InşAllah istediyin kişi olursun devamını bekliyoruz5 Ekim 2020
Yine bir gün başladı. Yeni hayatımın ilk gününü yaşıyorum. Üstümdeki bütün hamallığı attım ve bambaşka bir güne uyandım. Sabah kalkıp koşumu yaptım. Diyete girdim. Bilgisayarımı kapattım. Oyunlarımın hepsini sildim. Bir sürü kitap siparişi verdim. Youtube dan etkili iletişim videolarına başladım.
Geçmişimden hiç bir zaman utanmıyorum. Geçmişim, beni bu yola hazırlayan ve bu motivasyonu bulmama olanak sağlayan etkenlerden oluştu. Geçmişim olmazsa ben de olamazdım.
Kuzenimin çevresi gayet iyidir. Ona daha önce hep reddettiğim tekliflerini artık reddetmeyeceğimi söyledim. Hiç bir kızdan utanmayacak, ellerini sıkarken gözlerine kararlılıkla bakacak ve maskülen enerjimi aktaracaktım. Tüm bunların olması için yep yeni bir çevreye ihtiyacım vardı. Bu dört duvar arasından tek çıkış yolum kuzenim idi.
Hastalık dolayısıyla eski tempoda olmasa bile, çevresi hala canlı ve sosyaldir. Akşam bu konuları bir hayli uzun konuştuk. Kendisi benim bu kararımı tebrik ettiğini ama çok da fazla ciddiye almamam gerektiğini, sıradan bir şekilde yaşayıp geçmemi önerdi. Belki de bu işler benim için sıradanlaşana kadar ciddiye almam gerekeceğini söyledim. Çevresindeki kızlarla beni tanıştıracağını ve kızların sayesinde flörtleşebileceğim kızlar bulabilineceğini anlattı. Bu konuda bir acelem olmadığını, asıl önemsediğim şeyin benim karakterimin değişim yolculuğu olduğunu anlattım. Tabi bu yolculukta önüne çıkan şansları birer birer deneyecektim. Kuzenim bana bir kaç tecrübe yaşamam için, hoşlanmasam bile bazı kızlarla takılmamın faydalı olacağını anlattı. Tek Amacımın cinsellik olmadığını, bir kızla birliktelik yaşadıktan sonra hedefime ulaşmış olacağım gibi bir gayem olmadığını ona anlattım. Fakat söylediklerine karşı değildim. Önüme çıkan denemeleri yaşamaya hazırdım. Artık kendime güveniyor, odak noktamı tamamen karşı tarafta topluyordum.
Kuzenim kız çevresi çok yüksek olan Melisa ile beni tanıştıracağını, onunla kanka olmam gerektiğini söyledi. Ona melisa ile en yakın zamanda tanışmak istediğimden bahsettim. Melisa, dediğine göre benim kızlarla olan yolculuğuma bir kapı aralayacaktı. Beni bir sürü kız ortamına sokacak, iyi bir şekilde tanıtacaktı...
Bir kaç gün sonrası için kuzenim ve melisa ile buluşma ayarladık...
" Yanımda olmayan dostum bile yoktu. "28 Ekim Çarşamba
Her şey rüya gibi değil miydi? Hayatımda hiç hissetmediğim duygular hissettim. O ilk mesaj attığı anı dün gibi hatırlıyorum. Telefonun ekranına uzun uzun bakışımı, hemen mesajı açmak yerine tadını çıkararak heyecanımı arttırmamı...
Bazı insanlar vardır. Bunlar normal insanlardır. Naçizane ben bu durumda kendimi “anormal” sınıfına itelemiş oldum, bu insanlar çeşitli ilişkiler sürdürür. Sonra üst üste gelen kırgınlıklardan sonra karşı cinse güvenleri kalmaz ve hiç bir kadına güvenemeyecek hale gelir. Yüce tanrım, ben bu hissi daha ilk ilişkimde hissedecek kadar talihsiz miydim?
Hiç bir şey yaşanmamış gibiydi. Beni neden terketti ki? İşi göremediğim için mi? Kendime güvenmediğimi falan mı sanmıştı? Yoksa beni en başından beri hiç sevmemiş miydi? Her şeyi oldukça geç yaşıyordum. 25 yaşında olmama rağmen, lisede yaşanacak bir ayrılık tipiyle sınanıyor gibiydim. Kader bana “sen bu yaşına kadar oturduysan ben de seni en başında olması gereken gibi sınarım” diyor gibiydi. Fakat kadere inancım yoktu.
Onu bulsam ve iki omuzundan tutup suratına baksam. “Neden?” Diye söylensem. Sadece “neden?!” Bana ne diyebilirdi? Yoksa o bu süslü püslü hayatın yetiştirdiği, her şeyi hızlı yaşayıp tüketen kızlardan mıydı? Bana onca hissettirdiği duygular birer yanılsamadan mı ibaretti yani? Yoksa benim masumluğumla eğlenip eşine dostuna fıkra gibi anlatıyor muydu? Yoksa şu an en iyi dostuna “beni görür görmez dayanamadı” diyerek azı dişleri görünürcesine kahkaha mı atıyordu?
Antalya konyaaltı kent meydanında takılmayı severim. Çeşitli kafeler yan yanadır. Geniş bir alandır ve direkt denize nazır vaziyettedir. Evde yalnız duracağıma iki gündür buralarda geziyordum. Keşke bir arkadaşım bir dostum olsaydı. Kız erkek farketmiyor. Keşke sosyal birisi olabilseydim. Antisosyal kişilik bozukluğumu yendiğimi sanıyordum. Zayıfladıkça özgüvenim git gide yükseliyordu. Keşke bu kafede karşımda birisi otursa ona her şeyi en başından anlatsaydım. -Lanet olsun aklıma şarap geldi. Olduğu gibi çöpe gitmişti!-
Aklıma Melisin kankası Sude geldi. Hiç konuşmamıştık. Ona mesaj attım. Melisin ne alemde olduğunu sordum. Sude benim en başta bana karşı bir ilgisinin olduğunu düşündüğüm fakat sonra bu tavrının onun sıradan karakteri olduğunu anladığım bir kızdı. Sempatikti. Ama kimse yanlış anlamasındı. Ona karşı hiç bir hissim yoktu!
Bana melisin benden soğuduğunu yazdı. Melisle ilgili başka hiçbir şey sormadım.
Hava kararınca evime doğru yürümeye başladım. Ne ailem ne dostum yanımdaydı. Yapayalnızdım. -yanımda olmayan dostum bile yoktu-