Sweater, “Onu nasıl öpüyorsun peki?” diye sordu.
“Sadece, ‘Beni öpmek ister misin?’ derim.”
“Sonra ne oluyor?”
“Üç şeyden biri” dedi Mystery. “‘Evet’ derse, ki bu çok nadir olur, onu öpersin. ‘Belki’ derse veya tereddüt ederse, sen de ‘Bakalım ne olacak?’ dersin ve onu öpersin. Eğer kız ‘Hayır’ derse, ‘Ben de zaten istiyorsun demedim. Sanki aklından bir şeyler geçiriyormuşsun gibi geldi’ dersin.”
“Görüyorsunuz” diye, zafer kazanmış bir tavırla gülümsedi. “Kaybedecek hiçbir şeyiniz yok. Her türlü ihtimal düşünülmüş. Hata payı yok. Bu Mystery’nin öpücük kapatmasıdır.”

Ya sen haklıysan ve Onlar yanılıyorsa.

En büyük düşman kendi algınız kendi cehaletiniz kendi egonuzdur.

Kader savaşçıya şunu fısıldadı: "Fırtına yaklaşıyor." Savaşçı fısıltıyla yanıtladı : "Fırtına benim."

İnsan, hayatının keyfini çıkarmalı ve arzularının sesine kulak vermeli.

Ne kadar büyük olursan o kadar sert düşersin. Önemli olan düştükten sonra ne yaptığıdır.

Yenilgiyi kabul etmek mi, ayağa kalkıp yeniden başlamak mı?