Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

Senin Ederin Ne Kadar ?

Kuşçubaşı

Blog Yazarı
Yönetici
Süper Moderatör
Katılım
9 Nisan 2018
Mesajlar
361
Tepkime puanı
3,201
Şehir
Antalya
Vay efendim böyle makale mi olur, sen bize satılık eşya muamelesi mi yapıyorsun ?

Nereden tahmin ettiniz, aynen öyle!

İster kızın ister kızmayın, bu beni çok da alakadar etmeyecektir. Ben sadece size var olan bir gerçeği söylüyorum, ki o da; 7,5 milyar insanın her biri belli bir değere sahiptir. Kimisi bir kömür gibidir, kimisi ise elmas. Aslında baktığınızda, elmas da kömür de aynı madenin ürünleridir. Aynı madenden çıkmalarına rağmen geçirdikleri süreçler ikisi arasında farkı meydana getirir.

Ee, peki bundan bize ne ? Şöyle ki; maden aynı, fakat ürünler farklı. İnsanlık da böyledir efendim, kaynak aynıdır ama sonuçlar farklıdır. Toplumda değerli bir kişiyle değersiz bir kişinin kıymeti aynı olamaz.

(Bu sözlerden sonra hümanistlerden linç yersem, son sözü “hade len ordan” oldu dersiniz)

Evet, aynen öyle. Toplumda her insanın bir kıymeti vardır ve bu kıymete göre değer görür. Şimdi, siz bir kömürseniz gidip de insanların size elmas muamelesinde bulunmasını beklemeyin. Gerçekçi olun! Polyannacılardan hiç haz etmedim ve etmem, siz de etmeyin. Gidip de lanet bir pesimist olup “dünyanın sonu geliyor gaçııın” diye ortalığı velveleye vermeyin ama her şeyi pozitif görme alışkanlığınızdan da vazgeçin. Realist olmak her zaman kazandırır, çünkü olanı olduğu gibi görme süper gücüne sahip olursunuz.

Topluma karşı da bu realist yaklaşımı uygulamak zorundasınız.

O halde, ne demiştik ? Toplumda herkese bir değer biçilir ve o değer kadar kıymet görür. Eğer bunun farkına varırsanız, o halde bir şeyler yapmak için fırsatları da görmeye başlarsınız. Peki size toplum tarafından biçilen değeri nasıl anlayacaksınız ?

Çok basit, bakın veriyorum formülü; sizinle duygusal bir bağı olmayan, ya da sizden çıkar gütmeyen bir insanın size olan yaklaşımları belirler sizin değerinizi.

Tabi ki, burada şuna da dikkat edin; tek bir kişinin size olan davranışlarını dikkate alarak değerinizi belirleme hatasına düşmeyin. Realist olun demiştim, bu realizme aykırı bir davranış olur. Tek bir kişiye göre karar verirseniz yanılırsınız. Belki adam bugün karısıyla kavga etti ve o sinirle size olumsuz davrandı, ya da bir kadın bugün istediği iş görüşmesinde başarılı oldu ve size mavi boncuk dağıttı bu mutlulukla.

O yüzden, tek bir kişiyi temel alarak yargıda bulunma hatasına düşmeyin. Ben bu konuda genelde en az 15 kişiyi temel alıyorum. Yani, çevrenizde, yukarıda belirttiğim özelliklere uyan 15 adet insan evladının size olan yaklaşımlarını inceleyin ve tataaam! İşte değeriniz ortaya çıktı.

Ne o ? Kömür müsünüz yoksa ? Sorun değil, unutmayın; kaynak aynı olduğu sürece daima bir elmas olma şansınız vardır. Ve yine unutmayın ki, şans gayrete aşıktır. Eğer size toplum tarafından biçilen değeri fark eder ve bu konuda harekete geçmeyi kendinize bir görev bilirseniz o zaman ilerlemeniz kaçınılmaz olacaktır.

