Herkese iyi geceler.Bu yazıda sizlere az önce izlediğim ve hayran kaldığım bir filmden bahsedeceğim.Filmimizin adı life of pi.Eğer kafanızda tanrı ve din gibi konularda şüpheler varsa bu film size olaya çok farklı bir pencereden bakmanızı sağlayabilir.Film tam olarak bir deizm propagandası.Propaganda bu noktada doğru kelime mi bilemiyorum.Ayrıca size deizmin tam olarak ne olduğunu ve agnostizmden deizme geçişin yol haritasını anlatan ve bana göre felsefik bir film.

Bu kısımdan sonra filmin analizini yapacağım bu yüzden kalan kısım spoiler dolu olucak.Spoiler yemek istemeyen arkadaşların dikkatine.

Filmi izleyen arkadaşlar için söyleyim filmin vermek istediği asıl mesaj filmin sonunda.Pi sohbet ettiği yazara filmde izlediğimiz ve en son japon sigorta şirketine anlattığı 2 farklı hikayeyi anlatıyor.İzlediğimiz hikayede ve kısaca anlatılan diğer hikayede geminin neden battığıyla ilgili bir bilgi yok.Pi bunu bilmediğini söylüyor ki zaten bilmiyor. Buradaki geminin batması olayı bildiğimiz evrenin oluşmasını temsil ediyor.Ne alakası var gibi düşünebilirsiniz lütfen saçma demeden önce kalanını da okuyun. 2 hikayede de geminin batması ile pi farklı serüvenlere atılıyor.Bu serüvenler sonucunda ise ulaştığı yer hastane ve yeni kurduğu yaşam oluyor. 2 hikaye arasında ki benzerlik ise pi ile sohbet eden yazarın gözünden kaçmıyor mesela bacağı kırık bir denizci bacağı kırık olan zebrayı muzların üzerinde yüzerek gelen annesi yine aynı şekilde gelen orangutanı ikisini de öldüren sırtlan ise aşçıyı ve son olarak sırtlanı öldüren kaplan ise pi yi temsil ediyor.Pi acı çektiği iki hikayeyi de yazara anlatıp sen hangisini tercih ederdin diye soruyor ve yazar kaplanlı olanı seçiyor çünkü diğer hikayede katil olup annesinin ölümünü gören pi nin yerine kendinizi koyunca bu hikaye daha masum. Ve sonra filmin asıl vurucu cümlesi geliyor: İşte tanrı içinde böyle.Yani arkadaşlar evrenin oluşması bizim bu dünyada olmamız ve bunların sebepleri yani geminin batması iki hikayede de bilinmiyor ve bilinemez ama hikayeyi seçmek bizim elimizde.Ben bir agnostiğim ve bu film tam da agnostikler için.Bizler şu an içinde bulunduğumuz düzeni kavrayabilmiş değiliz.İçinde tanrı olan ve olmayan iki hikaye de aynı ölçüde kanıtlanamaz.Burada bir parantez açıp bu filmin Yann Martel isimli bir yazarın kitabından uyarlandığını belirtmek isterim.Yazar hakkında kısaca bilgi vermemiz gerekirse kendisi herhangi bir dine inanmıyor. Ayrıca bu kişi kitabında pi adlı karaktere sürekli devam eden kuşkuyu seçmenin hareketsizliği taşımak anlamına geleceğini söylettiriyor.Yani yazar agnostizmin kuşkusundan yola çıkarak kendi önüne içinde tanrı bulunduran dinlerin ve tanrı olmayan ateizmin hikayelerini alıp daha hoş ve güzel görünen tanrılı dinlerin hikayelerini alıyor.Ama bunu yaparken herhangi bir dini savunmuyor.Filmde de zaten pi nin hem budist hem hristiyan hem de müslüman olduğunu görebilirsiniz.Yann Martel dinleri kabul etmemekle beraber onları kucaklamış ve içlerinde ki tanrıyı çıkartarak kendine çizdiği yeni bir tanrı modeline inanmaya başlayarak deizmi savunmuş. Bu şüpheyi tamamen terkettiği anlamına gelmiyor sadece sürekli devam edecek olan şüphesini bırakıp iki hikayeden daha hoş olana inanmış ve bize kendi deizmini bu şekilde anlatmış.Bunu yapmasının sebebi ise dediğim gibi bu iki hikayenin de kanıtlanamaz ve kanıtlanmamış olduğunu düşünmesi. Umarım yazımı beğenmişsinizdir yazım hataları ve anlatımımın eksik kaldığı yerler için kusura bakmayın.

Yani tanrı oladabilir olmayadabilir diyosn ( eğer doğru anladıysam). Ama biraz baktığıma göre satanizmi de savunmuşsun hatta bu konu hakkında güzel yazıların da var. Bu iki fikir arasında bı bağlantı var mı yoksa çevresel vs. sebeplerden dolayı fikirlerin mi değişti?