? Duygularımızı ve dürtülerimizi şoför koltuğuna oturtup, onların yarattığı ödül sisteminin yolunu, yolcu koltuğunda uyuklayarak mı seyredelim? Hayır tabi. Bir çıkış yolu elbette var. O da Mantığımızı şoför koltuğuna oturtup anlamlı olanı, doğru olanı yapmaya kendimizi şartlayıp, dürtülerimizi ise bu anlamlı, mantıklı olan şeyleri yaptıktan sonra bir ödül olarak kullanıp tatmin etmek. Dürtülerimizin ve ilkel beynimizin bize dayattığı ve sosyal medyanın, internetin ve şirketlerin bu zaaflarımızı kullanarak bizi sömürdüğü yapay zevkleri hayatımızdan çıkabilir veya onların bir kısmını yine anlamlı olanı, mantıklı olanı yaptıktan sonra birer ödül olarak kullanabiliriz. Yani ödül sistemimizi zaman içerisinde disiplin, irade ve sabır ile tekrar programlayabiliriz. Eğer öncesinde yapay zevklere haddinden fazla kendinizi vermiş iseniz bu size ilk başta acı da çektirecektir.

Bu konuda size önerdiğim şey ise dopamin orucu.
Dopamin orucunu yaparken, eğer genç yaşta yapay zevklerle tanışan biriyseniz evet ilk başta zorlanacaksınız, sıkılacaksınız ve acı çekeceksiniz. Ee öyle kemikleşmiş ödül sistemini tekrar kodlamak kolay bir iş değil :) Fakat beyninizi anlamlı ve mantıklı olan şeylerden zevk almaya şartladığınız için beyniniz zamanla bu tür işlerden de zevk almaya başlayacak merak etmeyin. Kendinize bir anda da yüklenmemelisiniz bu arada. Unutmayın zaman, sabır, disiplin ve irade ile bu mümkün. Bu dopamin orucu konusunu araştırmanızı öneririm. Detaylarını buraya yazmayayım.

Bu konuların çoğunu zaten biliyorsunuz. Uzatmadan yorumu bir özete bağlayalım. Duygularınızı ve dürtülerinizi kökten silmeye, baskılamaya kalkmak yerine onlara mantığınızı kullanarak yön verin ve ilkel beyninizi mantığınızla eğitin. Sabırlı olun, gaza gelmeyin. Yoksa bir anlık gazla yaptığınız işlerin böyle yürümediğini gördüğünüzde doğru yolu bulmaya yine bir adım yaklaşırsınız fakat bu adımı atarken biraz daha fazla acı çekmek zorunda kalırsınız.
Gaza gelmeyelim, ilkel primat atalarımızın genlerini hala taşıdığımızın farkında olalım, çiçekleri sevelim, çocukları koruyalım, büyüklere saygı falan filan işte.

Evet. Gayet haklısın ve güzel anlatmışsın ayrı bir konu bile olabilirmiş bu yüzden teşekkürler.

Duygularımıza yer yok derken kötü açıklamışım. Doğrusu senin de dediğin gibi duygular olacak ama mantık süzgecinden geçmek zorunda.
 
Kimin sözüydü hatırlamıyorum ama üstad iyi demiş.

Merhaba, lafı uzatmadan bu sözü parçalarına ayırıp derinlemesine öğreneceğiz.

Patron kimdir, amacı nedir
Bence patron, kurumun geleceğini düşünen ve sizdeki potansiyeli görüp bunu kurum için kullanmanızı sağlayacak kişidir. (bu yüzden kötü biri gibi gözükür)

İçinizdeki Patron
İçinizde bir patron yoktur. Bu siz olmalısınız. İlla patron olmak/tecrübe etmek için bir ekip/iş oluşturmanıza gerek yok. Çünkü kendinizin patronu olabilirsiniz.

Patronun Özellikleri

- Patron sizi yönetir. Sizi yönlendirir.
- Kararlar alır. Uzun vade veya kısa vade karşılaştırıp kârlı olanı seçer.
- Duygularıyla düşünmez/karar vermez.
- Ne kadar acımasız ise o kadar başarılıdır. Çünkü doğru olanı yapar.
- Kurumun geleceği için çalışır, kendinizin patronu olduysanız bu durumda kurum sizsiniz.

- Enerjinizi veya ne düşündüğünüzü önemsemez, gereken neyse onu yapacaksınız.

Bu kadar özellik saydım daha ne açıklama yapabilirim bilmiyorum. Şunları tekrar diyeyim; patron kurumun (kurum sizsiniz) iyiliği için çalışır. Durum ve şartlar ne olursa olsun gerek herşeyi yapacak sınırları zorlayacaktır.

Örneklerle daha da iyi anlayacağınızı umuyorum:
+ Çok yoruldum biraz cips yiyeyim o sırada da netflixten bir bölüm izlerim nolcak.
(Kendisinin patronu olmayan kişi düşünmüyor, hislerine kulak veriyor)
- (10-20 tane sebep sayabilir) Şu derste şu konuyu anlamadın o zaman lanet konuya çalış. Dinlenmek istiyorsan 5 dakikan var ve cips yiyip film izleyerek dinlenemezsin, ya gözünü kapat yat yada şarkı dinle!!!!

+ Her yerim ağrıyor bugün spora gitmeyeyim zaten 2 gün önce fazla çalıştım.
- Lanet ağrıların benim umrumda değil, eğer şu kişiler gitmeye devam ediyorsa demekki sende gidebilirsin.