Şimdi, bakın ben medyum gibi adamım, biliyorum bu konunun altına gelecek olan yorumları, diyecekler ki: “Ee efenim biz insanların yargılarına göre mi yaşayacağız ?
İşte, burada anlamadıkları bir nokta var, o da şu; ben size insanların sizin hakkındaki yargılarınızın kölesi olmayı değil, bilakis bu kölelikten kurtulmanız gerektiğini söylüyorum. Yoksa, aksi durumda ne oluyor biliyor musunuz ? Bacağınıza pranga vurulmuş, efendinizden kırbaç yiyip duruyorsunuz, 7/24 çalıştırılıyorsunuz ama yüzünüzde hep bitmek bilmeyen bir gülücükle “özgürüm ki ben yuppiii” diyorsunuz.

Atma ziyaa, din kardeşiyiz! Sen de biliyorsun aslında özgür olmadığını.

Köle, özgürlüğü olmayan demektir. Kölelerin en hası, en önde bayrak sallayanı ise köle olduğunun farkına varmayandır. Günümüz kapitalist toplumu bunu çok iyi başarıyor aslında. Köleyiz de farkında değiliz, tam da istedikleri şey!

Ben ise, toplumun sizin hakkınızdaki yargılarını fark etmenizi istiyorum sizden, yani diyorum ki; “yeter artık, polyannacılık oynamayı bırak, sen toplumun yargılarının bir kölesisin, o halde köle olduğunun farkına var ve şu bacağındaki zinciri kırıp o kırbacı da kendini efendi sanan adamın gö….”

Öhöm! Neyse. Konuyu anladınız siz zaten.

Önce sana biçilen değerin farkına var, ondan sonra istersen bu değeri daha da alta düşürmek ya da daha da yukarı çıkarmak senin elinde. İşte özgürlük budur. Peki ben ne mi anlattım bu kadar laf boyunca ?

Ne anlattığım özetidir Yunus Emre’nin şu dizeleri, anlamasını bilen için:

“İlim ilim bilmektir, ilim KENDİN BİLMEKTİR.
Sen KENDİNİ BİLMEZSİN, ya nice okumaktır.”
 
Vay efendim böyle makale mi olur, sen bize satılık eşya muamelesi mi yapıyorsun ?

Nereden tahmin ettiniz, aynen öyle!

İster kızın ister kızmayın, bu beni çok da alakadar etmeyecektir. Ben sadece size var olan bir gerçeği söylüyorum, ki o da; 7,5 milyar insanın her biri belli bir değere sahiptir. Kimisi bir kömür gibidir, kimisi ise elmas. Aslında baktığınızda, elmas da kömür de aynı madenin ürünleridir. Aynı madenden çıkmalarına rağmen geçirdikleri süreçler ikisi arasında farkı meydana getirir.

Ee, peki bundan bize ne ? Şöyle ki; maden aynı, fakat ürünler farklı. İnsanlık da böyledir efendim, kaynak aynıdır ama sonuçlar farklıdır. Toplumda değerli bir kişiyle değersiz bir kişinin kıymeti aynı olamaz.

(Bu sözlerden sonra hümanistlerden linç yersem, son sözü “hade len ordan” oldu dersiniz)

Evet, aynen öyle. Toplumda her insanın bir kıymeti vardır ve bu kıymete göre değer görür. Şimdi, siz bir kömürseniz gidip de insanların size elmas muamelesinde bulunmasını beklemeyin. Gerçekçi olun! Polyannacılardan hiç haz etmedim ve etmem, siz de etmeyin. Gidip de lanet bir pesimist olup “dünyanın sonu geliyor gaçııın” diye ortalığı velveleye vermeyin ama her şeyi pozitif görme alışkanlığınızdan da vazgeçin. Realist olmak her zaman kazandırır, çünkü olanı olduğu gibi görme süper gücüne sahip olursunuz.

Topluma karşı da bu realist yaklaşımı uygulamak zorundasınız.

