Alfaloji Forum

Sitemizde şu anda bakım yapılmaktadır. Üyelik istekleri ve konular bakım sonrasında onaylanacaktır.

Tanrıya Kızan Balık

Kuşçubaşı

Blog Yazarı
Yönetici
Süper Moderatör
Katılım
9 Nisan 2018
Mesajlar
361
Tepkime puanı
3,201
Şehir
Antalya
Tanrı balığı yarattı ve "potansiyelinde olan neyse onu kullan" dedi.

Balık bu duruma çok içerledi ve Tanrı'ya isyan etti. Tanrı'ya başkaldıran balık haykırdı: "Senin bana dediğini yapmayacağım."

Ve Tanrı cevapladı; "Potansiyelinde olan neyse sen osun."

Balık ağaca tırmanıp daldan dala atlayan maymunları hayranlıkla izleyip onlara imrendi günlerce.

"Ah, keşke ben de onlar gibi olabilsem."

Etrafındaki diğer balıklar "sen bir balıksın, maymun değil, doğanda olan neyse onu yap. Kara çıkıp onların yaptığını yapmaya çalışırsan ölürsün" dediler. Balık onları dinlemedi ve hepsini kovdu. Bir gün artık balığın canına tak etti ve "artık yeter" dedi, "ben de maymunlar gibi daldan dala atlayacağım ve göklerde gezeceğim."

Balık tüm gücünü topladı ve bir sıçrayışla kendini karaya attı.

Zıplayıp da karaya düşünce hareket edemedi, susuz kaldı ve neye uğradığını şaşırdı. Bu arada yoldan geçen bir kedi onu gördü ve tek bir hamlede balığı midesine indirip yoluna devam etti.

BU HİKAYENİN SONU MUTLU BİTMİYOR. ÇÜNKÜ BU HİKAYE HAYATIN TA KENDİSİ.

Oysa ki birçoğumuz peri masallarına inanıyoruz.

"İstersen her şeyi yapabilirsin"

Bu laf sizi karaya çekip midesine indirmeye çalışan kurnaz kedilerin meşhur bir tuzağından ibarettir.

Haydi ama! Kişisel gelişim sektörünün sizi gazlamak için uydurduğu bu saçmalığa inanmaya daha ne kadar devam edeceksiniz ? İsterseniz her şey olamazsınız, siz ancak ve ancak potansiyelinizde var olanı olabilirsiniz. Aksi taktirde denizlerde özgürce gezip Tanrı'nın size verdiği tüm potansiyeli kullanmak yerine ömrünüz boyunca ağaca tırmanmanın özlemini duyarak geçireceksiniz.

Kusura bakmayın ama istediğiniz her şey olamazsınız. Gerçekçi olun. Tanrı size bir yüzgeç verdiyse yüzgecinizi kullanın, maymunlara özenmenin bir manası yok. Burası peri masallarının döndüğü bir dünya değil ve bu dünyada "gerçekler" denen bir şey vardır. Gerçekleri umursamadan, akılcı olmadan, potansiyelinizde olanı bilmeden hareket ederseniz bu "gerçekler"den öyle bir tokat yersiniz ki neye uğradığınızı şaşırırsınız.

Peri masallarınızı kendinize saklayın, dünyanın bunlarla işi yok. Dünyada iki kere iki dört eder. Eğer aklınızı kullanıp yapmanız gerekeni yapmazsanız istediğiniz hiçbir şeyi elde edemezsiniz. Birçoğunuz "keşke şöyle olsam, keşke böyle olsam" diye hayallere dalıp gidiyor. Eğer bir hikaye yazarı değilseniz bu masallar sizin karnınızı doyurmayacak. Bunu deyince genelde "sen de hep olumsuz konuşuyorsun" diyorlar. İstedikleri kadar beni eleştirsinler, hatta siz de eleştirebilirsiniz. Ama hayatın mantığını anlamayı reddederseniz yine dönüp dolaşıp bu denilenlerin doğruluğunu deneyimlerinizle teyit etmek için uğrayacaksınız. Buna imzamı atarım ve bundan eminim.

Eğer kendinizi değiştirmek istiyorsanız öncelikle bakış açınızı değiştirin. Hayat sizin ne anneniz ne de babanız ve size istediğiniz her şeyi vermek zorunda değil. İyi poker oyuncuları ellerine gelen kartları en iyi şekilde değerlendirmesini bilen oyunculardır. Önemli olan size dağıtılan kartların ne kadar iyi olduğu ve şansın yüzünüze ne kadar güldüğü değil önemli olan sizin size dağıtılan kartları ne kadar iyi bir şekilde oynadığınızdır.

Bundan dolayı, hayata karşı daha aktif bir tutum takının.

"İstersen her şeyi başarabilirsin"

Öyle mi ? Haydi göster o zaman bana bunun yolunu!

İşte bu lafı edenler bu soruya cevap veremezler. Çünkü çok soyut konuşurlar. Bunca yaşam deneyiminden öğrendiğim önemli şeylerden birisi de soyut konuşan adamdan uzak durmanız gerektiğidir. Böyle adamlar havalı cümlelerle sizin aklınızı bulandırıp manipüle etmeye çalışırlar.

Mesela şu Osho denen adamı bilirsiniz. Kitapları çoksatanlar listesinden hiçbir zaman inmez. Peki neden ? Çünkü hep soyut konuşur ve sanki bir şey biliyormuş gibi insanların kafasına girmeyi başarır ve kendisini bir bilge gibi gösterir. Tabi ki aslında oldukça zeki de bir adamdır ve hayatın aslında sözlerindeki gibi çalışmadığını gayet iyi bir şekilde bildiğinden dolayı bu arada cebini doldurmuştur doldurabildiği kadar. O soyut laflarla insanları kandırırken bu soyut laflara kanan insanların akıttığı paralar da Osho'nun hayatını gittikçe zenginleştirmiştir.

"Aydınlanırsan hayatın değişir."

"Alfa erkek olursan hayatın değişir."

"Nirvana'ya ulaş, kırmızı hapı iç"

Ee hocam, iyi bir çocuk olursak Şirinleri de görebilir miyiz bari ?

Hayata karşı bir mühendis gibi yaklaşın çünkü hayat mühendisleri sever. Peki nedir mühendis olmak ? Mühendis, yapacağı şeyi önceden kafasında planlar ve harekete geçtiğinde ufak tefek plan hataları olsa da düşündüğü şeyi gerçek hayata aktarabilir. Soyut saçmalıklara yer yok.

"Kırmızı hapı iç ve alfa erkek ol"

Nerede ulan bu kırmızı hap ? Alfa erkek olmak nedir ?

Lafta iyisin ama eylemde boşsun. Soyut konuşarak yalnızca çevrendeki aptalları kandırabilirsin fakat aslında sen de gayet iyi biliyorsun ki hayat böyle çalışmıyor. Sen sadece midene indireceğin balıkların derdinde düşmüş aşağılık bir kediden ibaretsin.

Peki siz hangisi olmayı tercih ediyorsunuz ?

Potansiyelinizde olan neyse onu yapın, bırakın artık şu gerçek hayatta hiçbir karşılığı olmayan ve sizi bir çözüme ulaştırmayan soyut saçmalıkları. Ha tabi ki karar yine de size ait fakat şöyle dünya tarihine bir bakarsanız tarih mühendis zihniyetli olanların bir eseridir.

Osho gibi adamlar soyut laflar ederken Budha ise çıkar gider ve bir ağacın köşesine oturarak başlar meditasyona. Çakma alfalar kırmızı haptan bahsederken Elon Musk, Atatürk, Napolyon, Cengiz Han gibi adamlar ise Alfa erkek olmanın ne demek olduğunu eyleme dökerler.

Planınız olsun çünkü hayaller bir b*ka yaramıyor.

"Aman Kuşçubaşı hayallerimiz olmadan nasıl başarılı olacağız ki ?"

Sorun şu ki; sizin sadece hayalleriniz var. Bakın bu noktada bile soyutsunuz. Ulaşmak istediğiniz noktanın hayalini kuruyorsunuz ama o noktaya nasıl ulaşacağınıza dair bir planınız dahi yok. Bırakın artık şu acınası zihniyeti. Osho zihniyetinden mühendis zihniyetine geçiş yapın. Eğer hayatı bu kesinlikle görür ve ona göre hareket ederseniz sizi temin ederim ki birkaç sene sonra şu an bulunduğunuz noktadan çok daha farklı bir noktada bulacaksınız kendinizi.

Çünkü hayat tamamen deterministtir.

Her sonucun bir sebebi vardır. Eğer potansiyelinde olanı kullanarak çalışırsan kazanırsın. Allah'tan senin mideni doyurmasını bekleme, git ve yemek bulabilmek için çaba ver. Potansiyelinde olan neyse ancak onu başarabilirsin. Potansiyelinde olanı kabul et ve bu potansiyeli en üst seviyeye çıkarmak için kendine ve dünyaya karşı amansız bir mücadele başlat. Ancak ve ancak kendini böyle geliştirebilirsin.

Sana "bu sayede başarılı olursun" demiyorum çünkü bir başarılı insana karşılık bin tane başarısız insan vardır fakat önemli olan şey senin potansiyelinde olanı kullanmandır. Potansiyelini kullanamayan her organizma çürümeye mahkumdur. Sen maymunlara imrenip de yüzmeyi unutursan maymun maymunluğundan bir şey kaybetmez ama senin yüzgeçlerin işlevsiz hale gelir. Maymunlara imrenmeyi bırak, her şey olabileceğin saçmalığına inanmaktan vazgeç ve olabileceğinin en iyisi olmayı hedefleyip bu uğurda bir mühendis gibi çalış.

Bir tembel olarak ölmektense bir çalışkan olarak gözünü yum bu dünyaya. Atalarımızın da dediği gibi; "atın ölümü arpadan olsun".

Senin arpan da bu zihin yapısı olmalı.

Bırak maymunlar ağaçların, sonsuz bucaksız okyanuslar ise senin olsun.

Ve Tanrı'nın sana dediğini unutma;

"Potansiyelinde olan neyse sen osun".
 
Ellerine sağlık Kuşçubaşı, ama aklımı çelen birkaç nokta var. Diyorsun ki: ''Potansiyelinde olan neyse sen osun, Her şeyi başarabilirsin.'' saçmalığını bırakın.

Elbette her şeyi başaracak kadar vakit yoktur, ama 0'dan başlayarak bol çabayla başarma şansımız da mı yoktur?
Mesela yabancı dil, adama bakıyorsun değil yabancı dil; Türkçe konuşmaktan bile aciz. Ama belirli eğitim ve çabayla gerçekten başarabiliyor.

Adamın sayısal yeteneği yoktur ama aldığı eğitimle, araştırmasıyla, analiz yeteneğiyle yeri geliyor borsada, kripto para borsasında para kırabiliyor.

Ya da gelelim forumumuzun kuruluş amacına: Benliğimiz ve karşı cinsimiz...
Buraya ilk defa geldiğimizde bize sorsan potansiyel,azim var mıdır, diye. Muhtemelen %90'ınımız hayır deyip boynumuzu bükerdik.
Ama bol çabalarla,bakış açısı,kendimizi geliştirmemiz, kendimize yeni bir hayat yaratma çabalarımızla belirli bir seviyeye gelebildik.
Ben falan, potansiyelim olduğuna hiç inanmıyordum, sıkıcı,sonsuz,aciz bir döngü içinde yaşayacağım, bilinçaltıma işlemişti ta ki burayla tanışasıya kadar...

Elbette imkansız şeyler de istememek lazım. Adamın yaşı olmuş 20-25, ömründe 1 kez futbol maçına çıkmamış ama Messi,Ronaldo gibi Ballon d'Or ödülü kazanmayı hayal etme saçmalığı... Ama bu adam en azından futbola başlarsa sağlam antrenör, çaba vs. amatör kulüplerinde boy gösterebilir. Hatta zorlarsa 3.lige bile çıkabilir.

Yani ben, Tanrı'nın verdiğine değilde bol çaba,eğitimle birçok şeyi başarabileceğimize inanıyorum. Çünkü kendimde çok yaşadım, ''Asla yapamam!'' dediğim şeyleri başardım, potansiyelimin olduğuna bir gram ümit etmediğim şeyleri başardım.

Demek istediğim:'' Her şey değilde istediğimiz çok şeyi çabayla başarabiliriz. Potansiyelimizde olmasa bile yaratabiliriz.''

Yorumlarını bekliyorum.
 
Ellerine sağlık Kuşçubaşı, ama aklımı çelen birkaç nokta var. Diyorsun ki: ''Potansiyelinde olan neyse sen osun, Her şeyi başarabilirsin.'' saçmalığını bırakın.

Elbette her şeyi başaracak kadar vakit yoktur, ama 0'dan başlayarak bol çabayla başarma şansımız da mı yoktur?
Mesela yabancı dil, adama bakıyorsun değil yabancı dil; Türkçe konuşmaktan bile aciz. Ama belirli eğitim ve çabayla gerçekten başarabiliyor.

Adamın sayısal yeteneği yoktur ama aldığı eğitimle, araştırmasıyla, analiz yeteneğiyle yeri geliyor borsada, kripto para borsasında para kırabiliyor.

Ya da gelelim forumumuzun kuruluş amacına: Benliğimiz ve karşı cinsimiz...
Buraya ilk defa geldiğimizde bize sorsan potansiyel,azim var mıdır, diye. Muhtemelen %90'ınımız hayır deyip boynumuzu bükerdik.
Ama bol çabalarla,bakış açısı,kendimizi geliştirmemiz, kendimize yeni bir hayat yaratma çabalarımızla belirli bir seviyeye gelebildik.
Ben falan, potansiyelim olduğuna hiç inanmıyordum, sıkıcı,sonsuz,aciz bir döngü içinde yaşayacağım, bilinçaltıma işlemişti ta ki burayla tanışasıya kadar...

Elbette imkansız şeyler de istememek lazım. Adamın yaşı olmuş 20-25, ömründe 1 kez futbol maçına çıkmamış ama Messi,Ronaldo gibi Ballon d'Or ödülü kazanmayı hayal etme saçmalığı... Ama bu adam en azından futbola başlarsa sağlam antrenör, çaba vs. amatör kulüplerinde boy gösterebilir. Hatta zorlarsa 3.lige bile çıkabilir.

Yani ben, Tanrı'nın verdiğine değilde bol çaba,eğitimle birçok şeyi başarabileceğimize inanıyorum. Çünkü kendimde çok yaşadım, ''Asla yapamam!'' dediğim şeyleri başardım, potansiyelimin olduğuna bir gram ümit etmediğim şeyleri başardım.

Demek istediğim:'' Her şey değilde istediğimiz çok şeyi çabayla başarabiliriz. Potansiyelimizde olmasa bile yaratabiliriz.''

Yorumlarını bekliyorum.


İşte buradaki ayrıma dikkat etmek gerekiyor ve bundan dolayı hayata karşı akılcı olmanın önemini vurgluyorum. Elbette ki bir alanda hiçbir yeteneği olmayan birisi üstün bir çaba gösterirse o alana dair bir şeyler başarabilir fakat o alana dair bir yeteneği olan birisi o adamın gösterdiği çabanın belki de onda biriyle bu adamı geçecektir.

Geçenlerde bir adam vardı. Belki duymuşsundur; adam Lamborghininin arkasına koymuş karpuzları ve karpuz satıyor. Tabi ki herkes güldü adama ve dalga konusu oldu. Elbette adam da muhtemelen bunu dalga amaçlı yapmıştır. Fakat neden herkes buna güldü ? Çünkü Lamborghininin potansiyelinde olan şey bu değil. Ha, adam karpuz satamaz mı o araçta ? Elbette satar, koyar bagaja karpuzları satar.

Yani çabayla bir şeyler yapılabilir.

Ama o adamın aracının yanına başka bir adam kamyonla gelip de karpuz satmaya başlasa o adamın aracına doldurabileceğinden daha fazla karpuzu kamyona doldurabileceği için o adamdan daha fazla karpuz satar çünkü kamyon buna daha uygundur. Fakat o iki araç yarışsa bu sefer de Lamborghini o kamyona fark atar geçer.

İşte hayat da bunun gibidir.

Elbette çaba gösterirsen bir şeyler başarabilirsin fakat kendini potansiyelin olmayan bir alanda zorlamak yerine potansiyelin olan alanda geliştirmen akla ve mantığa hitap eden yoldur. Çabayı takdir ederim, fakat mantıksız çabayı değil.

Einstein istese bir ressam olabilir miydi ? Belki. Çabalar, emek sarfederdi. Hatta belki de birkaç resmi sergiye bile çıkardı. Fakat bir Salvador Dali olabileceğini hiç sanmam. Aynı şekilde Salvador Dali de isteseydi kuantum fiziğini araştırabilirdi, hatta meşhur bir fizikçi bile olabilirdi fakat onun da bir Einstein olabileceğini hiç sanmam.

Belki de bu yüzden Einstein "Eğer bir balığı ağaca tırmanma yeteneğine göre sınarsanız o balık bütün bir ömrünü aptal olduğuna inanarak geçirecektir" demiştir.

Zamanımız kısıtlı. Forumun kitlesi ortalama olarak 20 yaş. Şurada kaldı 60 senelik ömrümüz. Bu kısıtlı ömrümde potansiyelimde olmayan bir şey için çabalayıp ortalama bir başarı elde etmektense biraz beynimi zorlayıp potansiyelimde olanı keşfeder bu alanda ömrümü harcayarak olağanüstü şeylere imza atabilirim.

İşte bence taktir edilmesi gereken çaba tam olarak da budur.

Basit şeyleri herkes yapar ve bunda bir şey yoktur. Bir balık da yaşamaya devam eder bir maymun da. Bir balığın da gözleri vardır ve görebilir, aynı şekilde bir maymunun da gözleri vardır ve görebilir. İkisi de biraz çabayla görme yeteneğini ya da hayatta kalma yeteneğini geliştirebilir. Fakat gel gör ki arada temel bir fark vardır ve ne maymun balık gibi yüzebilir ne de balık maymun gibi tırmanabilir.

Mesela kadınlar konusunda her erkek kendini geliştirebilir. Fakat genetik olarak daha etkileyici bir görünüme sahip olan erkeğin bu konudaki başarısı daha fazla olacaktır.

Ha peki yakışıklı olup da hala başarısız olanlar ne olacak ? Demek ki potansiyelini kullanmıyor. Futboldan haberi olmayan Messi gibi. Ama o adam potansiyelini kullansa daha iyi noktalara gelebilir.

Hayat acımasızdır maalesef. Ama bu demek değildir ki hayatın sürekli bize vurmasına izin vereceğiz. Einstein sanata vereceği çabanın onda birini bilime verirse bunun adıdır "mantıklı çaba". Ya da Salvador Dali kuantum fiziğine vereceği çabanın onda birini sanatına verirse bunun adıdır "mantıklı çaba."

Şurada kalmış 50-60 senelik ömrümüz. Onun da hepsini yaşayıp yaşamayacağımız belirsiz.

Herkesin bildiği İhtiyaçlar Hiyerarşisi'nin kurucusu meşhur psikolog Abraham Maslow "potansiyelinde olanı kullanmayan her organizma kendini yok eder" derken bu gerçeği kastediyordu.

Ben hiç alakam olmayan bir alanda çabalayarak bir şeyler başarabilirim belki ama bu alan benim potansiyelimde yoksa ve benim çabalarımla ancak bu çark dönüyorsa işte o zaman gerçek potansiyelimin katili olmuş olacağım. Bunun yerine sırf birkaç ayımı potansiyelimi keşfetmek için harcarım ve ilerideki 40-50 senemi kurtarırım.

Bundan dolayı ben çabayı değil fakat mantıklı çabayı övüyorum. Resimlerini sergiye çıkartmaya çalışan Einstein olmak ya da fizik laboratuvarında uyuklayan Salvador Dali olmak bana göre değil.

Yoksa aksi taktirde sadece çabayı övüp göklere yükseltirsek eşekleri ve katırları kahraman ilan etmek zorunda kalırız çünkü dur durak bilmeden yük taşıyarak en çok çabayı onlar gösteriyorlar.
 
Son düzenleme:
İşte buradaki ayrıma dikkat etmek gerekiyor ve bundan dolayı hayata karşı akılcı olmanın önemini vurgluyorum. Elbette ki bir alanda hiçbir yeteneği olmayan birisi üstün bir çaba gösterirse o alana dair bir şeyler başarabilir fakat o alana dair bir yeteneği olan birisi o adamın gösterdiği çabanın belki de onda biriyle bu adamı geçecektir.

Geçenlerde bir adam vardı. Belki duymuşsundur; adam Lamborghininin arkasına koymuş karpuzları ve karpuz satıyor. Tabi ki herkes güldü adama ve dalga konusu oldu. Elbette adam da muhtemelen bunu dalga amaçlı yapmıştır. Fakat neden herkes buna güldü ? Çünkü Lamborghininin potansiyelinde olan şey bu değil. Ha, adam karpuz satamaz mı o araçta ? Elbette satar, koyar bagaja karpuzları satar.

Yani çabayla bir şeyler yapılabilir.

Ama o adamın aracının yanına başka bir adam kamyonla gelip de karpuz satmaya başlasa o adamın aracına doldurabileceğinden daha fazla karpuzu kamyona doldurabileceği için o adamdan daha fazla karpuz satar çünkü kamyon buna daha uygundur. Fakat o iki araç yarışsa bu sefer de Lamborghini o kamyona fark atar geçer.

İşte hayat da bunun gibidir.

Elbette çaba gösterirsen bir şeyler başarabilirsin fakat kendini potansiyelin olmayan bir alanda zorlamak yerine potansiyelin olan alanda geliştirmen akla ve mantığa hitap eden yoldur. Çabayı takdir ederim, fakat mantıksız çabayı değil.

Einstein istese bir ressam olabilir miydi ? Belki. Çabalar, emek sarfederdi. Hatta belki de birkaç resmi sergiye bile çıkardı. Fakat bir Salvador Dali olabileceğini hiç sanmam. Aynı şekilde Salvador Dali de isteseydi kuantum fiziğini araştırabilirdi, hatta meşhur bir fizikçi bile olabilirdi fakat onun da bir Einstein olabileceğini hiç sanmam.

Belki de bu yüzden Einstein "Eğer bir balığı ağaca tırmanma yeteneğine göre sınarsanız o balık bütün bir ömrünü aptal olduğuna inanarak geçirecektir" demiştir.

Zamanımız kısıtlı. Forumun kitlesi ortalama olarak 20 yaş. Şurada kaldı 60 senelik ömrümüz. Bu kısıtlı ömrümde potansiyelimde olmayan bir şey için çabalayıp ortalama bir başarı elde etmektense biraz beynimi zorlayıp potansiyelimde olanı keşfeder bu alanda ömrümü harcayarak olağanüstü şeylere imza atabilirim.

İşte bence taktir edilmesi gereken çaba tam olarak da budur.

Basit şeyleri herkes yapar ve bunda bir şey yoktur. Bir balık da yaşamaya devam eder bir maymun da. Bir balığın da gözleri vardır ve görebilir, aynı şekilde bir maymunun da gözleri vardır ve görebilir. İkisi de biraz çabayla görme yeteneğini ya da hayatta kalma yeteneğini geliştirebilir. Fakat gel gör ki arada temel bir fark vardır ve ne maymun balık gibi yüzebilir ne de balık maymun gibi tırmanabilir.

Mesela kadınlar konusunda her erkek kendini geliştirebilir. Fakat genetik olarak daha etkileyici bir görünüme sahip olan erkeğin bu konudaki başarısı daha fazla olacaktır.

Ha peki yakışıklı olup da hala başarısız olanlar ne olacak ? Demek ki potansiyelini kullanmıyor. Futboldan haberi olmayan Messi gibi. Ama o adam potansiyelini kullansa daha iyi noktalara gelebilir.

Hayat acımasızdır maalesef. Ama bu demek değildir ki hayatın sürekli bize vurmasına izin vereceğiz. Einstein sanata vereceği çabanın onda birini bilime verirse bunun adıdır "mantıklı çaba". Ya da Salvador Dali kuantum fiziğine vereceği çabanın onda birini sanatına verirse bunun adıdır "mantıklı çaba."

Şurada kalmış 50-60 senelik ömrümüz. Onun da hepsini yaşayıp yaşamayacağımız belirsiz.

Herkesin bildiği İhtiyaçlar Hiyerarşisi'nin kurucusu meşhur psikolog Abraham Maslow "potansiyelinde olanı kullanmayan her organizma kendini yok eder" derken bu gerçeği kastediyordu.

Ben hiç alakam olmayan bir alanda çabalayarak bir şeyler başarabilirim belki ama bu alan benim potansiyelimde yoksa ve benim çabalarımla ancak bu çark dönüyorsa işte o zaman gerçek potansiyelimin katili olmuş olacağım. Bunun yerine sırf birkaç ayımı potansiyelimi keşfetmek için harcarım ve ilerideki 40-50 senemi kurtarırım.

Bundan dolayı ben çabayı değil fakat mantıklı çabayı övüyorum. Resimlerini sergiye çıkartmaya çalışan Einstein olmak ya da fizik laboratuvarında uyuklayan Salvador Dali olmak bana göre değil.

Yoksa aksi taktirde sadece çabayı övüp göklere yükseltirsek eşekleri ve katırları kahraman ilan etmek zorunda kalırız çünkü dur durak bilmeden yük taşıyarak en çok çabayı onlar gösteriyorlar.
Keşke bizi aynı odaya kapatsalar da sabaha kadar dinlesem seni :D
 
İşte buradaki ayrıma dikkat etmek gerekiyor ve bundan dolayı hayata karşı akılcı olmanın önemini vurgluyorum. Elbette ki bir alanda hiçbir yeteneği olmayan birisi üstün bir çaba gösterirse o alana dair bir şeyler başarabilir fakat o alana dair bir yeteneği olan birisi o adamın gösterdiği çabanın belki de onda biriyle bu adamı geçecektir.

Geçenlerde bir adam vardı. Belki duymuşsundur; adam Lamborghininin arkasına koymuş karpuzları ve karpuz satıyor. Tabi ki herkes güldü adama ve dalga konusu oldu. Elbette adam da muhtemelen bunu dalga amaçlı yapmıştır. Fakat neden herkes buna güldü ? Çünkü Lamborghininin potansiyelinde olan şey bu değil. Ha, adam karpuz satamaz mı o araçta ? Elbette satar, koyar bagaja karpuzları satar.

Yani çabayla bir şeyler yapılabilir.

Ama o adamın aracının yanına başka bir adam kamyonla gelip de karpuz satmaya başlasa o adamın aracına doldurabileceğinden daha fazla karpuzu kamyona doldurabileceği için o adamdan daha fazla karpuz satar çünkü kamyon buna daha uygundur. Fakat o iki araç yarışsa bu sefer de Lamborghini o kamyona fark atar geçer.

İşte hayat da bunun gibidir.

Elbette çaba gösterirsen bir şeyler başarabilirsin fakat kendini potansiyelin olmayan bir alanda zorlamak yerine potansiyelin olan alanda geliştirmen akla ve mantığa hitap eden yoldur. Çabayı takdir ederim, fakat mantıksız çabayı değil.

Einstein istese bir ressam olabilir miydi ? Belki. Çabalar, emek sarfederdi. Hatta belki de birkaç resmi sergiye bile çıkardı. Fakat bir Salvador Dali olabileceğini hiç sanmam. Aynı şekilde Salvador Dali de isteseydi kuantum fiziğini araştırabilirdi, hatta meşhur bir fizikçi bile olabilirdi fakat onun da bir Einstein olabileceğini hiç sanmam.

Belki de bu yüzden Einstein "Eğer bir balığı ağaca tırmanma yeteneğine göre sınarsanız o balık bütün bir ömrünü aptal olduğuna inanarak geçirecektir" demiştir.

Zamanımız kısıtlı. Forumun kitlesi ortalama olarak 20 yaş. Şurada kaldı 60 senelik ömrümüz. Bu kısıtlı ömrümde potansiyelimde olmayan bir şey için çabalayıp ortalama bir başarı elde etmektense biraz beynimi zorlayıp potansiyelimde olanı keşfeder bu alanda ömrümü harcayarak olağanüstü şeylere imza atabilirim.

İşte bence taktir edilmesi gereken çaba tam olarak da budur.

Basit şeyleri herkes yapar ve bunda bir şey yoktur. Bir balık da yaşamaya devam eder bir maymun da. Bir balığın da gözleri vardır ve görebilir, aynı şekilde bir maymunun da gözleri vardır ve görebilir. İkisi de biraz çabayla görme yeteneğini ya da hayatta kalma yeteneğini geliştirebilir. Fakat gel gör ki arada temel bir fark vardır ve ne maymun balık gibi yüzebilir ne de balık maymun gibi tırmanabilir.

Mesela kadınlar konusunda her erkek kendini geliştirebilir. Fakat genetik olarak daha etkileyici bir görünüme sahip olan erkeğin bu konudaki başarısı daha fazla olacaktır.

Ha peki yakışıklı olup da hala başarısız olanlar ne olacak ? Demek ki potansiyelini kullanmıyor. Futboldan haberi olmayan Messi gibi. Ama o adam potansiyelini kullansa daha iyi noktalara gelebilir.

Hayat acımasızdır maalesef. Ama bu demek değildir ki hayatın sürekli bize vurmasına izin vereceğiz. Einstein sanata vereceği çabanın onda birini bilime verirse bunun adıdır "mantıklı çaba". Ya da Salvador Dali kuantum fiziğine vereceği çabanın onda birini sanatına verirse bunun adıdır "mantıklı çaba."

Şurada kalmış 50-60 senelik ömrümüz. Onun da hepsini yaşayıp yaşamayacağımız belirsiz.

Herkesin bildiği İhtiyaçlar Hiyerarşisi'nin kurucusu meşhur psikolog Abraham Maslow "potansiyelinde olanı kullanmayan her organizma kendini yok eder" derken bu gerçeği kastediyordu.

Ben hiç alakam olmayan bir alanda çabalayarak bir şeyler başarabilirim belki ama bu alan benim potansiyelimde yoksa ve benim çabalarımla ancak bu çark dönüyorsa işte o zaman gerçek potansiyelimin katili olmuş olacağım. Bunun yerine sırf birkaç ayımı potansiyelimi keşfetmek için harcarım ve ilerideki 40-50 senemi kurtarırım.

Bundan dolayı ben çabayı değil fakat mantıklı çabayı övüyorum. Resimlerini sergiye çıkartmaya çalışan Einstein olmak ya da fizik laboratuvarında uyuklayan Salvador Dali olmak bana göre değil.

Yoksa aksi taktirde sadece çabayı övüp göklere yükseltirsek eşekleri ve katırları kahraman ilan etmek zorunda kalırız çünkü dur durak bilmeden yük taşıyarak en çok çabayı onlar gösteriyorlar.

Ellerine sağlık gerçekten mükemmel yazmışsın, olaylara hiç böyle bakmıyordum; bana çok güzel bir bakış açısı kazandırdın. Ee haliyle kültürlü,bilgin adamın hali bir başka oluyor tabi :D
Teşekkür ederim.
 
Sıkıntı şu ki balık mıyız maymun muyuz bunu nasıl anlarız ? Bir insan kendi potansiyelini nasıl keşfeder? İşin ucunda aradığın halde neye yetenekli olduğunu bulamama riski var.
 
Sıkıntı şu ki balık mıyız maymun muyuz bunu nasıl anlarız ? Bir insan kendi potansiyelini nasıl keşfeder? İşin ucunda aradığın halde neye yetenekli olduğunu bulamama riski var.

Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır. Bu sorunun net bir cevabı olduğunu düşünmüyorum. Hayattaki meşgaleni, anlamı bulmak için emek vermeli ve kendini sürekli sorgulamalısın.

Dediğim gibi, benim kendi potansiyelimi keşif yolum belki de senin için işe yaramayabilir.

Ama bu süreçte sana yardımcı olacak bir soru var;

"Eğer artık paraya ömrün boyunca ihtiyacın olmayacağını ve para için çalışmak zorunda olmayacağını bilsen ne yapmak, ne olmak isterdin ?"

Bu soru benim gözlemlerime göre çok etkili ve güçlü bir soru çünkü insanlar paraya olan ihtiyaçları yüzünden aslında potansiyelleri olmayan işlere giriyorlar. Borsadan zengin olanları görüp aslında borsaya zerre ilgisi ve bilgisi olmayan adamların sırf para hırsından dolayı borsaya girip battığını bilmeyen yoktur. Oysa ki borsada batan o adam meselâ belki de iyi bir yazar olup borsadan kazanacağı paranın katlarca fazlasını kazanabilirdi ama işte para hırsı gözünü bürüdü tıpkı toplumun neredeyse tamamında olduğu gibi.

O yüzden bu soruyla çık yola.

Seni engellediğini hissettiğin ne varsa sanki o engeller kalkmış gibi düşün ve böyle bir durumda ne olmak istediğini sorgula.

Bu engel para olabilir, aile olabilir, kadınlar olabilir, çevre olabilir...

Potansiyeli keşfetmek zaten zor bir süreç. Bu süreçte zihnine yardım etmelisin. Bu da aslında istediğini sandığın ama potansiyelini ifâde etmeyen şeyleri (para gibi) zihninden kovarak düşünmekle gerçekleşir.

Para kazanmak potansiyel falan değildir. Zenginlik diye de bir karakter yapısı yoktur. Önemli olan şey o zenginliği ve parayı hangi yollardan kazanacağındır, işte bu senin potansiyelini yansıtır.

Deneme yanılma yapacaksın bu yolda, başka çaren yok.

Deneye deneye keşfedeceksin ama bu süreçte de kendini sorgulamayı ihmâl etmeyeceksin yoksa boşa kürek sallamış olursun.

Maymun musun yoksa balık mı ? Bunu ben bilemem. Sen de bilemezsin. Ağaca tırmanmayı dene ve ardından da okyanusta yüzmeyi dene. Hangisinde iyi olduğunu ancak böyle anlayabilirsin.

Ramiz dayının da dediği gibi; "meyvayı soymadan içinden ne çıkacak bilemem."
 
Tanrı balığı yarattı ve "potansiyelinde olan neyse onu kullan" dedi.

Balık bu duruma çok içerledi ve Tanrı'ya isyan etti. Tanrı'ya başkaldıran balık haykırdı: "Senin bana dediğini yapmayacağım."

Ve Tanrı cevapladı; "Potansiyelinde olan neyse sen osun."

Balık ağaca tırmanıp daldan dala atlayan maymunları hayranlıkla izleyip onlara imrendi günlerce.

"Ah, keşke ben de onlar gibi olabilsem."

Etrafındaki diğer balıklar "sen bir balıksın, maymun değil, doğanda olan neyse onu yap. Kara çıkıp onların yaptığını yapmaya çalışırsan ölürsün" dediler. Balık onları dinlemedi ve hepsini kovdu. Bir gün artık balığın canına tak etti ve "artık yeter" dedi, "ben de maymunlar gibi daldan dala atlayacağım ve göklerde gezeceğim."

Balık tüm gücünü topladı ve bir sıçrayışla kendini karaya attı.

Zıplayıp da karaya düşünce hareket edemedi, susuz kaldı ve neye uğradığını şaşırdı. Bu arada yoldan geçen bir kedi onu gördü ve tek bir hamlede balığı midesine indirip yoluna devam etti.

BU HİKAYENİN SONU MUTLU BİTMİYOR. ÇÜNKÜ BU HİKAYE HAYATIN TA KENDİSİ.

Oysa ki birçoğumuz peri masallarına inanıyoruz.

"İstersen her şeyi yapabilirsin"

Bu laf sizi karaya çekip midesine indirmeye çalışan kurnaz kedilerin meşhur bir tuzağından ibarettir.

Haydi ama! Kişisel gelişim sektörünün sizi gazlamak için uydurduğu bu saçmalığa inanmaya daha ne kadar devam edeceksiniz ? İsterseniz her şey olamazsınız, siz ancak ve ancak potansiyelinizde var olanı olabilirsiniz. Aksi taktirde denizlerde özgürce gezip Tanrı'nın size verdiği tüm potansiyeli kullanmak yerine ömrünüz boyunca ağaca tırmanmanın özlemini duyarak geçireceksiniz.

Kusura bakmayın ama istediğiniz her şey olamazsınız. Gerçekçi olun. Tanrı size bir yüzgeç verdiyse yüzgecinizi kullanın, maymunlara özenmenin bir manası yok. Burası peri masallarının döndüğü bir dünya değil ve bu dünyada "gerçekler" denen bir şey vardır. Gerçekleri umursamadan, akılcı olmadan, potansiyelinizde olanı bilmeden hareket ederseniz bu "gerçekler"den öyle bir tokat yersiniz ki neye uğradığınızı şaşırırsınız.

Peri masallarınızı kendinize saklayın, dünyanın bunlarla işi yok. Dünyada iki kere iki dört eder. Eğer aklınızı kullanıp yapmanız gerekeni yapmazsanız istediğiniz hiçbir şeyi elde edemezsiniz. Birçoğunuz "keşke şöyle olsam, keşke böyle olsam" diye hayallere dalıp gidiyor. Eğer bir hikaye yazarı değilseniz bu masallar sizin karnınızı doyurmayacak. Bunu deyince genelde "sen de hep olumsuz konuşuyorsun" diyorlar. İstedikleri kadar beni eleştirsinler, hatta siz de eleştirebilirsiniz. Ama hayatın mantığını anlamayı reddederseniz yine dönüp dolaşıp bu denilenlerin doğruluğunu deneyimlerinizle teyit etmek için uğrayacaksınız. Buna imzamı atarım ve bundan eminim.

Eğer kendinizi değiştirmek istiyorsanız öncelikle bakış açınızı değiştirin. Hayat sizin ne anneniz ne de babanız ve size istediğiniz her şeyi vermek zorunda değil. İyi poker oyuncuları ellerine gelen kartları en iyi şekilde değerlendirmesini bilen oyunculardır. Önemli olan size dağıtılan kartların ne kadar iyi olduğu ve şansın yüzünüze ne kadar güldüğü değil önemli olan sizin size dağıtılan kartları ne kadar iyi bir şekilde oynadığınızdır.

Bundan dolayı, hayata karşı daha aktif bir tutum takının.

"İstersen her şeyi başarabilirsin"

Öyle mi ? Haydi göster o zaman bana bunun yolunu!

İşte bu lafı edenler bu soruya cevap veremezler. Çünkü çok soyut konuşurlar. Bunca yaşam deneyiminden öğrendiğim önemli şeylerden birisi de soyut konuşan adamdan uzak durmanız gerektiğidir. Böyle adamlar havalı cümlelerle sizin aklınızı bulandırıp manipüle etmeye çalışırlar.

Mesela şu Osho denen adamı bilirsiniz. Kitapları çoksatanlar listesinden hiçbir zaman inmez. Peki neden ? Çünkü hep soyut konuşur ve sanki bir şey biliyormuş gibi insanların kafasına girmeyi başarır ve kendisini bir bilge gibi gösterir. Tabi ki aslında oldukça zeki de bir adamdır ve hayatın aslında sözlerindeki gibi çalışmadığını gayet iyi bir şekilde bildiğinden dolayı bu arada cebini doldurmuştur doldurabildiği kadar. O soyut laflarla insanları kandırırken bu soyut laflara kanan insanların akıttığı paralar da Osho'nun hayatını gittikçe zenginleştirmiştir.

"Aydınlanırsan hayatın değişir."

"Alfa erkek olursan hayatın değişir."

"Nirvana'ya ulaş, kırmızı hapı iç"

Ee hocam, iyi bir çocuk olursak Şirinleri de görebilir miyiz bari ?

Hayata karşı bir mühendis gibi yaklaşın çünkü hayat mühendisleri sever. Peki nedir mühendis olmak ? Mühendis, yapacağı şeyi önceden kafasında planlar ve harekete geçtiğinde ufak tefek plan hataları olsa da düşündüğü şeyi gerçek hayata aktarabilir. Soyut saçmalıklara yer yok.

"Kırmızı hapı iç ve alfa erkek ol"

Nerede ulan bu kırmızı hap ? Alfa erkek olmak nedir ?

Lafta iyisin ama eylemde boşsun. Soyut konuşarak yalnızca çevrendeki aptalları kandırabilirsin fakat aslında sen de gayet iyi biliyorsun ki hayat böyle çalışmıyor. Sen sadece midene indireceğin balıkların derdinde düşmüş aşağılık bir kediden ibaretsin.

Peki siz hangisi olmayı tercih ediyorsunuz ?

Potansiyelinizde olan neyse onu yapın, bırakın artık şu gerçek hayatta hiçbir karşılığı olmayan ve sizi bir çözüme ulaştırmayan soyut saçmalıkları. Ha tabi ki karar yine de size ait fakat şöyle dünya tarihine bir bakarsanız tarih mühendis zihniyetli olanların bir eseridir.

Osho gibi adamlar soyut laflar ederken Budha ise çıkar gider ve bir ağacın köşesine oturarak başlar meditasyona. Çakma alfalar kırmızı haptan bahsederken Elon Musk, Atatürk, Napolyon, Cengiz Han gibi adamlar ise Alfa erkek olmanın ne demek olduğunu eyleme dökerler.

Planınız olsun çünkü hayaller bir b*ka yaramıyor.

"Aman Kuşçubaşı hayallerimiz olmadan nasıl başarılı olacağız ki ?"

Sorun şu ki; sizin sadece hayalleriniz var. Bakın bu noktada bile soyutsunuz. Ulaşmak istediğiniz noktanın hayalini kuruyorsunuz ama o noktaya nasıl ulaşacağınıza dair bir planınız dahi yok. Bırakın artık şu acınası zihniyeti. Osho zihniyetinden mühendis zihniyetine geçiş yapın. Eğer hayatı bu kesinlikle görür ve ona göre hareket ederseniz sizi temin ederim ki birkaç sene sonra şu an bulunduğunuz noktadan çok daha farklı bir noktada bulacaksınız kendinizi.

Çünkü hayat tamamen deterministtir.

Her sonucun bir sebebi vardır. Eğer potansiyelinde olanı kullanarak çalışırsan kazanırsın. Allah'tan senin mideni doyurmasını bekleme, git ve yemek bulabilmek için çaba ver. Potansiyelinde olan neyse ancak onu başarabilirsin. Potansiyelinde olanı kabul et ve bu potansiyeli en üst seviyeye çıkarmak için kendine ve dünyaya karşı amansız bir mücadele başlat. Ancak ve ancak kendini böyle geliştirebilirsin.

Sana "bu sayede başarılı olursun" demiyorum çünkü bir başarılı insana karşılık bin tane başarısız insan vardır fakat önemli olan şey senin potansiyelinde olanı kullanmandır. Potansiyelini kullanamayan her organizma çürümeye mahkumdur. Sen maymunlara imrenip de yüzmeyi unutursan maymun maymunluğundan bir şey kaybetmez ama senin yüzgeçlerin işlevsiz hale gelir. Maymunlara imrenmeyi bırak, her şey olabileceğin saçmalığına inanmaktan vazgeç ve olabileceğinin en iyisi olmayı hedefleyip bu uğurda bir mühendis gibi çalış.

Bir tembel olarak ölmektense bir çalışkan olarak gözünü yum bu dünyaya. Atalarımızın da dediği gibi; "atın ölümü arpadan olsun".

Senin arpan da bu zihin yapısı olmalı.

Bırak maymunlar ağaçların, sonsuz bucaksız okyanuslar ise senin olsun.

Ve Tanrı'nın sana dediğini unutma;

"Potansiyelinde olan neyse sen osun".
Bir zamanlar o balık olduğumu hatırlayıp hafif bir tebessüm ile okudum. Ufkumuzu genişletmeye devam ediyorsun. Eline sağlık eli yazmayı bilen adam.
 
" İkrâ "
Ne demiş yüce yaradan; oku, düşün, sorgula.
İşin başı bilmekten geçiyor ne oldugumuzu bilip, ne olacağımızı secmekten geçiyor bu süreç.
Dediğin gibi bir balıktan tirmanmasini bekleyemezsin herkes potansiyelini kullanmalı.
Fakat tavuk yuvasına düşen yavru bir kartalinda ucamazsin sen tavuksun diye onun aklını sinirlarsan da o kanatları olmasına rağmen uçmayı asla denemeyecektir.
İşin özü denemekten geçiyor.
Elini ateşe değdirip bir kere yandığını görürsen refleks olarak bir dahakine ateşten daha hızlı davranırsın.
Denemek, devam etmek ya da bırakmak gerek.
Ben barmenligi merak edip heveslenmistim 1 gün çalıştım ve bana göre olmadığına karar verip öbür gün bırakmıştım.
Her şeyi süzgeçten geçirin taa ki Messi'nin boksu, basketbolu, tenisi de deneyip en son olarak futbolu sevdiğini ve başarılı olduğunu gördüğünde bırakmaması gibi.
İnsan başarılı olduğu şey de mutludur.
Bu yüzden bilgisayar oyunu dünyası bu kadar çok seviliyor çünkü çoğu kişi bu işte başarılı.

Önce kendini bil sonra evreni!
 
shape1
shape2
shape3
shape4
shape7
shape8
Üst