+ İş kurmak isterdim ama fikir yok abi fikiri geçtim sermaye yok.
- Fikir mi yok, lanet instagramı twitter gibi saçmalıklarla hayal gücünü öldürürsen daha da zorlanacaksın. Yada farklı bakış açılarını benimseyip detayları göreceksin. Sermaye dediğin paradır. Gerekirse köpek gibi 12 saat çalışacaksın ve parayı harcamayacaksın, değerlendireceksin.

- 2 gün sonra Matematik sınavım var ve hiç birşey bilmiyorum, çalışmaya gerek yok.
+ Gerekirse uyumayacaksın lan! (90 aldım, true story)

Bu konudaki anahtar kelimeler:
- Duygulara yer yok
- Bahanelere yer yok
- Gereken ne ise o yapılacak

Patronunuza kulak verin.

verdiğim örnekler kendi düşüncelerim belki size doğru gelmeyebilir, yorumlarsınız tabiki
Yani bence pek faydalı bir yazı olmamış olmasada olur yani boş yere beyin doluyor.
 
Kimin sözüydü hatırlamıyorum ama üstad iyi demiş.

Merhaba, lafı uzatmadan bu sözü parçalarına ayırıp derinlemesine öğreneceğiz.

Patron kimdir, amacı nedir
Bence patron, kurumun geleceğini düşünen ve sizdeki potansiyeli görüp bunu kurum için kullanmanızı sağlayacak kişidir. (bu yüzden kötü biri gibi gözükür)

İçinizdeki Patron
İçinizde bir patron yoktur. Bu siz olmalısınız. İlla patron olmak/tecrübe etmek için bir ekip/iş oluşturmanıza gerek yok. Çünkü kendinizin patronu olabilirsiniz.

Patronun Özellikleri

- Patron sizi yönetir. Sizi yönlendirir.
- Kararlar alır. Uzun vade veya kısa vade karşılaştırıp kârlı olanı seçer.
- Duygularıyla düşünmez/karar vermez.
- Ne kadar acımasız ise o kadar başarılıdır. Çünkü doğru olanı yapar.
- Kurumun geleceği için çalışır, kendinizin patronu olduysanız bu durumda kurum sizsiniz.

- Enerjinizi veya ne düşündüğünüzü önemsemez, gereken neyse onu yapacaksınız.

Bu kadar özellik saydım daha ne açıklama yapabilirim bilmiyorum. Şunları tekrar diyeyim; patron kurumun (kurum sizsiniz) iyiliği için çalışır. Durum ve şartlar ne olursa olsun gerek herşeyi yapacak sınırları zorlayacaktır.

Örneklerle daha da iyi anlayacağınızı umuyorum:
+ Çok yoruldum biraz cips yiyeyim o sırada da netflixten bir bölüm izlerim nolcak.
(Kendisinin patronu olmayan kişi düşünmüyor, hislerine kulak veriyor)
- (10-20 tane sebep sayabilir) Şu derste şu konuyu anlamadın o zaman lanet konuya çalış. Dinlenmek istiyorsan 5 dakikan var ve cips yiyip film izleyerek dinlenemezsin, ya gözünü kapat yat yada şarkı dinle!!!!

+ Her yerim ağrıyor bugün spora gitmeyeyim zaten 2 gün önce fazla çalıştım.
- Lanet ağrıların benim umrumda değil, eğer şu kişiler gitmeye devam ediyorsa demekki sende gidebilirsin.

+ İş kurmak isterdim ama fikir yok abi fikiri geçtim sermaye yok.
- Fikir mi yok, lanet instagramı twitter gibi saçmalıklarla hayal gücünü öldürürsen daha da zorlanacaksın. Yada farklı bakış açılarını benimseyip detayları göreceksin. Sermaye dediğin paradır. Gerekirse köpek gibi 12 saat çalışacaksın ve parayı harcamayacaksın, değerlendireceksin.

- 2 gün sonra Matematik sınavım var ve hiç birşey bilmiyorum, çalışmaya gerek yok.
+ Gerekirse uyumayacaksın lan! (90 aldım, true story)

Bu konudaki anahtar kelimeler:
- Duygulara yer yok
- Bahanelere yer yok
- Gereken ne ise o yapılacak

Patronunuza kulak verin.

verdiğim örnekler kendi düşüncelerim belki size doğru gelmeyebilir, yorumlarsınız tabiki
Faydalı bir yazı
 
Beğendiğim mentalitelerden birisi. Eline sağlık
 
Patronlukla ilgili bir yazı olduğundan eğer bir şirketin veyahut bir kurumun kuruluşun patronu olmak istiyorsanız o şirketin amacı hakkında herkesten çok bilgi sahibi olmak zorundasınız. Piyasayı tanımanız ona göre önlemler almalı ve de atağa geçeceğiniz zamanı bilmeniz lazım. Bu nedenle bir kurumda patron olmayı hedeflemeden önce firma rehberi tarzında seminerlere katılıp o konu hakkında en küçük ayrıntıları dahi öğrenmeye çalışın. Çalışın ki başarılı bir patron olma yolunda kendi ayağınıza takılmayın.
 
Faydalı bir yazı, kendini zor seçenekleri yapmaya alıştırırsan başarılı olursun. Burada güzel bir noktaya değinmişsin duyguyla değil mantıkla karar vermek. Bu durum seni %99 başarıya götürür (şahsi fikrim), bunu uzun zamandır uyguluyorum ama son 2-3 ayda üniversiteye gitmemle iradem biraz sarsıldı; yeni bir hayat, yeni sorumluluklar ama bu yazı bana patronun kim olduğunu hatırlattı.Faydalı yazın için teşekkür ederim.
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst