- Katılım
- 9 Nisan 2018
- Mesajlar
- 361
- Tepkime puanı
- 3,201
- Şehir
- Antalya
Tanrı balığı yarattı ve "potansiyelinde olan neyse onu kullan" dedi.
Balık bu duruma çok içerledi ve Tanrı'ya isyan etti. Tanrı'ya başkaldıran balık haykırdı: "Senin bana dediğini yapmayacağım."
Ve Tanrı cevapladı; "Potansiyelinde olan neyse sen osun."
Balık ağaca tırmanıp daldan dala atlayan maymunları hayranlıkla izleyip onlara imrendi günlerce.
"Ah, keşke ben de onlar gibi olabilsem."
Etrafındaki diğer balıklar "sen bir balıksın, maymun değil, doğanda olan neyse onu yap. Kara çıkıp onların yaptığını yapmaya çalışırsan ölürsün" dediler. Balık onları dinlemedi ve hepsini kovdu. Bir gün artık balığın canına tak etti ve "artık yeter" dedi, "ben de maymunlar gibi daldan dala atlayacağım ve göklerde gezeceğim."
Balık tüm gücünü topladı ve bir sıçrayışla kendini karaya attı.
Zıplayıp da karaya düşünce hareket edemedi, susuz kaldı ve neye uğradığını şaşırdı. Bu arada yoldan geçen bir kedi onu gördü ve tek bir hamlede balığı midesine indirip yoluna devam etti.
BU HİKAYENİN SONU MUTLU BİTMİYOR. ÇÜNKÜ BU HİKAYE HAYATIN TA KENDİSİ.
Oysa ki birçoğumuz peri masallarına inanıyoruz.
"İstersen her şeyi yapabilirsin"
Bu laf sizi karaya çekip midesine indirmeye çalışan kurnaz kedilerin meşhur bir tuzağından ibarettir.
Haydi ama! Kişisel gelişim sektörünün sizi gazlamak için uydurduğu bu saçmalığa inanmaya daha ne kadar devam edeceksiniz ? İsterseniz her şey olamazsınız, siz ancak ve ancak potansiyelinizde var olanı olabilirsiniz. Aksi taktirde denizlerde özgürce gezip Tanrı'nın size verdiği tüm potansiyeli kullanmak yerine ömrünüz boyunca ağaca tırmanmanın özlemini duyarak geçireceksiniz.
Kusura bakmayın ama istediğiniz her şey olamazsınız. Gerçekçi olun. Tanrı size bir yüzgeç verdiyse yüzgecinizi kullanın, maymunlara özenmenin bir manası yok. Burası peri masallarının döndüğü bir dünya değil ve bu dünyada "gerçekler" denen bir şey vardır. Gerçekleri umursamadan, akılcı olmadan, potansiyelinizde olanı bilmeden hareket ederseniz bu "gerçekler"den öyle bir tokat yersiniz ki neye uğradığınızı şaşırırsınız.
Peri masallarınızı kendinize saklayın, dünyanın bunlarla işi yok. Dünyada iki kere iki dört eder. Eğer aklınızı kullanıp yapmanız gerekeni yapmazsanız istediğiniz hiçbir şeyi elde edemezsiniz. Birçoğunuz "keşke şöyle olsam, keşke böyle olsam" diye hayallere dalıp gidiyor. Eğer bir hikaye yazarı değilseniz bu masallar sizin karnınızı doyurmayacak. Bunu deyince genelde "sen de hep olumsuz konuşuyorsun" diyorlar. İstedikleri kadar beni eleştirsinler, hatta siz de eleştirebilirsiniz. Ama hayatın mantığını anlamayı reddederseniz yine dönüp dolaşıp bu denilenlerin doğruluğunu deneyimlerinizle teyit etmek için uğrayacaksınız. Buna imzamı atarım ve bundan eminim.
Eğer kendinizi değiştirmek istiyorsanız öncelikle bakış açınızı değiştirin. Hayat sizin ne anneniz ne de babanız ve size istediğiniz her şeyi vermek zorunda değil. İyi poker oyuncuları ellerine gelen kartları en iyi şekilde değerlendirmesini bilen oyunculardır. Önemli olan size dağıtılan kartların ne kadar iyi olduğu ve şansın yüzünüze ne kadar güldüğü değil önemli olan sizin size dağıtılan kartları ne kadar iyi bir şekilde oynadığınızdır.
Bundan dolayı, hayata karşı daha aktif bir tutum takının.
"İstersen her şeyi başarabilirsin"
Öyle mi ? Haydi göster o zaman bana bunun yolunu!
İşte bu lafı edenler bu soruya cevap veremezler. Çünkü çok soyut konuşurlar. Bunca yaşam deneyiminden öğrendiğim önemli şeylerden birisi de soyut konuşan adamdan uzak durmanız gerektiğidir. Böyle adamlar havalı cümlelerle sizin aklınızı bulandırıp manipüle etmeye çalışırlar.
Mesela şu Osho denen adamı bilirsiniz. Kitapları çoksatanlar listesinden hiçbir zaman inmez. Peki neden ? Çünkü hep soyut konuşur ve sanki bir şey biliyormuş gibi insanların kafasına girmeyi başarır ve kendisini bir bilge gibi gösterir. Tabi ki aslında oldukça zeki de bir adamdır ve hayatın aslında sözlerindeki gibi çalışmadığını gayet iyi bir şekilde bildiğinden dolayı bu arada cebini doldurmuştur doldurabildiği kadar. O soyut laflarla insanları kandırırken bu soyut laflara kanan insanların akıttığı paralar da Osho'nun hayatını gittikçe zenginleştirmiştir.
"Aydınlanırsan hayatın değişir."
"Alfa erkek olursan hayatın değişir."
"Nirvana'ya ulaş, kırmızı hapı iç"
Ee hocam, iyi bir çocuk olursak Şirinleri de görebilir miyiz bari ?
Hayata karşı bir mühendis gibi yaklaşın çünkü hayat mühendisleri sever. Peki nedir mühendis olmak ? Mühendis, yapacağı şeyi önceden kafasında planlar ve harekete geçtiğinde ufak tefek plan hataları olsa da düşündüğü şeyi gerçek hayata aktarabilir. Soyut saçmalıklara yer yok.
"Kırmızı hapı iç ve alfa erkek ol"
Nerede ulan bu kırmızı hap ? Alfa erkek olmak nedir ?
Lafta iyisin ama eylemde boşsun. Soyut konuşarak yalnızca çevrendeki aptalları kandırabilirsin fakat aslında sen de gayet iyi biliyorsun ki hayat böyle çalışmıyor. Sen sadece midene indireceğin balıkların derdinde düşmüş aşağılık bir kediden ibaretsin.
Peki siz hangisi olmayı tercih ediyorsunuz ?
Potansiyelinizde olan neyse onu yapın, bırakın artık şu gerçek hayatta hiçbir karşılığı olmayan ve sizi bir çözüme ulaştırmayan soyut saçmalıkları. Ha tabi ki karar yine de size ait fakat şöyle dünya tarihine bir bakarsanız tarih mühendis zihniyetli olanların bir eseridir.
Osho gibi adamlar soyut laflar ederken Budha ise çıkar gider ve bir ağacın köşesine oturarak başlar meditasyona. Çakma alfalar kırmızı haptan bahsederken Elon Musk, Atatürk, Napolyon, Cengiz Han gibi adamlar ise Alfa erkek olmanın ne demek olduğunu eyleme dökerler.
Planınız olsun çünkü hayaller bir b*ka yaramıyor.
"Aman Kuşçubaşı hayallerimiz olmadan nasıl başarılı olacağız ki ?"
Sorun şu ki; sizin sadece hayalleriniz var. Bakın bu noktada bile soyutsunuz. Ulaşmak istediğiniz noktanın hayalini kuruyorsunuz ama o noktaya nasıl ulaşacağınıza dair bir planınız dahi yok. Bırakın artık şu acınası zihniyeti. Osho zihniyetinden mühendis zihniyetine geçiş yapın. Eğer hayatı bu kesinlikle görür ve ona göre hareket ederseniz sizi temin ederim ki birkaç sene sonra şu an bulunduğunuz noktadan çok daha farklı bir noktada bulacaksınız kendinizi.
Çünkü hayat tamamen deterministtir.
Her sonucun bir sebebi vardır. Eğer potansiyelinde olanı kullanarak çalışırsan kazanırsın. Allah'tan senin mideni doyurmasını bekleme, git ve yemek bulabilmek için çaba ver. Potansiyelinde olan neyse ancak onu başarabilirsin. Potansiyelinde olanı kabul et ve bu potansiyeli en üst seviyeye çıkarmak için kendine ve dünyaya karşı amansız bir mücadele başlat. Ancak ve ancak kendini böyle geliştirebilirsin.
Sana "bu sayede başarılı olursun" demiyorum çünkü bir başarılı insana karşılık bin tane başarısız insan vardır fakat önemli olan şey senin potansiyelinde olanı kullanmandır. Potansiyelini kullanamayan her organizma çürümeye mahkumdur. Sen maymunlara imrenip de yüzmeyi unutursan maymun maymunluğundan bir şey kaybetmez ama senin yüzgeçlerin işlevsiz hale gelir. Maymunlara imrenmeyi bırak, her şey olabileceğin saçmalığına inanmaktan vazgeç ve olabileceğinin en iyisi olmayı hedefleyip bu uğurda bir mühendis gibi çalış.
Bir tembel olarak ölmektense bir çalışkan olarak gözünü yum bu dünyaya. Atalarımızın da dediği gibi; "atın ölümü arpadan olsun".
Senin arpan da bu zihin yapısı olmalı.
Bırak maymunlar ağaçların, sonsuz bucaksız okyanuslar ise senin olsun.
Ve Tanrı'nın sana dediğini unutma;
"Potansiyelinde olan neyse sen osun".
Balık bu duruma çok içerledi ve Tanrı'ya isyan etti. Tanrı'ya başkaldıran balık haykırdı: "Senin bana dediğini yapmayacağım."
Ve Tanrı cevapladı; "Potansiyelinde olan neyse sen osun."
Balık ağaca tırmanıp daldan dala atlayan maymunları hayranlıkla izleyip onlara imrendi günlerce.
"Ah, keşke ben de onlar gibi olabilsem."
Etrafındaki diğer balıklar "sen bir balıksın, maymun değil, doğanda olan neyse onu yap. Kara çıkıp onların yaptığını yapmaya çalışırsan ölürsün" dediler. Balık onları dinlemedi ve hepsini kovdu. Bir gün artık balığın canına tak etti ve "artık yeter" dedi, "ben de maymunlar gibi daldan dala atlayacağım ve göklerde gezeceğim."
Balık tüm gücünü topladı ve bir sıçrayışla kendini karaya attı.
Zıplayıp da karaya düşünce hareket edemedi, susuz kaldı ve neye uğradığını şaşırdı. Bu arada yoldan geçen bir kedi onu gördü ve tek bir hamlede balığı midesine indirip yoluna devam etti.
BU HİKAYENİN SONU MUTLU BİTMİYOR. ÇÜNKÜ BU HİKAYE HAYATIN TA KENDİSİ.
Oysa ki birçoğumuz peri masallarına inanıyoruz.
"İstersen her şeyi yapabilirsin"
Bu laf sizi karaya çekip midesine indirmeye çalışan kurnaz kedilerin meşhur bir tuzağından ibarettir.
Haydi ama! Kişisel gelişim sektörünün sizi gazlamak için uydurduğu bu saçmalığa inanmaya daha ne kadar devam edeceksiniz ? İsterseniz her şey olamazsınız, siz ancak ve ancak potansiyelinizde var olanı olabilirsiniz. Aksi taktirde denizlerde özgürce gezip Tanrı'nın size verdiği tüm potansiyeli kullanmak yerine ömrünüz boyunca ağaca tırmanmanın özlemini duyarak geçireceksiniz.
Kusura bakmayın ama istediğiniz her şey olamazsınız. Gerçekçi olun. Tanrı size bir yüzgeç verdiyse yüzgecinizi kullanın, maymunlara özenmenin bir manası yok. Burası peri masallarının döndüğü bir dünya değil ve bu dünyada "gerçekler" denen bir şey vardır. Gerçekleri umursamadan, akılcı olmadan, potansiyelinizde olanı bilmeden hareket ederseniz bu "gerçekler"den öyle bir tokat yersiniz ki neye uğradığınızı şaşırırsınız.
Peri masallarınızı kendinize saklayın, dünyanın bunlarla işi yok. Dünyada iki kere iki dört eder. Eğer aklınızı kullanıp yapmanız gerekeni yapmazsanız istediğiniz hiçbir şeyi elde edemezsiniz. Birçoğunuz "keşke şöyle olsam, keşke böyle olsam" diye hayallere dalıp gidiyor. Eğer bir hikaye yazarı değilseniz bu masallar sizin karnınızı doyurmayacak. Bunu deyince genelde "sen de hep olumsuz konuşuyorsun" diyorlar. İstedikleri kadar beni eleştirsinler, hatta siz de eleştirebilirsiniz. Ama hayatın mantığını anlamayı reddederseniz yine dönüp dolaşıp bu denilenlerin doğruluğunu deneyimlerinizle teyit etmek için uğrayacaksınız. Buna imzamı atarım ve bundan eminim.
Eğer kendinizi değiştirmek istiyorsanız öncelikle bakış açınızı değiştirin. Hayat sizin ne anneniz ne de babanız ve size istediğiniz her şeyi vermek zorunda değil. İyi poker oyuncuları ellerine gelen kartları en iyi şekilde değerlendirmesini bilen oyunculardır. Önemli olan size dağıtılan kartların ne kadar iyi olduğu ve şansın yüzünüze ne kadar güldüğü değil önemli olan sizin size dağıtılan kartları ne kadar iyi bir şekilde oynadığınızdır.
Bundan dolayı, hayata karşı daha aktif bir tutum takının.
"İstersen her şeyi başarabilirsin"
Öyle mi ? Haydi göster o zaman bana bunun yolunu!
İşte bu lafı edenler bu soruya cevap veremezler. Çünkü çok soyut konuşurlar. Bunca yaşam deneyiminden öğrendiğim önemli şeylerden birisi de soyut konuşan adamdan uzak durmanız gerektiğidir. Böyle adamlar havalı cümlelerle sizin aklınızı bulandırıp manipüle etmeye çalışırlar.
Mesela şu Osho denen adamı bilirsiniz. Kitapları çoksatanlar listesinden hiçbir zaman inmez. Peki neden ? Çünkü hep soyut konuşur ve sanki bir şey biliyormuş gibi insanların kafasına girmeyi başarır ve kendisini bir bilge gibi gösterir. Tabi ki aslında oldukça zeki de bir adamdır ve hayatın aslında sözlerindeki gibi çalışmadığını gayet iyi bir şekilde bildiğinden dolayı bu arada cebini doldurmuştur doldurabildiği kadar. O soyut laflarla insanları kandırırken bu soyut laflara kanan insanların akıttığı paralar da Osho'nun hayatını gittikçe zenginleştirmiştir.
"Aydınlanırsan hayatın değişir."
"Alfa erkek olursan hayatın değişir."
"Nirvana'ya ulaş, kırmızı hapı iç"
Ee hocam, iyi bir çocuk olursak Şirinleri de görebilir miyiz bari ?
Hayata karşı bir mühendis gibi yaklaşın çünkü hayat mühendisleri sever. Peki nedir mühendis olmak ? Mühendis, yapacağı şeyi önceden kafasında planlar ve harekete geçtiğinde ufak tefek plan hataları olsa da düşündüğü şeyi gerçek hayata aktarabilir. Soyut saçmalıklara yer yok.
"Kırmızı hapı iç ve alfa erkek ol"
Nerede ulan bu kırmızı hap ? Alfa erkek olmak nedir ?
Lafta iyisin ama eylemde boşsun. Soyut konuşarak yalnızca çevrendeki aptalları kandırabilirsin fakat aslında sen de gayet iyi biliyorsun ki hayat böyle çalışmıyor. Sen sadece midene indireceğin balıkların derdinde düşmüş aşağılık bir kediden ibaretsin.
Peki siz hangisi olmayı tercih ediyorsunuz ?
Potansiyelinizde olan neyse onu yapın, bırakın artık şu gerçek hayatta hiçbir karşılığı olmayan ve sizi bir çözüme ulaştırmayan soyut saçmalıkları. Ha tabi ki karar yine de size ait fakat şöyle dünya tarihine bir bakarsanız tarih mühendis zihniyetli olanların bir eseridir.
Osho gibi adamlar soyut laflar ederken Budha ise çıkar gider ve bir ağacın köşesine oturarak başlar meditasyona. Çakma alfalar kırmızı haptan bahsederken Elon Musk, Atatürk, Napolyon, Cengiz Han gibi adamlar ise Alfa erkek olmanın ne demek olduğunu eyleme dökerler.
Planınız olsun çünkü hayaller bir b*ka yaramıyor.
"Aman Kuşçubaşı hayallerimiz olmadan nasıl başarılı olacağız ki ?"
Sorun şu ki; sizin sadece hayalleriniz var. Bakın bu noktada bile soyutsunuz. Ulaşmak istediğiniz noktanın hayalini kuruyorsunuz ama o noktaya nasıl ulaşacağınıza dair bir planınız dahi yok. Bırakın artık şu acınası zihniyeti. Osho zihniyetinden mühendis zihniyetine geçiş yapın. Eğer hayatı bu kesinlikle görür ve ona göre hareket ederseniz sizi temin ederim ki birkaç sene sonra şu an bulunduğunuz noktadan çok daha farklı bir noktada bulacaksınız kendinizi.
Çünkü hayat tamamen deterministtir.
Her sonucun bir sebebi vardır. Eğer potansiyelinde olanı kullanarak çalışırsan kazanırsın. Allah'tan senin mideni doyurmasını bekleme, git ve yemek bulabilmek için çaba ver. Potansiyelinde olan neyse ancak onu başarabilirsin. Potansiyelinde olanı kabul et ve bu potansiyeli en üst seviyeye çıkarmak için kendine ve dünyaya karşı amansız bir mücadele başlat. Ancak ve ancak kendini böyle geliştirebilirsin.
Sana "bu sayede başarılı olursun" demiyorum çünkü bir başarılı insana karşılık bin tane başarısız insan vardır fakat önemli olan şey senin potansiyelinde olanı kullanmandır. Potansiyelini kullanamayan her organizma çürümeye mahkumdur. Sen maymunlara imrenip de yüzmeyi unutursan maymun maymunluğundan bir şey kaybetmez ama senin yüzgeçlerin işlevsiz hale gelir. Maymunlara imrenmeyi bırak, her şey olabileceğin saçmalığına inanmaktan vazgeç ve olabileceğinin en iyisi olmayı hedefleyip bu uğurda bir mühendis gibi çalış.
Bir tembel olarak ölmektense bir çalışkan olarak gözünü yum bu dünyaya. Atalarımızın da dediği gibi; "atın ölümü arpadan olsun".
Senin arpan da bu zihin yapısı olmalı.
Bırak maymunlar ağaçların, sonsuz bucaksız okyanuslar ise senin olsun.
Ve Tanrı'nın sana dediğini unutma;
"Potansiyelinde olan neyse sen osun".