O halde, ne demiştik ? Toplumda herkese bir değer biçilir ve o değer kadar kıymet görür. Eğer bunun farkına varırsanız, o halde bir şeyler yapmak için fırsatları da görmeye başlarsınız. Peki size toplum tarafından biçilen değeri nasıl anlayacaksınız ?

Çok basit, bakın veriyorum formülü; sizinle duygusal bir bağı olmayan, ya da sizden çıkar gütmeyen bir insanın size olan yaklaşımları belirler sizin değerinizi.

Tabi ki, burada şuna da dikkat edin; tek bir kişinin size olan davranışlarını dikkate alarak değerinizi belirleme hatasına düşmeyin. Realist olun demiştim, bu realizme aykırı bir davranış olur. Tek bir kişiye göre karar verirseniz yanılırsınız. Belki adam bugün karısıyla kavga etti ve o sinirle size olumsuz davrandı, ya da bir kadın bugün istediği iş görüşmesinde başarılı oldu ve size mavi boncuk dağıttı bu mutlulukla.

O yüzden, tek bir kişiyi temel alarak yargıda bulunma hatasına düşmeyin. Ben bu konuda genelde en az 15 kişiyi temel alıyorum. Yani, çevrenizde, yukarıda belirttiğim özelliklere uyan 15 adet insan evladının size olan yaklaşımlarını inceleyin ve tataaam! İşte değeriniz ortaya çıktı.

Ne o ? Kömür müsünüz yoksa ? Sorun değil, unutmayın; kaynak aynı olduğu sürece daima bir elmas olma şansınız vardır. Ve yine unutmayın ki, şans gayrete aşıktır. Eğer size toplum tarafından biçilen değeri fark eder ve bu konuda harekete geçmeyi kendinize bir görev bilirseniz o zaman ilerlemeniz kaçınılmaz olacaktır.

Şimdi, bakın ben medyum gibi adamım, biliyorum bu konunun altına gelecek olan yorumları, diyecekler ki: “Ee efenim biz insanların yargılarına göre mi yaşayacağız ?
İşte, burada anlamadıkları bir nokta var, o da şu; ben size insanların sizin hakkındaki yargılarınızın kölesi olmayı değil, bilakis bu kölelikten kurtulmanız gerektiğini söylüyorum. Yoksa, aksi durumda ne oluyor biliyor musunuz ? Bacağınıza pranga vurulmuş, efendinizden kırbaç yiyip duruyorsunuz, 7/24 çalıştırılıyorsunuz ama yüzünüzde hep bitmek bilmeyen bir gülücükle “özgürüm ki ben yuppiii” diyorsunuz.

Atma ziyaa, din kardeşiyiz! Sen de biliyorsun aslında özgür olmadığını.

Köle, özgürlüğü olmayan demektir. Kölelerin en hası, en önde bayrak sallayanı ise köle olduğunun farkına varmayandır. Günümüz kapitalist toplumu bunu çok iyi başarıyor aslında. Köleyiz de farkında değiliz, tam da istedikleri şey!

Ben ise, toplumun sizin hakkınızdaki yargılarını fark etmenizi istiyorum sizden, yani diyorum ki; “yeter artık, polyannacılık oynamayı bırak, sen toplumun yargılarının bir kölesisin, o halde köle olduğunun farkına var ve şu bacağındaki zinciri kırıp o kırbacı da kendini efendi sanan adamın gö….”

Öhöm! Neyse. Konuyu anladınız siz zaten.

Önce sana biçilen değerin farkına var, ondan sonra istersen bu değeri daha da alta düşürmek ya da daha da yukarı çıkarmak senin elinde. İşte özgürlük budur. Peki ben ne mi anlattım bu kadar laf boyunca ?

Ne anlattığım özetidir Yunus Emre’nin şu dizeleri, anlamasını bilen için:

“İlim ilim bilmektir, ilim KENDİN BİLMEKTİR.
Sen KENDİNİ BİLMEZSİN, ya nice okumaktır.”
Dostum yazıların güzel daha fazla yazı bekliyorum
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst